• Sonuç bulunamadı

3.2. YATIRIMCILARIN RASYONEL KARARINI ENGELLEYEN EĞİLİMLER

3.2.2. Bilişsel Yanlılık

Yatırımcıların karar alırken “bilişsel yanlılık” şeklinde tanımlanan karar sapmaları bulunmaktadır. “Bilişsel yanlılık” sonucu ortaya çıkan irrasyonel davranışlar hatalı kavrama, hatalı yorum yapma ve hata içeren reaksiyon verme şeklindedir. Bu sonuçların ortaya çıkmasına neden olan etkenler ise psikolojik ön yargılardır. Bilişsel yanlılığa neden olan psikolojik ön yargılardan bazıları aşırı güven, kontrol

205 Saka, a.g.e., s. 84.

206 Çelik, a.g.e., s. 29.

207 Ateş Bayazıt Hayta, “Bireysel Yatırımcıların Finansal Risk Algısına Etki Eden Psikolojik Ön yargılar”,

yanılsaması, aşırı iyimserlik, aşırı tepki, düşük tepki, kendine atfetme yanlılığı, geri görüş, çerçeveleme etkisi olarak sınıflandırılabilir208.

Yatırım kararı alırken yanlış yorumlamaya sebep olan ön yargılardan birisi aşırı güvendir. İnsanlar yatırım yapmadan önce araştırma safhasında bilgi toplamalı ve bu bilgiyi iyi analiz ederek karar vermelidir. Ancak bazen yetersiz bilgi donanımına sahip kişilerin aşırı güven eğiliminden dolayı bilgileri yanlış yorumladığı ve bilgi analizi esnasında yeteneklerini abarttığı gözlemlenmektedir. Aşırı güven eğilimine sahip kişi, diğer kişilerden daha iyi bir bilgi donanımına sahip olduğu ve daha yetenekli olduğu yanılgısına düşmektedir. Dolayısıyla daha akılcı kararlar aldığını düşünen aşırı güven eğilimli birey önsezi ile düşünce, hüküm verme ve bilişsel hünerleri ile ilgili yersiz inançlarından ötürü yanlış kararlar alabilmekte veya yatırım ile ilgili yanlış yorumlamalar yapabilmektedir. Aşırı güven sadece bilgi donanımı yetersiz olan bireysel yatırımcılara has bir ön yargı değildir. Finansal yatırımlar konusunda bazı bireysel yatırımcılara oranla daha bilgili olarak nitelendirebileceğimiz finansal analistler, firmaların üst düzey yöneticileri de aşırı güven eğilimi ile hareket edebilmektedirler. Aşırı güven eğilimi psikolojik bir ön yargı olduğu için insana has bir özelliktir. Bu nedenle yatırım kararı alabilecek kişilerde de görülebilen ve yatırımcının kendisini diğer yatırımcılardan üstün görme yanılgısından dolayı yatırımcıda iyi bir his uyandıran ancak risklerin de hafife alınmasını sağlayan bir ön yargıdır209.

Aşırı güven eğiliminin ortaya çıkmasına sebep olan iki yanılsama olduğu düşünülmektedir. Bunlardan birisi “bilgi yanılsaması”, diğeri “kontrol yanılsaması”dır. Bilgi yanılsamasında kişiler daha fazla bilgi edinerek tahminlerindeki doğruluk payını arttıracaklarını düşünmektedirler. Kontrol yanılsaması ise kontrol edilemeyen sonuçlar üzerinde hâkimiyet sağlamak olarak yorumlanmaktadır. Kontrol yanılsamasının da altında yatan duygu aşırı güvendir. Kontrol yanılsaması eğiliminde olan kişiler diğer insanlardan daha yetenekli olduğunu düşünmektedir. Bu sebeple de bu ön yargı aşırı iyimserliğe sebep olmaktadır. Kontrol yanılsaması eğiliminde olan yatırımcı yatırım kararından her zaman kazançlı çıkacağı inancı içindedir. Çünkü olumsuz sonuçlar üzerinde hâkimiyet kurabileceğini ve bu tabloyu olumlu hale getirebileceğini düşünmektedir. Aynı zamanda bu ön yargıya sahip kişiler büyük başarılar elde etmeyi hedeflemektedir ve kendilerinde var olduğunu düşündükleri kontrol etme yanılsaması nedeniyle risk olgusunu görmezden gelerek ihtiyatsız davranırlar. Sonuçları kontrol ederek başarı elde edeceğini düşünen kontrol

