• Sonuç bulunamadı

Dünya Savaşı’nda Kafkasya ve Bakü’nün Stratejik Önemive Bakü’nün Stratejik Önemi

VE AZERBAYCAN TÜRKLERİ •

II. Dünya Savaşı’nda Kafkasya ve Bakü’nün Stratejik Önemive Bakü’nün Stratejik Önemi

Almanya’nın “Doğu’ya yürüyüş” adlı işgal planında Kaf-kasya ve zengin ham madde kaynaklarının ele geçirilme-sinin stratejik bir amacı vardı. Bunun için SSCB’ye karşı başlatılan “Barbarossa” planında bu savaş,“Doğu kam-panyası” olarak adlandırıldı ve zafer için üç ayla beş ay arasında bir tarih belirlendi.18

Almanya’nın da Bakü’nün ele geçirilmesi ile ilgili uzun ve kısa vadeli planları vardı. İngiltere ve Fransa, III. Reich’ın askerî stratejik planlarına gerçek bir tehlike idi. Bakü’nün işgali ise Almanya’ya ordunun sıvı yakıtla teminini sağla-yacaktı. Bu da Yakın ve Orta Doğu’ya, ayrıca Hindistan’a çıkmak demekti. Hitler “Eğer Kafkasya petrolü ele geçirile-mezse savaş kaybedilecek” diyordu. Bakü petrolüne hâkim olmak adına yapılacak savaşın en önemli aşaması da böy-lece başlamış oluyordu.19

Almanya’nın SSCB’ye önce Mayıs 1941’de hücum etmesi 18 SSSR-Germaniya 1939-1941. Dokumentı i Materialı o Sovetsko-Germanskih

Otnoşeni-yah s Sentyabrya 1939g. Po İyul 1941g, s. 134-139.

19 Andrey Antonoviç Greçko, a.g.e., s. 271.

düşünülmüştü. Savaş beş ay içinde yapılmalıydı. İlk plana göre Pripet Nehri’nden güneye Kiev’e, diğerine göre Bal-tık cumhuriyetlerinden ve Beyaz Rusya’dan Moskova’ya inilecekti. Bundan sonra ayrıca bir harekâtla Bakü ele ge-çirilecekti. Bu emirler Hitler’in 18 Aralık 1940’ta imza-ladığı 21 sayılı emri idi. Emrin ilk bölümünde Kafkasya hakkında bir şey belirtilmiyordu.20

Savaştan önce Almanya, petrol ürünlerine olan ihtiyacı-nı karşılamak için kömürden suni yolla sıvı yakıt almayı başardı. Almanya’nın 1941’de 8.000.000 ton sıvı yakıt kaynağı vardı. III. Reich’ın işgali altında olan Fransa’nın, Belçika’nın ve Hollanda’nın petrol kaynakları da Alman-ların tasarrufunda bulunuyordu. Ancak buna rağmen sıvı yakıt Almanya için en önemli problemdi ve Kafkasya’nın petrol yatakları bu problemin çözümünü sağlayacaktı. 3 Temmuz 1941’de Kara Kuvvetleri Komutanı Franz Hal-der, Hitler’in Wehrmacht (Nazi Almanyası’nın silahlı kuvvetleri) generallerine ileriye bakmanın zamanının gel-diğini, Donbas’ın kömür ve Kafkasya’nın petrol yatakla-20 Nazim Rıza İsrafiloğlu, Odlu Memleket, s. 84-85.

