• Sonuç bulunamadı

YENİ DÜZENDE MEFRUŞAT İDARESİ

II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) saltanatın kaldırılmasına (1922) kadar geçen süreçte, Mefruşat-ı Hümayun İdaresine önemli görevler verilmeye devam edilmiştir. Ancak bu görevlerin, bazen İdarenin geleneksel fonksiyonunu yansıtırken

bazen de zamanın yeniliklerini uygulamaya dönük olduğunu; ayrıca Meşrutî yönetim anlayışının da saraylara yansıtılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda Mefruşat İdaresi ile Debboy İdaresinin yönetimi aynı kişiye verilmiştir ve 15 Şubat 1910’da Mefruşat Müdürü Hacı Mehmed Akif Bey’i Mefruşat ve Debboy Müdürü olarak anılmaya başlanmıştır275. Bu döneme dair çoğu belgeye de ulaşamadığımızı düşünüyoruz. Ancak bu dönemin bir kısmında sarayda görev yapan başkâtip, başmabeyinci ve seryaverin hatıratlarından Mefruşat İdaresi hakkında bir değerlendirme yapacak kadar bir bilgiye sahibiz.

Daha önce de söylendiği gibi, Mefruşat İdaresinin II. Meşrutiyet döneminde ortaya çıkan temel görevinin 1909 yılında II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle başladığını görüyoruz. Bu başlangıç, Meşrutiyet yönetiminin II. Abdülhamid’in izlerini yok etmek veya yeni bir başlangıç yapmak üzere, padişahın Yıldız Sarayı’nı kullanması yerine Dolmabahçe Sarayı’nı kullanmasını tercih etmesiyle kendini gösterdi. Böylece Mefruşat İdaresine öncelikle büyük bir iş düşüyordu. Çünkü her ne kadar tamamen terkedilmemiş olsa da II. Abdülhamid’in 30 yıldan fazla süren iktidarı boyunca fazla kullanılmayan Dolmabahçe Sarayı’nın içerisindeki mefruşat oldukça bakımsız ve kullanım süreleri çoktan geçmiş eşyalardı. Artık padişah burada ikamet edeceğinden yeniden tefriş edilmeliydi. Nitekim öyle de oldu. Ama bu arada Meşrutiyet İdaresi, hem Mefruşat İdaresinin masraflarını azaltmak hem de gelir gider dengesini tutturmak adına harcamaları kontrol etmek de istiyordu. Nitekim Dolmabahçe Sarayına tamamen yeni eşyalar almak yerine, daha çok Yıldız’dan getirilen eşyalar kullanılarak az masraflı bir yenileme gerçekleştiriliyor. Diğer sarayların ihtiyaçları da gözetiliyor; aynı anlayışla onların ihtiyaçları da karşılanıyor276. Burada dikkati çeken husus, daha önceki anlayışların aksine saraylar için kontrolsüz veya sınırsız bir harcamaya izin verilmemiş olmasıdır. Dahası, ister tasarruf tedbirlerinin sonucu ister dönemin anlayışının sonucu, diyelim Meclis-i Mebusan’a Çırağan Sarayı tahsis edilmiş ama bir süre sonra çıkan yangınla saray

275 HH.SAİD.d, nr. 1, s.69-70

tamamen yanmış ama çok masraflı olacak tamiri, tefrişi veya yenilenmesi yoluna gidilmemiştir277.

Tasarruf tedbirleri bağlamında daha birçok girişimlerde bulunuluyor. Bunlardan biri: Artık, saraylarda kullanılmayacak eşyaların satılarak Mefruşat İdaresine gelir olarak kaydedilmeye çalışılmasıdır278. Fakat işlerin hiç de istenildiği gibi veya planlandığı gibi gittiğini söyleyemeyiz. Hem eski saraylardaki kullanılmayan malzemelerin satışında hem de Dolmabahçe veya diğer saray veya kasırlara ihtiyaç duyulan yeni malzemelerin satın alınmasında çok büyük yolsuzlukların yapıldığını görüyoruz. Bu konuda Sultan Mehmed Reşad’ın mabeyin başkâtipliğini yapan Halit Ziya [Uşaklıgil] Bey sarayların bazı değerli eşyalarının, gümüşlerin, tarihî değere sahip halıların çok ucuz fiyata satıldığını, satın alanların da bunları çok yüksek fiyatlarla başkalarına devrettiklerini ifade etmektedir279. Bu ise hazineyi zarara uğratmıştı. Diğer taraftan aynı dönemde padişahın Seryaveri Hurşit Paşa ise satın almalarda da yolsuzlukların olduğunu ifade eder280. Bütün bunlar, genelde devletin, özelde de Mefruşat İdaresinin tasarruf etmeye çalıştığı dönemlerde yapılmaktadır.

