• Sonuç bulunamadı

Dünya Savaşı’nın Gelişim Seyri ve Bakü’nün Önemi

VE AZERBAYCAN TÜRKLERİ •

II. Dünya Savaşı’nın Gelişim Seyri ve Bakü’nün Önemi

Prof. Dr. Nesrin SARIAHMETOĞLU*

Giriş

II. Dünya Savaşı 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’ya saldırması ile başladı. Polonya’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne 31 Mart 1939’da resmî bir belgeyle garanti veren İngiltere ve Fransa, 3 Eylül’de Almanya’ya savaş ilan ettiler. Böylece II. Dünya Savaşı başlamış oluyordu. Al-manya, SSCB ile 23 Ağustos 1939’da yaptığı anlaşmaları bozarak 23 Temmuz 1941’de SSCB’ye de saldırdı.1 Barbarossa planına göre Alman ordusu kışa kadar Arhangel-sk-Astrahan hattına çıkmalıydı. Azerbaycan’ın ise Alman-ya’nın işgal planında özel bir yeri vardı. Bilhassa Bakü’nün ham madde kaynaklarının zenginliği, stratejik ve jeosiyasî konumu Almanya’nın dikkatini çekiyordu. Planlarını hayata geçirmeyi başaran bir Almanya için, Bakü petrolünden isti-fade ederek bütün Doğu’yu istila etmek en önemli amaçtı.2 Bu çalışma II. Dünya Savaşı’nda Azerbaycan’ın ve Azer-baycan Türklerinin ön ve arka cephede oynadıkları rolü, savaşın kaderini belirleyen Bakü’nün stratejik önemini ve savaş sırasında Sovyet ordusunda çarpışan Azerbaycan Türklerinin durumlarını ortaya koymayı amaçlamakta-dır. Bununla birlikte Stalin’in uyguladığı sert politikalarla birçok kişinin saf değiştirerek Alman ordusunda yer al-masının sosyolojik ve psikolojik sebepleri, oluşturulan lejyonların mahiyeti ve savaştaki etkinlikleri de değerlen-dirilecektir. Böylece adına “Büyük Vatan Muharebesi” de-nilen II. Dünya Savaşı’nın gerek SSCB genelinde gerekse Azerbaycan’da insan, kimlik ve ortak vatan anlayışından hareketle nasıl algılandığı ortaya konulacaktır.

* Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğ-retim Üyesi

1 A.W. Purdue, The Second World War, St. Martin’s Press, New York 1999, p. 31. 2 A. S. Orlav- B. A. Georgiev- N. G. Georgieva-T. A. Sivonina, T. A. İstoriya Rossii, Moskovskiy

Gosudarstvenniy Universitet İmeni M. V. Lomonosova İstoriçeskiy Fakultet Uçebnik, Mosk-va 2001, s. 400; SSSR-Germaniya 1939-1941. Dokumentı i Materialı o Sovetsko-Germanskih

Otnoşeniyah s Sentyabrya 1939g. Po İyul 1941g., Mokslas, Vilnus 1989, s. 134-139; Sertap

Sırakaya, İkinci Dünya Savaşı ve Azerbaycan, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007.

II. Dünya Savaşı’nın Gelişim Seyri ve Bakü’nün Önemi

Polonya’ya girdikten sonra Almanya’ya savaş ilan eden Fransa 17 Eylül’e kadar herhangi bir taarruzda bulun-madı. Sovyetlerin Polonya ve İskandinavya’daki varlığı ve Almanya’nın saldırgan politikaları Fransızları Avrupa dı-şında bir askerî harekât düzenleme düşüncesine sevk etti. Bu düşünceye göre askerî harekâtın düzenleneceği yer öncelikle Sovyet topraklarında olmalı ve ayrıca Almanla-rı da hedef alarak, onlaAlmanla-rı rahatsız etmeliydi. Fransızlara göre, bu koşulları sağlayan bölge, Bakü ve Bakü petrolü idi. Ancak Bakü’ye yapılacak hava saldırısında Fransa’nın Türkiye’nin işbirliğine ihtiyaç duyması ve Türkiye’nin tarafsızlığını korumak istemesi, diğer taraftan müttefik İngiltere’nin de bu planı desteklemiyor olması “Bakü Ha-rekâtı”nın önündeki en büyük engeldi.3

