• Sonuç bulunamadı

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE TERMAL TURİZM

Belgede SAĞLIK TURİZMİ (sayfa 126-156)

TERMAL TURİZM VE SPA WELLNESS TURİZMİ

6. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE TERMAL TURİZM

Dünya nüfusunun yaşlanmasındaki ivmelenme, sağlıklı yaşlı nüfusa takdim edilen hizmet yelpazesi genişliğinin maliyeti artıyor olması, insanların sağlıklı yaşlanma için orta yaşlardan itibaren termal sağlık turizmi çerçevesinde bu hizmetlerden faydalanması ve koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında bu programlara katılması teşvik edilmektedir. Tüm bunlara ek olarak, bireylerin farklı bölgelerde tedavi olma arzuları ile yine bireylerin tatil yaparken veya istirahat halinde iken tedavi olmayı yeğlemeleri sağlık turizminin gelişimine katkıda bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfusun fazla olması ve maliyetlerdeki artış, sosyal güvenlik sistemlerini fiyatta daha uygun hizmet bulma eğilimine sevk etmektedir. Bu durumda, sosyal güvenlik kurumları ve özel sigorta şirketleri, nitelikli medikal hizmet sunan ve coğrafi olarak yakın mesafeli ülkeler ile paket anlaşmalar yapma ve sağlık hizmetlerinde maliyeti düşürme amacıyla dış kaynak kullanımına yönelmektedir (www.saturk.gov.tr).

114 SAĞLIK TURİZMİ

Tüm dünyada oldukça büyük pazara sahip olan termal turizm, sadece Avrupa ve Amerika’da yaklaşık 25-30 milyar dolarlık bir gelir sağlamaktadır. Tüm dünyada ise bu pazarın büyüklüğünün 100 milyar doları bulduğu tahmin edilmektedir (GEKA, 2011:6).

Termal turist olarak; İspanya’ya 400 bin, Fransa’ya 700 bin, İsviçre’ye 800 bin, Rusya’ya 8 milyon, Macaristan ve Almanya’ya 10 milyon kişi seyahat etmiştir. Japonya’nın Beppu şehri yılda 12-13 milyon termal turist çekmektedir. Avrupa’da Almanya, Fransa, İtalya, İsviçre, Yunanistan, Rusya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan termal turizmde başı çeken ülkelerdir (www.wikipedia.org).

Türkiye; termal kaynakların debileri ve zenginlikleri bakımından Avrupa’da 1. Dünyada ise 7. sırada bulunmaktadır (Sarıçay, 2014:20). Termal su kaynaklarındaki zenginliğinin yanı sıra; turizm içim uygun iklim koşulları, Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine coğrafi mesafe açısından yakınlık avantajı ile de önemli ve tercih edilen destinasyonlar arasında bulunmaktadır. Buna karşılık Türkiye’de yabancı termal turist sayısı 300 bin civarındadır (BAKA, 2013:9).

6.1. Dünyada Termal Turizm

Sıcak mineralli (şifalı) suların faydalarının keşfi 5 bin yıl öncesine kadar gitmektedir. Aztekler ve Kızılderililer jeotermal kaynakların (suların) kutsal, iyileştirici olduğuna ve mucize oluşturduğuna inanmışlardır. Asırlar boyunca insanlar şifalı sulardan dini, temizlik, dinlenme ve tedavi edici amaçlarından istifade etmişlerdir. Bu kaynaklar ve kaplıcalar jeotermal kuşakların yer aldığı ülkelerde yaygın olarak görülmektedir (Amerika Kıtası, Avrupa, Çin, Japonya). Kaplıcaların en iyi geliştiği ve çağdaş boyuta ulaştığı yer (Fransa, İtalya, Almanya vb.) Avrupa ülkeleridir (Jeofizik Bülteni, 2011: 33).