rının ele geçirilmesi için gereken imkânların oluştuğunu, Kafkasya’daki harekâtın gayret gerektirdiğini, fakat petrol için pek çok şeyden vazgeçilebileceğini söylüyordu. Hit-ler ayrıca Kafkasya’ya sahip olunduğunda İran’ın işgalinin ve İran-Irak sınırındaki geçitlerin de ele geçirilmesinin mümkün olacağını düşünmekteydi. Fakat savaşta yaşa-nanlar Almanya’nın planlarına uygun değildi. Yıldırım harekâtı fikri süratle iflasa uğradı. Askerî stratejistler sa-vaş planlarında değişiklikler ve ilaveler yapmak zorunda kaldılar. Sonuçta askerî kuvvetlerin baskısı, Moskova’dan Ukrayna’ya, oradan Kafkasya istikametine yöneltildi. Ağustos 1941’de Hitler, Kara Kuvvetleri Başkumandan-lığı’na gönderdiği mektupta savaşın esas amacının Rus-ya’nın kıta devleti olarak ortadan kaldırılması olduğunu, bunun da Rus silahlı kuvvetlerini dağıtmak, ekonomik sistemlerini ele geçirmek veya yok etmekle mümkün ola-cağını söylüyordu. Hitler’in bu talebi,1941 yılının Şubat ayında Alman ordusunun Genel Kumandanlığı’na ulaştı. “Doğu kampanyası” biter bitmez Hindistan’a yürüyüşün başlaması için gereken hazırlıkların yapılması planlandı. Aynı yılın Haziran ayında Alman Başkomutanlığı İran, Irak, Mısır ve Hindistan ele geçirilmesi için askerî operas-yonlara 1941’den itibaren başlama kararı aldı. Görüldüğü

gibi Hitler’in bu küresel işgal planının hayata geçmesi için öncelikle Kafkasya ele geçirilmeliydi. Hitler’in bu büyük işgal planına karşı Sovyet yönetimi ülkenin güney sınırla-rından öncelikle Kafkasya’nın korunması için gerekli ön-lemleri gündeme aldı. Alman ordusu birdenbire SSCB’ye saldırdığında İran’da Almanya’nın 4.000 casusu vardı ve bu güç, gizli yollarla Sovyetler Birliği’ne karşı yöneltilmiş-ti. Sovyet Hükümeti, İran Şahı Rıza Pehlevi’ye ülkesinin Nazi Almanyası ile ittifakına izin vermeyeceğini defalarca bildirmiş ise de, Rıza Şah Pehlevi bu uyarıları dikkate al-madı. Bu yüzden de Sovyet Hükümeti İran yönetimine gönderdiği resmî notada 26 Şubat 1921’de imzalanan Sovyet Rusya-İran Antlaşması’nın 6. maddesi uyarınca Sovyet askerî birliklerinin Kuzey İran topraklarına gönde-rildiğini bildirdi. 44. Sovyet ordu birlikleri 2500 kişilik çı-kartma ordusuyla 31 Ağustos 1941’de Astara Limanı’nın güneyindeki Hevi Köyü civarına çıkarıldı. 77. Millî Azer-baycan Tümeni de bu çıkartmada yer aldı.21

29 Ocak 1942’de Tahran’da SSCB, İngiltere ve İran ara-sında müttefiklik anlaşması imzalandı ve bu anlaşmada müttefiklere (SSCB ve İngiltere) İran topraklarında kara, deniz ve havadan silahlı savunma için kuvvetler yerleş-tirilmesine izin verildiği ve bu askerî birliklerin İran’dan Almanya ile savaş sona erdikten sonra altı ay içinde çıka-rılacağı belirtildi.22

Alman Ordu Komutanlığı SSCB’ye karşı başlattığı sava-şın ilk haftalardaki başarılarından memnuniyet duyarak, 1941 yılının Haziran ayında savaşın üçüncü aşaması-nın planlarını belirlemeye başladı. Bu plana göre Ey-lül 1942’de Alman ordusu Kafkas geçitlerinden geçerek İran-Irak toprakları ile Bağdat üzerine saldırılarını sürdür-meliydi. Fakat Sovyet-Alman cephelerinde savaşın 1941 yılının sonlarına doğru aldığı seyir Hitler’in planlarını bozdu. 5 Aralık 1941’de Sovyet ordusu Moskova’da karşı saldırıya geçerek Alman ordusunu 100-350 kilometre ka-dar Batı’ya doğru sıkıştırdı ve böylece Moskova ile Kuzey Kafkasya’nın 1941’deki işgal planlarını engelledi.23 21 Tahir Kafarov, Azerbaycan Tarihi (1920-1991), Mütercim, Bakı 1999, s. 107.

Sov-yetlerin İran’a müdahalesi hakkında daha fazla bilgi için bkz. Cemil Hesenli, Güney

Azerbaycan: Tehran-Bakı-Moskova Arasında (1939-1945), Diplomat Neşriyyatı, Bakı

1998.

