• Sonuç bulunamadı

Dünya Savaşı, ( Çeviren: Dr Kemal Turan ), Kayıhan yayınevi, İstanbul, 1990, s 295 ( Pomiankowisk

ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkaslar, 24 26 Ekim 2001 İstanbul, Genelkurmey Basımevi, Ankara,

I. Dünya Savaşı, ( Çeviren: Dr Kemal Turan ), Kayıhan yayınevi, İstanbul, 1990, s 295 ( Pomiankowisk

eserinde Kafkasya’da yaşayan Türklerden “Tatarlar” diye bahsetmektedir. İncelenen bazı yabancı yazarların kitaplarında da aynı tabire rastlanmıştır. Bölgedeki Türk kimliğinin görmezden gelindiği değerlendirilmektedir. Y.N. )

18 Aralık 1917 tarihinde yapılan Erzincan Mütarekesinin Maverayi Kafkas Komiserliği adına ve ona bağlı Ordu Komutanlığı ile yapıldığının Rus Heyeti’nin başında bulunan General Vışinski tarafından ifade edilmesi üzerine, bu durumu Vehip Paşa, Enver Paşa’ya bildirir. Enver Paşa, Maverayi Kafkas Komiserliğine heyet göndermeyi, bağımsızlığını ilan ettiği takdirde, Osmanlı Devleti’nin tanıyacağını ve yardım edeceğini, hatta Ukrayna gibi Brest-Litovsk barış görüşmelerine müstakil olarak katıldığı takdirde Osmanlı Devleti’nin destek olacağını bildirir. Fakat Maverayi Kafkas Komiserliği, şimdilik Rusya’ya bağlı olduklarını, Rus Kurucu Meclisi’nin toplantısının sonucunu bekleyeceklerini söylediler. 18 Ocak 1918’de Bolşevikler Kurucu Meclisi dağıttıktan sonra, Maverayi Kafkas Komiserliğindeki Gürcü ve Ermeniler Türkiye’nin egemenliği altına düşmemek için Rusya ile bağlarını yine kesmek istemezler. Bağımsız bir devlet olarak Brest-Litovsk’a katılma teklifi ile ilgili yazışmalar Ordu’daki Rus subayları tarafından geciktirildiğinden Tiflis’e 14 Şubat 1918’de varır. Fakat Brest- Litovsk görüşmeleri 10 Şubat 1918’de kesildiğinden ve Alman Orduları da 18 Şubat 1918’de taarruza başladığından Maverayi Kafkas Komiserliği’nin bu gecikme yüzünden kendini Osmanlı Devleti ve onun müttefiklerine resmen tanıttırmak ve Brest-Litovsk’a gitme fırsatı kaçmış olur.

Rus Ordu Karargâhının Erzincan’dan Erzurum’a taşınmasından sonra Erzincan ve

çevresindeki Müslüman ahaliye Ermenilerin baskı ve zulmü gün geçtikçe artar278. Bunun üzerine Vehip Paşa Rus ve Gürcü askeri makamlarına 22 Ocak, 1 Şubat ve 11 Şubat 1918 tarihlerinde üç adet mektup yazar. Rus ve Gürcü askeri makamlarının kaçamak cevap vermeleri, Ermenileri kontrol altında tutamamaları nedeniyle işgal altındaki Müslüman Türk ahali için can emniyeti kalmamıştır. 10 Şubat’ta Brest-Litovsk görüşmelerinin kesilmesi üzerine Enver Paşa’da Rus işgali altındaki bölgenin ancak askeri kuvvetle kurtarılacağına karar vermiş ve Vehip Paşa’ya gerekli emirleri göndermiştir279.12 Şubat 1918’de harekete

278 Kazım Karabekir Paşa, Ermeniler’in yaptığı katliam ve mezalimi hatıralarında detaylı bir şekilde

anlatmaktadır. 15. Kolordu Kumandanı iken kendisini ziyarete gelen ve bölgede incelemeler yapan Amerikalı General Harbord ve Heyeti’ne verdiği raporda da detaylı bir şekilde anlatmıştır. Bkz. Kazım Karabekir,

Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu Sarıkamış, Kars ve Ötesi, s. 476- 485; E. Kurmay Albay Rahmi

Apak’da hatıralarında, Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde Ermenilerin ve Rusların, Türk ve Müslüman ahaliye yaptıkları mezalimi görgü tanığı olarak örneklerle anlatmaktadır. Bkz. Rahmi Apak, Yetmişlik Bir

Subayın Hatıraları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1988, s. 92- 128.

