• Sonuç bulunamadı

Üzerinde gezindiğimiz toprak, içtiğimiz su, soluduğumuz hava hepsi doğanın bir parçasıdır. Doğa insanlara, onların yaĢamaları ve yaĢamlarını devam ettirebilmeleri için tüm varlığını ortaya koymuĢtur. Ama insanlar ilk çağlardan baĢlayarak doğayı sürekli tahrip etmiĢ ve onu kirletmiĢlerdir (Kolukısa ve diğerleri, 2005).

“Keyif Bozan Gerçek” (Inconvenient Truth) belgeseliyle içinde yaĢadığımız ve bilgimizin, Ģu an için ulaĢabildiği son nokta itibariyle hâlâ yaĢamın var olduğu tek gezegen olan yeryüzüne ne kadar korkunç bir zarar verdiğimizi ve artık canlı yaĢamının geleceğinin ciddi manada tehdit altında olduğunu ikna edici bilimsel verilerle öğrenmiĢ durumdayız. Ülke, coğrafya, kültür, bilim ve ulus gibi olguların önüne geçen bu yeni olgu artık her canlıyı ilgilendirmekte ve “ilerleme,” “geliĢme” gibi kavram ve hedeflerin ekolojik dengeyi de dikkate alacak Ģekilde yeniden tanımlanması gerektiğini ortaya koymaktadır (Kenan, 2007: 31-32).

Son zamanlarda aĢırı derecede artan çevre kirliliği, yağmur ormanlarının yavaĢ yavaĢ ortadan kalkması, havaya atılan zehirli gazların çoğalması sebebiyle artık dünyamız ciddi seviyede küresel ısınma problemiyle karĢı karĢıya gelmiĢtir. Bununla beraber günümüzde belli baĢlı diğer doğal çevre sorunları; Nüfus artıĢı ve mekan sorunu, enerji sorunu, tarımsal sorunlar, çölleĢme, çoraklaĢma ve kuraklık, ormanların azalması, erozyon, canlı türlerinin yok olması, su kirliliği, toprak kirliliği ve benzerleri sayılabilir (Türküm, 1998; Aksay, Ketenoğlu ve Kurt, 2005; Kenan, 2007; Türkmen, 2008; Gökçe, 2009).

Yıldız, Sipahioğlu ve Yılmaz‟a (2009: 10) göre çevre sorunları konusunda yapılan çalıĢma ve araĢtırmaların hemen hepsi, çevre açısından çok karamsar bir tablo ortaya koymaktadır. Elde edilen ve varılan sonuçlar dünyanın büyük bir felaketin eĢiğinde olduğunu gösteriyor. Bunlara göre “biyosferi” oluĢturan unsurlar arasındaki iliĢkiler çeĢitli nedenlerle bozulmuĢ ve hızla bozulmaya devam etmektedir.

Günümüzde yaĢanan iklim değiĢiklikleri ve çevre sorunları bu Ģekilde devam ettiği müddetçe ki ciddi önlemler alınmazsa devam edeceğe benzemektedir, “ilerleme” fikrinin sorgulanmaya baĢlanacağını ve ahlâkın konuları arasına artık “çevre ahlâkı”

gibi yeni ve önemli konuların dahi daha ciddi boyutlarda gündemimize gireceğini söylemek kehanet olmasa gerektir (Kenan, 2007: 32).

Ġnsan, nasıl bir fiziksel çevrede doğuyor ve buna uyum sağlıyorsa aynı zamanda kültürel bir çevrede doğar ve ona uyum sağlar. Her iki uyumsuzlukta bireyde mutsuzluğa neden olabilir. Çocuk temiz hava, temiz yiyecek, su ve sağlığı koruyucu temel ahlaki gerekliliklere ihtiyaç duyar. Bu temel ahlaki gereklilikler yerine getirilmezse topluma yeni getirilen bireyin hayatta kalması zorlaĢır (AkbaĢ, 2007: 677).

Ġnsanın; hürriyet, eĢitlik ve yeterli yaĢam koĢulları sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaĢamak temel hakkıdır. Ġnsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliĢtirmek için ciddi bir sorumluluğu vardır (BM. Ġnsan Çevresi Konferansı Stockholm Bildirgesi; Akt. Aktan, 2003: 279).

