• Sonuç bulunamadı

“BİRİNCİ KAFKAS KOLORDUSU KUMANDANI MİRALAY KAZIM BEY’E

ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkaslar, 24 26 Ekim 2001 İstanbul, Genelkurmey Basımevi, Ankara,

“BİRİNCİ KAFKAS KOLORDUSU KUMANDANI MİRALAY KAZIM BEY’E

Harbiye 23/2/1334 Bizzat hallolunacaktır.

Rusya’da zuhur eden ihtilal ve vekayi-i ahire üzerinde Kafkasya Müslümanları da müstakil hükümet teşkiline ve bizimle daha sıkı bir münasebet ve rabıta tesisine teşebbüs eylemişlerdir. Bunlara yardım etmek ve Müslümanları, Rus ve Ermeni elinden kurtarmak ve bu suretle bizimle Kafkasya İslamları arasındaki rabıtayı takviye etmek için şimdiden Bakü’de bir teşkilât vücuda getirilmektedir ki buradan gerek Bahr-i Hazer şimalindeki İslamlarla ve gerekse Kafkasya şimali ile temas edilecektir. Şimdiden Altıncı Ordu ve Üçüncü Ordu Kafkasya dâhili ile irtibat ve münasebet tesis etmişlerdir. Gerek teşkilatı askeriye gerek nokta-ı nazarımıza göre kendilerini sevk ve idare etmek hususunda Müslümanlara muavenet ve müzaheretimizi istiyorlar. Siz bu teşkilâtın başında bulunarak çalışmak ister misiniz? Yalnız harp zamanında değil bedelharpte bu teşkilat ehemmiyetini muhafaza edecektir. Ordudaki mevki ve irtibatınız tabii baki kalacaktır.

Başkumandan Vekili Enver327

Kazım Karabekir Paşa, emir geldiğinde Erzurum istikametinde harekât devam ettiğinden ve ilerde kurtarılmayı bekleyen halkımız varken ve yurdumuzun düşman işgalinden kurtarılmasını yaparken, görevinden alınarak Kafkasya’ya gönderilmesini uygun

327 Kâzım Karabekir, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu Sarıkamış, Kars ve Ötesi, , s. 101 -102.

( Enver Paşa, Kafkas İslam Ordusu Komutanlığı için Kazım Karabekir Paşa’nın mı yoksa Nuri Paşa’nın mı uygun olacağını 6. Ordu Komutanı Halil Paşa’ya fikrini almak için sorduğunda; Halil Paşa, Kazım Karabekir’in daha uygun olacağını söylemiştir. Bkz. İlhan Selçuk, Yüzbaşı Selahattin’in Romanı, Birinci Kitap, s. 358. )

bulmamıştır. Enver Paşa’yı kırmadan görevi kabul etmediğini belirten aşağıdaki telgrafı göndermiştir.

“ BAŞKUMANDAN VEKİLİ ENVER PAŞA HAZRETLERİNE

Zata Mahsustur Erzincan C. 23 Şubat şifreye. 23/2/334 İbraz buyrulan teveccühü kıymetdarilerine arzı şükran eylerim. Emir ve teklif buyrulan mukaddes vazifenin tarz-ı icrası hakkında bazı maruzatta bulunmaklığıma müsaade-i fahimanelerini istirham eylerim:

Rusların, Bulgaristan’da 93 seferinden sonra yaptıkları teşkilata müşabih tarzda Ermenileri tuttukları ve aralarına Rus zabiti katarak teslih ettikleri görülüyor. Kafkasya’da İslamların tahrikâtı, Rus, Ermeni ve Gürcülerin zaten mevcut olan birliklerini daha ziyade tarsin edeceğini ve Ordu-yu Hümayunun bu ahval karşısında en geç eski hududa kadar memleketimizi istirdattan sonra yeni bir düşman ordusuyla karşılaşacağını ve yeni bir sefer açılacağını tahmin ediyorum. Bu mahzur olmayıp da bir kısım ordumuz o mıntıkaya gidebilir ve buna istinaden teşkilât yapılırsa kolay ve kavi olur. Fakat teşkilât orduya istinat edemeyecek ise hafi ve zaif olacaktır. Bu ikinci halde Kafkasya’ya gidecekler, gizli veya çete tarzında olacaktır ki bunların beraberinde olarak geçmekliğim ve mahallinde teşkilât yapmaklığım imkânsızdır. Böyle bir halde teşkilâtın ancak kolordumun merkezi olarak Erzurum’da aynı vazife ile iştigal edilerek ifasını mümkün görüyorum. Mütaleat-ı acizaneme nazaran emir ve iradeleri maruzdur.