279 Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 465 -466.

( 3. Ordu, 12 Şubat 1918’de Erzincan-Erzurum istikametinde ileri harekâta başladığında üç düşmanla uğraşmak zorunda kaldı. Bunlar AÇLIK, ERMENİLER ve KIŞ’tır. Ordu bilhassa iaşe yönünden zorluklar çekiyordu. Askerin beslenmesi iyi değildi. Bu nedenle bir kısım hafif hasta ve zayıf olanların < insan veya hayvan > geri bölgede bırakılması lüzumu hâsıl oldu. Bkz. Kazım Karabekir, Erzincan ve Erzurum’un

Kurtuluşu Sarıkamış, Kars ve Ötesi, s. 57, 97. )

( Geriden getirilen erzak çok az olduğundan birliklerin iaşesine kâfi gelmiyordu. Türk birlikleri ileri harekâta başladıklarında karşılarındaki düşmanı imha ettikleri gibi, erzak depolarının sağlam ele geçirilmesine dikkat ediyorlardı. Ele geçen erzak sayesinde kışın birlikler aç kalmaktan kurtuluyorlardı. Ali İhsan Sabis, ( General-

geçen Türk Ordusu, 13 Şubat 1918’de Erzincan’ı, 24 Şubat 1918’de Trabzon’u, 12 Mart 1918’de Erzurum’u alarak ileri harekâtına devamla 14 Mart 1918 tarihinde, 1914 yılındaki sınıra ulaşır.

Erzincan, Erzurum ve Kars’ın Ermeniler’den kurtarılmasında, Kazım Karabekir Paşa’nın inisiyatifini kullanarak, çabuk hareket etmesinde büyük pay vardır. Kazım Karabekir Paşa, ele geçirilen her yerde Ermeni mezalimini gördükçe en kısa sürede ileri harekâta devam ederek Ermeni işgali altındaki bölgelerin kurtarılmasının lüzumlu olduğunu anlar. Bazen kendisini sözlü ve yazılı ikaz eden Vehip Paşa’yı da dinlemez. Kazım Karabekir Mamahatun’daki Ermeni mezalimini gördükten sonra şunları söylemiştir: “ Bu mezalim

karşısında, dimağım kalbim büsbütün ateşlendi. Elimdeki kuvvetlerle bir an evvel Erzurum’da ilk intikamı almak, sonra da Kars, Gümrü’ye Ermenistan’ın yüreğine saplanmak için her şeyi göze aldım. Olanca süratimle kolordumu koşturacağım. Varsın Ordu Komutanlığının cepheyi

tehdit eden hataları da kolordumun cephesine takılarak ileriye sürüklensin280.”

Türk Ordusunun ileri hareketi üzerine Maverayi Kafkas Seym’i 03 Mart 1918 tarihinde Türkiye ile müzakere kararı alır. Fakat 04 Mart tarihinde Brest-Litovsk’tan Karahan’ın çektiği telgraf üzerine Kars, Ardahan ve Batum’un Türkiye’ye bırakılacağı öğrenilir. Maverayi Kafkas Hükümeti Petrograd, Londra, Paris, Berlin ve İstanbul’a telgraflar çekerek Brest-Litovsk Antlaşmasını tanımadığını bildirir. Çünkü Gürcü ve Ermeniler, Kars, Ardahan ve özellikle Batum’un elden çıkmasını istemezler. Fakat bu sıralarda Türk Ordusunun ilerleyişi devam ettiğinden durum daha da vahim bir hal alır. Nitekim Vehip Paşa 10 Mart 1918 tarihinde bir radyo-telgraf mesajı ile Maverayi Kafkas hükümetinden Kars, Ardahan ve Batum’un boşaltılmasını ister. Bunun üzerine Seym tarafından gönderilen kalabalık bir heyet, Batum’dan Trabzon’a görüşmeler yapmak üzere gelir281.Maverayi Kafkas Heyetinin başkanı Gürcü Çhenkeli’dir. Heyette dört Gürcü, dört Türk ve iki Ermeni vardır. Osmanlı hükümetini Adliye Nazırı Halil ( Menteşe ) ile Albay Rauf ( Orbay ) temsil etmektedir.

