• Sonuç bulunamadı

B. AVRUPA BİRLİĞİNİN ETKİSİ

IV. DEMOKRASİ-YEREL YÖNETİM İLİŞKİSİ

Demokrasi eski Yunanca demos (halk) ve kratos (yönetim veya otorite) sözcüklerinden oluşmaktadır501. Demokrasi kavramı eski Yunan döneminden beri var olan ve yaklaşık ikibinbeşyüz yıllık uzun bir geçmişe sahip olan sosyal-siyasal bir idealdir502. Ancak demokrasi kavramının modern kullanımı Batı toplumlarında 18.

yüzyıl sonlarındaki devrimci değişimlere dayanmaktadır503.

Kısaca Demokrasi; geleneksel ve basit anlamıyla, halkın kendi kendini yönetmesidir. Diğer bir tanıma göre; demokrasi kamu siyasetine ilişkin önemli sorunlar hakkındaki temel belirleyici kararları, tüm halkın pozitif ya da negatif olarak aldığı ve almaya yetkili olduğu bir siyasal sistem olarak tanımlanmaktadır504.

Gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerde gündemin ilk sıralarında ekonomik kalkınma ve demokratikleşme gelmektedir. Zira demokratik değerler, değerler evreninin önemli bir bölümünü oluşturduğundan, mükemmel bir demokrasiye ulaşılması durumunda mükemmel bir siyasal düzen ve mükemmel bir topluma da ulaşılacağı düşünce ve saikine dayanmaktadır505.

Demokrasi, insanların bir arada, daha iyi yaşayabilmesini sağlayan en ideal yönetim biçimi olarak görüldüğünden her geçen gün biraz daha güçlenmekte ve

501 Robert A. DAHL, Demokrasi ve Eleştirileri, (Çev. Levent KÖKER), Ankara 1993, s.3.

502 ERDOĞAN, s.229.

503 Samuel P.HUNTİNGTON Üçüncü Dalga-Yirminci Yüzyıl Sonlarında Demokratlaşma, (Çev.

Ergun ÖZBUDUN), Ankara 1993, s.3.

504 ERDOĞAN, s.233.

505 DAHL, s.10.

temel insanlık değeri ya da evrensel değer haline gelmektedir506. Çoğu rejimler,

“demokrasi” adı üzerinde bir tür iddia ileri sürmektedirler ve böyle yapmayanlar da, çoğu kez, kendi özel demokratik olmayan yönetimlerinin nihai demokrasiye giden yolda zorunlu bir aşama olduğunu vurgulamaktadırlar507. Bu nedenle temelde demokrasiyle ters düşen ideoloji ve düşünceler bile gerçek demokrasiyi kendilerinin gerçekleştirdiklerini ileri sürmektedirler508.

Demokrasi terimi ilk olarak dolaysız demokrasi yani doğrudan temsil anlamında kullanılmıştır509. Ancak nüfusun ve yerleşme alanlarının büyümesiyle doğrudan temsil imkânı ortadan kalkmış bu nedenle yerel halk temsilciler vasıtasıyla yönetime katılmıştır510. Bu durum ise Doğrudan Demokrasiden Temsili Demokrasiye geçiş süreci olarak ortaya çıkmıştır.

Temsili demokrasinin sonucu olarak siyasal erki ele geçiren çoğunluğun, azınlık haklarını yok sayması ya da ele geçirdiği gücü kötüye kullanmasını önlemek için Çoğulcu Demokrasi fikri geliştirilmiştir. Çoğulcu demokrasi anlayışı, demokrasiyi mutlak ve sınırsız bir çoğunluk rejimi olarak kabul etmemektedir.