22 Mc Farland - L. Stephan, “Anatomy of An Iranian Political Crowd: The Tehran Bread Riot of December 1942”, International Journal Middle East Studies, No. 17, 1985 s. 51-52.

23 Moskova cephesinde Almanya “Blitzkrieg” (Yıldırım Savaşı) adı verilen yeni bir

1942’de Almanya güney yönünde yeni saldırı operasyo-nuna başladı ve buradaki esas görev Kafkasya’nın işga-liydi.“Edelweiss” planı, Alman ordusu Kafkasya’ya yak-laştığında bu coğrafyada yaşayan halkların Ruslara karşı mücadele etmesini öngörüyordu. Ancak savaşın seyri Na-zilerin ümidini kırdı. Büyük baskı ve zorlamalara maruz kalan bir kısım halk SSCB’ye ve yabancı işgalcilere karşı olsa da bir kısmı Sovyet ordusunda ortak düşmana karşı mücadele etti. Kafkasya’yı savunan cephelerden biri olan Güney Kafkasya cephesi bünyesinde Kafkas halklarından oluşan 12 millî tümen çarpışıyordu. Bunların

içerisin-tikle şehri işgal edip kısa sürede savaşı bitirmeyi düşünüyordu. Bunun için Alman-ya’nın ilk ve esas darbesi Moskova’ya yönelikti. Moskova’ya hava saldırıları savaşın başlamasından bir ay sonra başladı. Alman uçaklarının Moskova’ya uçuşa geçmeye başlamasından kısa bir süre sonra Sovyet hava kuvvetleri Berlin’e 7 Ağustos 1941’de saldırı emri aldı. Baltık filosunun hava bölüğünden iki bombardıman uçağı (15 uçak) Ezel Adası’na nakledildi ve oradan 1.760 kilometrelik mesafeyi kat ederek Berlin’e ilk bombayı attı. Uçaklar, 4 Eylül’e kadar dokuz uçuş daha gerçekleştirdi. Bu uçuşlar-da yer alanlaruçuşlar-dan biri “Kızıl Bayrak Mauçuşlar-dalya”sına layık görülen Görenboy doğumlu Ağasef Memmedhüseyn oğlu Semedov’du. 1941-1942 kışında Moskova’da Almanla-rın mağlup edilmesi II. Dünya Savaşı’nın en önemli safhasıydı ve Alman ordusunun yenilmezliği hakkındaki efsanelere de son verdi. Moskova Savaşı 30 Eylül 1941’den 20 Nisan 1942’ye olmak üzere altı ay devam etti. Bkz. Gurban Orucov, Azerbaycan

Gafqaz Döyüşlerinde, Azerneşr, Bakı 1984, s. 29.

de 77., 223., 396., 402. ve 416. tümenler, Azerbaycan millî tümenleriydi. Kafkasya savaşlarının ikinci aşaması ve Stalingrad’daki kanlı savaşlar fiilen aynı zamanda (Tem-muz 1942) başladı. Fakat Alman orduları Şubat 1943’te Stalingrad civarında püskürtüldükten sonra, Alman Ko-mutanlığı gerideki tüm kuvvetlerini Kafkasya cephesine yöneltti.24