3 Lidell Hart, II. Dünya Savaşı Tarihi, çev. Kerim Bağrıaçık, I, Yapı Kredi Yayın-ları, İstanbul 2003, s. 43.

Polonya’nın işgali sonrası bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da Almanya’nın “Batı”yı işgal planları devam etti. Hitler’in Polonya Savaşı’ndan sonra müttefiklere sunduğu antlaşma teklifi önce İngiltere ardından Fransa tarafından reddedildi. Bunun üzerine savaşı devam ettirmeye karar veren Hitler, yeni hedef olarak Fransa’yı belirledi. Amacı Fransa’yı işgal edip İngiltere’yi barış yapmaya zorlamaktı.4 Almanlar, 14 Haziran’da Paris’i ele geçirdiler. İngiltere’de ise bir kabine değişikliği yaşandı ve W. Churchill, başba-kan oldu. Hitler, Fransa Savaşı’ndan sonra İngiltere’ye antlaşma teklifini yineledi ise de olumlu cevap alamadı. İngiltere’nin aralıksız bombalanmasını ve halkın manen çökmesini isteyen Hitler’e göre İngiltere ancak bu şekilde savaştan vazgeçecek ve barışa razı olabilecekti.5

“İngiltere Muharebesi” olarak adlandırılan ve hava savaşı 4 Michael T. Florinsky, “The Soviet Union And International Agreements”, Political

Science Quarterly, vol. 61, No. 1, March 1946, p. 64.

5 A. W. Purdue, a.g.e., s. 63.

olarak başlayan savaşı İngilizler direnerek kendi lehlerine döndürmeyi başardılar. Almanya bu direnişi İngilizlerin Sovyetlerle anlaşmış olduğu şeklinde yorumladı ve bu dü-şünce onu İngiltere ile savaştan vazgeçirmeye yöneltti.6 Sovyetlerle ilişkiler de Hitler’in istediği gibi olmadı. Al-manya, Sovyetler Birliği ile Mihvere Bağlılık Antlaşması yapmak istemişse de bu anlaşma Sovyetler Birliği tarafın-dan önemsenmedi. Hitler’in Rusya’ya harekât düzenleme nedenlerinin en önemlisi, Sovyetler Birliği’nin Almanya için potansiyel bir tehlike arz etmesiydi. Alman orduları 22 Haziran 1941’de Baltık’tan Romanya’ya kadar uzanan Sovyet sınırını üç koldan geçti: Barbarossa Planı’na göre Hitler’in bu plandaki zafer formülü Rusları büyük bir alanda ve bir defada imha etmekti. Alman birlikleri Rus topraklarında üç koldan çok hızlı bir şekilde ve büyük di-renişlerle karşılaşmadan ilerlediler. Ancak iklim etkisini 6 Goeffrey Bruun- E. Lee Dwight, The Second World War and After, Hougton Mifflin,

Boston 1964, p. 22-23.

gösterip kış geldikten sonra durum değişmeye başladı.7 Savaşın Sovyetler Birliği coğrafyasında başlaması ve daha sonra Bakü’nün rolü bu savaşın başlıca belirleyicisi oldu. Olayların gelişim seyri 23 Ağustos 1939’da SSCB ile Al-manya arasında imzalanan “Saldırmazlık Antlaşması” ve gizli protokollerle başladı ve gerçekte bu, II. Dünya Sa-vaşı’nın dönüm noktası oldu. Antlaşmaya göre Sovyetler Birliği Almanya’ya bazı stratejik ham maddeler ile birlikte özellikle petrol temin edecekti. Böylece SSCB’de üretilen petrolün % 75’ini sağlayan Bakü’nün petrolü aralıksız Al-manya’ya taşındı.

Bakü’nün dünya petrolünün merkezlerinden biri olması, petrolün de savaşın lokomotifi olması nedeniyle dış güçler tarafından Kafkasya, ekonomik, siyasî ve askerî hedef ola-rak görülüyordu. Nitekim savaşın başlarında Fransa’nın teklifi ile Müttefik güçler arasında Bakü’ye yönelik hava harekâtı düzenleme konusu gündeme geldi.