208 Gazel, a.g.e., s. 13-24.

209 Hugh H. Schwartz, Heuristic sor Rules of Thumb, H.K. Baker and J. R. Nofsinger (Ed.), Behavioral

yanılsaması eğilimine sahip birey oluşabilecek başarının yetenekler veya bilgi yoluyla mı veya tesadüfi veya şans sayesinde mi ortaya çıktığının ayrımını yapabilmelidir. Bu ayrımın yapılamaması kontrol yanılmasının ortaya çıkmasına neden olmaktadır210.

Kontrol yanılsamasının neden olduğu ve temelinde aşırı güven duygusunun yattığı bir diğer ön yargı aşırı iyimserliktir. Aşırı iyimserlik, aşırı güven yanlılığı ile ilişkili olmakla birlikte farklılıkları bulunmaktadır. Aşırı güven mevcut bilgilerin doğruluğuna gereğinden fazla inanmayı ve bireyin bu konuyla ilgili hünerlerine abartılı şekilde inanmasını tarif etmektedir. Aşırı iyimser olma hali ise aşırı güvenin ortaya çıkardığı bir eğilimdir ve beklenen durumların reel durumdan her zaman daha pozitif olacağı düşüncesini tanımlamaktadır211.

Bireylerin bu yaklaşımlarını belirlemek amacıyla “nasıl bir sürücü oldukları” ile ilgili araştırma yapılmış, belirli bir ortalama baz alarak, diğer sürücülerle karşılaştırma yapmak suretiyle kendilerini ortalamada, ortalama üstü, ortalama altı olarak değerlendirmeleri istenmiştir. Çoğunluğun sürücülük durumlarına ilişkin inancının aşırı iyimser olduğu gözlemlenmiş, katılımcılardan %72’lik kısmın sürüş yeteneğini ortalamanın üstünde değerlendirdiği tespit edilmiştir212. Bunun sebebi aşırı iyimserlik

eğilimine sahip bireylerin yeteneklerini abartma eğiliminde olmaları ve hâkimiyetleri dışında kalan olumsuz neticelerin ihtimalini düşük öngörmeleridir.

Yatırımcıların aşırı iyimser veya aşırı kötümser beklentilerinden oluşan diğer bir ön yargı aşırı reaksiyondur. Yatırımcılar beklenmedik ve dramatik olaylara aşırı tepki göstermektedir. Yatırımcıların bazı haberlere aşırı reaksiyon gösterdiğini ortaya koyan ilk çalışma De Bondt ve Thaler tarafından yapılmıştır. Bu çalışmanın sonucu göstermektedir ki piyasada uzun vadede devamlı ve tutarlı olarak gelen iyi haberler ve bilgiler menkul kıymetlerin normalinden daha fazla değerlenmesine neden olmaktadır213. Bunun nedeni insanların Bayes kuralına uymayarak, beklenmedik ve

dramatik olaylara aşırı tepki göstermelerindendir. Bayes kuralına uygun olarak gösterilen tepkiye uygun reaksiyon denmektedir. Piyasa koşulları incelendiğinde yatırımcıların gösterdikleri tepkilerin çoğu zaman Bayes kuralları çerçevesinde

210 Döm, a.g.e., s. 65.

211 Michael Dowlıng, Brian M. Lucey, Other Behavioral Biases, H. K. Baker ve J. R. Nofsinger (Ed.), Behavioral Finance, Investor, Corporations and Markets, John Wiley&Sons, Inc., 2010, ss. 313-329, s.320.

212 Ede, a.g.e., s.28.

olmadığı ve insanların inançlarında düzeltme yaparken en son bilgiye aşırı ağırlık verdikleri eski bilgilere az önem verdikleri gözlemlenmektedir214.