K. 1. Kafkas Kumandanı

Miralay Kazım Karabekir328

Kazım Karabekir Paşa, Erzurum’un kurtarılmasından sonra, Vehip Paşa ile arasındaki olumsuz emir komuta ilişkileri ve kendi kolordusunun 2. Kolordu emrine verilmesi nedenlerinden, fikrini değiştirerek Enver Paşa’ya Kafkas İslam Ordusu Komutanlığını kabul ettiğini belirten aşağıdaki telgrafı çeker:

“ Zata Mahsustur. Erzurum 30 Mart 34 Başkumandan Vekili Enver Paşa Hazretlerine

Kafkas Müslümanlarını kurtarmak ve onlarla Hükümet-i Osmaniye arasında sıkı bir rabıta tesis etmek hususunun birçok mesaiye rağmen Erzurum’dan imkânsız olduğunu görmekle

vicdanen muazzebim. Halen buradaki vaziyete nazaran dahi tamamıyla zait bir halde kaldığımdan yeis ve kederim pek büyüktür. Emir buyrulduğu üzere Kafkasya’ya veya sair tensip buyrulacak bir hizmete amade olduğumu en büyük ihtiramlarımla arz eylerim.

Birinci Kafkas Kolordusu Kumandanı

Miralay Kazım Karabekir329

Kazım Karabekir Paşa karargâhı ile Horasan’da iken 3 Nisan 1918 gece 00.10’da Enver Paşa’dan, Kafkas İslam Ordusu Komutanlığına kardeşi Nuri Paşa’yı görevlendirdiğini, isterse Şimali Kafkasya’da görev verebileceğini belirten aşağıdaki telgrafı alır.

“Numara Harbiye 330 2 Nisan 1334 Birinci Kafkas Kolordu Kumandanı Kâzım Beye

C. 30 Mart 1334

Evvelce sizi Kafkasya’ya göndermek üzere istifsarda bulunmuş idim. Muvafakat olunmadığı için biraderi gönderdim. Sohum ve şimaliyle Viladikafkas’a doğru Çerkeşler’le meskûn olan havalide çalışmak ve teşkilat-ı lazime yapmak üzere oraya gitmek arzu eder misiniz? İşarını rica ederim.

Harbiye Nazırı

Enver330

Kazım Karabekir Paşa 3 Nisan 1918 günü sabah saat 07.30’da Şimali Kafkasya’da verilen görevi kabul ettiğini bildiren aşağıdaki telgrafı Enver Paşa’ya gönderir.

“Zata mahsustur. Horasan’dan 3 Nisan 1334 Emir buyrulan vazifeyi kemâl-i iftiharla kabul eyliyorum. İşbu vazifeye tayin buyrulacak zabitana ilaveten halen refakatimde bulunanlardan birkaçının dahi birlikte alınmasına müsaade-i fahimanelerini istirham ve arzı tazimat eylerim.

Birinci Kafkas Kolordusu Kumandanı

Kazım Karabekir331

329 Kâzım Karabekir, Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu Sarıkamış, Kars ve Ötesi, s. 272. 330 A.g.e., s. 273.

Kazım Karabekir Paşa bu telgrafı yazdıktan iki hafta sonra 19 Nisan 1918 günü Vehip Paşa’dan Kafkasya’ya görevlendirilmesi ile ilgili aşağıda belirtilen mesajı alır. Fakat hayal kırıklığına uğrar. Mesajı kendisi olduğu kadar askeri tarihimiz için ibret dolu bir hatıra olarak niteler.