Demokrasi çoğunluğun yönetimi ilkesine dayanmakla birlikte azınlığın diğer bir ifade ile muhaliflerin haklarını da garanti eden rejimdir511. Gerçi çoğulcu bir rejimde çoğunluğun despotizminden korkulmaması gerektiğini zira seçimlerde tutarlı bir çoğunluğun arzularından ziyade rakip grupların tercihleri olduğu belirtilmektedir512. Yine çoğunlukçu demokrasiye göre genel irade ya da milli iradenin, her zaman kamunun iyiliğine yöneldiğini ve çoğunluğun çıkarlarının toplumun genel çıkarları

506 A.Vahap COŞKUN, s.100.

507 DAHL, s.2.

508 Ahmet GÜRBÜZ, Hukuk ve Meşruluk, İstanbul 1998, s.112, 113.

509 ERDOĞAN, s.231.

510 Cevat GERAY, Yerel Demokrasi, Yerel Özerklik-Demokrasi ve Halkın Katılımı, 14–15 Nisan 1995, Ankara, s.14; DAHL, s.403.

511 ÖZBUDUN, s.34.

512 Robert Dahl Demokrasiyi aynı zamanda “azınlıklar yönetimi” olarak tanımlanabileceğini belirtmektedir. DAHL, s.338, ERDOĞAN, s.242 den naklen.

ile çatışmadığını savunmaktadır513. Her ne kadar bu düşünce ileri sürülse de bu durumun düşünsel bir iyi niyetten öteye gidemeyeceği açıktır. Çünkü ülkemizde de, 1960 ihtilali öncesi siyasal alanda görülen uygulama ve icraatların çoğunlukçu anlayışın sonucu olduğu ve ne denli tehlikeli sonuçlara sebebiyet verdiği ve neticede demokrasinin askıya alınmasıyla sonuçlandığı görülmüştür514. Bu nedenle çoğunluğun görüşünün karşı fikirlerinde ürünü olduğu düşüncesi doğru değildir.

Aynı şekilde teknoloji ve kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle temsilciler vasıtasıyla iradesini kullanan kitleler karar sürecine katılmak için katılımcı demokrasi fikrini geliştirmişlerdir515. Buna göre temsilciler yanında bizzat halkın kendi sorunlarını dile getirmesi, bunlara çözüm üretmesi ve bu çözümlerin hayata geçirilmesi konusunda katkıda bulunması hedeflenmektedir516. Yerel toplulukların yönetime katılmaları ve onu sürekli olarak gözetim ve denetim altında tutmaları, İngiltere gibi bazı Batı ülkelerinin yerel yönetim ilkelerindendir517. Böylece sorunların daha sağlıklı tespiti ve halkın katılımı sebebiyle amaçlara daha hızlı ulaşılması sağlanmakta ve aşağıdan yukarıya doğru yapılan baskılar daha etkin sonuçlar vermektedir. Vatandaşların kamu işlerinin sevk ve idaresine katılma hakkı, Avrupa Konseyine üye devletlerin tümünün paylaştığı demokratik ilkelerden birisi olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının önsözünde vurgulanmış ve katılım hakkının en doğrudan kullanım alanının yerel düzeyde olduğu belirtilmiştir.

Yeni Belediye Kanununun genel gerekçesinde de yerel yönetimlerin, temsili demokrasilerde halkın yerel kamusal menfaatlerinin teminatı olduğu ve demokratik sistemin önemli bir unsuru olarak çoğulculuğun, katılımın sağlanmasında, yerel ve ulusal menfaatlerin uzlaştırılmasında, halkın tercihleri ile talep ve beklentilerinin yönetime yansıtılmasında önemli rolleri olduğu belirtilmiştir.

Yerel demokrasi, halkın karar süreçlerine doğrudan ya da temsilciler

513 ÖZBUDUN, s.34.

514 ÖZBUDUN, s.33.

515 GERAY, Yerel Demokrasi, s.14.

516 SİVEREKLİ, s.130.

517 Dilys M. HİLL, Democratic Theory and Local Government, George Allen&Unwin Ltd., London 1974, s.42; HOWEN/ELSHOUT, s.18.

vasıtasıyla etkin katılımını ifade etmektedir. Tarihi açıdan bakılınca yerel demokrasinin ulusal demokrasiden daha eski olduğu ve demokrasi fikrinin hareket ya da başlangıç noktası olduğu görülmektedir518.