Uzun vadede olumlu mesajlar içeren hisse senetleri çok fazla fiyatlanarak daha sonra düşük ortalama getiri sağlamaktadır. Olumlu haberlerin etkisiyle epey yüksek bedellere erişen menkuller ortalama değere dönecektir. Şirketin gerçek değeri ile ilgili bilgilerin zaman içerisinde artması sonucu uzun dönemde hisse getirileri düşme eğiliminde olacaktır. Örneğin halka arzdan sonraki uzun dönemde getiriler zamanla azalmaktadır. Buna benzer bir örnek olarak; şirket birleşme duyurusu yapıldığında hisse fiyatlarının artış gösterdiği uzun dönemde ise hisse getirilerinin düştüğünün görülmesidir215.

Borsada piyasa etkinliğinden sapmanın en önemli etkenleri; aşırı tepki ve düşük tepki ile oluşan fiyat hareketleridir. Yapılan araştırmalar borsada dönem dönem hem aşırı reaksiyonun hem de eksik reaksiyonun oluştuğunu göstermektedir. Hisse senedi fiyatları bazı haberlere olması gerekenden fazla tepki verdiği gibi, kazanç ile ilgili haberlere de olması gerekenden daha az tepki göstermektedir. Gerekenden az tepki göstermede etkili olan eğilimler “tutuculuk” ve “temsililik” kısayollarıdır. Tutuculuk ön yargısı, temsililik ön yargısı ile çatışma içindedir. Bazı değişiklikler karşısında insanlar tutuculuk ön yargısı ile hareket etmelerinden dolayı düşük tepki gösterebilirler. Eğer, yeteri kadar örnek olursa, tutumlarında düzelme olacak ve muhtemelen uzun vadeli ortalamayı düşürerek fazla tepki göstereceklerdir. Kısacası, durum değişikliklerinde insanlar bu değişikliklere ayak uydurmakta yavaş kalmakta mevcut olan duruma sıkı sıkıya bağlı kalma eğilimi göstermektedir216.

Düşük reaksiyon ön yargısının temelinde var olan tutuculuk eğilimi, yatırımcıların önceki bilgi ve inançlarına ağırlık vererek yeni bilgiye daha az ilgi göstermesine neden olmaktadır217. Tutuculuk ön yargısı nedeniyle yatırımcılar bilgiye

karşılık düşük reaksiyon göstermektedir. Yapılan deney ve araştırmalar, yatırımcıların önceki bilgilerini yeniledikleri zaman duyulan yeni bilgilere karşı kayıtsız kaldığı bu bilgileri fazla önemsemedikleri yönünde sonuçlar vermiştir. Eğer yatırımcılar bu şekilde davranırlarsa, fiyatlar bilgiye bağlı olarak yavaş yavaş düzelme gösterecektir. Bilginin tam olarak fiyatlara dâhil edilmesi hisse senedi getirilerinin tahmin

214 Tülay Yücel ve F. Dilvin Taşkın, “Aşırı Tepki Hipotezi ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’ndan Kanıtlar”, İktisat İşletme ve Finans Dergisi, 2007, Cilt: 22, Sayı: 260, 26-37, s. 27.

215 Berna Kırkkulak Uludağ ve Özlem Demirkaplan Gülbudak, “Hisse Senedi Fiyatlarının Şirket Birleşme Duyurularına Tepkisi: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Üzerine Bir Uygulama”, İMKB Dergisi, Mart 2011, Cilt: 12, Sayı: 47, 19-46, s. 20-21

216 Angı, a.g.e., s. 47-61. 217 Barak, a.g.e., s. 112.

edilememesine yol açmaktadır. Örneğin, şirketler belli bir dönem sonunda karlılık durumunu açıkladığında piyasa bu bilgiye bir süreliğine tepki vermeyecektir. Bu nedenle fiyatlar tam bilgiyi yansıtmada yavaş kalacak ancak orta vadede bu durum fiyatlar üzerinde etkili olacaktır218.