Bakü, II. Dünya Savaşı’nın ilk günlerinden itibaren büyük tehdit altındaydı. Şöyle ki, Bakü’yü bombalama planı ger-çekçi bir adım olarak bir süredir Avrupa’da tartışılıyordu. Bu plana göre Almanya, Romanya ile Mart 1939’da imzala-dığı antlaşmaya esasen Romanya’nın Ploeşti’deki petrolünü kontrol ediyordu. Bakü petrolüne de hâkim olduğu tak-dirde Almanya’nın, Fransa ve İngiltere’yi savaşta daha önce yenebilmesi mümkün olacaktı. Bu sırada 1939’da SSCB ile Almanya arasında saldırmazlık antlaşmasının imzalanması Fransa ve İngiltere’yi rahatsız etti. Bütün bu sebeplere göre Londra ve Paris’te Bakü petrol bölgelerini bombalayarak ortadan kaldırma planları hazırlanmaya başlandı. Bu görev Fransa’nın Suriye’deki hava kuvvetleri tarafından gerçek-leştirilecekti. Zira 22 Şubat 1940’da hükümete Sovyetler Birliği’nin petrolünün % 75’inin Bakü tarafından sağlan-dığı ve bunun yok edilmesi gerektiği yönünde bir rapor da sunuldu. Büyük tartışmalardan sonra İngiltere ve Fransa, Bakü’yü bombalamak yerine Bakü petrolünün Almanya’ya Karadeniz’den gönderilmesine denizaltılarla engel olmanın daha güvenli olduğuna karar verdiler. Bakü’nün bomba-lanması planının diğer planla yer değiştirmesinde İngiltere Deniz Kuvvetleri Bakanı W. Churcill ve General De Gaul-le’ün büyük rolü oldu. Bu tarihte De Gaulle, Berlin’e karşı 7 Michael T. Florinsky, a.g.m., s. 71.

mücadele yerine Bakü’yü bombalama planını ileri sürenleri “Kızgın Başlar” olarak adlandırıyordu.8

SSCB Halk Komiserleri Sovyeti ve ÜİK (b) P MK (Umum İttifak Komünist Bolşevik Partisi Merkez Komitesi) 29 Haziran 1941’de ülkenin tüm siyasî, ekonomik ve askerî imkânlarını seferber ederek halk ekonomisini askerî talep-ler esasında yapılandırdı. 30 Haziran’da ise İ.V. Stalin’in başkanlığında ülkede tüm hâkimiyeti kendi elinde topla-yan Devlet Güvenlik Komitesi kuruldu. Devlet Güvenlik Komitesi esas dikkati silahlı kuvvetlerin güçlendirilme-sine, ekonominin savaşın talepleri çerçevesinde yeniden kurulmasına yöneltti. Geniş çapta askerî seferberlik uygu-landı, yeni ordu birlikleri oluşturuldu, cepheye yakın böl-gelerden sanayi kuruluşları ve milyonlarca kişi uzak yerlere nakledildi. 22 Haziran 1941’de İngiltere Başbakanı Wins-ton Churchill, bir gün sonra ise ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt SSCB’nin Almanya’ya karşı savunma teklifini kabul ettikleri konusunda bir beyanat verdiler. 12 Tem-muz’da Moskova’da Sovyetler Birliği ile İngiltere arasında ortak hareket antlaşması imzalandı. 14 Ağustos 1941’de ABD Başkanı ve İngiltere Başbakanı’nın “Galler Prensi” adlı gemide yaptıkları görüşmede, Faşizm’i yok etmek ve saldırganın teslim olması gerekliliği konusunda “Atlan-8 İsrafil Zakiroğlu İsmaılov, Azerbaycanlıların II .Dünya Müharibesinde İştirakı, Veten,

Bakı 2000, s. 23; Nazim Rza İsrafiloğlu, Odlu Memleket, Mütercim, Bakı 2002, s. 84.

tik Şartı”nı imzaladılar. Eylül’de SSCB de bu Şart’a dâhil oldu. Çok geçmeden Avustralya, Belçika, İngiltere, Yuna-nistan, Polonya, SSCB, Fransa, Çekoslovakya, Yugoslavya ve diğer ülke temsilcilerinin Londra’da yaptıkları toplantı-da “Atlantik Şartı”nın esasları kabul edildi, Faşizm’e karşı koalisyonun hedefleri ve görevleri belirlendi. 1945 yılının Nisan ayında ise bu ittifakta artık 50 devlet temsil edil-mekteydi.

