• Sonuç bulunamadı

3.2. Krize Yol Açan Faktörler

3.2.1. DıĢ Çevre Faktörleri

Kriz yaratan dıĢ çevre faktörleri, iĢletmenin dıĢında kalan ve genellikle kontrolü imkansız olan faktörlerdir. DıĢ çevre faktörleri; ekonomik, demografik, teknolojik, sosyo-kültürel, hukuki-politik ve doğal çevre faktörlerinden oluĢur. Çevresel faktörlerin sürekli değiĢmesi karmaĢıklaĢması, olayları önceden tahmin etmenin imkânsız hale gelmesi, iĢletmelerin krize yakalanmalarına zemin hazırlamaktadır. Belirsizlik ve karmaĢıklık arttıkça kriz ihtimali de artmaktadır. Bu faktörlerle iĢletme arasındaki iliĢkileri belirlemek için, iĢletmenin çevresini sürekli analiz etmesi gerekir.

ĠĢletmeler sürekli değiĢim halinde olan dinamik bir çevreye sahiptir. Çevresel dinamizm ve değiĢim durumu iĢletmelerde karmaĢıklıklara ve belirsizliklere neden olmaktadır. DeğiĢimin hızı, bu dinamizmi takip edemeyen iĢletmelerin istikrarını bozarak onları kriz ortamına sürüklemektedir252. DıĢ çevre faktörlerinin hızla değiĢmesi, iĢletmelerin gerekli öngörülerde bulunmalarını zorlaĢtırmakta, hatta imkansız hale getirmektedir253

.

251

Hasan Tutar; “Kriz ve Stres Ortamında Yönetim”, Hayat Yayıncılık, Ġstanbul, 2000, s.21-22.

252 A..g.e. s..24.

253 Meltem Arat ve Türkan ġiĢmanoğlu. “Kriz ve Stres Yönetimi”. Lisans Yayıncılık. Ġstanbul

ĠĢletmelerde krize yol açan en önemli dıĢ çevre faktörleri Ģunlardır;

a) Doğal Felaketler: Doğrudan iĢletmelerin veya tedarikçilerin tesislerini etkileyen veya iĢletmelerin içinde bulundukları çevrede meydana gelen, yangın, deprem, sel, nükleer atık ve sızıntı gibi tabii felaketler krizlere neden olabilir254. Doğal felaketlerden kaynaklanan krizi diğer kriz türlerinden ayıran önemli fark; bu tür felaketlerin genellikle önceden öngörülememesinden dolayı iĢletmelerin erken uyarı sistemlerinin ve önleme mekanizmalarının fazla iĢe yaramamasıdır255.

Doğal felaketlerden kaynaklanan krizlerin çoğu zaman engellenebilmesi mümkün olmamakla birlikte çeĢitli önlemler alınarak bu tür krizlerin etkileri azaltılabilmektedir. Depreme dayanıklı tesis ve binaların yapılması, yangın gibi durumlara karĢı teknik donanımlara sahip olunması, sel felaketlerinden korunabilmek için dere yataklarına yakın yerlerde faaliyet göstermeme gibi önlemler bunlardan bazılarıdır256

.

b)Genel Ekonomik Belirsizlikler ve Dalgalanmalar: ĠĢletmelerin ekonomik çevresini; faaliyetlerini sürdürdüğü alandaki doğal kaynakların durumu, bu kaynaklardan yararlanma düzeyi, ekonomik konjonktürün genel gidiĢatı, içinde bulunulan sektörün durumu, rekabet özellikleri gibi unsurlar oluĢturur. Bu unsurlara bağlı olarak, bir ekonomide iĢletmelerin faaliyetlerini etkileyen ve iĢletmeler için istikrarsızlık ve belirsizlik yaratan faktörler Ģöyle sıralanabilir257

.

- ĠĢletmenin temel girdilerinde meydana gelen darlık ve büyük fiyat değiĢiklikleri,

- Mal ve hizmetlerde arz-talep dengesinin bozulması,

- Ülkenin ödemeler dengesindeki bozulmalar ve ithalat-ihracat rejimindeki değiĢmeler,

- Ekonomik ve psikolojik sebeplerle halkın satın alma gücünün azalması, - Yüksek oranda enflasyon,

- Grev, lokavt gibi anlaĢmazlıkların ortaya çıkması.