24 Garaş Madatov, Azerbaycan v Velikoy Oteçesvennoy Voyne, İnstitut İstorii AN Azerbay-canskoy SSR, Elm, Bakı 1975, s. 165. Moskova yenilgisinden sonra Almanlar 1942’de esas saldırılarını Stalingrad ve Kafkasya istikametine yöneltti. Kafkasya istikametine düşman saldırısının başladığı günlerde Alman ordusuna oranla buradaki Sovyet bir-likleri askerî teçhizat bakımından hayli zayıftı. Kafkasya Savaşı Stalingrad’ı savunan Sovyet ordusuna yaradı ve esasen Stalingrad’da başlayan karşı saldırılarla Alman or-dusunun büyük bir bölümü burada kuşatılarak püskürtüldü. 1942’de Bakü’den 800 gönüllü genç Stalingrad savunması için gönderildi. Stalingrad’da Sovyet ordusunun karşı saldırısı 19 Kasım’da başladı. Yarbay Hezi Aslanov’un kumandanlığında 55. Tank Alayı 16 Aralık 1942’de 70 Alman tankının saldırısını püskürttü ve altı gün aralıksız süren savaştan sonra karşı saldırıya geçti. Askerî pilotlar Nuru Aliev ve Yüz-başı Züleyha Seid Memmedova, makineli tüfekte Abdül Recebov, Teğmen Abdullah Ahundov, keskin nişancı Barış Abbasov vb. Stalingrad için yapılan savaşlarda yer aldılar. Azerbaycan Türklerinden General Yakup Guliev 4. Süvari Kolordu Komuta-nı’nın yardımcısıydı ve 20 Aralık 1942’de Stalingrad’da yapılan büyük saldırıda öldü. Ölümünden sonra kendisine “Lenin Nişanı” verildi. Stalingrad savunmasında yer alan Azerbaycan Türkleri ve askerî pilotlar için bkz. İ. İsmaılov, Azerbaycanlıların II.

Dönya Müharibesinde İştirakı, Veten, Bakı 2000; F. Y. Bokov, Azerbaycan Övladlarının Ölmez Igidliyi, Azerneşr, Bakı 1975.

Petrol İçin Mücadele

Almanlar Kuzey Kafkasya’nın büyük bölümünü kısa za-manda işgal etmelerine rağmen oradaki petrol kaynak-larından faydalanamadılar. SSCB Petrol Sanayi Komise-ri’nin birinci muavini olarak çalışan Nikolay Baybakov bu sırada Devlet Savunma Komitesi’nde yaptığı bir ko-nuşmasında Krasnodar petrol madenlerindeki çalışmala-rın hayata geçirilmesi için Kuzey Kafkasya’ya uzmanlaçalışmala-rın gönderilmesi gerektiğini şöyle ifade etmişti: “…Herşeyi yapmak gerekir. Kafkasya’nın petrol madenlerine can atan Almanlara tek bir damla da petrol nasip olmasın. Bana şöyle bir soru soruldu. Almanların kuyulardan petrol almaması, bizim ise lazım olduğunda hemen alabileceğimiz bir şeyler yapılması gerekmiyor mu? Tamamen konuya uygun bir so-ruydu. Fakat böyle bir metot yoktur diyerek cevap verdim. Sadece tek bir yol vardır- en değerli teçhizatı, jeolojik mater-yalleri vakitlice söküp başka bölgelere göndermek, son daki-kaya kadar petrol çıkartıp cepheyi yakıtla temin etmek, daha sonra da kuyuları ve maden ekonomisini yok etmek. Bunun nasıl yapılacağı hakkında ciddi düşünmek gerekmektedir.”25 25 Nazim Rıza İsrafiloğlu, Neft ve Cahan Savaşı, Mütercim, Bakı 2005, s. 150; N.

Almanlar Maykop’u ele geçirdiklerinde beklemedikleri bir durumla karşılaştılar. Tecrübeli petrol mühendisle-rinden ve İçişleri Komiserliği’nin patlayıcı alan uzmanla-rından oluşan özel bir grup Almanların şehri almalarının öncesinde bütün petrol madenlerini kullanılamaz hale getirdiler. Fakat madenlerin son dakikaya kadar çalışıp daha sonra da patlatılmasının belli riskleri vardı. Çünkü cephede olaylar öyle meydana geliyordu ki, bu planı ha-yata geçirmek için düşünülen son anı, son dakikayı kesin olarak belirlemek çok zordu. Aksi hâlde çalışan madenler Almanların eline geçebilirdi. Baybakov, petrolün Alman-ların eline geçmesi veya geçmemesi hâlinde herkesin so-nunun kurşuna dizilmek olduğunu söylüyordu.