Yönetim geleneğiyle ilgili kullanılan aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya kavramları, gerek ulusal gerekse yerel demokrasi kavramları açıklanırken yaygın olarak kullanılmaktadır. Zira yerel yönetim geleneği ulusal demokrasinin oluşumu için bir zorunluluktur519. Yerel yönetim alanında kullanılan aşağıdan yukarıya (tabandan yukarıya) terimiyle yerel yönetimlerin Batı’da yavaş yavaş gelişerek olgunlaşması ve kökleşmesi sonucu bu geleneğin siyasal, toplumsal, yönetsel ve kültürel kurumsallaşmaya 19 yüzyılda vesile olduğu, merkezi yönetimlerin bu oluşumu zorunlu olarak kabul etmek zorunda kaldıkları ifade edilmektedir520. Zira yerel demokrasinin gelişmesi merkezin değil merkezin dışındaki odakların güçlenmesi sonucunu doğurur ve merkezde bunu istemez521. Yerel sistemdeki bu gelişimin ardından, yerel yönetimlerde kabuk değiştirerek yerel demokrasiden ulusal demokrasiye geçişi sağlayarak siyasal yönetsel yapıyı biçimlendirdiği görülmektedir.

Buna karşın yönetme geleneğinin yukarıdan aşağıya doğru olması deyimiyle ise kurumların devlet tarafından tepeden inme bir şekilde düzenlenmesi daha doğrusu dayatılması ifade edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde yaygın olarak bu şekilde bir kurumsallaşmaya gidildiği görülmektedir522.

Gelişmiş demokrasilerde kendini yönetme geleneği tabandan yukarı doğru olmasına karşın gelişmemiş demokrasilerde yukardan aşağıya doğru oluşmaktadır523. Bu nedenle de verilen hakların büyük bir çoğunluğu kullanılamamaktadır. Şöyle ki;

518 DE FORGES, s.104.

519 İlber ORTAYLI, “Mahalli İdare Geleneği; Abartma ve Gerçek Üzerine”, (Kısaltma: Mahalli İdare Geleneği) Türkiye Günlüğü, S.26-31, Ocak-Şubat 1994, s.5.

520 HOWEN/ELSHOUT, s.17; GÜLER, Yerel yönetimler…, s.30, yazar bu tespitin doğru olmadığını ve tersini düşünmektedir.

521 Pierre SADRAN, “La Démocratie Locale” Les collectivités locales en France, 2. édition mise a jour, CNFPT, Ed. Maryvonne Bonnard, La Documentation Française, Lyon, s.134.

522 HOWEN/ELSHOUT, s.17.

523 GERAY, Yerel Demokrasi, s.15.

ülkemizde de görüldüğü gibi kentleşme ve gelişimin yetersiz olduğu bölge ve illerde yerel yönetimler aşiret reisleri, dini liderler ya da sermaye sahiplerinin ellerinde kalmakta ve bunların tercih ve yönelimleri doğrultusunda seçilmekte ve yönetilmektedir. Bu nedenle doktrinde; gerçek anlamda yerel (aynı zamanda ulusal) demokrasinin ancak insanların, asgari eğitim düzeyinden geçmiş, sağlık ve ekonomik imkânlar bakımından belli bir düzeye ulaşmış olmasının yerel demokrasinin hayata geçirilebilmesi için bir zorunluluk olduğu ileri sürülmüştür524. Aksi takdirde bu tür bağımlılıkların bireylerin iradelerini olumsuz etkileyeceği ve istemlerin yeterince ya da hiç duyurulamayacağı ifade edilmiştir525.

