• Sonuç bulunamadı

2.7. DAVRANIŞSAL FİNANS

2.7.1. Davranışsal Finansın Çıkış Noktası

Klasik iktisat teorisi finansal kararlarda insan psikolojisinin etkilerine yer vermemektedir. Klasik iktisat teorilerine göre insan rasyonel bir varlıktır ve yalnızca ekonomik güdüler ile hareket etmektedir. Bu durumda tüm karar vericiler rasyonel kabul edilmekte ve finansal kararlarda yatırımcı psikolojisinin etkili olmadığı düşünülmektedir. “Davranışsal Finans” ise finansal kararlara yön veren psikolojik temayüllerin etkilerini irdeleyen bir bakış açısı sunmakta ve klasik iktisat teorilerinin zıttı bir düşünce ile yatırım kararlarında başta psikolojik olmak üzere sosyolojik ve antropolojik faktörlerin de etkili olduğunu savunmaktadır135.

133 Gazel, a.g.e., s. 8.

134 Daniel Kahneman and Amos Tversky, “Prospect Theory: An Analysis of Decision under Risk”,

Econometrica, 1979, Vol: 47, No: 2, 263-291, s. 263.

135 Hakan Kapucu ve Burcu Emektar, “Pay Senedi Piyasasında Yatırımcı Davranışını Belirleyen Güdülerin Saptanmasına Yönelik Ampirik Bir Analiz (İMKB Örneği)”, ODTÜ Gelişme Dergisi, Muhan Soysal Özel Sayısı, 2009, Cilt 35, 197-222, s. 197.

Etkin piyasalar hipotezine göre tüm yatırımcılar rasyoneldir ve menkul kıymetler ile ilgili fiyatlar şirketler hakkındaki tüm bilgiyi yansıtmaktadır. Beklenen fayda teorisine göre ise yatırımcılar beklenen faydalarını maksimize etmek üzere yatırım kararları verirler ancak bu kararları verirken etkin piyasalar hipotezinde olduğu gibi yatırımcılar rasyonel kabul edilmektedir. Her iki hipoteze göre yatırımcıların rasyonel davranışlar doğrultusunda karar verdiği düşünülmektedir. Yatırımcılar karar alırken sahip oldukları sınırlı bilgi ile kontrol mekanizmasının yöneticileri olarak doğru karar verdiklerini düşünürler. Yanlış kararlar aldıklarında dahi bu yanılmaları doğru gibi algılayarak yapılan yanlışları ısrarla devam ettirirler. Bu durum her iki teoride de sapmaların olabileceğini ve risk, belirsizlik içeren ortamlarda verilen kararlar için rasyonel davranış dışında alternatif davranış biçimlerine yer verilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu alternatif yaklaşımların en önemlisi rasyonel davranışın dışında psikolojik etkenlere dayalı davranış biçimlerinin finansal kararlarda haklılığını ortaya koyan davranışsal finanstır.136.

“Davranışsal finans”, kişilerin yatırıma yönelik finansal kararlar verirken yine risk ve belirsizlik ortamında karar verdikleri ancak yalnızca bu faktörler ile menkul kıymet getirisi faktöründen etkilenerek karar vermedikleri, bu etkenlerin yanı sıra farklı değişkenlerden de etkilendiklerini ileri süren bir yaklaşıma sahiptir. Bu değişkenlerin başta psikolojik faktörler olmak üzere sosyolojik ve antropolojik faktörler olduğunu savunan davranışsal finansa göre yatırımcılar her zaman faydayı maksimize etmeye yönelik kararlar değil isteklerini doyurmaya yönelik kararlar vermektedirler. Alınan kararların duygu ve hislerin etkisinde, yatırımcının tatmin duygusunu giderebilecek türde kararlar olması davranışsal finans ile ilgili araştırmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur137.

Davranışsal finansın temel noktası; karar vericilerin rasyonel olmayan davranışlarını incelemek ve finansal kararlarda ortaya çıkan irrasyonel davranışların psikoloji ile bağlantısını ortaya çıkarmaktır138. Davranışsal finans yaklaşımının tespit ettiği sonuçlar bireyin kendisi ve birlikte yaşadığı toplumu oluşturan diğer yatırım kararı alacak bireylerin davranışlarını anlamasını sağlamaktadır. Davranışsal finans yaklaşımının tespit ettiği sistematik eğilimleri kavrayan ve bu eğilimlere göre hareket

136 Yılmaz Bayar, Davranışsal Finans Perspektifinden Küresel Finansal Krizin Yatırımcı Davranışlarına Etkileri, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi, İstanbul, 2012, s. 24 (Yayımlanmamış Doktora Tezi)

137 Faruk Bostancı, Davranışçı Finans Yeterlilik Etüdü, Sermaye Piyasası Kurulu Yayım No:57, Ankara, 2003, s. 1.

138 Numan Ülkü, “Finansta Davranış Teorileri ve İMKB’nin Dezenflasyon Programının Başlangıcında Fiyat Davranışı”, İMKB Dergisi, 2001, Cilt: 5, Sayı: 17, 101-132, s. 101.

eden karar vericilerin daha sağlıklı yatırım kararları alacağını söylemek mümkündür139.