Aynı dönemde özelde Mefruşat İdaresinin genelde de Hazine-i Hassanın yaptığı önemli işlerden birisi; II. Abdülhamid döneminden kalma, başka bir ifadeyle saraylar için kontrolsüz harcamaların yapıldığı dönemden kalma borçların kapatılmasına da karar verilmesidir. Mefruşat İdaresinde alacağı olanların hesabı çıkarılır. Mefruşat İdaresinin 26 Nisan 1909 tarihine kadar aylık icmallere ve defterlere geçmeyen borcu 112.813 kuruş olarak hesaplanmıştır. Ödemelerin bir kısmı Hazine-i Hassadan, diğer bir kısmı da Emlak-ı Hümayundan yapılarak hesaplar kapatılmıştır281.

277 Selda Ertuğrul, “Çırağan Sahilsarayı”, TDVİA, C.8, İstanbul 1993, s.304-306; Mustafa Şahin, “Çırağan Sarayı Ne Zaman Yandı?”, Tarih ve Toplum, S.100, İstanbul 1992, s.194.

278 Gümüşsuyu kışlasında kumandanlık dairesiyle muallim ve müdür beylere mahsus odaların tefriş masraflarının ödenmesi için gereken para Topkapı Sarayında satılmakta olan eşyanın geliri ile karşılandı (HH.MFŞ, nr.61/50, 2. Belge, 11 Mayıs 1326/24 Mayıs 1910).

279 Uşaklıgil, age, s.87.

280 Hurşit Paşa, “Saray Eşyalarının Satışındaki Yolsuzluk”, Hayat Tarih Mecmuası, C.I, S.4, 1 Mayıs 1965.

281 HH.MFŞ, nr. 45/67, 10 Mayıs 1325. Mefruşat İdaresinden alacaklı olanların isimleri bu defterde belirtilmiştir.

Mefruşat İdaresinde görev yapan personel sayısı da, azaltılmıştır. Bu bağlamda Hazine-i Hassa genelinden 23 kişinin işine son verildiği bilinmektedir282. Bunda mihenk taşı 9 Temmuz 1909 tarihli Tensikat Kanunu’dur283. Ayrıca saltanat yönetiminin Yıldız gibi geniş bir mekâna yayılmış bir saraydan, Dolmabahçe gibi yekpare bir saraya taşınması, muhtemelen birçok personelin de ihtiyaç fazlası durumuna düşmesine yol açmış olmalıdır. Tensikat Kanunu da bu gelişmeler esnasında idarecilere hareket kolaylığı sağlamış olmalıdır.

Bu aşamada değişen birçok şey varken değişmeyen hususlar da vardı. Yeni dönemde değişmeyen hususlardan belki de en önemlisi, Hacı Mehmed Akif Bey’in Mefruşat İdaresinin müdürü konumunda bulunmasıdır:

Tablo 3’de de görüleceği üzere, neredeyse II. Abdülhamid’in iktidarıyla saraya giren Mefruşat Müdürü Hacı Mehmed Akif Bey, onun iktidardan indirilmesinden yaklaşık 10 sene sonra da (ölünceye kadar) görevine devam etmiştir. Daha sonraki bölümde detaylı olarak ele alınacağı üzere Hacı Mehmed Akif Bey, daha 13 yaşında saraya intisap etmiş, II. Abdülhamid’in tahta çıktığında “ziyafet-i seniyye takımı memuru muavinliğine” getirilmiş ve 1887’den itibaren de Mefruşat Müdürü olmuş; 1917’de ölünceye kadar da bu görevini sürdürmüş muhtemelen bu kurumun şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Her şeyin değiştiği, rejimin mutlakıyetten meşrutiyete, padişahlığın II. Abdülhamid’den Sultan Reşad’a geçtiği ve birçok önemli kurum ve görevlinin değiştiği süreçte, Hacı Mehmed Akif Bey’in ne terfi alıp yükseldiğini -yani dikey bir hareketliliği- ne de değiştiğini görüyoruz286.

282 Terzi, age, s.164.

283 Tensikat İcrasına Dair Kanun, Takvim-i Vekayi Matbaası, 1325.

284 Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye,1333-1334 Sene-i Maliye, 68. Sene, Dersaadet 1334, s.99. 285 HH.MFŞ, nr.57/24, 29. Belge.

286 1969 tarihinde Laurance J. Peter ile Raymond Hull’un birlikte yayımladığı The Peter Principle:

Why Things Always Go Wrong adlı kitabı ile literatüre giren bir yönetim kavramıdır. Burada çalışan birinin işinde başarılı olması için yapılan terfilerin bir noktaya kadar, o kişinin yeteneğinin son sınırına kadar yapılması ve böylece daha ileriki terfilerde başarısızlık yaşamaları yerine yeteneğine

Tablo 3: 1908-1922 Tarihleri Arasında Mefruşat Müdürleri

Müdür Görev Başlangıç ve Bitiş Tarihleri

Hacı Mehmet Akif Bey 01 Şubat 1887-05 Ocak 1917 Hacı Hafız Feyzi Efendi 1918

Ali Efendi (müdür muavini) 284 1918

Muhtemelen terfi alıp yükselmemesinin sebebi işini çok iyi yapıyor olmasıyla açıklanabilir287.