Sovyet halkı “Herşey cephe için, herşey zafer için!” sloga-nı altında Almanya’ya savaş açtı. Azerbaycan halkı da bu savaşta yer alarak bazen gönüllülük bazen de uygulanan sert tedbirlerle, “Halk Ordusu” gruplarına ve “Savaşçı Ta-burlara” katıldı.

Hitler, Bakü’yü ele geçirdikten sonra buranın askerî bir üsse dönüştürülmesi emrini verdi. Bakü’nün ve Abşe-ron’un sanayi ve askerî önemi olan müesseselerinin ha-ritaları da hazırlandı. Almanların Kafkasya’ya yönelik “Edelweiss” denilen saldırı planına göre Bakü, 25 Eylül’de ele geçirilmeliydi.9

Savaşın ilk yıllarında SSCB’nin de Azerbaycan hakkında özel planları vardı. Aralık 1942’de imzalanan gizli plana göre Azerbaycan Türkleri, Orta Asya ve Kazakistan’a göç ettirilmeliydi. Bunun en önemli gerekçesi Azerbaycan Türklerinin Türkiye’ye etnik ve dinî mensubiyetleri ile yakın olmasıydı.10

9 Andrey Antonoviç Greçko, Bitva za Kavkaz, Voenizdat, Moskva 1967, s. 241; Ray-mond Cartier, II. Dünya Savası , I, 1939-1942 Meydan Gazetecilik Nesriyat, İstan-bul, s. 366-367; Joel Hayward, “Too Little, Too Late: An Analysis of Hitler’s Failure in August 1942 to Damage Soviet Oil Production”, The Journal of Military History 64, July 2000, p. 769.

10 Cebi Behramov, Azerbaycan SSR II. Dünya Müharibesi İllerinde. Azerbaycan SSR

Müharibe Eden Dövletlerin Planlarında, Azerbaycan Milli Ensiklopediyası, Bakı

2007, s. 309.

Azerbaycan’da Askerî Seferberlik ve Bakü’nün Savunma Tedbirleri

Azerbaycan SSC KP, Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti’nin verdiği karara uyarak Stalin’in savaş stratejisini destekledi. I. Sekreter Mir Cafer Bağirov’un uyguladığı riayet politi-kası Azerbaycan’da tam anlamıyla uygulandı.11 II. Dünya Savaşı başlayınca Azerbaycan’da da gençlerin askere alın-ması hızlandı. Fakat köy okullarında öğretmen kadrola-rı yeterli olmadığı için Savunma Bakanı K. Voroşilov’un emrine dayanarak öğretmenlerin askerî hizmete alınması ertelendi. Ancak Kasım 1939’un sonunda başlayan Sov-yet-Finlandiya Savaşı12 uzadığı için köy öğretmenleri için verilen süre kaldırıldı ve onlar da 1939’un Kasım ve Ara-lık aylarında askere alınmaya başlandı.

Savaşın ilk günlerinde tüm ülkede olduğu gibi Azerbay-can’da da genel seferberlik ilan edildi: 18-47 yaşları arasın-da bulunan erkekler askere alındı. Azerbaycan’ın şehir ve köylerinde savaşın ilk günlerinde kız gönüllerden 1.000 kişi cepheye gitmek için Azerbaycan Askerî Komiserli-ği’ne müracaat etti. Sadece 1941 yılının Temmuz-Ekim aylarında ülkede 30.480 kişi, aynı zamanda askerî okul-lara 2.287 kişi, muhafız tümenlerine 3.165 kişi, askerî birliklere de 22.319 kişi seferber edildi. 1941’in Ağustos ayında gönüllülük esasında pek çok bölgede teşkil edilen 87 taburda 186.704 kişi askerî eğitim aldı.13 Ülke toprak-11 M. C. Bağirov Azerbaycan halkına hitaben yaptığı konuşmalarda Kafkasya’nın her