K. Baybakov, Delo Jizn, Sovetskaya Rossiya, Moskva 1984, s. 67. Nikolay Bayba-kov (1911-2008) Bakü’de Sabuncu kasabasında doğdu. 1932’de Azerbaycan Neft Enstitüsü’nü bitirerek Bakü petrol madenlerinde çalışmaya başladı. 1935’te askere çağrıldı, 1937’de ordudan terhis olduktan sonra yeniden Bakü petrol madenlerine dönerek burada başmühendis ve tröst müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1938’de II. Bakü denilen petrollü alanların işletilmeye başlaması ile ilgili olarak Rusya Federasyo-nu’nun Kuybışev şehrinde birliğin müdürlüğü görevine getirildi. 1940’da SSCB Halk Petrol Sanayi Komiser Muavini, 1944’te Komiser, 1946-1948’de SSCB’nin Güney ve Batı Bölgeleri Petrol Sanayi Bakanı, 1948-1955’te SSCB Petrol Sanayi Bakanı, 1955-1957’de SSCB Bakanlar Sovyeti Plan Komitesi Başkanı vb. görevlerde bulun-du. 1942’de savaşın en ağır döneminde getirildiği Kafkasya’daki petrol madenlerinin yok edilmesi için Devlet Komitesi Baş Müvekkilliği görevi, kariyerindeki en önemli göreviydi. Baybakov hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz. N. K. Baybakov, Moya

Rodina-Azerbaycan, Gazoill Press, Moskva 2001.

İşin ilginç tarafı hem Almanların hem de Sovyetlerin sıvı yakıtın önemini anlayarak birbirlerini aynı çabayla petrol kaynaklarından tecrit etmeye çalışmalarıydı. Yerin kara kanı, insanın kırmızı kanından kat kat değerliydi. Bilhassa Kafkasya için yapılan ve altı aya yakın bir devri kapsayan mücadele, savaşın esas itibarıyla petrol üzerinde yoğun-laştığının da ispatıydı. Baybakov yaşanan gelişmeleri ve tehdit altında olan santrallere yönelik planlarını şöyle an-latıyordu:“…Cephe kumandanlarının muavinlerinden biri telefon vasıtasıyla beni buldu. Patlamaların hayata geçiril-mesi için bir grup tayin edildi. Fakat şimdi bunu Almanla-rın gözü önünde yapmak gerekiyordu. Şöyle ki, onlar artık Krasnodar vilayetindeki petrol madenlerinin başladığı yere Abşeronskaya’ya ulaşmışlardı. Abşeronskaya’da olan elektrik santrallerini, makine ve havan topları ile yok ettik.”26 Abşeronskaya’daki elektrik santrallerinin imha edilmesi Almanların süratli hücumunu yavaşlattı. Madenlerin kay-bı SSCB için taktik bir kayıp olsa da ülkenin esas petrol üssü Bakü idi.

Kafkasya bölgesinde ekonomik ve stratejik yönden en güçlü ülke Azerbaycan olduğu için Alman ordusunun ana kuvvetleri de bu istikamete yöneltilmişti. Gerçekte ise savaşın tüm seyrini Azerbaycan petrolcüleri belirliyordu. Tüm bunlara rağmen Sovyetler Birliği’nin elde ettiği ta-rihî galibiyette cephenin benzin ve yağa olan talebinin % 75-90’ını kesintisiz olarak sağlayan Bakü şehrine “Kahra-man Şehir”unvanı verilmedi.

Bakü II. Dünya Savaşı’nın seyrinde ve kaderinde bü-yük rol oynayan şehirlerden biri idi. Bu herşeyden önce onun zengin petrol yatakları ve stratejik konumundan da kaynaklanıyordu. Bakü’yü hava saldırılarından korumak amacıyla 1920’den itibaren önlemler alınmaya başlandı. 1920’de Bakü’de bir atıcı tümen teşkil edildi (Daha son-ra 77. Tümen adıyla meşhur oldu). 1925 yılının Ağustos ayında şehre 12 savaş uçağı yerleştirildi. Daha sonra bura-da bir uçaksavar topçu bölüğü oluşturuldu. Aynı bölüğün bataryalarından birinin komutanı H. E. Hüseyinov 1943 yılında uçaksavar topçu tümeninin komutanı olarak tayin edildi. Bu tümen Bakü’de 1941 yılında açılan uçaksavar topçu okulunu bitiren subaylar ile desteklenmekteydi. 26 Nazim Rıza İsrafiloğlu, Neft ve Cahan Savaşı, s. 151-152; . K. Baybakov, Delo Jizn, s. 113.