Almanya: Termal turizmin önemli bir sektör olduğu Avrupa

ülkelerindendir. Toplam yatak kapasitesi 750.000 olan 263 adet resmi belgeli termal merkez hizmet vermektedir. Almanya’nın Stuttgart

115

kentinde hizmet sunan Das Leuze Kaplıca ve Rekreasyon Tesislerini yaz aylarında günde 8000 kişinin ziyaret ettiği, bu rakamın yıllık ortalama 3000 kişi/gün olduğu bilinmektedir. Hekim teşhisi ve raporu olması şartıyla, kaplıca tedavilerinin hem özel hem de kamu sağlık sigorta şirketleri tarafından tam veya belirli bir miktarının karşılandığı

ülkelerden biridir (www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr). Tıbbi

muayeneler ve tedavi maliyetleri (banyolar, masajlar, inhalasyonlar vb.) dâhil olmak üzere Sosyal Güvenlik Kanunu (SGB V) ile tanımlanan gider politikalarınca masrafların % 90'nına kadar karşılamaktadır. Hak sahipleri, kalan % 10'luk kısmı ve tıbbi onay başına 10 € 'yu kendisi karşılamaktadır. Günlük en fazla 13 € ek destek verilebilmektedir. Son yıllarda altı fondan ikisi, zaten ek yardımı (21 gün boyunca günde 13 € olmak üzere) 260 € 'dan 100 €' ya düşürmüştür. Alman fonları hizmet kalitesine odaklandığından, Avrupa SPA’lar Birliği tarafından verilen “Europe SPA Onayı” gibi sertifikaları son derece önemsemektedir (Bakopoulou ve Papatheodorou, 2016).

Macaristan: Roma Dönemi’nden Osmanlı Dönemi’ne kadar pek çok

medeniyet termal ve kaplıcanın lütuflarından mümkün olabildiğince istifade etmiştir. Macaristan’da 120 tedavi edici kaplıca tesisi bulunmaktadır. Her yıl ülkeyi ziyaret eden insanların %22’si bu tesislere gelmektedir. Sadece Budapeşte’de 80’den fazla merkez hizmet sunmaktadır. Ülkede, doktor teşhisi ve raporu olması şartıyla, mevcut sosyal sağlık sigorta sistemi, tedavi masraflarının tümünü veya bir kısmını karşılamaktadır (GEKA, 2011:6). Macaristan'da termal sağlık ve SPA/wellness turizmi sektörü daha çok kaplıcalar üzerine yoğunlaşmakta ayrıca tarihi banyolarda medikal turizm hizmeti verilmektedir. Bu kaplıcalar daha çok wellness ve tıbbi amaçlı otellerde faaliyet göstermektedir. Ayrıca kaplıcaların hizmet yelpazesi çok geniş olmasından dolayı her kesimden insan termal suların sağladığı olanaklardan faydalanabilmektedir. Bütçesine göre dünya

116 SAĞLIK TURİZMİ

standartlarında kaplıca tesislerinden, yerel halka hizmet veren belediye kaplıcalarına kadar birçok çeşit tesis bulunmaktadır.

Jeotermal suların Macaristan'da sağlık turizminin temel dayanağı olmasından dolayı devlet termal sağlık turizmine önem vermekte ve bu sektörün geliştirilebilmesi için birçok çalışma yürütmektedir. Bu kapsamda, termal turizmin yurtdışında tanıtımı, turizmin çeşitlendirmesi ve termal turizm hizmetlerinin sadece wellness amaçlı değil, tıbbi hizmetlerle beraber verilmesi adına çalışmalar yapılmaktadır (www.yigm.ktb.gov.tr).

Amerika Birleşik Devletleri (USA): Amerika Birleşik

Devletleri’ndeki Arkansas eyaletinde 55 bin kişinin yararlanabileceği termal tesisler yapılmıştır. Hawai’de turizmi 12 aya yaymak için termal sulardan yararlanılarak hizmete sunulan yeni tesisler ile termal turizm ağırlıklı uygulamalara başlanmıştır. Böylelikle termal turizm endüstrisi ivmelenmiştir (Nevşehir Termal Turizm Raporu, 2012).