Görüşmeler 14 Mart 1918’de başlar. Maverayi Kafkas Heyeti’nin istekleri; Sınırın 1914 yılındaki hat olması, Doğu Anadolu’da bulunan milletlerin kendi kaderini tayin etme hakkı ve Türkiye Ermenistanı’na muhtariyet verilmesi şeklindeydi. Türk Heyetinin istekleri

Eski Altıncı ve Birinci Ordu Komutanı ), Harp Hatıralarım - 4. Cilt, Nehir Yayınları, İstanbul, 1991, s. 173, 176, 179 -184. )

280 Cemalettin Taşkıran, Kazım Karabekir Paşa Askeri Hayatı ve Komutanlığı, Genelkurmay Basımevi,

Ankara, 1993, s. 36.

281 Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 467, İbrahim Ethem Atnur, Osmanlı Yönetiminden Sovyet Yönetimine

Kadar Nahçıvan ( 1918 -1921 ), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2001, s. 11; Bülent Gökay, a.g.e., s, 25;

ise; Maverayi Kafkas Hükümeti’nin Brest- Litovsk şartlarını kabul etmelidir. Zira antlaşma imzalandığında Maverayi Kafkas Hükümeti bağımsızlığını ilan etmediğinden Rusya’ya bağlı olarak görülmektedir. Rus Hükümetinin de antlaşmanın imza edildiği tarihte Kafkasya toprakları üzerinde tasarruf hakkı bulunmaktadır. Rauf Orbay, Maverayi Kafkas Cumhuriyetinin devletlerarası hukukun gerektirdiği koşulları sağlayıp sağlamadığını sorar282. Osmanlı Heyeti, Maverayi Kafkas Devleti bağımsız olsaydı, Ukrayna gibi Brest-Litovsk’a gelirdi diyerek düşüncesini belirtir. Bu arada Mart sonunda Bakü’de Bolşevikler, Menşevikler ve bütün Ruslar Ermenilerle birlikte Türk ve Müslümanlara saldırırlar. 15.000 ( bazı kaynaklarda 12.000 ) kadarını öldürürler, bütün mallarını yağma ederler283.

282Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt: III, s. 186,187; Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 469 -471. 283 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt: III, s. 188; Yaqup Mahmudov, Azerbaycan Xalq

Cumhuriyeti Ensiklopediyası - 2. Cilt, Lider Neşriyat Bakı- 2004, s. 174 -177; Vügar İmanov, Ali Merdan Topçubaşı ( 1865 -1934 ), Lider Bir Aydın ve Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Temsili, s. 80 -85;

Elçin Neciyev, Kafkaslarda Türk Katliamı, Emre yayınları, İstanbul, 2006, s. 75 -96; Nesrin Sarıahmetoğlu,

Azeri- Ermeni İlişkileri ( 1905- 1920 ), Türk Tarih Kurumu Yayınları, XVI. Dizi – Sayı: 92, Ankara, 2006, s.

383 -393;Elçin Naciyev, 31 Mart ( 1918 ) Bakü Katliamı, ( Türkiye’de Eğitimlerini Sürdüren Azerbaycanlı

Genç Bilim Adamları I. Sempozyumu Bildirileri - 9 Ocak 2005, İstanbul ) Yayına Hazırlayan: Vügar

İmanov, Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Derneği Yayını, İstanbul, 2005, s. 27 -37 ); Nurettin Türsan- Mustafa Pamuk, a.g.e., s. 13.