Aslında gelişmekte olan ülkelerde, Batı tipi siyasal ya da kurumsal yapılanmaların bu arada yerel yönetimlerin başarısızlığının ya da beklenen başarının yakalanamamasının temel nedeninin; biçimsel olarak Batı modeline göre düzenlenmiş bir yönetim sisteminin, değişik sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik koşullar altında tamamen farklı nitelikler kazanabileceği ya da farklı sonuçlar doğurabileceği nedenine dayandırılmıştır526. Aynı zamanda suni bir şekilde aktarılmış olan yapıların beklenen gelişmeyi sağlamamasından dolayı hayal kırıklığı yarattığı görülmüştür. İngiliz kolonilerinde, özerk mahalli idare sistemini kurmak sorunuyla karşı karşıya kalan görevliler, çevresel faktörler ve kurulması düşünülen müesseselerin fonksiyonlarındaki farklılıkları somut toplumların koşullarıyla değerlendirmeden İngiliz kurumlarını aynen taklit etmiş ve sonuçta başarısız olmuşlardır527. Batı toplumlarının gelişim koşullarına paralel olarak oluşan kurum ve değerlerini, gelenekleri, duyguları ve kültürleri farklı ülkelere hazır bir şekilde aktarılmasının başarılı olamayacağı ifade edilmiştir528. Yerel demokrasi; uygarlığın, bir toplumun sağlıklı yapısının ve tarihi ayrıcalıklarının algılanır hale gelmesi olarak

524 HİLL, s.155; HUNTİNGTON, s.35; KELEŞ, Siyaset-2000..., s.64.

525 KELEŞ, Siyaset-2000..., s.64.

526 HOWEN/ELSHOUT, s.16–17; PARLAK, Avrupa Birliği Düzenlemelerinde Yerel Yönetimler…, s.216..

527 HOWEN/ELSHOUT, s.11.

528 HOWEN/ELSHOUT, s.13.

belirtildiğine göre529 demokrasi ve yerel yönetimlerle yeni tanışan bu ülkelerin tarihi, kültürel, milli değerlerinin göz önüne alınarak dizayn edilmesi gerekmektedir.

Yine uygun seçim çevrelerinin oluşturulamamasının demokrasi bakımından ciddi bir handikap olduğu söylenmektedir. Aslında bu tür sorunlar ulusal demokrasi bakımından da tartışılmaktadır. Zira eski Yunan da birkaç onbin kişiden oluşan nüfus ve alanın ideal olduğu fikrine karşın onsekizinci yüzyılın sonlarından itibaren demokrasi savunucuları, demokrasinin doğal mekânının ulus-devlet ya da daha genel bir deyişle ülke olduğunu belirtmişlerdir530. Zira geleneksel anlayışta kendi kendini yönetebilmenin zorunlu olarak bütün yurttaşlar topluluğunun bir araya gelmesine yetecek kadar küçük bir birimi gerektirdiği yolundaki iki bin yıllık inanışı yanlışlamışlardır531.

Buna karşın, yinede demokrasinin gerçekleştirilebilmesi için uygun seçim çevresi büyüklüğü ve temsilci sayısı göz ardı edilmemelidir. Zira bir kentin küçüklüğü halkın doğrudan katılımına daha çok fırsat vermektedir532. Küçük sınırların yerel demokrasiyi artıracağı, çünkü küçük ölçekli alanların toplumsal duyarlılığı artıracağını, yöneten ve yönetilenlerin karşılıklı etkileşiminin daha yoğun olacağı ve bunun doğru tercih ve faaliyetlere neden olacağı belirtilmektedir.533

Yerel demokrasinin gerçekleşmesinin önündeki bir başka engel ise yoğun ya da sert parti disiplini olan Türkiye gibi ülkelerde yerel temsilcilerin yerel taleplerden çok bağlı oldukları parti politika ve yönlendirmelerinin olduğunu söyleyebiliriz.