Japonya: Kaplıcalarda banyo yapmak, yüzyıllardır Japonların eğlence ve dinlenme biçimidir. Japonya; SPA turizmi ve wellness’ta farklı bir yol geliştirmiştir. Ülkenin tartışmasız en eski kaplıcası olan Dogo Onsen, 1500 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. Onsen tedavisi bir tür alternatif veya tamamlayıcı tıptır. Hastalığın nedenini doğrudan iyileştirmez ancak vücudu bir bütün olarak tedavi eder ve sağlığın yeniden kazanılmasına, rehabilitasyona ve korunmaya yardımcı olur. Bir Onsen'in tanımını, korunmasını vb. düzenleyen yasalar vardır. Bu yasalara göre, bir Onsen, dünya'dan doğal olarak veya yapay olarak delinmiş deliklerden yayılan sıcak su ve su buharı olarak tanımlanır. Su sıcaklığı 25 ℃ 'den daha yüksek olmalıdır. Bununla birlikte, diğer koşulları karşılarken, su daha serin olabilir ve yine de Onsen olarak yetkilendirilebilir. Kaplıcalara ek olarak, Japon balneoterapisinde kilit unsurlar gazların yanı sıra iklimsel ve coğrafi faktörlerdir. Bir Onsenin kimyasal yapısı balneoterapinin temel unsurlarından biridir. 1948 Onsen Yasası'nın 1979 revizyonuna göre, Japon kaplıcaları suyun

117

özelliklerine göre dokuz kategoride sınıflandırılmıştır: basit karbon-dioksitli sular, hidrojenkarbonatlı sular, klorürlü sular, vitriolik sular, demirli sular, sülfürlü sular, asidik sular, radyoaktif sular ve su sıcaklığı 25ºC'nin üzerinde olan basit kaplıcalar. Görüldüğü üzere Japonya’da onsenler yasal bir koruma altındadır.Japonya'da, Onsen olarak bilinen halk hamamı yapmak için kullanılan binlerce kaplıca bulunmaktadır. Japonca Hadaka-No-Tukiai olarak bilinen ve “Çıplak İletişim” (Naked

Communication) anlamına gelen deyiş; sadece banyo yapmayı değil,

aynı zamanda insanların onsende birbirleriyle konuşma geleneğini de ifade eder. Bu gelenek için yaş, uyruk, kültürel geçmiş gibi tüm engeller aşılmış durumdadır. Kişi onsen atmosferinde özgürce iletişim kurabilmektedir. Böylece Onsen gerçekten Japonya'nın eşsiz kültürel deneyimlerinden biri olmuştur (Japonya Arazi, Altyapı, Ulaştırma ve Turizm Bakanlığı; 2008, Kamata ve Misui; 2014, Ito; 2003, Ueda, 2006, Ratz, 2014). Onsene ek olarak ülkenin Beppu şehrine 12-13 Milyon kişi seyahat etmektedir. Termal turizm hizmeti sunan 1500 adet termal tesisin yaklaşık 100 milyon geceleme kapasitesi bulunmaktadır (Kültür ve Turizm Bakanlığı).

İzlanda: Sağlıklı yaşam arzusu söz konusu olduğunda İzlanda,

İskandinav ülkelerinin geri kalanından biraz farklıdır.Ülke, açık hava rekreasyonu için sınırlı bir geleneğe sahiptir, ancak Nordik yürüyüş gibi diğer İskandinav ülkelerinde sürdürülen rekreasyonu takip etmektedir. Jeotermal ve kaplıcalar İzlanda'daki turistler için başlıca cazibe merkezlerinden biridir. Sağlık ve wellnessta artan tüketici odağı “doğaya geri dönüş” ve sağlıklı yaşam tarzı olmuştur. Jeotermal havuzların giderek popülerliği artmıştır. Aynı zamanda doğal görünümlü ortama doğru bir trend haline dönüşmüştür. Bu iki faktör birlikte İzlanda'da iyi bilinmektedir. Bir sağlık merkezi olarak sayılabilen, uzun bir geçmişe sahip olan tek kuruluş, İzlanda Doğa Sağlık Derneği (Nature Health Association of Iceland) sağlık ve fiziksel iyileşme ile ilgilenmektedir. Dernek, 1955 yılında Reykjavík yakınlarındaki Hverager kasabasında bir rehabilitasyon ve sağlık kliniği/ruh ve sinir hastalıkları kliniği olarak kurulmuş olup çeşitli