Bu faktörlerde meydana gelen herhangi bir olumsuz geliĢme, krizin ortaya çıkmasına sebep olabilir. ĠĢletmeler ekonomik sistemin bir alt sistemi olduğundan 254 Tekin ve Zerenler,a.g.e.s.54. 255 Tutar,a.g.e.s.25. 256 Arat ve ġiĢmanoğlu.a.g.e.s.29. 257 Dinçer, a.g.e s.242.

dolayı ait oldukları ekonomik sistemdeki herhangi bir istikrarsızlık ve belirsizlik durumu onları olumsuz yönde etkiler.

c) Teknolojik GeliĢmeler ve Yenilikler: ĠĢletmeler hangi alanda faaliyet gösterirlerse göstersinler teknolojiden yararlanmak zorundadırlar. ĠĢletmelerin kullandığı teknoloji ve yöntemlerde hızlı bir geliĢme söz konusu olup, iĢletme bu yenilik ve geliĢmelere ayak uyduramıyorsa bu durum örgütün faaliyetlerini etkileyecektir. Krizin ortaya çıkmasında teknolojiye bağımlılık oranı önemli ölçüde etkilidir. Özellikle yenilenen teknoloji, iĢletmelerin sunduğu mal ve hizmetlerin yerine ikame edilebilir yeni mal ve hizmetler ortaya çıkarmıĢsa, iĢletme için kriz kaçınılmazdır258

.

d) Sosyal-Kültürel Faktörler: Toplumun değer yargıları, beklenti ve yaĢam tarzındaki köklü değiĢmeler, krizi ortaya çıkaran etmenler arasındadır. Zorunlu kültür değiĢmelerinin fert, toplum ve örgüt davranıĢlarında yarattığı en belirgin sonuç dengesizlik ve kararsızlıktır. Yani bir kriz halidir. Toplumun değer yargılarının değiĢmesi, müĢteri ilgisinin azalması, sosyal karıĢıklıklar ve huzursuzluklar iĢletmeleri krize sevk edebilir259. Ancak toplumun sosyal ve kültürel değerleri kolay kolay değiĢmeyeceği için bu faktörlerin krize yol açma olasılığı düĢüktür.

e) Hukuki ve Politik Düzenlemeler: ĠĢletmeler yerel ve merkezi otoritenin ekonomik, kültürel ve toplumsal olgularla ilgili olarak koyabileceği yasa ve kurallara uymak zorundadır. Hukuk kurallarına uygun değiĢiklikleri hızla gerçekleĢtiremeyen iĢletmelerin krizle karĢılaĢmaları kaçınılmazdır. Özellikle faaliyette bulunan ülkedeki politik risk durumları önemli bir kriz kaynağıdır. Hükümetin hukuki, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda alacağı yeni kararların iĢletmeler tarafından gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda kriz ortaya çıkabilir.

f) Yoğun Rekabet: Büyük ve güçlü rakiplerin mamullerini farklılaĢtırarak ve teknolojik yeniliklerin avantajlarını kullanarak pazar payını artırma mücadelesine girmeleri iĢletmeyi krizle baĢ baĢa bırakabilir260

. Bunun için iĢletmenin güçlü bir rekabet stratejisi izlemesi ve pazardaki rekabete ayak uydurabilmesi gerekir.

258 Ġlter Akat, Gönül Budak, Gülay Budak; “ĠĢletme Yönetimi”. Ġzmir 1997. s.149. 259 Tekin ve Zerenler,a.g.e.s.57.

g) Uluslararası Çevre: Özellikle büyük iĢletmeler açısından uluslararası çevre koĢulları büyük önem taĢır. Uluslararası pazarlarda oluĢan fiyat dalgalanmaları, savaĢ vb. olaylar, arz-talep değiĢiklikleri, bunları izlemekte baĢarısız kalan iĢletmeler için kriz ortamı hazırlar. Son yıllarda dünyada yaĢanan küreselleĢme eğilimleri, örgütsel faaliyetlerde yeni yaklaĢımları gerekli kılmaktadır. Örgütler kendi faaliyet alanlarını ulusal ekonomiler ve ulusal sınırlar içinde tanımlayamazlar. Bunu dünya ölçeğinde tanımlamak zorundadırlar261

.