( Bolşevik Rusya’da Bakü’yü ve onun doğal zenginliklerini kaybetmemek istiyordu. Bu nedenle Lenin, Ermeni ve aynı zamanda bolşevik olan Stepan Şaumyan’ı 18 Aralık 1917’de Kafkasya Olağanüstü Komiserlik vazifesiyle Bakü’ye gönderir. Lenin Bakü’de faaliyet gösteren Sovyet görevlilerine gönderdiği tavsiyelerde şöyle yazıyordu : “ Bakü bizim için her şeydir ve onu elimizde tutmamız, korumamız gerekiyor.” Bakü’de halkın büyük çoğunluğu Müsavat Partisi etrafında toplanmıştı. Şaumyan, Bakü’de Müsavat Partisini etkisizleştirmek, Türk ve Müslüman ahaliye katliam yaparak Bolşevikleri güçlendirmek istiyordu. Sonuçta Bakü’nün Türklerin elinden alınmasını amaçlıyordu. Şaumyan Bakü’de bulunan Ermenileri, Taşnakları, Bolşevik askerlerini, Menşevikleri dahi Türklere karşı örgütleyerek büyük bir katliam yapmaya hazırlandı. Azerbaycanlı General Talişinski’nin 9 Mart 1918’de tutuklanması, Türkleri ilk tahrik eden olay oldu. Ayrıca, Hacı Zeynalabidin Tağıyev’in, Dikaya Divizya tümeninin Lenkaran’daki birliğinde görev yapan oğlunun, cenazesini getiren 48 askerin Evelina gemisiyle geri dönmek isterken silahlarının alınmak istenmesi, Türkleri ikinci tahrik eden olay oldu. Şaumyan, Dikaya Divizya tümeninin Bakü’ye gelerek baskın yapacağı haberlerini yayarak, yapacakları katliamın sorumluluğunu Azerbaycanlıların üstüne yıkmaya çalışıyordu. Bu arada Türk ve Müslüman mahallelerde silahlar toplanmaya çalışılıyor; diğer yandan, Türk ve Müslüman mahallelerinde oturan Ermeniler buraları terk ediyorlardı. Bu arada Ermeni ve Bolşevikler, Ağdere, Novhanı, Karakoyunlu ve Şamahı şehirlerinde katliama başladılar. Bilhassa Şamahı’dan gelen haberler çok kötüydü. Bakü’den yardım göndermek de mümkün olmadı.

Müsavatçılar alınmış olan silahların Himmet Müslüman Bolşevik Komitesi aracılığı ile iadesi için müracaat ettiler. 30 Mart günü Neriman Nerimanov’un Stepan Şaumyan ile yaptığı görüşmeden sonuç çıkmadı. Bolşevik-Taşnak koalisyonu bu karara uymadı. 30 Mart 1918 akşamı saat 5’te silahlar patlamaya ve Türk ve Müslümanlar katledilmeye başlandı. Ateş bütün gece boyunca hiç susmadı. 31 Mart günü daha çok genişlemeye başladı. Çatışmalara Kızıl Ordu 1. Alayı ve 36. Türkistan Alayı’da katılınca Bolşevik ve Ermeniler daha da güçlendiler. Hazar Denizi’nde bulunan gemiler de Türk ve Müslüman mahallelerini top ateşine tuttular. 01 Nisan günü ateşkes yapıldı. Bakü Sovyeti olayların sorumluluğunu Müsavat Partisi’nin üzerine atmaya çalıştı ve Müsavatçılara ağır şartlar sürüldü. Müsavat kabul etmek zorunda kaldı. Ateşkes yapılmasına rağmen Ermeni ve Sovyet birliklerinin katliamı 02 Nisan akşamına kadar devam etti. Katliam sonunda 12.000 Azerbaycan Türkünün öldürüldüğü tespit edilmiştir. Katliamdan sonra Şaumyan şöyle konuşmuştur : “ Bizim için çatışmanın

sonuçları çok iyi olmuştur. Biz kendi isteklerimizi onlara anlattık, onlar da konuşmadan ve tartışmadan şartlarımızı kabul ettiler. Bu olayda başarı elde etmemize Avrasya Okulu’nun öğrencileri de yardım ettiler. Biz çatışmalarda parlak sonuç elde etmiştik. Düşman tamamen çökertilmişti. Onlar Bakü’de üstünlük sağlamış olsalardı şayet, şehri Azerbaycan’ın başkenti yapacak, gayrı müslimlerin silahlarını alıp onları katledeceklerdi”

Bolşevik İ. Suhartsev katliam ile ilgili Bakü Sovyeti toplantısında bilgi verirken, Müsavat bayrağını ayakları altında çiğneyerek; “ Müsavat Partisi yok edildi ve Osmanlı Devleti’nin Bakü cephesi alındı” diye konuşmuştur.

Bakü’deki Mart Olayları, Bolşeviklerin bölgedeki konumlarını güçlendirir. Bolşevikler ve Ermeniler tarafından Türklerin büyük ölçüde öldürülmesi sonucunda, Bolşevik iktidarı karşısında hiçbir güç kalmaz. Bolşevikler, Ermeni birliklerinin bir kısmını Kafkasya Kızıl Ordusu’na sokarak eritirler, kalanını terhis ederler, bütün muhalif parti ve gazeteleri kapatırlar. 25 Nisan 1918’de toplanan Bakü Halk Komiserleri Konseyi kendini Güney Kafkasya’nın ilk tam yetkili Sovyet yönetim kurumu ilan eder. Müslümanlar için Mart olayları kesin bir dönüm noktası olur. Müslümanlar Bolşevikler ile bağlarını koparırlar. Bakü’deki otoriteyi tanımazlar. Kurtarılma ümitlerini Türk Ordusu’nun ilerlemesine bağlarlar284.