Yerel yönetici ve temsilcilerin parti organlarınca yine yerel tercihler önemsenmeden belirlenmesi de yerel demokrasinin oluşumunu olumsuz etkilemektedir. Hakeza bu engel ve sıkıntılar ulusal demokrasi içinde ciddi eksiklikler ve aksaklıklar olarak gözükmektedir.

Yerel yönetimlerin var oluşunun siyasal gerekçesinin özünde demokrasi

529 ORTAYLI, Mahalli İdare Geleneği…, s.5.

530 DAHL, s.5.

531 DAHL, s.272.

532 EKE, s.45.

533 KALABALIK, Yerel Yönetim..., s.149.

inancı yatmaktadır. Demokratik olma yerel yönetimlerin evrensel özelliğidir. Yerel idareler, çoğulcu demokrasinin sağlanmasının ilk basamağını ve olmazsa olmazını oluşturmaktadırlar. Bu nedenle mahalli idareler demokrasinin temel kurumlarından sayılmakta ve yerel yönetimler ile demokrasi arasında zorunlu ilişki bulunmaktadır534. Yerel yönetimler, demokrasinin en kolay hayata geçirilmesini sağlayan yönetim birimleridir. Zira demokrasi geleneği olmayan ve gelişmekte olan ülkelerde bile, mahalli küçük toplulukların, demokratik yönetim mekanizmasının işleyişini öğrenmelerine ve yönetim sürecine katılmalarına imkân vermektedir535. Bu manada gelişmekte olan ülkelerde merkezi idarenin çalışmalarına parlamento üyesi ya da yüksek kademe yöneticisi olarak katılanların, daha önce mahalli idare düzeyinde benzeri çalışmaları yapmış olmaları halinde (temsil ettikleri yerel topluluk ihtiyaçlarını daha iyi bilmek vb.) bu tecrübeye sahip olmayan kimselere oranla daha başarılı olacakları varsayılmaktadır536. Bu nedenle yerel yönetimler için demokrasinin beşiği ve okulu tabiri genel kabul görmekte ve yaygın olarak kullanılmaktadır537.

Yine özerk yerel yönetim kavramı, insan haklarının ve demokrasi ilkelerinin ayrılmaz bir parçası olarak görüldüğünden korunması ve geliştirilmesi gereği vurgulanmaktadır538. Zira birey haklarının korunması ve geliştirilmesi için önemli bir ortam sunmak suretiyle politik eğitim sağlamaktadır539. Zaten ulusal rejimin demokratik, otoriter ya da totaliter olması yerel yönetimlerin özerkliği, görev ve yetkilerini doğrudan etkilemektedir540. Bu nedenle yerel yönetimlerde demokrasinin

534 Ruşen KELEŞ, Yerel yönetimler Özerklik Şartı Karşısında Avrupa ve Türkiye, (Kısaltma: Avrupa ve Türkiye) Çağdaş Yerel yönetimler, C.4, s.6, Kasım 1995, s.3; KELEŞ, Siyaset-2000..., s.60;

NADAROĞLU, Mahalli İdareler, s.27.

535 HOWEN/ELSHOUT, s.5–6.

536 HOWEN/ELSHOUT, s.6; TORTOP/AYKAÇ/ YAYMAN/ÖZER, s.24.

537 KELEŞ, Siyaset-2000..., s.66; HOWEN/ELSHOUT, s.5-6; SİVEREKLİ, s.s. 130;

TORTOP/AYKAÇ/ YAYMAN/ÖZER, s.24; YÜKSEL, s.31; KALABALIK, Yerel Yönetim..., s.148;

ÖKMEN, s.52.

538 HİLL, s.20; KELEŞ, Avrupa ve Türkiye..., s.3.

539 HİLL, s.21

540 EKE, s.55

hayata geçirilebilmesi için yerel özerkliğin sağlanmış olması gerekmektedir. Hatta çoğu kez yerel özerklikle yerel demokrasi kavramları iç içe geçtiğinden birbirinden ayırt edilememektedir541. Böylece güçlü, özerk ve demokratik yerel yönetimlerin o ülkedeki demokrasinin sağlıklı işleyip işlemediğinin tespit edilmesinde önemli göstergelerden biri olduğu görülmektedir542.