Trabzon’dan

“Gayet müstaceldir. 18 Nisan 1334 Mahrem ve zata mahsustur. Öğleden sonra 7:45 Birinci Kafkas Kolordusu Kumandanı Miralay Kazım Beyefendiye

Başkumandan Vekili Paşa Hazretleri zatı âlilerini Şimali Kafkasya’ya memur buyurmak istiyorlar. Orada bulunduğunuz müddetçe Mirliva formasını taşıyacaksınız ve bu ünvanı haiz bulunacaksınız. Yeni bir şekil husule yani Kafkas Kumandanlığını bilfiil acizleri tarafından deruhde edilinceye kadar Fahri Ferik Nuri Paşa’nın emri altında kalacaksınız. Bu işe muvafakat buyurduğunuzu bilerek şıkk-ı ahir hakkında reyi âlilerini almak lüzumunu hissettim. Başkumandan Vekili Paşa Hazretlerinin emri vereceğiniz bu karara vabeste bulunacaktır. Serian tarafıma işarı keyfiyet buyrulmasını rica ederim.

3. Ordu Kumandanı

Vehip Mehmet332

Kazım Karabekir Paşa, böyle bir emir verilmesine hayret eder. Nuri Paşa’nın kendisinden rütbece ve kıdemce küçük olmasına rağmen Fahri Ferik yapılarak, Mirliva rütbesinde ve kolordu komutanı olan kendisinin, onun emrine verilmesini kabul edemez. Görevi kabul etmeyeceğine dair aşağıdaki telgrafı Vehip Paşa’ya gönderir.

“Gayet müstaceldir. Sarıkamış’tan Mahrem ve zata mahsustur. 20 Nisan 1334 Üçüncü Ordu Kumandanı Vehip Paşa Hazretlerine

Bendeniz nail olduğum rütbe ve mertebemin şükrünü henüz eda etmekten aciz olduğumdan birer rütbe mafevk makamı teemmül ile Kafkas teşkilatına talip olmamıştım. Maiyeti Samilerine layık görülmediğim gibi bir zehabı elimin ızdırabatı mütevaliye ve ruhiyesiyle henüz müteellim iken Grubun teşkili ile bir Fırka Kumandanı hizasında pek ağır bir vaziyette kalmakla bu hissiyatım tahrik ve takviye bulmuş ve kıtaatın sevk ve idaresinde bu emir ve kumandanın mucip olabileceği avakib-i elimeyi derpiş ile meyusiyetim fevkalade tezayüd etmişti. Zat-ı sami-i kumandanilerine arzı halin men buyrulduğunu teyakkun ederek ızdırıbat-ı

deruniyemin ilcasiyle Şimali Kafkasya memuriyetini kabul etmiştim. Fahri Ferik Nuri Paşa Hazretlerinin henüz orduda muhtelif meratipten geçerek yetişmediği gibi emsalleri dahi maiyeti acizide henüz bölük kumandanı bulunduklarından böyle bir maiyete değil, herhangi bir Kolordu Kumandanı’nın tayini tasavvurunu bile mukaddes mesleğimize karşı elim bir hakaret gibi âcizane teemmül etmekteyim. Eğer bu mülk ve millete nafî ve ciddi ve esaslı bir Kafkas unsuru teşkilatı arzu buluyorsa belki Nuri Paşa Hazretlerinin maiyeti âcizide daha faydalı olabileceğini arz ederim. Minelkadim hâkipayı kumandanilerine hürmet ve tâzimat besleyen kalbimin ızdırabatı diğere bırakılmamasını en büyük hürmetlerimle istirham eylerim. Birinci Kafkas Kolordusu Kumandanı

Miralay Kazım Karabekir333

Kazım Karabekir Paşa’nın gerekçelerini dikkate alan ve kendisiyle aynı fikirde olan Vehip Paşa, Enver Paşa’ya gerekli cevabı verir. Böylece Kazım Karabekir’in Kafkasya’ya görevlendirilmesi konusu kapanmış olur.

