• Sonuç bulunamadı

1- Birinci Dünya Savaşında Bolşevik İhtilâline Kadar Kafkasya Cephesindeki Olayların Özeti

Amiral Souchon’un emrindeki Türk Harp Filosu, 29 Ekim 1914’te Karadeniz’deki Rus limanlarını bombardıman etmesiyle Osmanlı Devleti fiilen Birinci Dünya Savaşı’na girer. Üç kolordudan teşkil edilmiş Rus Kafkas Ordusu 1 Kasım 1914’te sınırı geçerek Erzurum istikametinde 3. Ordu’ya taarruza başlar. Böylece Osmanlı Devleti’nde harp ilk önce Kafkas Cephesinde başlamış olur. 7 -12 Kasım 1914 tarihleri arasında yapılan Köprüköy ve 17 -20 Kasım tarihleri arasında yapılan Azap muharebelerinde Rus Ordusu yenilerek geri çekilir. 3. Türk Ordusu ise ağır zayiat verdiğinden Rus Ordusu’nu takip edemez.

Avrupa’daki Alman ve Avusturya Ordularının yükünü hafifletmek için Almanların baskısıyla, Enver Paşa kış koşullarını dikkate almaksızın Doğu Cephesinde Rus kuvvetlerin

imhasını hedef alan kuşatıcı taarruza karar verir. Taarruzun kış şartlarında yapılmasını istemeyen 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa’yı görevden alır. 3. Ordu Komutanlığı görevini kendisi üstlenir. Kış koşullarına göre giydirilmemiş ve donatılmamış ordu ile 22 Aralık1914 ile 15 Ocak 1915 tarihleri arasında cereyan eden Sarıkamış Muharebelerinde Türk Ordusu çoğu donarak şehit olmak üzere 60.000 zayiat verir. Rusların zayiatı ise 32.000’dir. Sarıkamış’a girebilen 300 kişilik kuvvet ise Ruslar tarafından geri atılır, bir kısmı da esir edilir.

Sarıkamış yenilgisinden sonra, Türk Ordusu Tutak-Narman hattına geri çekilir. Yeniden teşkilatlanmaya ve takviye almaya çalışır. Nisan 1915 yılı sonlarında Rus Ordusu, Tortum ve Malazgirt bölgelerinden Erzurum genel istikametinde kuşatıcı bir şekilde tekrar taarruz eder. Bu arada Ermeniler de geri bölgede Türk Ordusunu geriden vurmaya başlarlar. Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti Ermenileri başka bölgelere göç ettirerek 3. Ordu’nun gerisini emniyete almaya çalışır. Rus Ordusu’nun taarruzları Tortum bölgesinde fazla gelişme göstermese de Malazgirt bölgesinde gelişir. Başlangıçta İran istikametinde harekât yapmak üzere hazırlanmış olan tümen gücündeki Beşinci ve Birinci Kuvve-i Seferiyeler’in Rusları durdurmak için 3. Orduyu takviye etmeleri de fayda etmez. 11 Mayıs 1915’te Malazgirt, 16 Mayıs’ta Van, Ruslar’ın eline geçer. Türk Ordusu büyük bir arazi kaybederek Van Gölü batısına çekilir.

1916 yılı başında Çanakkale Muharebelerinin sona ermesi üzerine bu cephede serbest kalan kuvvetlerden 10 piyade ve bir süvari tümeninden oluşturulacak 2. Ordu tarafından 3. Ordu’nun güneyinden, Elazığ-Diyarbakır bölgesinden Erzurum doğusuna, Rus kuvvetlerinin gerisine yapılması planlanan taarruz 2. Ordu’nun yığınakta geç kalması nedeniyle zamanında yapılamaz. Bunun üzerine Rus Kafkas Ordusu erken davranarak 11 Ocak 1916’da cephenin orta kesiminden Köprüköy - Erzurum istikametinde taarruza başlar. 16 Şubat 1916’da Erzurum, 17 Şubat 1916’da da Muş, Rusların eline geçer. Türk Ordusu Erzincan istikametinde çekilir. Ruslar taarruzlarına devam ederek Trabzon ve Erzincan’ı ele geçirirler. Türk Ordusu Tirebolu-Kemah-Kığı-Muş-Bitlis hattına çekilir.