karış toprağının altın olduğunu ve savaşa hazır olunması gerektiğini söylüyordu. Azer-baycan halkı canla başla Kızıl Ordu’ya yardım etmeliydi. Bakü petrol işçileri daha fazla çalışmalı, hatta 24 saat durmadan çalışmalıydı. Ancak bu şekilde Hitler Kafkas-ya’ya gömülecekti. Bağirov ayrıca casuslar konusunda da halkı uyarıyordu. Hitler’in subaylarının kılık değiştirerek ülkeye girebileceklerini belirtirken onların ön cephede oldukları için sakallı ve eski elbiselerle dolaştıklarını bunun için işçilerin savaş boyun-ca temiz kıyafetlerle ve traşlı olmalarını düşmandan ayırt edilebilmesi için gerekli gö-rüyordu. Halka içlerinde vatan sevgisi varsa Bakü petrolünün Almanlar tarafından ele geçirilmesi, kolhoz ekinlerin ayaklar altına alınması, ailenin köle hâline getirilmesine izin verilmemesini söylüyordu. Zira beş dakika için bile olsa orduya yardım kesildi-ğinde bunun sonuçları çok kötü olacaktı. Daha fazla bilgi için bkz. M. C. Bağırov.

Gafgazı Hitlercilerin Mezarına Çevireg, Azerneşr, Bakı 1942.

12 SSCB’nin 1939’da sınırlarının batıya doğu genişlemesinden sonra Sovyet idaresi Le-ningrad’ın savunmasını güçlendirmesi ve LeLe-ningrad’ın kuzey sınırlarının batıya doğ-ru ilerlemesi gerektiğine karar verdi ve 30 Kasım 1939’da Sovyet-Finlandiya Savaşı başladı. Milletler Cemiyeti (1919’da kuruldu, SSCB de bu teşkilata 1934’de katıldı) Finlandiya ile savaş başladığı için Sovyetler Birliği’ni 14 Aralık 1939’da bu uluslararası teşkilatın üyeliğinden ihraç etti. Sovyetler Finlandiya Savaşı’nı kısa bir sürede sona erdirmeyi planlıyordu. Fakat Almanya’nın yardımlarıyla Finlandiya’da kurulan “Man-nerheim Hattı” denilen güçlü savunma hattını yok etmek ve Fin ordusunun savun-masını kırmak Sovyet Ordusu için çok zor oldu. 1940 kışında yapılan askerî harekât, büyük kayıplarla sonuçlandı. Azerbaycan Türkleri II. Dünya Savaşı’na 1939-1940’ın kış aylarında Sovyetler Birliği’nin Finlandiya’ya karşı başlattığı askerî harekâttan sonra dâhil oldu. Finlandiya ile savaş 105 gün sürdü ve Sovyet ordusu 74.000 kişi kaybetti, 17.000 kişi de kayıp olarak kaydedildi. Yaralıların ve kıştan donarak ölenlerin sayısı ise 200.000 civarında idi. 12 Mart 1940’da Finlandiya ile barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre SSCB’nin Karel Körfezi’ndeki sınırı 150 kilometre kadar kuzeye genişletildi. Finlandiya ile savaş Sovyet Ordusu’nda düzenin ve disiplinin zafiyetini de göstermiş oldu. Bkz. Lidell Hart , a.g.e., s. 52.

13 Z. M. Bunyatov-P.E. Zeynalov, Ot Kavkaza do Berlina, Azerbaycanskoe Gosudarst-vennoe İzdatelstvo, Baku 1990, s. 13.

larında 28 tabur kuruldu. Azerbaycanlı askerlerden büyük bir grup düşmana karşı 22 Temmuz 1941 yılında Brest Kalesi’ni savunmaya başladı. Bu kalenin savunmasında 40’tan fazla Azerbaycan Türkü yer aldı.14