Kazım Karabekir Paşa’dan sonra Kafkas İslam Ordusu Komutanlığı’na düşünülen kişi Prens Faruk’tur. Naki Keykurun Bab-ı Âli’de Talat Paşa, Enver Paşa ve Halil ( Menteşe ) Bey ile beraber yaptığı toplantıdan sonra, ertesi gün Enver Paşa ile görüşmek üzere Harbiye Nazırlığına gider. Nezarette Başyaver Kazım Bey ile (Orbay ) görüşür. Sonra Enver Paşa’nın odasına geçer. Enver Paşa güler yüzle karşıladıktan sonra aralarında şu konuşma geçer:

"Enver Paşa: Dün verdiğiniz izahat beni çok sevindirdi. Sevincim ve neşem hala

devam etmektedir. Askeri talim terbiye görmemiş halk kuvvetleri ne müthiş varlık, ne yenilmez kuvvet imiş.

Naki Keykurun: Evet paşam, o harikayı yaratan Türk Milletidir. Paşam, benim verdiğim izahat Azeri Türkleri hakkındadır. Rusya'da 35 milyon Türk ve İslam vardır. Bunlar Türkistan, İdil, Ural, Kırım, Şimali Kafkasya ve diğerleridir. Bu saydığım Türk kavimleri her tarafta kendi topraklarından Rusları kovmuşlardır. Artık bu yerlerde Rus askeri kuvvetleri diye bir şey kalmamıştır. Ancak muhakkak ki asıl Rus milleti 80 milyondur. Günün birinde bu millet kendini toplayacaktır. Etrafını tehdide başlayacaktır. Bizim endişemiz bugün için değil yarın içindir.

Enver Paşa: Biliyorsunuz ki Rus Çarı devrildikten sonra iş başına gelen Kerinski, harbi zafere kadar götüreceğiz diye bütün dünyaya ilan etmiş, bu bizi ve Almanları ne kadar

düşündürmüştü. Çar idaresinin çürük olduğunu Almanlar bizler biliyorduk. Hâlbuki Kerinski

devir aldığı idareye değil, 180 milyon Rus'a dayanıyordu334.”

Enver Paşa daha sonra karar aldığını, Kafkas İslam Ordusu Teşkilatına başlandığını ve bir üst rütbe ile subay kaydedileceğini, bunun için bir komisyon kurulduğunu Naki Bey’e anlatır. Kendisine şunları söyler : "Sizin de komisyonda bulunmanızı uygun

bulduk. Şimdi sizi müstakbel Kafkas İslam Ordusu Kumandanı Prens Faruk ile tanıştıracağım" der. İçeriye genç bir subay girer. Enver Paşa Prens Faruk’u Naki Keykurun

ile tanıştırır. Sonra hep birlikte yaver beyin odasına geçerler. Orada da bir süre görüştükten sonra ayrılırlar. Naki Bey’in daha sonra Prens Faruk ile görüşme fırsatı olmaz335.

Naki Keykurun daha sonra Meclis-i Mebusan’ı ziyaret eder. Kafkas İslam Ordusunun kuruluş çalışmalarını ve Prens Faruk yerine Nuri Paşa’nın görevlendirilmesini hatıralarında şu şekilde anlatır:

“ Bu arada, her gün kurulacak ordu ile ilgili komisyona gider, müracaat edenleri

tetkik eder, kayda geçerdik. Ancak görüştüğüm siyasi şahıslardan, İttihat-ı Terakki merkezinde yalnız Talat, Enver ve Cemal Paşaların Türk ordusunun Kafkasya'ya gitmelerini istediklerini, diğerlerinin buna muhalif olduklarını öğrendim. Hemen hemen her gün Enver Paşa ile görüşüyoruz. Bir görüşmede kendimi toparladım ve Enver Paşa'nın beni sevmesinden de istifade ederek dedim ki: “ Paşam, sizin ile açık konuşmak istiyorum. Biz Kafkasya Türkleri iki kuvvete inanıyoruz. Yukarıda Allah, aşağıda Enver. Duyduğuma göre sizin Nuri adında bir paşa kardeşiniz vardır. Sizden rica ediyorum. Kafkasya'ya gidecek askeri teşkilatın başına Nuri Paşa'yı tayin ediniz. Paşam, ülkemiz dünyanın en zengin parçalarından biridir. Kocaman dev Rusya’yı kudurtan, sağa sola saldırtan Bakü petrolüdür ki yüzde yetmişi biz Azeri Türklerinindir. Halkı zeki ve çalışkandır. Aynı zamanda oldukça kahramandır. Bir de paşam, sizin Kafkasya'ya gidecek askerlere kumandan tayin ettiğiniz Prensi her akşam Pera Palas Otelinin salonunda içki içip dans ederken görüyorum. Kafkasya’da böyle hallerden hoşlanmazlar." Enver Paşa bana “Nakı Bey, sizin orada içki kullanmazlar mı?” diye sordu. Cevaben “ Kullanırlar Paşam. Ancak şarap, bira gibi hafif alkollü içkiler. Votka denilen sert içkiyi Ruslar kullanırlar. Bizde içki içerler, ancak sarhoş olmak için değil.”dedim. Beni dinleyen Enver Paşa “Çok iyi” dedi. Sonra telefonu alarak Kafkasya'ya gidecek subayların içki kullanmayanlar olması, içki kullanmayacaklarına dair