Trakya bölgesinde görev almaya hazır tümenler olmasına rağmen, Osmanlı Başkumandanlığı bunları 3. Orduyu takviye için görevlendirmesi yerine, Avrupa cephelerine göndermeyi düşünmesi; 2. Ordu’nun geç yığınaklanma yapması, Rus taarruzlarını kolaylaştırır. 3. Orduyu yenilgiye uğratan Rus Kafkas Ordusu daha sonra 2. Ordu’ya taarruzla, kendisini imha etmek isteyen iki Türk Ordusunu teker teker yenme imkânı bulur.

Aynı harekât alanında görev yapan 2 ve 3. Ordular tam anlamıyla bir elden sevk ve idare edilmesi amacıyla, 18 Mayıs 1917’de Kafkas Ordular Grubu adı altında bir emir komuta makamı kurulur.

Komünizm akımı Kafkas Ordusu erleri arasında yayılmaya başlar. Mart 1917 devrimi ile iktidara gelen Kerenski Hükümeti Müttefikleri ile harbe devam etme kararı almışsa da artık Rus Ordusunun savaşacak gücü kalmaz. Ekim 1917 devriminden sonra Bolşeviklerin harpten çekilme kararı üzerine 16 Aralık 1917’de Ruslarla Erzincan Mütarekesi yapılır. Bu arada aynı tarihte Kafkas Ordular Grubu Komutanlığı lağv edilerek, bölgedeki harekâtın sevk ve idaresi önceden olduğu gibi 3. Ordu Komutanlığına verilir.

Erzincan Mütarekesinden sonra Ruslar Doğu Anadolu’yu boşaltmaya başlarlar. Bunların boşalttığı yerleri Ermeni kuvvetleri işgal eder. Ermeniler işgal ettikleri yerlerdeki Türk ve Müslüman ahaliyi yok etmeye başlar. Bunun üzerine, hazırlıklarını tamamlamış olan 3. Ordu, Şubat 1918 ilk yarısında ileri harekâta başlayarak Erzincan, Erzurum, Sarıkamış, Kars ve Batum’u kurtarır. Ermenistan ve Kuzey İran’a girer.

2- 1917 Bolşevik İhtilâli, Brest – Litovsk Antlaşması ve Kafkasya’da Meydana Gelen Gelişmeler

a- 1917 Bolşevik İhtilâli

Rusya Birinci Dünya Savaşına girdiğinde bile iç karışıklıklar yaşıyordu. Duma’nın açılması, Fransız İhtilali ile başlayan fikir akımlarının daha da ortaya çıkmasını ve gelişmesini kolaylaştırmış, Çarlık yönetimine karşı mücadeleyi şiddetlendirmişti247. Birinci Dünya Savaşı devam ederken Rusya’da Devrimin olmasının başlıca etkenleri arasında; Rusya’nın sanayi bakımından epey ilerlemiş olmasına rağmen sosyal adalet ve siyasal rejim bakımından çok geri olması, Çar II. Nikola’nın kötü idaresi, Türk Ordusu’nun Çanakkale’de başarılı savunması karşısında Rusya’nın abluka altında boğulması ve Lenin’in üstün ve becerikli kişiliği sayılabilir248.

8 Mart 1917 sabahı Petrograd’da Uluslararası Kadınlık Gününü kutlamak için

dokuma fabrikalarında çalışan bir kısım kadın işçilerin grev yapıp, bunlara ağır sanayi işçilerinin katılmasıyla olaylar gelişir. Bolşevik ve Menşevik örgütlerin de desteklemesiyle 9

247Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Kafkas Cephesi, 3ncü Ordu Harekâtı Cilt II, Genelkurmay Basımevi,

Ankara, 1993, s. 421.

248Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt: III, 1914 -1918 Genel Savaşı, Kısım: 4, Savaşın Sonu,

Mart günü olaylar daha da büyür. 10 Mart günü 250.000 kişi grev ve gösteri yapar. Üniversite öğrencileri de gösterilere katılır. Çar, olayları bastırmak için askerleri de devreye sokar. Fakat halk ile erler arasında kaynaşma sağlanır. Bütün birlikler ayaklanmaya iştirak eder. Çar Duma’yı dağıtmak istese de başarılı olamaz. 12 Mart 1917’de “İşçi ve Askerin Sovyeti” adında kurul ayaklanmayı yapanları temsil edecek bir duruma geçer249.

