• Sonuç bulunamadı

B. İşleyişi

V. Pay Sahiplerinin Mali Haklara Karşı Çıkma Yöntemleri

2. Dava Açma

Yöneticilerin mali haklarının gerek uygulama, gerek mevzuat boyutu açısından öncelikle gelişme gösterdiği ABD ve İngiltere’de Mahkemeler, şirket tarafından mali haklar politikalarının ve mali haklar kalemlerinin belirlenmesine, yöneticilerle imzalanan mali haklar sözleşmelerinin içeriğine ilişkin olarak önlerine getirilen davaları esastan karara bağlamak hususunda isteksiz davranmışlar; konuyu daha çok ekonomik bir tercih ve şirket içi mesele olarak değerlendirmişlerdir.

Mahkemeler daha çok şirket satışı, el değiştirmeleri gibi konulara ve azınlık pay sahiplerinin korunması meselelerine ağırlık vermişlerdir. Diğer taraftan, pay sahipleri tarafından mali hakların belirlenmesi hususuna ilişkin olarak açılan davalar dolaylı olarak görülmüş; mali hakların belirlenmesinde meydana gelecek zarar doğrudan pay sahiplerinin zararı değil, şirketin zararı olarak kabul edilerek, davanın şirket tarafından kabul edilmemesi halinde devamına imkan verilmemiş; diğer deyişle pek çok dava bu gerekçe ile usul yönünden reddedilmiştir.

Bu bağlamda, her ne kadar 2001 yılı ve müteakip yıllarda yaşanan şirket skandalları nedeniyle konunun mahkemelerce incelenmesi gelişme kaydetse de, pay sahiplerinin yöneticilerin mali haklarına ilişkin politikalarına karşı koymada en önemli araçları oy kullanma yöntemi olarak görülmektedir240. Bununla birlikte, pay sahipleri, yöneticilerin ücretlerinin, şirkete verdikleri hizmet ile orantısız; şirketin

239 RASHID: agm., s.19-20.

240 BRAUNSTEIN: agm., s.11-12.

149

ekonomik durumuna göre ödenmesi gereken ücretin çok üzerinde olduğunu iddia ve ispat ederek, fazla ücretin şirkete iadesini talep edebilirler.

İkinci olarak pay sahipleri, yöneticilere hizmetlerine uygun olmayan ve olması gerekenin çok üzerinde bir ücret ödenmesi nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin, sadakat ve özen yükümlülüklerini ihlal ettikleri gerekçesiyle, ortaya çıkan zararların tazminini talep edebilirler. Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi, anılan hususların ispatındaki güçlük, pay sahiplerinin anılan haklarını teorik bir başvuru mekanizması olarak bırakmaktadır. Zira davacının iddialarını ispat etmesi çoğu zaman ulaşması bile zor olan bilgilerin delilleri ile birlikte Mahkemeye sunulmasını gerektirmektedir.

Kaldı ki, yöneticilere, şirket yönetimi ile ilgili olarak geniş bir takdir yetkisi tanınmış olup, yöneticilerin tamamen kötü niyetli olarak ve şirket aleyhine hareket ettiğinin ispatı oldukça güçtür.

Son olarak, davanın kaybedilmesi halinde tüm yargılama sürecindeki masrafların oluşturacağı maliyetin pay sahibi tarafından üstlenilmesi gereği, mali haklar nedeniyle davaların açılması hususunda caydırıcı bir etki yaratmaktadır. Çünkü açılacak davalarda pay sahibinin zararı yanında şirketin zararı talep edileceğinden, yargılama masrafları şirketin uğradığı iddia edilen zarar miktarı üzerinden hesaplanacaktır241.

Konuya Türk hukuku açısından bakıldığında, şirket yöneticilerinin ücretleri, yönetim kurulu üyeleri tarafından belirleneceğinden, yönetim kurulu üyeleri ya da şirketin idaresi bir ya da birkaç yönetim kurulu üyesine bırakılmış ise bunlar aleyhine TTK. md.336 hükmü çerçevesinde sorumluluk davası açılması mümkündür.

241 RASHID: agm., s.20-21.

150

Anılan maddenin ilk 4 bendinde münferit sorumluluk hallerine yer verilmiş; 5 inci bendinde ise, “Kanun veya esas mukavelenin yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesinde yerine getirilmemesi” şeklindeki genel bir hükümle yönetim kurulu için belirlenen sorumluluk hallerinin tahdidi olmadığı ifade edilmiştir242.