334 Naki Keykurun, a.g.e., s. 99- 100. 335 A.g.e., s. 100.

taahhütname alınması için emir verdi ve sonra bana “ Nakı Bey, Nuri çok gençtir, nasıl olur?” dedi. Ben de hemen “Paşam, Nuri Paşa'nın Trablusgarp'taki faaliyeti hakkında burada kimseden malumat almadım. Rus matbuatı Nuri Paşa'dan ve O’nun faaliyetlerinden uzun boylu bahsetmişler. Kafkasya’da okumuştum. Ve bir de Paşam sizin kardeşiniz olması yeter” dedim. Enver Paşa “Peki yarın konuşuruz” dedi ve ayrıldık.

Ertesi gün geldiğimde beni hemen Enver Paşa'nın yanına aldılar. Paşa, daima olduğu gibi beni güler yüzle karşıladı ve "Evet, Nakı Bey istediğiniz oldu." dedi. Bende "Paşam çok sevindim ve yarın bütün Kafkasya Türkleri de sevinecekler" dedim. Enver Paşa bana Azerbaycan'da İsa Aşirbekof adında birini tanıyıp tanımadığımı sordu. Ben de “Çok iyi tanırım, paşam. Zengin bir aileye mensup vatansever bir zattır.” dedim. Paşa ayrıca Aşirbekof'un Türkiyeli Ruşeni Bey adında bir arkadaşı olduğunu ve bunların mücadele için para istediklerini söyledi. Ruşeni Bey'i tanımıyordum. Fakat işin içine para girince iş değişmişti. Enver Paşa'ya “Paşam, şimdi iş değişti. İsa Bey Bakülüdür. Bütün Kafkasya teşkilatlarının masrafları Bakü'den temin edilmektedir. Azerbaycan'da, hele Azerbaycan'ın merkezinde para meselesi düşünülmez. İsa Bey bunu benden iyi biliyor. Göndermeyin, ben mesuliyeti üzerime alıyorum. Bu işte bir acayiplik var” dedim. Enver Paşa kabul etti ve para gönderilmedi. Bu sırada içeri bir paşa girdi. Enver Paşa “İşte istediğin Nuri bu.” diyerek

bizi tanıştırdı. Nuri Paşa ile birlikte İslam Ordusunun karargâhına geldik336.”

Nuri Paşa, kadrosunu tamamladıktan sonra Haydarpaşa’dan yolcu edilirken Enver

Paşa ve maiyeti ile beraber Naki Bey’de bulunur. Enver Paşa ve Nuri Paşa yalnız kalıp bir müddet konuştuktan sonra, Enver Paşa Naki Bey’i de yanına çağırır. Gittiğinde Enver Paşa bir elini Nuri Paşa’nın, diğer elini de Naki Bey’in omuzuna koyar ve “ Siz ikiniz de benim

kardeşlerimsiniz. Size son sözüm bu.” dedikten sonra Kafkasya’da yapacakları işler hakkında

talimat verir337.

c- Nuri Paşa’nın Gence’ye Gelmesi ve Teşkilat Çalışmalarına Başlaması

Nuri Paşa, Ocak 1918 başlarında Trablusgarp’taki durumu görüşmek üzere Mısrata’dan bir denizaltısı ile Pola yoluyla İstanbul’a gelir338. Nuri Paşa İstanbul’a döndükten

336 Naki Keykurun, a.g.e., s. 100- 102. 337 A.g.e., s. 105.

338 Mustafa Budak, Nuri Paşa’nın Kafkas İslam Ordusu Hakkındaki Raporu, Kafkasya Araştırmaları Sayı:

IV, İstanbul, 1998, s. 72; Mehman Süleymanov, Nuru Paşa, Harbi Neşriyat, Bakû, 1999, s. 123.