Sovyet yetkilileri ve Duma temsilcileri arasında yapılan görüşmeler sonucunda, 14 Mart 1917’de geçici bir hükümet kurulması ve Çar’ın istifa etmesi kararlaştırılır. Prens Lvov başkanlığında geçici hükümet kurulur. 16 Mart 1917’de Çar istifa eder. Böylece 300 senedir devam eden Romanof hanedanı sona erer250. Yeni kurulan hükümette söz sahibi sosyalist olan Adalet Bakanı Kerenski’dedir. Kerenski ile beraber Dışişleri Vekili Milükov ve Harbiye Vekili Guçkov’un öne sürdüğü “ Zafer kadar savaş ve Boğazların Rusya’ya ait olması gerektiği” sloganı Osmanlı Hükümetince, Geçici Rus Hükümetine karşı sempati beslememesine sebep olur251.

Bu arada Lenin 16 Nisan 1917’de Petrograd’a gelir. Kendisine olağanüstü bir karşılama yapılır. 17 Nisan sabahı yapılan kongrede bolşevik üyelere görüşlerini açıklar. Bu görüşlerinde bilhassa; sürmekte olan savaşın emperyalist ve soyguncu bir savaş olduğu ve sona erdirilmesi gerektiği, iktidarın işçi ve yoksul köylülerin eline geçmesi gerektiği, ülke zapt etmekten vazgeçilmesi, toprakların sahiplerinden alınarak ulusallaştırılması gerektiği gibi önerilerdir.Fakat Geçici Hükümet savaş taraftarıdır. Müttefiklerine yardım etmek ve halkına moral vermek amacıyla Rus Ordusu 01 Temmuz 1917’de Alman ve Avusturya Ordularına karşı taarruz eder. Bir kaç günlük başarıdan sonra, Alman ve Avusturya Ordularının karşı taarruzu ile Rus Ordusu yenilir. Zaten harbe isteksiz olan Rus askerinde disiplinsizlik artar ve cepheyi bırakarak firar eder. Alman ve Avusturya Ordularının ilerleyişi karşısında büyük miktarda toprak kaybedilir. Bu durumdan Lenin istifade eder. “Savaşın sona erdirilmesi ve derhal köylülere toprak dağıtılması” gibi sloganlarla yaptığı propaganda tesirini gösterir. Askerler kitleler halinde firar ederek evlerine dönmeye, köylüler de etraftaki büyük çiftlikleri zapt etmeğe başlarlar252.16 Temmuz 1917’de Petrograd’da yeni bir ayaklanma meydana gelir.

249 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt: III, s. 59 -60.

250Kafkas Cephesi, 3 ncü Ordu Harekâtı Cilt II s. 422; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, Cilt: III,

s. 60 -61; Mustafa Çolak, Alman İmparatorluğu’nun Doğu Siyaseti Çerçevesinde Kafkasya Politikası, ( 1914 -1918 ), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2006, s. 177; Coşkun Üçok, a.g.e., s. 306.

251 Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, Kültür Bakanlığı Yayınları / 1194, Kültür Eserleri Dizisi / 150,

Ankara, 1990, s. 324; Coşkun Üçok, a.g.e., s. 306.

252 Rus İhtilâlinden sonra Rus Ordusu’nun savaşacak durumu kalmaması üzerine 1 Mayıs 1917’de Muş’u kendi

istekleriyle terk ettiler. Enver Paşa, Rus Ordusunun bu zaafiyetinden istifade etmek için 1917 yaz aylarında ileri harekâta geçmek istiyordu. Böyle bir harekât Rus ordusunun tamamen dağılmasına sebep olabilirdi. Enver Paşa bu düşüncesini Alman Orduları Yüksek Komutanı Lüdendorff’a bildirdi. General Lüdendorff 17 Mayıs 1918’de Enver Paşa’ya cevap olarak ; “ ...Rus cephesinde Alman ve Avusturya birliklerinin herhangi bir harekâtı 31

Bunun üzerine Prens Lvov çekilir ve 27 Temmuz’da Kerenski Başbakan olur. Ayaklanma sebebiyle sıkı tedbirler alınır. Lenin kaçmak zorunda kalır. Trotsky ise tevkif edilir. Eylül’de serbest bırakılır253.