118 SAĞLIK TURİZMİ

rahatsızlıkları olan 160 kişiye, bütüncül yaklaşımla ve aynı zamanda kendilerini zinde hissetmeleri için hizmet vermektedir. Günümüzde de bu tesis hükümet tarafından finanse edilmektedir. Tesiste öncelik tedavi ve rehabilite olmayı isteyenlerdedir. Blue Lagoon, son yıllarda hızlı bir büyüme yaşayan ve tesislerinin artan popülerlik bağlamında geliştiği termal bölgelerden birisidir. İnsanlar, özellikle sedef hastaları, Blue Lagoon adı verilen havuzda banyo yaptıklarında, suyun ciltte faydalı bir etkiye sahip olduğunu keşfetmişlerdir. Ardından bu bölümde tesis sayılarında artma ve gelen ziyaretçi sayısında bir artış gözlenmiştir. Öyle ki Blue Lagoon ziyaretçi sayısı son yıllarda hızla artış göstererek 2018'de 1.250.000'e ulaşmıştır. Tamamen farklı bir bölümde konumlanmasına karşılık Myavatn Doğal Banyolarının popüler olma süreci Blue Lagoon’a benzerlik göstermektedir. Myavatn Doğal Banyoları; (Myavatn Nature Baths-MNB) İzlanda çevresindeki turizm girişimcilerinin bol miktarda jeotermal suya karşı beklentilerinin somut bir tezahürünü sunmaktadır. MNB yerden gelen buhar üzerine kurulmuştur. Geleneksel olarak yerliler sıcak su ve banyo buharı yapmak için özellikle Hotspring Bathing Hills olarak adlandırılan etkinliğinden sonra kullanmışlardır. 2004 yılında hizmete açılan ve 2008 yılında daha geniş bir alana yayılarak hizmete devam eden MNB’nin, 2008 yılı yıllık ziyaretçi sayısı 65.000 olduğu tespit edilmiştir. 2015 yılında ziyaretçi sayısı 150.000, 2016 yılında 202.000 ve 2018 yılında 210.000 civarında olmuştur. Böylelikle ziyaretçi sayısında, son 10 yılda % 323 artış olmuştur (Huıjbens, 2011, Yeoman vd, 2019).

Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da son yıllarda son derece gelişmiş tedavi edici kaplıca tesisleri kurulmuştur. İki ülkede 60 tedavi edici termal tesis bulunmaktadır. Yılda yaklaşık 500.000 civarında hasta tedavi edici sağlık hizmeti almaktadır. Doktor raporu olması şartıyla, sigorta firmaları tedavi bedelinin tamamını veya belirli bir bölümünü karşılamaktadır. Fransa’da 104, İspanya’da 128 adet ve İtalya’da ise 360 civarında termal merkez hizmet sunmaktadır. Rusya’da bulunan

119

çok sayıda kür merkezine yılda 8 milyon turistin geldiği bilinmektedir (Nevşehir Termal Turizm Raporu, 2012).

6.2. Türkiye’de Termal Turizm

Türkiye, Alp-Himalaya kuşağında yer alan bir ülkedir. Bu nedenle, jeotermal bakımdan büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye’deki jeotermal kaynaklar kuzey, doğu ve batı Anadolu fay hatları ile ilişkili olan volkanizma eseridir. Batı Anadolu da yer alan zonlar daha yeni tektonik tesirler neticesinde yüksek sıcaklık ihtiva ederken, doğu, kuzey ve orta Anadolu’daki volkanizma ve fay zonlarının etkisiyle düşük ve orta sıcaklığa haizdir. Türkiye jeotermal kaynakların fazlalığı ve potansiyeli açısından Avrupa'da birinci sırada dünyada ise ilk yedi ülke arasında yer almaktadır. Türkiye’deki termal sular Avrupa'daki termal sular ile karşılaştırıldığında, debi ve sıcaklık açısından daha üstün nitelikler taşımaktadır. Balneolojik tedavide değerlendirilen suların sıcaklık alt sınırının 20 ºC olduğu görüşü hâkimdir. Bu sıcaklık sınırı Türkiye’deki termal su kaynakları sıcaklığına oldukça uymaktadır. Termal su kaynaklarımız doğal çıkışlı ve yüksek debili olmasının yanı sıra, eriyik maden değeri yüksek, kükürt, radon ve tuz bakımından da zengindir. Türkiye 1500'den fazla sayıda, sıcaklığı 20 ºC'nin üzerinde olan ve debileri ise 2-500 lt/sn arasında değişebilen termal kaynağa sahip bulunmaktadır (Şengül ve Bulut, 2019).