( Nuri Paşa’nın Kafkas İslam Ordusu adını taşıyan bu raporu, Kafkas İslam Ordusu’nun faaliyetleri ile beraber Nuri Paşa’nın Azerbaycan’dan ayrılmasından sonraki meydana gelen olayları anlatan bir rapordur. Nuri Paşa bu raporu kendi isteği ile hazırlamamıştır. 1930 yılında Büyük Erkân-ı Harbiyye Re’isliği bünyesinde yer alan Harp

sonra Trablusgarp ve Bingazi bölgesindeki çalışmaları dikkate alınarak, 06 Şubat 1334 (1918)’de Üçüncü Rütbeden Kılıçlı Osmanî Nişanıyla taltif edilir339. Kazım Karabekir’in istememesi, Prens Faruk’tan da vazgeçilmesi sonucunda, Enver Paşa tarafından Kafkas İslam Ordusu Komutanlığına atanır.

Nuri Paşa’nın Trablusgarp’tan döndüğünde rütbesi binbaşıdır. 03 Mart 1334 (1918) tarihinde Kaymakam ( Yarbay ) rütbesine terfi ettirilir. Ancak emri altında kendisinden yaşça ve kıdemce daha büyük tümen ve birlik komutanları ile karargâh subaylarının olacağı bir orduya yarbay rütbesi ile komuta edemeyeceği düşünülerek, Padişah fermanıyla Fahri Ferik rütbesi ile Kafkaslar’da Padişah adına askeri ve siyasi faaliyetlerde bulunma yetkisi verilir. Ayrıca, Yaverân-ı Hazret-i Şehrîyâri’lik payesi verilerek Padişahın yaveri olur340.Nuri Paşa bu görev ve yetkileri aldığında henüz 28 yaşındadır. İlerde görüleceği gibi, görevini başarmasında o zamanki Türk Ordusu’nun en seçkin subaylarından Albay Mürsel Bakü, Yarbay Süleyman İzzet Yeğin gibi tümen komutanlarının, Binbaşı Mehmet Nazım gibi kurmay başkanının olmasında büyük katkıları vardır. Amcası Halil Paşa’da Şark Orduları Grubu Komutanı olduktan sonra Bakü taarruzunda yanında bulunarak desteğini sağlamıştır. Padişah Fermanında Kafkaslar’da Padişah adına askeri ve siyasi faaliyetlerde bulunma yetkisi verilerek, yaşına ve rütbesine göre kendisine büyük sorumluluk verilmiştir. Nuri Paşa, siyasi sorumlulukla ilgili görevlerini, karargâhına aldığı Ağaoğlu Ahmet vasıtasıyla yürütmüştür. ( Daha sonra Kurmay Binbaşı Naim Cevat Bey yapmıştır. ) Haziran 1918’de Azerbaycan Hükümeti’nin kurulmasına müdahale ederek ve ayrılıncaya kadar da Azerbaycan Hükümetinde Harbiye Nazırlığı görevini yaparak, askeri faaliyetlerinin yanında siyasi faaliyetlerde bulunma yetkisini kullanmıştır.

Nuri Paşa, Kafkas İslam Ordusu Komutanı olduktan sonra takriben 20 kişilik bir subay heyeti ile birlikte Şubat 1918 sonlarında İstanbul - Haydarpaşa İstasyonundan trenle Musul’a doğru yola çıkar. Burada kendisini ve heyetini, ağabeyi ve aynı zamanda Harbiye Nazırı olan Enver Paşa maiyeti ile birlikte uğurlar. Uğurlamada Azerbaycan Heyeti Başkanı