Eylül ayında General Kurnilov tarafından bir askeri diktatörlük kurmak için ayaklanma yapılır. Kurnilov iktidarın kendisine devrini ve bütün sovyetlerin dağıtılmasını ve bolşeviklerin idam edilmesini ister. Bolşevikler bu olayda hükümeti destekler, sonuçta Kurnilov başarılı olamaz. Kerensky 14 Eylül 1917’de Cumhuriyet ilan eder. Bu olaylar başlangıçta azınlıkta olan Bolşeviklerin çoğalmalarına ve daha çok söz sahibi olmalarına sebep olur. Lenin’in “ Ekmek, Barış, Hürriyet ve Bütün İktidar Sovyetlere” propagandası bütün ülkede kabul görür. Böylece, Eylül 1917’de artık Petrograd Sovyeti’nde çoğunluk Bolşevik partisine geçer254.

İhtilal Hükümetinde söz sahibi olan Kerenski, Kafkas Orduları Başkomutanı Grandük Nikola’yı görevinden alır. Yerine Ordu Komutanı Yudeniç’i atar. Fakat ihtilal yanlısı olmayan Yudeniç de görevinden alınarak, yerine General Perjevalski getirilir. Rus ihtilalinin muvaffak olması üzerine 3. Ordu cephesinde ellerinde beyaz bayraklarla siperlerinden çıkan Rus erleri barış ve cumhuriyet lehinde tezahürat yapmaya başlarlar. Cephenin muhtelif kesimlerinde Rus erleri tarafından görüşme istekleri gelmeye başlar255. Mayıs 1917’e kadar yasaklandı. Ruslarda bizim önerilerimizde samimi olduğumuza dair bir şüphenin uyanmaması için, tarafınızdan Kafkasya’da da herhangi bir harekâtın yapılmamasını sizden rica ediyorum. Bugünkü politik durum bunu gerektirmektedir.” diye yazmaktaydı.

31 Mayıstan sonra da Almanlar aynı isteklerini tekrarladılar. 10 Haziran 1917’de Alman Orduları Yüksek Komutanlığı, İstanbul’a “ ....bizim Doğu Cephesinde bundan sonra da herhangi bir harekâtımız olmayacaktır.

Kafkas Cephesinde de ileri bir harekâtın yapılmaması isteğimizdir.” telgrafını çekti. Bu isteklere Osmanlı

Harbiye Nezareti aynen uydu. Türk Ordusu 18 Aralık 1917 Erzincan Mütarekesine kadar Kemah-Tirebolu hattını geçmedi. Bkz. Mustafa Çolak, Alman İmparatorluğu’nun Doğu Siyaseti Çerçevesinde Kafkasya

Politikası ( 1914 -1918 ), s.179 -180.

253 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, 1914 – 1918, s. 132; Fahri Belen, 20nci Yüzyılda Osmanlı

Devleti, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1973, s. 343.

254Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, 1914 – 1918, s. 132; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi,

Cilt: III, s. 89.

255Kafkas Cephesi, 3 ncü Ordu Harekâtı Cilt II, s. 422.

( Kafkas Cephesindeki Rus siperlerinden zaman zaman “ Çanakkale’yi istemiyoruz, Boğazları istemiyoruz, Harbe son verin” yazılı pankartlar yükselmekte ve Türk askerlerine karşı dostluk hisleri gösterilmekteydi. Bkz. Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 464. )