Şubat 1941’de Bakü’de üçüncü kolordu oluşturuldu. Bu kolordunun 193. Uçaksavar Topçu Alayı, 1941 kışında Moskova’nın savunmasında yer aldı. Azerbaycan’da petrol sanayisinin gelişiminde önemli yeri olan Nikolay K. Bay-bakov “Faşizme karşı zafer için Azerbaycan’ın yaptıklarını belki de hiçbir cumhuriyet yapmamıştır. Çünkü 1940’da SSCB’de üretilen 33.000.000 ton petrolün 23.500.000 tonu Azerbaycan’ın payına düşmektedir” diyerek Azerbaycan’ın savaşın seyrini değiştiren önemini vurguluyordu.

Savaşın ilk iki yılında Hazar Denizi, Sovyetler Birliği’nin Avrupa bölümünü, Orta Asya cumhuriyetleri ve İran ile bağlayan ana yol oldu. Batı’dan Doğu’ya aktarılan sanayi tesisleri, nüfusun doğuya göç ettirilmesi, Bakü-Krasnovo-dsk hattı ile gerçekleşiyordu. 1942 yılında Hazar donanma-sı 1.255.000 ton yük taşıdı. Cephelere deniz yolu ile savaş yıllarında taşınan benzin ise 2.400.000 tondan fazlaydı. Alman ordusu Mahaçkale-Kızılyar-Astrahan demiryolu hattını ele geçirince Kuzey Kafkasya ile Güney Kafkas-ya’nın ulaşımı sadece Hazar Denizi vasıtasıyla yapılıyor-du. Böylece, 8 Ağustos 1942’den itibaren Hazar Denizi de askerî harekâtların merkezinde kaldı. Aynı dönemde Bakü-Astrahan yönünde askerî malzemelerin

taşınma-II. Dünya Savaşı’nda Kaliningrad Cephesi. Bu cephede, Bakü’de kurulan 75. Deniz Piyade Tugayı, 3. Muhafız Deniz Tugayı adıyla görevlendirildi.

sı (benzin, yağlar, silah vb.) giderek artmakta ve liman, Alman uçaklarının saldırılarına maruz kalmaktaydı. Bu bağlamda Bakü’nün hava saldırılarından korunması özel-likle önemliydi. Hazar donanması ise uçaksavar topçu dü-zenekleriyle güçlendirildi. 1941 yılının sonunda Bakü’de 75. Deniz Piyade Tugayı kuruldu. Bu tugay, Moskova ve Kaliningrad cephesinde savaştı ve 3. Muhafız Deniz Tu-gayı adını aldı. Hazar donanması 8 Ağustos 1942’den iti-baren teyakkuza geçirildi. 75. Piyade Tugayı da Kafkasya savunması için görevlendirildi. Kafkasya savaşlarında de-nizci muhabere Gafur Memmedov 18-19 Ekim 1942’de Kaçkanova Köyü’nde 13 makineli tüfekçi ve bir havan topçu birliğini imha etti. Bu sırada komutanını hedef alan keskin nişancı ateşini kendi bedeni ile engelleyerek kahra-manlık örneği gösterdi. Gösterdiği kahrakahra-manlıktan dolayı “Sovyetler Birliği Kahramanı” unvanı verildi.27

Bakü’de teşkil edilen deniz piyade tugayının da Kafkasya savaşlarında rolü büyüktü. Hazar donanmasının savaş ge-mileri 1942 yılında kuzeye yük taşıyan 1.200 gemiyi 216 kez hava saldırılarından korudu ve düşmanın 6 bombar-dıman uçağını vurdu. Stalingrad ve Kuzey Kafkasya savaş-larının en ağır dönemlerinde Hazar askerî donanması ve nakliye gemileri cephelere 434.472 asker ve sivil, 791 tank, 46 uçak, 4.458 araba, 213.257 ton silah vb. taşıdı. Bu mü-himmatların yanısıra Hazar yoluyla çok sayıda yaralı asker ve göçmen de nakledildi. Bu yıllarda Bakü demiryolu ve 27 İstoriya Vtoroy Mirovoy Voynı 1939-1945 gg., V, Voenizdat, Moskva 1975, s. 205.