Osmanlı Heyeti, Maverayi Kafkas Heyeti’nin işi uzatmasından ve Bakü’deki katliamdan dolayı 6 Nisan 1918’de 48 saatlik bir ültimatom vererek; Brest-Litovsk Antlaşmasının kabul edilmesini ve Türkiye ile kat’i müzakerelerde bulunabilmek için, Maverayi Kafkas Cumhuriyetinin kendini müstakil bir devlet olarak, Rusya’dan ayırdığını kesin bir şekilde ilan etmesini, ancak bunlar yerine getirildikten sonra Kafkas Heyeti ile müzakerelere devam edileceğini talep eder. 10 Nisan 1918’de Çhenkeli, Tiflis’ten aldığı yetkiye dayanarak bunu kabul ettiğini bildirir. Fakat Tiflis’te hala Türklere karşı savaş düşüncesi vardır. 14 Nisan’da Seym Türkiye’ye savaş ilan eder. Fakat aynı gün Batum Türk Ordusu’nun eline geçer. Acaralar da Türkler ile birlikte hareket ederler285.

Katliam haberi Lenin’i de sevindirmiştir. Lenin memnuniyetini S. Şaumyan’a gönderdiği mektubunda şu şekilde ifade ediyordu : “ Aziz kardeşim Şaumyan! Sizin sağlam ve kati siyasetiniz bizi çok sevindiriyor. Başarılı

siyasetinizi şimdiki ağır durumun gerektirdiği ölçülü bir diplomasi ile birleştirdiğiniz zaman biz Bakü’de hâkimiyeti kendi elimize almış oluruz.”

Ermeni ve Bolşevik birlikleri Bakü’den başka, en çok Şamahı’da olmak üzere Kuba, Haçmaz, Lenkeran, Hacıkabul, Salyan, Göyçay ve Kürdemir bölgelerinde de katliam yapmışlardır. Bkz. Elçin Nacıyev,

Kafkaslarda Türk Katliamı, s. 75 -96; Bkz. Elçin Naciyev, 31 Mart ( 1918 ) Bakü Katliamı, s. 27 -37 )

Tarih 1992 yılında da tekerrür etmiştir. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, Ermeniler 25/26 Şubat 1992 gecesi, Karabağ’daki 366. Rus motorlu alayının yardımıyla Hocalı kentine saldırmışlardır. Burada 613 ( 106 sı kadın, 63 çocuk ve 70 ihtiyar olmak üzere ) Azebaycan Türkünü vahşice katletmişlerdir. Ayrıca, 487 sakat, 1275 esir, 150 kayıp vardır. Bkz. Yaqup Mahmudov, Azerbaycan Xalq Cumhuriyeti Ensiklopediyası - 2. Cilt, s. 353.

1998 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı tarafından 31 Mart tarihinin katliam günü olarak ilan edilmesi, olayın birçok yazar tarafından araştırılması ve değerlendirilmesi bakımından önem kazanmaktadır. Ocak 1990 ve Şubat 1992 Hocalı katliamları ve sırasıyla Şuşa, Laçin, Kelbecer, Ağdam, Cebrayıl, Fizuli, Kubatlı gibi önemli yerlerin Ermenilerin eline geçmesi göz önüne alındığında bu katliamların 31 Mart katliamının bir devamı olduğu görülebilir. Bkz. Elçin Naciyev, 31 Mart ( 1918 ) Bakü Katliamı, s. 27 -37.

284 BülentGökay, a.g.e., s. 28.

285 Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 472; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt: III, s. 188- 189;

İbrahim Ethem Atnur, a.g.e., s. 12; İzzet Öztoprak, a.g.b., s. 133.