( Şevket Süreyya Aydemir, Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesinde Cemendağ, Karadağ denilen silsile üzerinde 3100 metre yüksekliğindeki bir tepede bir makineli tüfek takımına komuta ederken, Rus ihtilalinin olmasından sonra muharebelerin durduğunu, karşılarında bulunan Rus askerlerinin mevzilerini terk ederek, bulunduğu mevzilere doğru topluca geldiklerini, mevzilerin önüne geldiklerinde kendisine Barış ve Dostluk göstergesi olan ekmek ve tuz ikram etiklerini, bunları yediğinde Rus askerlerinin coşkuyla bağırdıklarını ve sevinç çığlıkları attıklarını, bu hareketinden sonra, Alay Cephesinde bu tür görüşmelere kendisinin görevlendirildiğini yazmaktadır. Bkz. Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1976, s. 108, 112 -114. )

( Halil Paşa da hatıralarında Rus İhtilalinden sonra İran Cephesinde Rus Ordusu kumandanı General Baratof’un gönderdiği heyet ile yaptığı görüşmelerde Rus Ordusunun disiplininin bozulduğunu ve yetkilerin siyasi komiserlere geçtiğini, cepheyi bırakarak Rusya’ya çekilmek istediklerini anlatmaktadır. Bkz. Taylan Sorgun, a.g.e., s. 210 -213. )

Cephedeki Rus erlerinin savaşmak istemediklerini her fırsatta açıklamalarına rağmen Rus Hükümetinin ve buna bağlı olarak Rus Kafkas Ordusu emir ve komuta heyetinin savaşa devam etme kararları; Osmanlı Hükümetinin barış yanlısı olan, “ İlhaksız ve tazminatsız barış” parolasını ilan eden Lenin’e karşı daha memnuniyet ve sempati ile bakmasına neden olur256.

Kerenski Cumhuriyeti ilan etmesine rağmen ülkenin durumu hala karışıktır. Orduda disiplin, idarede otorite ve düzen kalmaz. Köylüler zenginlerin çiftliklerini yağmalar ve yakar. Bolşevikler bu durumdan istifade ederek Trotsky’nin liderliğinde bir Askeri İhtilal Komitesi kurarak, 5 Kasım 1917’de bir hükümet darbesine teşebbüs ederler. 7 Kasım akşamı muvaffak olurlar ve Bolşevikler iktidarı ele geçirirler. 8 Kasım 1917’de Lenin gizlendiği yerden çıkıp Petrograd’a gelir. Böylece Rusya’da Bolşevik rejimi başlar257.Bolşeviklerin ilk icraatı Çarlık idaresinin yaptığı gizli antlaşmaları açıklamak olur. Böylece yapılan savaşın emperyalistlerin işine yaradığını anlatarak, halkın savaşa karşı olmalarını sağlamaya çalışırlar. Lenin hükümeti kurduktan sonra, 26 Kasım 1917’de Almanların Doğu Cephesi Komutanlığına müracaat ederek hemen bir ateşkes anlaşması ister. Bu isteğin kabul edilmesi üzerine 2 Aralık 1917’de Alman Doğu Cephesinde bir ateşkes anlaşması yapılır. Görüşmeler geliştirilerek 15 Aralık 1917’de Brest-Litovsk şehrinde Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Türkiye bir taraftan, diğer taraftan da Rusya arasında ateşkes anlaşması yapılır. 11 madde olan bu ateşkes anlaşması Türkiye adına, Berlin’deki askeri ateşe Zeki Paşa tarafından imzalanır. Brest- Litovsk’da söz konusu anlaşma imza edilirken, Enver Paşa’nın emriyle 3. Ordu Kumandanı Vehip Paşa da karşısında bulunan Rus Kafkas Ordular Grubu ile 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesini ( Ateşkes Anlaşması ) imzalar. Türk Heyeti’nin başında 3. Ordu Kurmay Başkanı Kurmay Albay Ömer Lütfü Bey ve Ordu Harekât Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey; Rus Heyeti’nin başında ise Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı General Vışinski bulunmaktadır. Bu anlaşmaların ( Brest- Litovsk ve Erzincan Mütarekenamesi ) başlıca hükümleri her iki ordunun yerlerinde kalması, yeni yığınak yapmamaları ve Türklerin Rus cephesinden Irak Cephesine birlik taşımalarıdır258.

256 Kafkas Cephesi, 3 ncü Ordu Harekâtı Cilt II, s. 422; Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 325.

257 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, 1914 – 1918, s. 132; Kafkas Cephesi, 3 ncü Ordu Harekâtı

Cilt II, s. 423.