Yerel yönetimler; yerel konularla ilgili tartışmalarda farklı fikirlere saygı duymayı ve sonuçlarını metanetle karşılamayı öğrenebilecekleri ve bunu en yakınlarında hissedebilecekleri birimlerdir. Belli bir bölgede kendi yöneticilerini seçmeyi ve yaptıkları tercihlerin sonucuna katlandıklarını gören sakinlerin ulusal düzeydeki yönetici ve temsilci seçimini daha olgun ve daha bilinçli olarak yapabilecekleri belirtilmektedir.543

Yerel yönetimler, çoğulcu demokrasinin hayata geçirildiği ve bunun çok sınırlı bir alanda görerek ve yaşayarak öğrenilme imkânı sağladığı görülmektedir.

Zira demokrasi kamusal politikaların belirlenmesi ve beğenilmemesi durumunda, bunların değiştirilmesi için seçmene düzenli fırsatlar vererek istikrara da katkıda bulunmaktadır544. Yine uygulama ve icraatlar çok sınırlı bir alanda olduğundan, uygulamalar, toplumun gözünden kaçmamakta ve halk denetimi yakından sağlanabilmektedir. Bölge sakinleri yaptıkları tercihlerle, uygulama ve icraatlara katıldıklarından, katılımcılık daha yoğun olarak yaşanabilmektedir. Doğal olarak yerel yönetimler de beldede oturan sakinleri her an dinlemeye hazır durumda olmalı ve görüşme-etkileme kanallarını açık tutmalıdırlar545. Çünkü günümüzde temsilcilerin görevlendirilmesi yanında bizzat halkın kendisinin sorunlarını dile getirmesi, önerileriler de bulunması ve çözüme katkıda bulunması, katılımcı

541 ÖKMEN, s.56.

542 YALÇINDAĞ, Güçlü ve Özerk Yerel yönetimler, s.3.

543 GÜNDAY, İdare Hukuku, s.65.

544 HUNTİNGTON, s.25.

545 Mary Rose WOLTERİNG-OREMUS, “Hollanda Yerel Demokrasisi’nin Yapılanması ve İşleyişi”, Yerel yönetimlerde Yeniden Yapılanma, Uluslararası Yerel yönetimler Semineri, 1-2 Aralık 1994, Ankara, s.74.

demokrasinin gereklerindendir546. Hem demokrasi ve demokrasi kültürü toplum içinde öğrenilmekten ziyade yönetime katılmak yoluyla daha iyi anlaşılmakta ve kavranılmaktadır547.

Bir ülkede demokrasinin sağlıklı işleyip işlemediğinin en önemli göstergelerinden birisi, o ülkede özerk, güçlü ve demokratik yerel yönetim birimlerinin durumuyla ölçülebilir.548 Bu anlamda güçlü yerel yönetim kurumunu oluşturan niteliklerin demokratik değerler ve ilkelerle de yakından ilişkili olduğu görülmektedir. Zira yerel hizmetler üzerinde karar verme, kaynak bulma ve uygulama yetkilerinin merkezi yönetimin sultası altında olmayan yerel yönetimlere bırakılması bir başka açıdan bakıldığında, yerel demokrasiye inancın, yerel seçmen ile politikacıya güveninin ifadesi olduğu söylenebilir549. Yerel düzeyde temsil hem halkın sesini duyurabilmesi, hem de temsilcilerin halka karşı duyarlı ve sorumlu olması yönünden önem taşımaktadır550.