Rasyonel davranış ile ilgili kafa karıştıran önemli problemler bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi insanların ekonomik insan davranışı sergileyip kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmek yerine, başkalarının da faydasını düşünerek bu tarz faaliyetlerde bulunmaları ve bu konuyla ilgili gayret içinde olmalarıdır. Etkin piyasalar hipotezi ile açıklanamayan bu faaliyetler araştırmacıların diğer sosyal bilimleri, özellikle de bilişsel psikolojinin davranışlara etkisini anlamaya yöneltmiştir140. Diğer bir sorun da karar vericilerin belirsizlikler altında yaptığı seçimler ve bu seçimlerin sonuçlarıdır. “Davranışsal finans”, belirsizlik ortamında yapılan bu seçimlerin ve ortaya çıkan sonuçların finansal modeller açısından değerlendirmesini yapmaya çalışmaktadır141.

Etkin piyasalar hipotezine göre karar vericiler yatırım kararlarını alırken bilgi olmadan hareket edemezler. Bu hipotez yatırımcı davranışlarına ve kararlarına yön veren en önemli unsurun mevcut olan bilgi olduğunu savunmaktadır. Ancak günümüzde kişisel yatırımcıların çoğu yatırım kararlarını alırken, bilgiye ulaşmak için uğraşmazken veya bilgi sahibi olsa dahi bu bilgiyi yatırım kararlarında tam olarak kullanmadan, daha çok finansal açıdan tatmin sağlayacak kararlar almaktadır. Bu kararları alırken daha önceki deneyimlerinden faydalanan veya duyumlarla hareket eden yatırımcılar geleneksel finansın açıklamakta yetersiz olduğu bir tablo görüntüsü çizmektedir. Bu noktada irrasyonel davranışları savunan finans devreye girmekte ve klasik finans teorilerinin açıklayamadığı konulara açıklık getirmeye çalışmaktadır142.

Klasik iktisat teorilerinin yatırımcı davranışlarının rasyonalitesine uymayan halleri açıklamakta eksik olması ilgili kuramların denetlenmesine ve eleştiri almasına neden olmuştur. Bu sorgulamanın neticesi olarak 1970’lerde başlayan ve 1980’li yılların ortalarından itibaren artan davranışsal finans araştırmaları ilgi çekmeye başlamıştır. Özellikle Kahneman ve Tversky (1979) yaptıkları laboratuvar deneyleri ile bu sorgulama ve eleştirilerin haklılığını ispat etmişler ve büyük ilgi gören çalışmalarını yayınlamışlardır. 2002 Nobel Ekonomi Ödülünü kazanan Daniel Kahneman, davranışsal finansın gelişmesine büyük katkısı olan önemli bir

139 Oben Kurtuluş Bayrak, “Davranışsal Finans”, Sermaye Piyasasında Gündem, Ağustos 2012, Sayı: 120, İstanbul, 1-31, s. 7.

140 Emir Otluoğlu, Davranışsal Finans Çerçevesinde Aşırı Güven Hipotezinin Test Edilmesi: İMKB’de Bir Uygulama, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi, İstanbul, 2009, s. 1 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)

141 Ede, a.g.e., s.13. 142 Bayar, a.g.e., s. 4.

psikologdur. Kahneman yaptığı çalışmalar ile kişilerin aşırı güven gibi psikolojilerin etkisinde kalarak rasyonel olmayan hareketler sergilediğini ve bu davranışlarının sistemli, önceden tahmin edilebilir davranışlar olduğunu göstermiştir143.

Özetleyecek olursak, yatırımcının rasyonalitesini kabul eden klasik iktisat teorileri, yatırımcıların sergilediği rasyonel davranışlar dışındaki davranışları açıklamada yetersiz kalmış ve ısrarla insan psikolojisinin kararlar üzerindeki etkisini göz ardı etmişlerdir. Açıklanamayan finansal karar alma sürecindeki irrasyonel davranışları çözümleyebilen, sürece klasik iktisat teorilerinin varsayımları dışında etki eden diğer disiplinler açısından bakmayı başaran davranışsal finansın ortaya çıkışı kaçınılmaz olmuştur. Davranışsal finans, geleneksel finansın aksine karar vericilerin yatırım kararlarını alırken rasyonalite dışında kalan disiplinler; başta psikoloji olmak üzere, sosyal psikoloji, sosyoloji ve antropoloji faktörlerinden etkilendiğini savunan bir varsayımla ortaya çıkmayı başarmıştır.