258Eğer Rus İhtilâli olmasaydı, Rus Kafkas Ordusu’nun 1917 kışını atlattıktan sonraki hedefi Sivas ve Sinop’a

kadar olan bölgeyi ele geçirmek, müteakiben güneye doğru yönelerek Musul üzerinden, Irak’taki İngiliz birlikleriyle birleşmekti. Bkz. Mustafa Çolak, Alman İmparatorluğu’nun Doğu Siyaseti Çerçevesinde

b. Brest-Litovsk Antlaşması

Lenin yapılan ateşkes anlaşmasından sonra, kalıcı bir barış antlaşması imzalayarak, savaşı tamamen sona erdirmek, bu suretle bolşevik rejimini Rusya’ya rahatça yerleştirmek istiyordu. Lenin 8 Kasım 1917 tarihinde yayınladığı Barış Kararnamesinde; bütün devletlerin harbe hemen son vermelerini, ilhaksız ve tazminatsız adil bir barış yapmalarını öngörüyordu. Lenin’in bu barış teşebbüsü sonucunda 20 Aralık 1917 yılında yine Brest-Litovsk’daki Alman Karargâhında barış görüşmeleri başladı. Alman heyetine Doğu Orduları Kumandanı Max Hoffman; Türk heyetine Berlin Büyük Elçisi İbrahim Hakkı Paşa başkanlık ediyordu. Baş Müşaviri de Berlin’deki Türk Askeri Ateşesi Zeki Paşa idi. Sovyet heyetinde ise ihtilâlin göstergesi olarak işçi ve köylü temsilciler ile kadın temsilci bile vardı. Heyetin başında, ihtilâlcilerden Alfred Joffe, Kamanev, Sokolnikov ve Karahan bulunmaktaydı.

Brest-Litovsk görüşmelerine katılan Türk Heyeti iki yönlü politika benimsedi.

Birincisi, Sovyet Hükümetiyle kendilerine bölgedeki hedefleri için yasal çerçeve sağlayacak bir anlaşma gerçekleştirmek; İkincisi, Güney Kafkasya ile ilgili daha ileri taleplerde bulunmak için, Bolşeviklerin ağır Alman isteklerini kabul etmesini beklemekti259.

Sovyet heyeti ihtilalci nutukları ve “ilhaksız ve tazminatsız barış” iddiaları ile görüşlerini söylemelerine rağmen Almanlar bunları kabul etmeyeceklerini, Polonya, Litvanya ve Kurland’ı tahliye etmeyeceklerini bildirdiler. Almanların bu tutumuna şaşıran Ruslar görüşmeleri keserler. Alman teklifleri ile ilgili yaptıkları uzun tartışmalardan sonra tekrar barış görüşmelerine başlama kararı alırlar. Bu sefer heyete Trotskiy başkanlık eder. 9 Ocak 1918 günü başlayan görüşmelerde Trotskiy yine ihtilâlci karekteriyle ateşli nutuklar çekmeğe başlar. Fakat Almanlar aynı isteklerine ilave olarak Ukrayna’nın istiklalini de tanımak üzere olduklarını ültimatom şeklinde 18 Ocak 1918 tarihinde Rus heyetine bildirirler. Bunun üzerine Trotskiy görüşmeleri keserek Petrograd’a döner. Petrograd’da hararetli tartışmalar yapılır. Lenin’in başını çektiği grup Almanlarla hemen bir barış yapılmasını, Trotskiy’nin başını çektiği grup ise Almanların isteklerini kabul etmemek taraftarıydı. Trotskiy’e göre Almanya’da ihtilalin olması çok yakındı. Sonuçta, Almanları oyalama taktiği yapılması ve Almanya’da ihtilalin çıkması için gayret gösterilmesi kararı ile Trotskiy tekrar Brest- Litovsk’a döner.