Hacı Mehmed Akif Bey’in Mefruşat İdaresindeki tecrübeleri veya buraya yön verme girişimleri, daha önce de söylendiği gibi, 20. yüzyılın başlarında yazdığı raporlarla görülür. Meşrutiyet döneminde, özellikle II. Abdülhamid’in izlerinin yok edilmeye çalışıldığı bir zaman diliminde, Hacı Mehmed Akif Bey’in II. Abdülhamid ile bağlantı kurulmadan görevine devam ettirilmesi, onun karakterini ve işine verdiği önemi daha da belirginleştiriyor. Bu süreç, 1917 yılına kadar devam ediyor. Tablo 3’de de görüleceği üzere, Hacı Mehmed Akif Bey’den sonra Mefruşat Müdürü olarak göreve getirilenler çok kısa süre makamda kalabiliyorlar; dolayısıyla da ne yaptıkları veya yapmadıkları da pek anlaşılmıyor. Belki de bunların görevlerini tam olarak takip edemememizde I. Dünya Savaşının da rolü olmuştur. Halbuki dönemin bürokratik anlayışı gereği, 45 sene devlet hizmeti bulunanların zorunlu olarak emekli edilme kuralına rağmen ne idare Hacı Mehmed Akif Bey’i azlediyor ne de kendisi, yaş haddinden dolayı bu görevi terk etmeye yelteniyor288. Böylece, kendisi Mefruşat Müdürlüğü çizgisinde hem ‘olgunlaşma’ dönemini hem de saltanattan cumhuriyete geçişle birlikte Mefruşat İdaresinin kaldırılmasına giden zaman diliminde ‘çözülüşü’ yaşamış oluyor.

Bu açıklama biçimi, 30 yıl boyunca Mefruşat Müdürü olarak görev yapmış olan Hacı Mehmed Akif Bey’in hayatındaki düz çizgiye bakıldığında çelişkili gibi görünse de bunun açıklaması çok zor olmasa gerektir. Aslında kendisinden hemen önceki süreci Mefruşat İdaresinin ‘kuruluş’ süreci olarak tanımlarken, bir yerde, kuruluştan sonra ‘olgunlaşma’ ve ‘çözülüş’ün Hacı Mehmed Akif Bey’in yaptıklarına endeksli, ona bağlı gibi yanlış algılanmasına gidiyor olduğunun biz de farkındayız. Ancak bu algının aksine, belki de israfın kontrol edilemediği zamanlarda daha büyük zararların önüne geçilmesinde, II. Abdülhamid’in otoriter, mutlakıyetçi en uygun pozisyonda bırakılması düşüncesidir. Kısacası, bir hiyerarşi içindeki her çalışan yetersizlik gösterdiği noktaya kadar terfi edebileceği eğilimde olan düşüncedir. Bkz. Laurance J. Peter - Raymond Hull, The Peter Principle: Why Things Always Go Wrong, New York 1969. “Peter Principle”, http://en.wikipedia.org/wiki/Peter_Principle, 28.10.2014.

287 Sultan Mehmed Reşad zamanında başmabeyncilik yapan Lütfi Simavi ve mabeyn başkatipliği yapan Halit Ziya Uşaklıgil Hacı Mehmed Akif Bey’in işini çok iyi yaptığını dile getirir: Bkz. Lütfi Simavî, Sultan Mehmed Reşad Hân’ın ve Halefinin Sarayında Gördüklerim (Osmanlı Sarayı 1909-

1919), Hazırlayan: Sevda Şakar, Şehir Yay., İstanbul 2007, s.201; Uşaklıgil, age, s.482-483. 288 HH.SAİD.d, nr. 1, s.69-70.

yönetiminden meşrutiyete geçiş döneminde mefruşat işlerinin de aksamadan devam ettirilmesinde temelde hep Hacı Mehmed Akif Bey’in gayretlerinin olduğunu söyleyebiliriz. Diğer taraftan, II. Abdülhamid dönemindeki saraylardaki israf, Meşrutiyet İdaresine geçişle ortaya çıkan gelişmeler ve ‘çözülüşü’ zuhur ettiren Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı gibi olumsuz etmenler Hacı Mehmed Akif Bey’in iradesi dışında meydana gelen gelişmelerdir. O, hem kurumsal olarak başında bulunduğu birimi en iyi şekilde yönetmiş hem de içeriden bozulmanın ortaya çıkmasına izin vermemiştir.

IV. KALDIRILIŞ: MEFRUŞAT-I HÜMAYUN İDARESİNİN TARİH SAHNESİNDEN ÇEKİLME SÜRECİ (1922-1924)