• Sonuç bulunamadı

2.6. FİNANSAL YATIRIMLARDA KARAR MODELLERİ

2.6.4. Beklenen Fayda Teorisi

Bernoulli’nin 1738 yılında gerçekleştirdiği çalışmasında “Beklenen Fayda Teorisi”nden bahsettiği kaynaklarda geçmektedir125. Daha sonra Neumann ve Morganstern’ın 1944 yılında çıkardıkları “oyun kuramı” ve Savage tarafından 1953 yılında yapılan faaliyetler ile son gerçek şekline bürünmüştür126. Belirsizlik durumunda karar verme teknikleri ve özelde ise portföy seçimi Beklenen Fayda Teorisi’ni esas alan yöntemlerdir. Beklenen Fayda Teorisinin temel hipotezlerinden bazıları ciddi eleştiriler almıştır ve deneysel çalışmalar ile bu eleştirilerin haklılığı desteklenmiştir. Kahneman ve Tversky (1979) yaptıkları bir takım laboratuvar deneyleri ile bu hipotezleri detaylıca incelemişlerdir. Farklı sonuçlar elde etmişler, yatırımcı davranışlarını açıklamada Beklenen Fayda Teorisi’nin yetersiz kaldığını tespit etmişlerdir ve çok büyük ilgi gören çalışmalarını yayınlamışlardır127.

Beklenen Fayda Teorisi yatırım kararlarında esas olan düşüncenin faydayı maksimize etmek olduğunu savunan bir varsayıma sahiptir. “Beklenen Fayda Teorisi”ne göre yatırımcı kararlarında mevcut seçenekler arasından beklenen faydası en yüksek olan seçeneği tercih edecektir128.

Beklenen Fayda Teorisi’nin diğer teorilerde olduğu gibi çeşitli varsayımları bulunmaktadır. Bu varsayımlar: Tercih Sıralaması, Tercih Değişkenliği, Tercih Sürekliliği ve İkame Edilebilirlik olarak karşımıza çıkmaktadır129.

Tercih Sıralaması, seçenekler karşısında karar vericinin tutumunu yansıtan varsayımdır. Karar verici iki seçenekten birini diğerine tercih edebilir veya seçenekler karşısında kayıtsız kalabilir.

Tercih Değişkenliği varsayımı, ikiden fazla alternatifin söz konusu olması durumunda devreye giren varsayım şeklidir. Üç alternatif varsa, birinci alternatifi A, ikincisini B, üçüncüsünü C olarak adlandırdığımızda; karar verici A’yı, B’ye tercih

125Simon Grant and Timothy Van Zandt, Expected Utility Theory, P. Anand, P. Pattanaik and C. Puppe (Ed.), Handbook of Rational and Social Choice, Oxford Unıversity Press, 2008, s.1

126 Rüya Eser ve Davletkan Toıgonbaeva, “Psikoloji ve İktisadın Bileşimi Olarak, Davranışsal İktisat”,

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, Sayı 6, 2011, 287-321, s.304

127 Serpil Döm, Yatırımcı Psikolojisi: İMKB Üzerine Ampirik Bir Çalışma, Değişim Yayınları, İstanbul, 2003, s. 12-13.

128 Mesut Doğan ve Seyda Faikoğlu, Davranışsal Finans ve Finansal Okuryazarlık, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2016, s. 3.

129 Sümeyra Gazel, Davranışsal Finans Psikolojik Eşik ve Ön yargılar, Detay Yayıncılık, Ankara, 2016, s. 7.

ediyorsa, B’yi de C’ye tercih ediyorsa, muhtemelen A alternatifini C alternatifine tercih edecek demektir.

Tercih Sürekliliği varsayımında ise karar sahibinin ilgisiz olduğu, en olumlu ve en olumsuz sonuçlar aralığında yer alan net bir değerin varlığından söz etmemiz mümkündür.

İkame Edilebilirlik varsayımında sonuçları birbirine yakın veya eşit kabul edilen alternatiflerin birbiri yerine kullanılabilirliği esas kabul edilmektedir.