( Acaralar gibi bölgedeki Abazalar’da Gürcülere karşı Osmanlı Devleti ile işbirliği yapmak istemiştir. Batum ele geçirildikten sonra buraya gelen Enver Paşa’ya Sohum Abaza Beylerinden Mirşan Dadaş Bey, Murad Bey ve diğerleri müracaat ederek, silah ve asker yardımı yapıldığı takdirde, Gürcülere karşı savaşacaklarını ve bölgeyi karıştıracaklarını teklif ederler. Enver Paşa bu teklifi kabul eder. 275 gönüllü askerden kurulu bir “Sohum Müfrezesi” teşkil edilir. Yusuf Ercan’ın da içinde bulunduğu bu müfrezenin başında Binbaşı İbrahim, Kıdemli Yüzbaşı Sabit Bey ve Üsteğmen Cemal Bey vardır. Bunlar Abazalara silah ve cephane yardımı yaparlar, Gürcü ve Ermenilerle çatışırlar. Bkz. Ömer Turan, “Bolşevik İhtilâlini Takip Eden Günlerde Kuzey Kafkasya’da

23 Nisan 1918 günü Seym uzun tartışmalardan sonra Maverayi Kafkas Cumhuriyetini müstakil bir devlet olarak ilan eder. 26 Nisan’da bağımsız bir hükümet kurulup Seym’den güvenoyu alır. 12 bakandan dördü Türk’tür. Mehmet Emin Resulzade, Kuzey Kafkasya’nın da birliğe alınmasını ister. Fakat kabul edilmez. Yeni Başbakan ve Dışişleri Bakanı Çhenkeli, Türkler’in şartlarını kabul ettiğini Vehip Paşa’ya bildirir286.

Bu arada Türk Ordusu’nun ilerleyişi devam eder. 5 Nisan’da Sarıkamış, 25 Nisan 1918’de Kars Türk Ordusu tarafından ele geçirilir287. Daha güneyde harekât yapan 4. Kolordu’da 3 Nisan 1918’de Erciş’i, 6 Nisan 1918’de Van’ı, 15 Nisan’da Bayezid’i ve 16 Nisan’da da Başkale’yi, 20 Nisan’da Kotur’u ele geçirir288.30 Nisan tarihine kadar Elviye-i Selase ele geçirilmiş olur. Maverayi Kafkas Cumhuriyeti yeni durum karşısında Türklerin daha fazla ileri gitmesini durdurmak amacıyla yeniden barış görüşmesi yapılmasını ister. Bunun üzerine her iki taraf heyetleri 11 Mayıs 1918 tarihinde Batum’da toplanırlar.

Türk Ordusu’nun ileri harekâtı ile Kars, Ardahan ve Batum’u ele geçirmesi Alman Başkomutanlığı’nın hoşuna gitmez. Mareşal Hindenburg tarafından Enver Paşa’ya 09 Nisan 1918 tarihinde tebliğ ve 23 Nisan 1918 tarihlerinde de ültimatom verilir. Bu tebliğ ve ültimatomda; Türkiye’nin Kafkasya’da, Müslümanlara yardım maksadıyla da olsa harekâtını derhal durdurması ve birliklerini çekmesi; Kars, Ardahan ve Batum sancaklarında sadece asayişi temin edecek kadar asker bırakılması, Gümrü hariç Tebriz demiryolunun zayıf Türk karakolları tarafından muhafaza edilmesi ve geriye kalan bütün Türk birliklerinin Irak ve Kuzey İran’daki İngilizlere karşı kullanılması isteniyordu289.

Batum Konferansında Osmanlı Heyetinde Halil Menteşe ile Vehip Paşa vardır. Maverayi Kafkas Heyetinde 45 üye vardır. Heyet Başkanı Gürcü Çhenkeli’dir. Bundan başka bağımsızlığını ilan etmiş olan Kuzey Kafkas Dağıstan Cumhuriyeti de Halil Menteşe’nin önerisi ile Haydar Bammat’ı temsilci olarak göndermiştir. Ayrıca İstanbul’daki Alman Askeri Ateşesi General von Lossow da gözlemci olarak Batum’a gelmiştir. Tartışmalara katılmaz. Sovyet Dışişleri Bakanı Batum Konferansına katılmayı ister. Bu katılmanın Maverayi Kafkas

Bağımsızlık Hareketleri ve Yusuf Ercan’ın Sohum Müfrezesi Hatıraları”, Askeri Tarih Bülteni,

Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Sayı: 40, Ankara, Şubat 1996, s. 151- 158.

286 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt: III, s. 189; İzzet Öztoprak, a.g.b., s. 133. 287 Kazım Karabekir, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu Sarıkamış, Kars ve Ötesi, s. 251, 327.