Tarihi Encümeni Mondros Mütarekesi’nden Sovyet Rusya’nın Azerbaycan’ı işgaline kadar Güney Kafkasya’da meydana getirilen askerî teşkilât ile meydana gelen olaylar ile ilgili rapor istemiştir. Harp Tarihi Encümeni 29 Haziran 1930 yılında İstanbul Merkez Komutanlığı vasıtasıyla bir mektup göndermiş ve rapor istenmiştir. Nuri Paşa’dan cevap alınamayınca 16 Ağustos 1930 tarihinde bir mektup daha yazılarak istek tekrarlanmıştır. Daha sonra Nuri Paşa’nın İstanbul’da değil Ankara’da olduğu tespit edilmiş, kendisi ile irtibat kurularak raporu hazırlaması sağlanmıştır. Söz konusu rapor, Genelkurmay ATASE Başkanlığı ve Kazım Orbay Arşivinde bulunmaktadır. Rapor, Osmanlıca harflerle yazılmış 47 sayfa ve Latin harflerle yazılmış 12 sayfa halinde bulunmaktadır. ATASE Arşivinde Kls. 3823, Dos. 22, Fih. 6 ilâ Fih. 6 -32 arasındadır. Kazım Orbay Arşivinde ise Osmanlıca harflerle yazılan kısmı KO. B. IV- 194; Latin harflerle yazılan kısmı KO. B. IV- 201’de bulunmaktadır. Bkz. Mustafa Budak, a.g.m., s. 69- 71. )

339 M.S.B. Arşivi Nuri Killigil’in Şahsi Dosyası.

340 M.S.B. Arşivi Nuri Killigil’in Şahsi Dosyası; Nasır Yüceer, Azerbaycan ve Dağıstan Harekâtı.. , s. 72;

Naki Keykurun’da hazır bulunur341.Tren takriben 5 Mart 1918 tarihlerinde Nusaybin’e gelir. Nuri Paşa burada Musul’dan karayolu ile gelip, trenle İstanbul’a gidecek olan 6. Ordu Komutanı Halil Paşa’nın yaveri Yüzbaşı Selahattin Bey ile görüşür342. Bundan sonraki yolculuğu Nuri Paşa’nın bölgede faaliyet gösteren Alman veya Avusturya uçaklarıyla yaptığı ve yanındaki heyetten daha erken Musul’a ulaştığı; maiyetinin ise yine bölgede faaliyet gösteren Alman veya Avusturya’ya ait kamyonlarla, ya da diğer vasıtalarla karayolu ile Musul’a gittikleri değerlendirilmektedir. Mart 1918’de bölgede hava aşırı yağmurlu ve yolların çamurlu olması nedeniyle, kamyonların bile yürümesine imkân vermemesinden dolayı karayolu ile giden heyetin Musul’a 25 Mart 1918 tarihine kadar ulaşabildiği değerlendirilmektedir.

Nuri Paşa, Musul’da Kafkasya’dan dönen Teğmen Muzaffer Bey ile de görüşür. Bölge hakkında bilgi alır. Bakü’den katliam haberleri geldiğinden bir an önce hareket etme mecburiyeti hâsıl olur. 6. Ordu’dan ikmal edilen personel ile 8 Nisan 1918 tarihinde Musul’dan hareket edilir. Yol üzerinde iaşe zorluğu nedeniyle yirmişer-otuzar kişilik kafileler halinde intikal edilir. Revandiz yolu ile sırasıyla; 26 Nisan’da Pesva’ya, 29 Nisan’da Savuçbulak’a, 9 Mayıs’ta Tebriz’e ulaşılır. Tebriz’de boş olan Konsolosluk binasına yerleşilir. Burada Gilan mıntıkasına hakîm olan Küçük Han’dan İngilizler ve bölge hakkında bilgi alınır. Bakü hakkında bilgi almak ve bilahare Gence’de buluşmak üzere Yüzbaşı İbrahim Kemal Bey’i görevlendirir. Tebriz büyük bir kargaşa içindedir. Osmanlı taraftarı İttihat Partisi ile istiklâl taraftarı olan Demokratlar arasında çarpışmalar mevcuttur. Zayıf olan İtthatçılar Nuri Paşa’nın yanına sığınırlar343. Nuri Paşa ve heyetinin Savuçbulak’tan Tebriz’e hareketleri