Bilişsel yanlılık eğilimlerinden biri de kendine atfetme yanlılığıdır. Kendine atfetme yanlılığı, bireylerin fiillerinin sonuçlarını gözlemledikçe kendi yetenekleriyle ilgili olan özgüvenlerini lehlerine olacak şekilde güncellemeleridir219. Bireyler genellikle

fillerinin sonucu olumlu sonuçlanırsa bunun nedenini kendi yeteneklerine, zekâlarına, başarılarına bağlamayı; olumsuz sonuçlanan eylemlerin nedenlerini ise bahaneler üreterek başkalarına yüklemeyi veya olayı sabotaj şüphesiyle değerlendirmeyi tercih etmektedirler. Sınav sonucu iyi gelen öğrencinin bu sonucu “ben aldım” diyerek kendine atfetmesi, aksi takdirde ise “öğretmen verdi” diyerek olumsuz sonucu bir başkasına yüklemesi kendine atfetme yanlılığına güzel bir örnektir. Yatırım kararlarında isabetli davranarak iyi getiri elde eden yatırımcılar da bu başarıyı kendilerine atfetmekte ve hata yapmayacağını iddia etmektedir. Kendine atfetme yanlılığına sahip yatırımcı için olumsuz sonuçlanan yatırımların ise her zaman bir başka durum ile ilişkilendirilmesi doğal bir yaklaşımdır.

Kendine dayandırma modeli çoğu zaman “geri görüş ön yargısı” ile benzer görülerek aynı kavram olarak tanımlanmaktadır. Ancak birbirinden farkları olan ön yargıları ifade etmektedir. Geri görüş ön yargısına sahip bireyler “ben böyle olacağını biliyordum”, “böyle olacağı belliydi”, “böyle olacağını tahmin etmiştim” söylemlerinin sahipleridir. Yani, geri görüş ön yargısı olayların gerçekleşmesinin ardından sonucun daha önceden tahmin edildiğinin savunulması psikolojisidir. Psikolojik çalışmalar insanların olaylar olmadan önce o olay ile ilgili tahminlerini genellikle söylemediklerini, olayların gerçekleşmesinin ardından tahminlerini açıkladıklarını göstermektedir. Hatta olayın neticelenmesi sonucu eğer tahminleri tutmuş olursa bu meziyeti abartma eğilimi göstermektedirler. Geri görüş ön yargısının aşırı güveni tetikleme ve dünyada olabilecek olayların tahmin edilebileceğinin düşünülmesi yanılgısını arttırması gibi yan etkileri bulunmaktadır. Ayrıca yatırımcıların zihnindeki mantıklı riskleri de hataya çevirme gibi yatırımcılara zarar verecek dezavantajları bulunmaktadır. Yatırımcıların geçmiş ile ilgili gerçekte olamayacak kadar tahmin yeteneğine sahip olmalarını düşünmeleri, gelecek ile ilgili tahminlerinin de çok isabetli olacağına inanmalarına

218 Engin Küçüksille, Optimal Portföy Oluşturmaya Davranışsal Bir Yaklaşım, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta, 2004, s. 85-86 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) 219 Doğan ve Faikoğlu, a.g.e., s. 71.

sebep olur. Bu nedenle “geri görüş ön yargısı” kişilerin yanlışlıklarını daha az kabullenmeleri veya hiç kabullenmemelerine yol açmaktadır220.

Yatırımcıların yatırım kararı sürecinde olayların sunuluş şekline göre farklı değerlendirmeler yaparak değişik tepkiler vermeleri çerçeveleme eğilimi olarak adlandırılmaktadır221. Çerçeveleme eğilimi seçim yaparken kayıptan kaçınma

yönünde karar verilmesini sağlamaktadır. Kayıplar üzüntü yaratır ve bu üzüntü kazançların verdiği memnuniyetle kıyaslandığında insan psikolojisi üzerinde yıkıcı bir etki bırakmaktadır. Kayıpların hüsranı kazançların memnuniyetinden daha yüksek olduğu için seçim yapılırken kayıplara ilişkin dikkat çeken bir çerçeve, o seçimi daha az seçici kılmaktadır222.