GloballeĢme ile para, güç, ün gibi değerler ön plana çıkmıĢtır. Ġnsan bilim ve teknolojik geliĢmelerle doğaya egemen olmak isterken doğayı ve kendini tüketmeye baĢlamıĢtır. Global düzen; uyuĢturucu, çevre kirliliği, nükleer felaketler, savaĢlar gibi pek çok felaketi beraberinde getirmektedir. Ġnsanlık ve insanların ahlaki değerleri teknoloji kadar hızla geliĢememiĢtir. Oysa bilim ve teknolojiyi kullanan ve ona yön veren, insan ve onun değerleridir. Bu sebeple insanın ahlaki geliĢmi son derece önemlidir. (Kuschel, 1995; Akt. Oktay, 2007: 135).

Organizmanın çevreyle etkileĢimine dayanan görüĢe göre, insan organizması, birbirine kaynaĢmıĢ sosyal ve biyolojik çevreye entegre olmuĢtur. Bu görüĢten hareket edecek bir değerler eğitiminde dünyaya ekolojik bir duyarlılıkla yaklaĢılması empoze edilip bu yolla da çevre kirlenmesi, doğal kaynakların korunması, yok olma tehlikesiyle karĢı karĢıya kalan türlerin koruma altına alınması ve son olarak da bunların kontrol yolları gibi dünya problemlerinin eğitim sürecinde yer alması sağlanacaktır (Kale, 2007: 321).

Kendine ve sosyal – fiziksel çevresine karĢı gerekli değerlerle donatılmamıĢ insanlar, bilgilerini insanlığın ve çevrenin yararına olmayan eylemlerde kullanabilirler. Günümüzde bu tür, çevreye ve diğer insanlara karĢı etik olmayan eylemlerde sıkça bulunulduğuna tanık olmaktayız. Ġnsanların sağlığı ve çevre düĢünülmeden fabrika atıkları doğaya bırakılmakta, insanların yararı için geliĢtirilmiĢ bilimsel bilgiler ve teknolojiler, etik değerlere sahip olmayan insanlar aracılığıyla, insanların zararına rahatlıkla kullanılabilmektedir (Doğanay, 2007:257).

Kültürel, ahlaki ve manevi değerler bağlamında ister olumlu isterse olumsuz olsun dikkatlerin, teknolojinin ve bilimin etkileri üzerine yoğunlaĢması gerekmektedir.

Bilimdeki modern geliĢmeler; geleneksel değerler ve bilim arasındaki mevcut çatıĢmaların birçoğunun çözülebileceği ve bilimin tümleĢik bir değerler sistemine katkıda bulunabileceğine iĢaret ediyor gözükmektedir. Bu da bilimin ne olduğunun, değerler ve ahlak kurumlarına nasıl katkıda bulunacağının yeniden düĢünülmesini gerektirir (UNESCO,1991:3).

Dünyanın herhangi bir yerinde çevreye verilen ciddi boyutlardaki zararın herkesin sorunu olduğu ve hepimizi tehdit ettiğini kabul etmedikçe, hiçbir etkili önlem alamayız (Peter Drucker; Akt. Aktan, 2003: 278). Bu yüzden çevrenin korunması tüm ulusların paylaĢması gereken bir sorumluluktur. Bu alandaki ulusal ve bölgesel çabaları desteklemekle beraber, daha geniĢ ölçüde ortak hareket ederek acilen etkili önlemler almalıyız (Paris ġartı; Akt. Aktan, 2003: 278). Alınacak önlemlerin baĢında ise insanların eğitilmesi gelmektedir. Bunun için okul öncesi dönemden yüksek öğretime kadar ve tüm derslerde doğa ve çevre eğitimine yer verilmesi gerekmektedir (Gökçe, 2009:252). Bu eğitiminin temel amacı; bireyin doğal ortamı algılamasını sağlamak, çevreye iliĢkin değer ve davranıĢlarını olumlu yönde etkileyerek doğal çevreyi koruma ve kullanma ile ilgili duyarlılığı geliĢtirmektir (BaĢal, 2003: 366).