Yerel yönetimlerin demokratik olduğundan bahsedebilmek için ilk şart halkın katılımın gereği gibi sağlanmış olmasıdır. Seçmenlerin yerel düzeydeki kendileri ile ilgili hizmet ve kararlara değişik düzey ve platformlarda müdahale edebilmeleri gerekmektedir. Zira ödediği vergilerle kamunun finansmanını sağlayanların yönetimde söz hakkının bulunması ve yürütülen faaliyetler konusunda kendisine danışılması ve uygulamalar konusunda aydınlatılması gerekir551. Bunun için yerel halkın yönetim kadrolarını oluşturması (seçmesi) ve karar organı olarak seçilmesi ve görev alması dışında, ülkemizin muhtelif yerlerinde daha önceden uygulanmış olan mahalle ya da semt organizasyonlarının (denetleme ve hizmeti yönlendirme adına oluşturulmuş birimler) oluşturulması gerekmektedir. Bu anlamda, yerel demokrasinin gerçek boyutlarında işlemesi açısından salt dört ya da beş yılda bir yapılan seçimlerle

546 SİVEREKLİ, s.s. 130.

547 HİLL, s.22.

548 Selçuk YALÇINDAĞ, Güçlü ve Özerk Yerel yönetimler Demokrasimizin ve Yönetim Sistemimizin Temel Kuruluşları Olmalıdır, Çağdaş Yerel yönetimler, C.1, s.2, Mart 1992, s.3.

549 YALÇINDAĞ, Almanya’da ve Türkiye’de..., s.17.

550 GERAY, Yerel Demokrasi, s.17; YÜKSEL, s.33.

551 KELEŞ, Siyaset-2000..., s.60.

yürütme ve karar organlarının seçilmesiyle yetinilmemekte, yerel toplulukların istek ve gereksinimlerinin daha etkili bir biçimde yerel yönetim karar süreçlerine yansımasına olanak veren yol ve yöntemler başta Almanya olmak üzere Batı ülkelerinde oluşturulmaktadır552. Bu manada Almanya’da yerel yönetimler, demokratik düzenin temel taşları, siyasal güçler ayrımı sisteminin tamamlayıcısı ve basamaklar biçiminde örgütlenmiş demokratik bir toplumda katılım, siyasal ilgi ve çoğulculuğun geliştirilmesinde vazgeçilmez kuruluşlar olarak kabul edilmektedir553. Zaten Avrupa Birliği de yerel yönetimleri hem demokratikleşmenin hem de etkin kamu hizmetinin bir vasıtası olarak görmektedir. Gerek Maastricht Anlaşması gerekse Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartıyla kararların yerel halka yakın düzeyde alınmasını ve uygulamanın yerel halkça denetlenebilir olmasını istemektedir. Bu bağlamda Avrupa Konseyi yerel ve bölgesel yönetimlerin demokrasinin temeli olduğu görüşünü benimseyerek bunların Avrupa Birliğinin gerçekleştirilmesi vasıtası olarak görmüştür554. Diğer bir ifadeyle yerel ve bölgesel özerk yönetimler vatandaşa yakın yönetim anlayışına denk düşmekte, ayrıca kamusal gücün dikey düşey bölüşümünün bir aracı olarak da demokrasinin güçlenmesine katkı sağlamaktadır555. Bu nedenle Fransa gibi gelişmiş batı demokrasilerinde de olumlu gelişme ve reformlar devam etmektedir. Bu olumlu gelişimi devam ettiren nitelikte 27 Şubat 1992 tarihli yerel demokrasiyle ilgili kanun çıkarılmıştır556. En son 28 Mart 2003 tarihli anayasa değişikliği ile halkın, yerel yönetimlerin yönetimine daha aktif ve doğrudan katılmasını sağlayacak hukuksal kurum ve düzenlemelerin getirilmesiyle, demokratik yönetim ilkesine yeni bir boyut kazandırılmış bulunmaktadır557.