Türkiye’nin termal turizm açısından tarihi ve coğrafi üstünlükleri yakın geçmişe kadar uluslararası pazarda yeterince değerlendirilememiştir. Bu bağlamda ‘‘Termal Kent’’ niteliğinde destinasyonlar oluşturabilmek için ‘‘Termal Turizm Kentleri Projesi’’ hazırlanmıştır (Parlaktuna ve Dinçer, 2019). Termal Turizm Kentleri Bölgeleri turistik çekim merkezi olmak üzere planlanmıştır. Buna ek olarak termal kaynak potansiyelinin yanı sıra ulusal ve uluslararası öneme haiz kültürel değerler, ulaşım olanakları, doğal güzellikler, iklim koşulları ve diğer alternatif turizm türleri ile bütünleşebilme imkânları dikkate alınmıştır. Bu sayede termal bölgelerde doğal kaynakların etkin kullanımı sağlanarak hem iktisadi hem de sosyokültürel yapının olumlu

120 SAĞLIK TURİZMİ

yönde değişimi, gelişimi ve nihayetinde de refah seviyesinde artış yaşanması hedeflenmektedir (Aydın, 2014: 150).

Kültür ve Turizm Bakanlığınca Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı 2007–2023 ana kararları çerçevesinde Türkiye’de bulunan termal kaynakların etkin kullanımının sağlanması ve buna dayalı turizm gelişiminin desteklenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda hazırlanan Termal Turizm Master Planı’nı birinci etabı çerçevesinde 4 bölge oluşturulmuş ve bu bölgelerdeki deneyimlerle çalışma ikinci etabı ile Turizm Merkezleri ilan etmek ve bu alanların 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planlarını yapmak suretiyle tüm ülke bazında termal turizm potansiyeli değerlendirilmelerine devam edilmiştir (www.yigm.ktb.gov.tr).

Turizmin çeşitlendirilmesi noktasında termal turizme ilişkin hedefler aşağıdaki gibidir (Türkiye Turizm Stratejisi 2023):

1. Troya, Frigya ve Afrodisya bölgelerinin her biri termal ve kültür temalı bölgesel varış noktası olarak geliştirilecek, termal ve kültür turizmi kapasitesinin alternatif turizm türleri ile bütünleşmesi sağlanarak yakın çevredeki diğer kültürel ve doğal değerler ile ilişkilendirilecektir.

2. Jeotermal kaynakların bulunduğu bölgeler göz önünde bulundurularak sırayla tüm kaynakların değerlendirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülecektir.

3. Kültür ve Turizm Bakanlığınca bugüne kadar ilan edilen termal turizm merkezlerine ilişkin imar planları ve revizyon imar planlama çalışmaları tamamlanacaktır.

4. Avrupa’da termal turizm konusunda Türkiye’nin birinci varış noktası olması sağlanacaktır.

121

5. Jeotermal suyun etkin bir şekilde dağıtımı amacıyla belirlenen pilot bölgelerde mahalli idareler birliği ve dağıtım şirketleri kurulması yönünde çalışmalar yapılacaktır.

6. Jeotermal kaynak odaklı ‘turizm merkezi’ ve/veya ‘kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi’ ilan edilebilecek alanlar belirlenerek fiziki planlarının tamamlanmasından sonra turizm yatırımcılarına tahsisi kısa bir sürede gerçekleştirilecektir. Termal Turizm Master Planı kapsamında jeotermal potansiyel, endikasyon özellikleri, doğal bitki örtüsü, ulaşım, altyapı imkanları gibi çeşitli kriterlerin ışığında Güney Ege Termal Turizm Destinasyonu, Güney Marmara Termal Turizm Destinasyonu, Frigya Termal Turizm Destinasyonu ve Orta Anadolu Termal Turizm Destinasyonu olmak üzere ülke genelinde dört termal turizm destinasyonu belirlenmiştir. Bu destinasyonlar ve kapsadıkları iller Şekil 1’de gösterilmektedir.