Hazar donanması Orta Asya cumhuriyetlerinde inşa edilen yeni savunma tesisleri için malzeme ve teçhizat taşıyan ana nakliyat vasıtasıydı. Hazar denizcileri bütün yükleri bom-bardıman altında taşıyordu. Hazar donanması, Karadeniz donanması ve Azak donanması ile birlikte Taganrog, Mari-upol, Berdyansk, Yeysk, Temrük ve Kerç şehirleri ile birlikte bütün Kırım Yarımadası’nın Alman işgalinden kurtarılma-sına katıldı. Savaşın sonraki yıllarında Hazar donanmasının askerleri Dinyeper donanması bünyesinde Romanya’dan başlayarak Berlin’in alınmasına kadar bütün savaşlarda yer aldı. Kafkasya savaşları esnasında Hazar donanmasına ait savaş uçakları Bakü-Astrahan yönünde taşınan askerî mü-himmatın ve cephe için yakıtın havadan korunmasını sağla-dı. 422 gün süren bu savaşlar sırasında Alman uçakları Gü-ney Kafkasya yönüne 7.493 uçuş yaptı. Bu uçaklardan 74’ü Bakü’ye ulaştı. Bunlardan sekizi vuruldu ve sadece yedisi gökyüzüne ulaşabildi. II. Dünya Savaşı sırasında Bakü’deki makine fabrikalarında çeşitli havan topları, ünlü “Katüşa” için mermiler üretildi. Burada ayrıca tanklar yapılıyor, mü-himmat ve cephe için başka levazımat da hazırlanıyordu. Kafkasya’nın savunması sırasında cepheye Azerbaycan’dan bitmeyecek gibi yüksek kaliteli benzin, silah, cephane ve yiyecek dolu yük trenleri sevk ediliyordu.28

1941-1945 savaş döneminde cephelerde Alman ordusuna karşı kullanılan benzinin ve diğer yakıtın dörtte üçünden fazlasını Azerbaycan ve başkent Bakü sağladı.

28 Andrey Antonoviç Greçko, a.g.e., s. 35; İsrafil Zakiroğlu İsmailov, a.g.e., s. 53.

Savaşın Sonraki Aşamalarında Azerbaycan Türkleri

1943 yazında Almanlar ile yapılan en ağır savaşlar Kur-sk-Oryol bölgelerinde ve Belgorod topraklarında yaşandı. Bu savaşlara her iki taraftan onlarca tank tümeni iştirak etti. 50 gün süren bu savaşlarda düşmanın 30 tümeni yok edildi. Kursk çevresindeki savaşlarda bölük komuta-nı Muhafız Yüzbaşı İ. İlyasov’un askerleri düşmakomuta-nın tank taburuna ve piyade alayına karşı en tehlikeli konumda bu-lunuyordu. Tabur komutanı ölünce İ. İlyasov komutanlığı üstlendi. 13 saat süren mücadelede düşmanın dört tankı ve 800 askeri imha edildi. Kursk çevresindeki savaşlarda Teğmen Osman Osmanov ve Davud Guliev, makineli tüfekte Hüseyin Ejderov cesaret, kahramanlık ve komuta düzeninde özellikle öne çıktılar.29

Ukrayna’nın düşmandan temizlenmesinde 416. ve 223. Azerbaycan millî tümenleri ve terkibi karışık olan 271. Tümen’in askerleri (Büyük bir bölümü Azerbaycan Türk-lerinden ibaretti) kahramanlık ve cesaret gösterdiler. 223. Tümen Ukrayna’nın 16 yerleşim noktasını Almanlardan kurtardı.

Dinyeper’in geçilmesi için yapılan savaşlarda Binbaşı Bakış Mehdiev, Teğmen Melik Meherremov, Üsteğmen Selahattin Kazımov, Muhammed Meherremov “Sovyet-ler Birliği Kahramanı” unvanına layık görüldü“Sovyet-ler. Kiev şehrinin kurtarılmasındaki başarıları için tabur komutanı Binbaşı Hızır Mustafaev’e de “Sovyetler Birliği Kahrama-nı” unvanı verildi.

1944 yılının kışında Sovyet Ordusu Baltık Denizi’nden