TTK. Yönetim kurulu üyelerine çeşitli görevler yüklemiştir. Bunlardan başlıcaları yönetim görevi, temsil görevi, ortaklık defterlerinin tutulması, genel kurul kararlarının uygulanması, anonim ortaklık hesaplamarı ile ilgili görevler ve yıllık raporun düzenlenmesi, malvarlığının azalması halindeki görevleri, sermayenin azaltılması ve artırılmasındaki görevleri, anonim ortaklığın sona ermesi ve tasfiyesindeki görevleri, tescil ve ilan görevleri, tahvillerle ilgikli görevleri, özen borcu ve sadakat borcu olarak sayılabilir243.

İşte yönetim kurulu üyeleri kanun ve esas sözleşme ile kendilerine yüklenen görevlerin yerine getirilmesinde, dolayısıyla şirket yöneticilerinin ücretlerini belirlemede de aynı nitelik ve büyüklükteki özenli bir anonim ortaklık yöneticisinin alması gerekli tedbirleri almak ve bu ölçüye göre hareket etmekle yükümlüdürler.

Aksi halde yönetim kurulu aleyhine özen borcunu yerine getirmediklerinden bahisle sorumluluk davası açılması mümkündür.

Öte yandan, yönetim kurulu üyeleri tarafından ortaklık işlerinde gerekli özenin gösterilmemesi, yönetim kurulu üyeleri ile ortaklık arasındaki vekalet akdinin ihlali niteliğinde olduğundan, özen borcunun gereği gibi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyeleri ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı akde aykırılık sebebiyle sorumlu olur244.

242 ÇAMOĞLU, Ersin: Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, İkinci Bası, İstanbul 2007, s.63.

243 ÇAMOĞLU: age., s.63-74.

244 ÇAMOĞLU: age., s.67-68.

151

Ancak belirtmek gerekir ki, yöneticilere sağlanacak mali haklar kalemleri esas sözleşmede belirlenmiş değil ve fakat yönetim kurulunun takdirine bırakılmış ise, yönetim kurulu üyeleri aleyhine, yöneticilere verilecek mali hakların belirlenmesinde özen yükümlülüklerini ihlal ettikleri gerekçesi ile açılacak sorumluluk davalarında, hakim tarafından yapılacak inceleme, kararın alınmasında gerekli özenin gösterilip gösterilmediği ile sınırlı kalacaktır. Kırca’ya göre, hakim, yönetim kurulu kararlarını yerindelik açısından inceleyememelidir. O halde, yönetim kurulu üyeleri, şirket yönetiminde yer alacak kişilerin mali haklarının belirlenmesi sürecinde gerekli özeni gösterdikleri sürece, aldıkları karar sonradan isabetli olmasa dahi, sorumluluklarına gidilememesi gerekir245.

Zira, hakimin, yöneticiler için yönetim kurulu tarafından takdir edilen ücretin yerinde olup olmadığını incelemesi, onun takdir yetkisine müdahale sonucu doğurur.

Oysa yönetim kurulu üyeleri diğer kararlarında olduğu gibi burada da fırsat- risk analizi yaparak geleceğe ilişkin tahminler ile karar verecektir. Hakimin, kararın alındığı tarihe yönelik bir değerlendirme yapması uygun olmayacaktır246.

Bununla birlikte, Türk hukuku açısından yöneticilere sağlanacak olan bazı mali haklar kalemleri (kazanç payı, ikramiye) için esas sözleşmede hüküm bulunması ve genel kurulda bu yönde karar alınması zorunlu olup, bunlar için yönetim kurulunun takdir hakkı mevcut değildir. Yöneticilere hisse senedi opsiyonu verilmek istenmesi halinde de, şirket tarafından şartlı sermaye artırımı ya da kendi paylarının iktisabı gerekeceğinden, aynı şekilde esas sözleşmede hüküm bulunması ve genel kurul kararına ihtiyaç vardır. O halde, şirket yönetim kademesinde yer alacaklar için yönetim kurulu tarafından yalnızca sabit ücret belirlenmesi halinde bir takdir hakkı

245 KIRCA, İsmail: Yönetim Kurulu Kararlarında Takdir Yetkisi, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, , Cilt XXII, S.3, Haziran 2004, s.88.

246 KIRCA: age., s.89-90.

152

mevcut olup, yukarıda, ABD’de hisse senedi opsiyonları nedeniyle yaşanan, özen yükümlülüğünün yerine getirilmememesinden bahsetmek olanaklı değildir.

Kaldı ki, bu açıklamalar yönetim kurulu için de geçerlidir. Bahsedilen mali haklar kalemlerinin yönetim kuruluna verilmesi için de esas sözleşmede hüküm bulunması ve genel kurul kararı gerekmekte olup, yönetim kurulunun kendi mali haklarını belirlemelerine olanak bulunmamaktadır.