Şekil 1: Geliştirilmesi Düşünülen Termal Bölgeleri Gösteren Harita Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı.

4 ana bölgede ve 17 ili kapsayacak şekilde 42 adet kaplıca alanı yeni turizm merkezi ilan edilmiş veya sınırları genişletilmiştir (www.yigm.ktb.gov.tr):

122 SAĞLIK TURİZMİ

Güney Marmara Termal Turizm Bölgesi: Balıkesir, Çanakkale, Yalova Güney Ege Termal Turizm Bölgesi: Aydın, Denizli, Manisa, İzmir Frigya Bölgesi Termal Turizm Bölgesi: Afyonkarahisar, Ankara, Uşak, Eskişehir, Kütahya

Orta Anadolu Termal Turizm Kentleri Bölgesi: Aksaray, Kırşehir, Yozgat, Niğde, Nevşehir

Planlama çalışmaları kapsamında özellikle Termal Kür Merkezlerinin oluşturulması amaçlanmaktadır. Termal Kür Merkezleri nitelikli termal suların çeşitli hastalıkların tedavi edilmesinde kullanılmasına olanak tanıyacak şekilde tasarlanmış sağlık ünitelerini içeren alanlar olarak tanımlanabilmektedir. Tedavi amaçlı olarak kullanılacak olan termal suyun niteliğine ve yapılması planlanan tedavi şekline göre sağlık ünitelerinin türü ve konumları belirlenerek Termal Kür Merkezleri şekillendirilmektedir (www.yigm.ktb.gov.tr).

Türkiye’de termal suların kullanımı; Turizmi Teşvik Kanunu, Maden Kanunu, Turizm Alan ve Merkezlerinde Yer Alan Termal Suların Kullanma Hakkı ve İşletilme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesi ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik ve Kaplıcalar Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiştir. Türkiye’de hem tarihi hem de coğrafi özellikleri ile eşsiz bir termal turizm merkezi olmasına karşılık- uluslararası standartlarda hizmet verebilecek yeterli düzeyde termal turizm tesisi mevcut değildir. Bu yetersizlik sağlık turizm ile ilişkili alternatif turizm türlerinin gelişmesini engel teşkil etmekte ve gelir kayıplarına sebebiyet vermektedir (Tontuş, 2015).

123

7. SPA/WELLNESS TURİZMİ KAVRAMINA GENEL BİR

BAKIŞ

Bazı kuruluşlar (Global Wellness Instute -GWI- gibi) SPA turizmini (GWI, 2017) wellness turizmi altında sayarken, Wellness EU; medikal ve medikal olmayan unsurları birleştiren sağlık turizmi çeşidi şeklinde iki kategoride değerlendirmiştir. Böylece bir ucu medikal turizm, diğer ucu sağlık turizmi arasında yer alan bir kavrama dönüşmüştür. Bu, “hastalık”tan “sağlığa” ve nihayetinde “iyilik ve zindelik halinin devamlılığı” sürecidir. “Tedavi edici” den “koruyucu”ya ve “geliştirici”ye geçiş sürecine dönüştüğü süreklilik halidir (Hall 2011). Hastalık medikal turizm ile ilgilidir; bunun bir örneği tedavi arayan sağlık sorunu olan kişilerdir. Wellness turizmi, sağlıklı bir tatilin tadını çıkarmak isteyen sağlıklı kişilere sunulan hizmet olarak tanımlanabilmektedir. Koruma, kronik hastalığı veya sağlık sorunları olan kişilere hitap eden SPA turizmi ile bağlantılı olabilmektedir. Bu nedenle, medikal turizm, ıstırap ve hastalık deneyimin bir parçası iken; wellness turizmi hem medikal hem de medikal olmayan hizmetleri içeren SPA turizmi ile keyif, sağlık ve gençleşmeyi gerektirir (Policy Department for Structural and Cohesi”on Policies, 2017).