1941-1942 yıllarında kurulan askerî birliklere Azerbay-can’dan 5.000 Komünist ve Komsomolcu katıldı. 1 Ocak 1943’e kadar ülkede 464.000 kişi askere çağrıldı. “Güney Kafkasya Cephesi Askerî Birimlerin Teşkili ve Tamamlan-ması İdaresi” Azerbaycan’daki seferberliğe büyük önem vermekteydi. Genel olarak, 1941-1945 yıllarında Azer-baycan’dan orduya 700.000 kişi dâhil edildi. Bunlar ara-sında 11.000’den fazla kadın vardı. Azerbaycan’da 1941 yılının Ağustos ayında 402., Ekim ayında 223., 1942 yılı Mart-Eylül aylarında 416., Ağustos-Eylül aylarında ise 271. tümenler kuruldu. Aralık 1941’de Kırım’ın mü-dafaasında yer alan asker ve subaylarının bir bölümünü kaybeden 77. Tümen de Mayıs 1942’de yeniden düzen-lendi. Orduya yedek kuvvetlerin sağlanması için yapılan çalışmalar sonucunda 22 Haziran 1941’den 14 Ağustos’a kadar Azerbaycan SSC Halk Ordusu’na 186.704 kişi (30.563’ü kadındı) yazıldı. Bu çalışmaları idare etmek üzere Merkezî Karargâh teşkil edildi. Bakü’de 18 bölgede 14 Garaş Medetov, “Sovet İttifagının Böyük Veten Müharibesinde Zagafgaziya Halklarının

Cephe Dostluğu”, SSRİ-nin ve Zagafgaziya Federasiyasının 40 İlliyi (Megaleler

Mecmua-sı), Azerbaycan SSR Elmler Akademiyası Neşriyyatı, Bakı 1962, s. 208-209.

Halk Ordusu’na 61.780 kişi yazıldı ve 20 güzergâh mey-dana geldi. Bakü’de bir savunma bölgesinin oluşturul-ması için Halk Ordusu birlikleri 12.000 askerle yer aldı. Azerbaycan Komsomolu’nun Merkez Komitesi, Ağustos 1941’de gençlerin Halk Ordusu birliklerine katılması ka-rarına esasen Bakü’de 13.860 komsomolcu ve 40’tan fazla “Komsomolcu Gençler Bölüğü” oluşturdu. 17 Ağustos 1942’de coğrafyanın özellikleri dikkate alınarak, Halk Or-dusu birlikleri yeniden yapılandırıldı. Bakü’de 101, 102 ve 103. Halk Ordusu tümenleri teşkil edildi. Bu tümenlerde 21.259 asker vardı. Rayonlarda ise yerleştirildikleri bölge-nin adını taşıyan taburlar oluşturuldu. 1943 yılının Mart ayında Halk Ordusu tümenlerinin teşkilinde değişiklik-ler yapıldı ve her bölgede bir tabur bırakıldı. Bu taburlar Kafkas cephesindeki tehlike sona erdiği ve Almanlar Azer-baycan sınırlarından uzaklaştığı için Ağustos 1943’te zo-runlu genel askerî eğitim bölümüne dâhil edildiler. Sovyet ordusu için yedek kuvvetler oluşturmak amacıyla Devlet Güvenlik Komitesi’nin kararı ile Temmuz 1941’den itiba-ren tüm ülkede 16 yaşından 50 yaşına kadar olan kişilere genel zorunlu askerî eğitim verilmeye başlandı. 1 Ekim 1941’den 15 Aralık 1942’ye kadar genel ve özel birimlerde 29.925 piyade, 1.255 keskin nişancı, 363 havan topçu, 747 makineli tüfekçi vb. askerî eğitim gördüler.