288Ali İhsan Sabis, a.g.e., s. 209; E. Aysan, Büyük Harpte İran Cephesi ( III. Cilt ) , Askeri Matbaa, İstanbul,

1938, s. 5.

289 Ş. Süreyya Aydemir, Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa, Cilt III, s. 420 -423 ( Söz konusu

ültimatom Enver Paşa üzerinde çok sert bir etki yapar. Hindenburg adeta onu ortadan silmektedir. Kafkasya Müslümanlarına verdiği vaadi yerine getirememe endişesi ile görevinden istifa etmeyi bile düşünür. Bkz. A.g.e., s. 423 -425. )

Hükümetini ve Batum Konferansında alınan kararları tanıma anlamında olmayacağını bildirir. Fakat Osmanlı Hükümetince reddedilir.

Osmanlı Heyeti’nin istekleri şunlardır:

- Maverayi Kafkas Hükümeti, Trabzon Konferansında Brest-Litovsk Anlaşmasını tanıdığını belirtmesine rağmen, sözünde durmamış ve savaşa girişmiştir. Bu yüzden Brest- Litovsk Antlaşması ile yetinemeyiz yeni bir antlaşma gerekmektedir.

- Osmanlı Devleti’ne katılmak için başvuran Tiflis güneyindeki Ahıska ve Ahalkelek bölgeleri istenmektedir.

- Daha doğuda Gümrü ili ile Kars-Gümrü-Culfa demir yolunu içine alan Nahçıvan bölgesinin Osmanlı Devleti’ne verilmesi talep edilmektedir.

- Bütün Kafkas demiryollarının Osmanlı Devleti tarafından serbestçe kullanılması istenmektedir. Bakü’ye karşı yapılacak harekâtı kolaylaştırmak için Batum- Tiflis- Bakü demiryolu ile Kuzey İran’da yapılacak askeri harekât için de Kars- Gümrü- Nahçıvan- Tebriz demiryolu Osmanlı Devleti için çok önemliydi290.

Bu arada Konferans devam ederken Ahıska ve Ahalkelek Müslüman halkı ile Gürcüler arasında çarpışmalar devam etmekte ve Türk Ordusunun Ermenilerle savaşı da sürmektedir. Türk Ordusu 15 Mayıs 1918’de Gümrü’yü, 28 Mayıs 1918’de Karakilise’yi ele geçirir. Osmanlı Ordusu’nun ilerleyişini Çhenkeli protesto eder. Brest-Litovsk Antlaşması ile yetinilmesini ve Almanların aracı olmasını ister. Azerbaycanlı üyeler buna itiraz ederler. Üyeler arasında tartışmalar büyür. Azerbaycanlılar durumun böyle sürüp gitmeyeceğini, Azerbaycan’ın birlikten ayrılacağını belirtir. Bunun üzerine Gürcüler de ayrılıp bağımsızlıklarını ilan edeceklerini söylerler. Maverayi Kafkas Cumhuriyeti’nin dağılma aşamasına gelmesi ve Alman aracılığının Halil Menteşe tarafından kabul edilmemesi üzerine 24 Mayıs 1918’de von Lossow Batum’dan ayrılır. Ayrılırken Gürcü temsilcilerle anlaşmaya vararak, Gürcistan bağımsızlığını ilan ederse Almanya’nın kendilerini destekleyeceğini söyler. Menşevik liderlerden Gürcü Çeretelli, 26 Mayıs 1918’de Seym’de yaptığı uzun konuşmadan sonra Maverayi Kafkas Cumhuriyeti’nin dağılmasını ve Gürcistan’ın ayrı bir devlet olmasını teklif eder. Türk görüşünü Feth Ali Han Hoyski belirtir. Gürcü milletinin iradesi böyle ise engel olmayacaklarını, Azerbaycan Türklerinin de bu durumda lazım gelen kararı çıkaracaklarını söyler. 26 Mayıs 1918’de Gürcistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra,

290 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt: III, s. 190; İbrahim Ethem Atnur, Osmanlı Yönetiminden

Sovyet Yönetimine Kadar Nahçıvan, s. 13- 14; Josef Pomianowski, a.g.e., s. 321- 322.

( Maverayi Kafkas Heyeti, Batum Antlaşmasına Osmanlı Devleti ile beraber üç İttifak Devletinin de katılmasını ister. Fakat bu istek Halil Menteşe tarafından kabul edilmez. Bkz. Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., s.