SPA, Latince bir kelime olup, “Salus Per Aquam” kelimelerinin kısaltılması ile literatüre geçmiş bir kavramdır. “Sudan gelen sağlık” anlamına gelmektedir. Bu terim, Belçika’’da bulunan Spa kasabasının adından türetilmiştir. Roma dönemlerinden beri bilinen, Aquae Spadanae olarak adlandırılan lokasyon, kimi zaman dağınık, serpilmiş veya nemlenmiş anlamlarına gelen Latince “spargere” kelimesi ile hatalı olarak bağlantı kurulmaktadır. Ortaçağdan beri, demir eksikliğine bağlı hastalıklar, chalybeate (demir taşıyan) kaynak suyu içilerek tedavi edilmektedir (1326'da, demir ustası Collin le Loup, kökeni eski Walon (Belçika) dilindeki Espa’dan gelen ve “çeşme” anlamını taşıyan bir tedavi talebinde bulunmuştur (Licht, 1963, Tubergen ve Linden, 2002).

124 SAĞLIK TURİZMİ

Dünyadaki birçok insanın belirli bir kaynak, kuyu veya nehirde banyo yapmanın fiziksel ve ruhsal arınmaya neden olduğuna inandığı bilinen bir gerçektir. Ritüel arınma şekilleri; Yerli Amerikalılar, Babiller, Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar arasında da olmaktadır. Günümüzde; Yahudiler, Müslümanlar, Hıristiyanlar, Budistler ve Hindular da dini törenlerinde su yolu ila arınma ritüellerini bulundurabilmektedir. Bu törenler, suyun iyileştirici ve arındırıcı özelliklerine olan eski inancı yansıtmaktadır. Antik Mısır'da, İndus Vadisi'nin tarih öncesi kentlerinde ve Ege medeniyetlerinde karmaşık banyo ritüelleri de uygulanmaktadır. Çoğu zaman bu antik dönem insanları suyun etrafında çok az bina inşaa etmişlerdir. İnşa ettikleri yapılar ise doğada geçici olmaktaydı (Paige ve Harrison, 1987).

Uluslararası SPA Birliğinin (ISPA) yapmış olduğu ayrıma göre tüm Spa'lar 7 kategoriye ayrılmaktadır (https://experienceispa.com/ resources/spa-goers):

Destinasyon Spa: Bu Spa'ların ana varlık nedenleri misafirlerinin yaşam tarzlarını ve sağlıklarını profesyonelce yönetilen Spa hizmetleri, fiziksel aktiviteler, yeni ve öğretici programlar ile geliştirmek ve bu süre zarfında da misafirlerine konforlu konaklama imkânlarını sağlamaktır.

Medikal Spa: Bu Spa'ların amacı öncelikle geniş kapsamlı sağlık ve Wellness bakımlarını geleneksel Spa hizmetleri ve tamamlayıcı tedavilerin bütünleştirdiği bir ortamda sağlamak olup tıbbi Spa profesyonelleri tarafından verilen uygulamaları da kapsar. Bu tür Spa'larda da konaklama imkânları beraberinde mevcuttur.

Day Spa: Bu Spa'lar profesyonel spa hizmetleri günlük ve

konaklamasız hizmetler olarak sunulmaktadır.

Resort/Hotel Spa: Şehir veya resort otellerinin içinde yer alan bu tip Spa'lar uzman kişilerce verilen Spa hizmetleri ile fitness ve wellness aktivitelerini de sağlayan merkezlerdir.

125

Mineral Kaplıca Spa: Kaynağından alınarak kullanılan doğal mineral,

termal su veya deniz suyu ile yapılan Wellness-Spa hizmetlerini ve hidroterapi uygulamalarını kapsar.

Klüp Spa: Bu tür merkezlerde fitness ana ağırlıklı olup ayrıca

misafirlerine günlük olarak bazı Spa hizmetlerini sunabilen yerlerdir.

Kruvaziyer Gemi Spa: Bu tür Spa'lar kurvaziyer gemilerinde yer alan

Belgede SAĞLIK TURİZMİ (sayfa 126-156)