Doğadaki tahribatın sona ermesi ve doğanın tekrar kendi içinde tüm canlılara hizmet eden döngüsüne eriĢebilmesi ancak doğayı korumakla olur. Doğayı korumanın birinci Ģartı, çocuklardan baĢlayarak tüm insanlara doğa sevgisini aĢılamaktır. Çünkü her davranıĢ, belli bir değer sahası ile iliĢkili görülür; mesela iktisadi davranıĢın arkasında iktisadi değerin bulunduğu kabul edilir. Bu görüĢten hareket edecek olursak; bir kimsenin doğayla ilgili davranıĢının arkasında da doğa sevgisi değerinin bulunduğu kabul edilebilir. Doğadaki bir canlının yok olmasından, çevredeki bir ağacın kesilmesinden, sanayi tesislerinin etrafı kirletmesinden rahatsız olan insan bu tür eylemlere yol açamaz. Bunun için öğrencilerimize çevre problemleri konusunda farkındalık oluĢturmalarını, bu problemin çözümüne yönelik stratejiler geliĢtirmelerini, kiĢisel ve toplumsal ölçütte insiyatif almalarını sağlayarak doğa sevgisini elimizden geldiği kadar aĢılamamız gerekmektedir. Doğanın korunmasının öneminin bilincine varan bir öğrenci, gelecek yıllarda çevrenin ve tüm dünyanın kirletilmemesi ve doğal hayatın korunması için duyarlı bir vatandaĢ olacaktır. Bu sayede gelecek nesillere temiz ve yaĢanabilir bir ortam bırakabiliriz (Güngör, 2000a: 121-122; Erentay ve Erdoğan, 2009: 4; Kolukısa ve diğerleri, 2005:128).

2.3. Temizlik, Sağlık ve Değerler

Temizlik insan sağlığı için dikkat edilmesi gereken en önemli unsurların baĢında gelmektedir. Ġnsan sağlığının tehlikeye girdiği unsurların nedeni araĢtırıldığında bazen karĢımıza temiz ve sağlıklı olmayan koĢullar ya da temizliğine dikkat edilmeyen gıdalar çıkmaktadır. Oysa vücudumuza girerek bağıĢıklık sistemimizi etkileyen, bizleri güçsüz duruma düĢüren mikroplar, temizliğe dikkat ettiğimizde daha az hasar vereceklerdir. Ayrıca bazı bulaĢıcı hastalıkların, temiz ve hijyenik olmayan ortamlarda daha hızlı yayıldığı bilinen bir gerçektir (Kolukısa ve diğerleri, 2005:187).

Mutlu, kendisiyle barıĢık ve baĢarılı olmanın temel taĢlarından birisi de sağlıklı olmaktır. Sağlığı tam olmayan bir kiĢinin yaĢadığı sağlık sorunları, yaĢamının tüm kesitlerini hatta çevresinde onunla birlikte yaĢayanları da etkiler. Bu nedenle sağlığın değerinin bilinmesi önemlidir. Ancak insanlar sağlıklarına zarar verdiğini bildikleri halde sigara içerler. Kadınlar yirmi yıl sonra ciltlerinin iyi görünmemesine yol açacağını bildikleri halde güneĢin altında yatıp bronzlaĢırlar. Bu durumda öncelikler koĢullara bağlıdır. Çoğunlukla da içerdikleri değerlerin derecesine ya da boyutuna göre değiĢirler (Bridge, 2003: 21; Bono, 2007: 83).

KiĢinin sağlık davranıĢlarını; inançları, beklentileri, güdüleri, değerleri, algıları, kiĢisel tutumları ve bunlara ek olarak, psikolojik özellikleri, davranıĢ biçimleri ve alıĢkanlıkları etkilemektedir (Tokgöz, 2002).

Günümüz sağlık anlayıĢı birey, aile ve toplumun sağlığını koruyan, sürdüren ve geliĢtiren, erken tanı koyduran, hastalıktan çok sağlık merkezli tıbbi yaklaĢımı öngören bir anlayıĢtır. Bu anlayıĢla; bireyin iyilik halini koruyacak, sürdürecek ve geliĢtirecek uygulamalar, bireylere bu konuda öz sorumluluğu da yükleyerek kendi sağlığı ile ilgili doğru kararlar almasını da sağlamak üzerine dayandırılmıĢtır. Bireyin kendi sağlığına yönelik doğru kararlar ve doğru davranıĢlar içinde olması da kendi sağlığını nasıl algıladığı, sağlık durumu ve sorunları ile ilgili farkındalığı ile iliĢkilidir (Önal ve diğerleri, 2008).

Sağlığın korunması ve geliĢtirilmesi kuĢkusuz, insanların bilgi, düĢünce ve değer yargılarının değiĢmesi ile olasıdır. Bu değiĢimi sağlamanın en önemli yolu sağlık eğitimidir. Sağlık eğitimi ise duyurular yapılması, hijyenik önlem ve formüllerin dağıtılması, teknik bilgiler verilmesi anlamına gelmediği gibi kurallarla yasakları sıralamaktan da oluĢmamaktadır. Bu bağlamda her Ģeyden önce, bireyin ve toplumun sağlığını olumsuz yönde etkileyen davranıĢları ve onların temelinde yatan eğitsel