Beklenen Fayda Teorisi yatırımcıların riske karşı tutumlarını üç farklı davranış şekli ile tanımlamıştır. Risk karşısındaki ilk davranış şekli riskten kaçınma şeklindedir. Diğer davranış şeklinde ise yatırımcıların riski nötr hale getirmeye çalıştığı gözlemlenmektedir. Bunun için yatırımcılar beklenen getiri ve riski dağıtmaya özen göstermektedirler. Son davranış biçiminde ise riski seven ve risk arayan yatırımcılar karşımıza çıkmaktadır. Riski seven davranış biçimine sahip olan yatırımcılar borsada “spekülasyon yapan yatırımcılar” olarak adlandırılmaktadır130.

Bu teoriye göre, yatırımcılar müphemiyet altında karar alırken, beklenen yararlarını en yüksek seviyeye çıkaracak şekilde karar almaktadır ancak bu yaklaşımda karar vericilerin rasyonel davrandıkları varsayımı mevcuttur. Karar verirken asıl amaçları faydalarını maksimum seviyeye çıkarmaktır131. Bu teori, risk ve belirsizlik altında alınan kararların analizini konu edinen bir yöntemdir. Burada rasyonel yatırımcıların beklenen fayda teorisinde yer alan kaide ve hipotezler yönünde faaliyet göstermeleri beklenmektedir. Fakat kararların aksi yönde olduğu ve bu teorinin prensip ve kaidelerini ezici kararlar alındığı gözlemlenmektedir. Bundan dolayı bu teori müphem haller ve riskli durumlarda alınan kararları tam olarak açıklayabilen bir model olmamaktadır132.

Davranışsal finansın temellerini oluşturan teori Kahneman ve Tversky’e ait olan Beklenti Teorisi’dir. Bu teori ile finansal işlemlerde psikolojik etkenlerin etkililiği ön plana çıkmıştır. İrrasyonel davranışlara göre ortaya çıkan “Davranışsal Finans” olarak adlandırılan varsayım geleneksel yöntemlere göre daha dar kapsamlı bir bakış açısı sergilemekte fakat geniş içerikli bir araştırma istemektedir. Kahneman ve Tversky

130 Tezer Öçal ve Ö. Faruk Çolak, Finansal Sistem ve Bankalar, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 1999, s. 212.

131 Türkay Sönmez, Davranışsal Finans Yaklaşımı: İMKB’de Aşırı Tepki Hipotezi Üzerine Bir Araştırma, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2010, s. 6 (Yayımlanmamış Doktora Tezi) 132 Şenkesen, a.g.e., s. 5.

“Beklenti Teorisi” ile “Beklenen Fayda Teorisi”nin eksikliklerini göstermiş ve yeni bir alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Yatırımcıların karar verirken her zaman rasyonel davranmadığını, ön yargı, zevk, tercih, psikolojik durum gibi faktörlerden etkilenerek de karar verebileceklerini belirtmişlerdir133.

Yatırımcıyı rasyonel olarak kabul eden ekonomi ve finans teorilerinin çoğunluğu, insanların yatırım kararlarını vermeden önce mevcut tüm bilgiyi aldığı ve bu bilgileri doğru ve mantıklı bir şekilde hesaba kattığı fikrini savunmaktadır. Başta psikoloji olmak üzere sosyoloji ve antropolojiyi de dayanak alan davranışsal finansta ise bireylerin yatırım kararlarını alırken her zaman rasyonel davranmadıkları, irrasyonel davranış ve tekrarlayan yargı hataları gösterdiğine ilişkin birçok durum değerlendirmesi yapılmış, laboratuvar deneyleri ile desteklenmiştir. İrrasyonaliteyi esas alan teoriler ortaya çıkarılmıştır. Bu teorilerin başında davranışsal finansın temellerini atan ve büyük ilgi gören Kahneman ve Tversky’nin (1979) Beklenti Teorisi gelmektedir134.