Demokratik yerel yönetimler açısından ikinci önemli şart halk denetimi olarak ortaya çıkmaktadır. Halk denetimi, ileriki sayfalarda ayrı bir başlık altında

552 YALÇINDAĞ, Almanya’da ve Türkiye’de..., s.17.

553 YALÇINDAĞ, Almanya’da ve Türkiye’de..., s.18.

554 KELEŞ, Siyaset-2000..., s.60-61.

555 HOFFSCHULTE, s.168.

556 SADRAN, s.134.

557 RIVERO/WALINE, s.92.

inceleneceğinden tekrara düşmemek için şimdilik açıklamalarımıza son veriyoruz.

Yine mahalli idareler bakımından etkinliği bir başka özellik olarak sayabiliriz. Çünkü yerel yönetimlerin kıt ve sınırlı kaynakları ile maksimum hizmet ve verimin alınması hedeflenmektedir.

Yerel demokrasinin hayata geçirilmesiyle salt yerel düzeyde fayda elde edilmemekte aynı zamanda ulusal demokratik kurumların oluşması sağlanmak ve ulusal demokrasi pratiği yapılmaktadır558. Yerel yönetimlerin doğasından kaynaklanan farlılıklar ulusal politikaların gelişmesine önemli ölçüde yön verebilmektedirler559. Yerel düzeyde kavgasız ve gürültüsüz en iyi yöneticileri seçmeyi öğrenen vatandaşlar ulusal düzeydeki temsilcilerini de aynı şekilde seçme becerisini kazanabilmektedirler.560 Yerel politikaları tartışmak ve birbirlerinin görüşüne saygı duymak ve alınan kararlara uymak suretiyle demokrasi kültürünü edinmektedirler561. Bu suretle bireyler ortak çalışma, ortak sorumluluk almayı öğrendikleri gibi karşılıklı tolerans ve aşırı görüşlerin törpülenmesi suretiyle politik eğitimden geçmiş olurlar562.

Yerel yönetimlerin bir takım yerel hizmetleri yerine getirmekten ziyade bireyi özgürleştirmenin ve vatandaşı yönetime katmak yoluyla özgür bir toplum meydana getirmenin aracıdırlar563. Ancak yerel demokrasiyle ilgili yukarda ifade edilen görüşler yanında yerel yönetimlerin demokrasi için zorunlu ve vazgeçilmez olmadığını ve yerel demokrasinin yerel özerkliği yıkabileceğini ileri süren görüşlerde mevcuttur564. Bu görüşlere göre yerel yönetimlerin bir siyasal geleneği temsil etmesi yanında kamu hizmeti sunan birer kurum olarak anlaşılmalarının daha doğru bir sonuç olacağı ifade edilmiştir565. Aynı zamanda ademi merkezileştirmenin yerel

558 ASHWORTH-COPUS-COULSON, s.460.

559 PAGE, s.3.

560 GÜNDAY, İdare Hukuku, s.65.

561 TORTOP, Yerel Yönetimler ve Mali Özerklik, s.5.

562 HİLL, s.22.

563 KALABALIK, Yerel Yönetim..., s.148.

564 KELEŞ, Siyaset-2000..., s.58, 59; TORTOP/AYKAÇ/ YAYMAN/ÖZER, s.23.

565 KELEŞ, Siyaset-2000..., s.58.

demokrasiyi değil yerel iktidarları güçlendirdiği ileri sürülmüştür566.

Yine bu görüşlere göre yerel yönetimleri demokrasi için bir okul olarak görmenin mümkün olmadığı ve sanılanın aksine demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmadığı ileri sürülmüştür567. Zira siyasal önderlerin pek azının yerel yönetimlerden geldiği ve daha çok dar çıkar çatışmalarının yaşandığı alanlar olarak belirtilerek demokrasi ile yerel yönetimler arasında kaçınılmaz ve karşılıklı bir bağımlılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.568

Sonuç olarak; halk katılımı sağlanmış özerk yerel yönetimlerin ulusal düzeyde demokratikleşmeyi, demokrasi kültürü ve geleneğini hayata geçirmeye yardımcı olduğunu ve yerel düzeyde de bilinçli ve duyarlı tercihler yapmayı sağladığını söyleyebiliriz.569