Görüşmelere 30 Ocak 1918 tarihinde Sadrazam Talat Paşa başkanlığında başlanır. Trotskiy yine ihtilâlci konuşmalarını yapar. Almanlar 8 Şubat 1918 tarihinde Ukrayna’nın

259 Bülent Gökay, Bolşevizm ile Emperyalizm Arasında Türkiye ( 1918- 1923 ), ( Çeviren: Sermet Yalçın ),

bağımsızlığını tanıdıklarını ve Rusya’dan ayrı görüştüklerini bildirirler. Trotskiy bunun üzerine, “ Siz ne yaparsanız yapınız, bizde harp bitmiştir; biz sizin talepleriniz karşısında harp yapmayacağız, fakat sulh da akdetmeyeceğiz” anlamında beyanatta bulunur. 10 Şubat’ta görüşmeleri keserek Petrograd’a yola çıkar260. Bunun üzerine Alman Kumandanlığı 17 Şubat 1918 tarihinde Ruslara taarruza geçeceklerini bildirirler. Bu haber Bolşevik hükümetinde büyük heyecan uyandırır. Lenin yapılan tartışmalarda yine Almanlar ne isterlerse vermek suretiyle barış yapma taraftarıdır. Alman ilerlemesi süratle gelişince Ruslar barış görüşmesi isteğini tekrar ettiler. Bu sefer Almanlar daha ağır şartlar ileri sürerek, Livonya ve Estonya’nın da Ruslar tarafından terk edilmesini isterler. Rus heyetinde bu sefer üye olarak Sokolnikov, Çiçerin ve Karahan vardır. 27 Şubat’ta başlayan görüşmeler 3 Mart 1918 tarihinde sona erer. Rus heyeti başkanı Skolnikov bu antlaşmanın kendilerine zorla imzalatıldığını protesto ederek 3 Mart 1918 tarihinde antlaşmayı imza eder261.

Brest-Litovsk’ta Türkiye tarafı en kısa sürede antlaşma imza edilerek savaşın sona ermesini istiyordu. Çünkü Ruslara ve İngilizlere büyük miktarda arazi kaptırılmıştı. Türk hükümeti Brest-Litovsk’a giderken müttefiki Almanya ve Avusturya’nın görüşlerini almayı ihmal etmemiştir. Alman ve Avusturyalılar, barış görüşmelerini sekteye uğratmamak, Rusları kuşkulandırmamak için Türk tarafının tekliflerinden olan Elviye-i Selase ( Kars, Ardahan, Batum ) sancaklarının Ruslar tarafından iadesi konusunun gündeme getirilmesini istememişlerdir. Sadece işgal ettikleri 1914 sınırlarına kadar olan bölgeyi boşaltmalarını istemişlerdir.

Değişik zamanlarda yapılan Brest- Litovsk görüşmelerine, Sadrazam Talat Paşa, Hariciye Nazırı Ahmet Nesimî Bey, Berlin Büyükelçisi İbrahim Hakkı Paşa, Mareşal Ahmet İzzet Paşa, Berlin’deki Askeri Ateşe Zeki Paşa ve Albay Hüseyin Rauf Orbay Bey katıldılar. Enver Paşa tarafından görüşmelerde Ruslardan istenecek şeyler tespit edilerek heyet üyelerine verildi. Bunlar:

- Karadeniz’de ticaret gemilerinin serbestçe seyrüsefere başlamaları, - İran’ın Ruslar ve Türkler tarafından boşaltılması

260 Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 347.

261 Barış antlaşmasının imzalanmasından sonra, Alman taarruzu durmuş, Rusya’daki Sovyet rejimi rahatlamış;

Komünist rejimin sağlamlaştırılmasına imkân vermiştir. Brest-Litovsk Antlaşmasının imzalanmasından sonra, Sovyet hükümeti Moskova’dan tasarruf ettiği kuvvetlerini Kazan’a göndererek buradaki Türk-Tatar milli teşkilatını dağıtma imkânı bulmuştur. Bkz. Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 349 -350.

- Rusların Türkiye sınırları içinde istila ettikleri sahayı hemen boşaltmalarıdır262. Elviye-i Selase hakkında şimdilik konu açmayıp gelişen duruma göre hareket edilmesi kararlaştırılmıştı.

15 Aralık 1917’de başlayan ilk ateşkes görüşmelerinde Ruslar işgal ettikleri Doğu Anadolu’daki yerleri şartlı olarak boşaltmayı kabul ediyorlardı. Şartları ise, bu bölgeden göç