Azerbaycan K(b)P MK’nin kararı ile 4.389 asker, özel tanklar için hazırlandı. Bunlardan 568’i Bakü’nün sana-yi işletmelerinde çalışan kadınlardı. Azerbaycan’da 1941-1945 yıllarında genel zorunlu askerî eğitimle 51.254 as-ker hazırlandı.15 Bu yıllarda gelen 291.421 kişi 9 farklı askerî ihtisas alanına yerleştirildi. Bunlardan 32.337 kişi makineli tüfekçi, 8.762 kişi hafif makineli tüfekçi, 7.765 kişi havan topçusu, 2.862 kişi keskin nişancı, 2.466 kişi ise anti tank askerlerdi. 1941 yılında Azerbaycan’da pro-vokasyoncularla, casuslarla ve sınır ihlali yapanlarla mü-cadele etmek üzere savaş taburları kuruldu. 12.000 kişi seferber edildi. Bu taburlar sayesinde savaş yıllarında 32.000 düşman paraşütçü, casus, haydut, hırsız, firarî, sınırı ihlal eden yakalandı. Savunma için yapılan çalışma-larda içtimai teşkilatlar da faal olarak yer alıyordu. Özel-likle yardım cemiyetleri bu konuda farklıydı. “Kimyasal silahlardan korunma” kurallarını öğretmek üzere halka eğitim verildi. Azerbaycan Kızılay Cemiyeti de 1941-1945 yıllarında 6.500’den fazla hemşire ile bu harekette yer aldı. 20.000’den fazla Azerbaycan vatandaşı, askerler için gönüllü kan verdi. Ülkenin beden eğitimi kurumla-rı da savunmaya faal iştirak ediyorlardı. 257.270 sporcu zorunlu askerî eğitime alındı. Hava saldırılarında savun-ma birimleri başarılı çalışsavun-malar yürüttü. Azerbaycan SSC Halk Komiserleri Sovyeti ve Azerbaycan K(b)P MK’nin 4 Mayıs 1941 tarihli kararıyla, hava saldırılarından korun-mak korun-maksadıyla sığınaklar inşa edildi. 10 Temmuz 1941’e kadar tüm kurum ve işletmelerde savunma birlikleri ku-ruldu. Savaş taburlarına ve hava savunma birliklerine yar-dım gruplarında 15.000 kişi bulunuyordu. Bu grupların her birine 100 ile 300 işçi ve hizmetli, yerleşim yerlerinde ise 200 ile 500 kişi katılmaktaydı. Millî savunma birlik-lerinde 137.797 kişi gaz maskeleriyle 1.503 tatbikatta yer aldı, ilk yardım için binlerce tıbbî personel yetiştirildi, 180 sağlık ekibi ve 2.700 silahlı işçinin yer aldığı gruplar meydana getirdi. Nahçıvan’da kimyasal saldırıdan korun-mak için kurulan 185 derneğe şehir ve köy halkı dâhil olmak üzere 6.212 kişi katıldı. Gerek evlerde gerekse mü-esseselerde 1.134 kişinin bulunduğu 31 savunma birliği teşkil edildi.

15 Garaş Medetov, Azerbaycan Böyük Veten Müharibesinde, AzSSR EA, Bakı 1965, s. 22;

Azerbaycan Tarihi, , VII, Azerbaycan Elmler Akademiyası, Elm, Bakı 2003, s. 14-15.

Rusça bilmemek savaşın ilk aylarında Azerbaycanlı as-kerler için ciddi zorluklar yarattı. Bu durumdan istifade eden bazı subaylar onlara hakaret edip kaba davranıyordu. Azerbaycanlı askerler bu konuyla ilgili Azerbaycan idaresi-ne defalarca başvurarak Rusça öğrenmek için ortam yarat-mayı talep ettiler. Azerbaycan K(b)P MK Askerî Şubesi, 23 Ekim 1941 tarihli mektupla Güney Kafkasya Cep-hesi’nin Siyasî İdaresi’ne müracaat ederek problemi çöz-dü. Askerlerin Rusça bilmesinin önemi dikkate alınarak 90 saatlik bir program hazırlandı. Dersler askerî hazırlık metodu ile yapıldı. Azerbaycan K(b)P MK’nin 14 Tem-muz 1942 tarihli kararıyla, Bakü’de Rus dilinin eğitimi 15 Temmuz’a kadar yapılırken Azerbaycan’ın diğer bölge-lerinde ise 1 Ağustos 1942’de başladı. Askerî görevlilerin okullarda Rusça öğrenmesi için, haftada dört saatten az olmamak kaydıyla, 150 akademik saat öngörülüyordu.16 Cephe ülke sınırlarına yaklaşınca Güney Kafkasya Cep-hesi Askerî Şurası, Bakü çevresinde savunma hatlarının kurulmasına karar verdi. Hattın inşasına Haziran-Tem-muz 1941’de başlandı ve aralıksız devam etti. Karara göre 1941 yılının Eylül ayında kuzey yönünde 10 savunma yapısı inşa edildi. Bunun için 160 kamyon, 300 kaynak