• Sonuç bulunamadı

Dünya örneklerinin değerlendirilmesi ve Türkiye için kullanılabilirliği

2. AKTÜERYAL DEĞERLEME, AKTÜERYAL MODEL VE KAMU

2.2. Kamu Emeklilik Sistemlerinin Aktüeryal Modellemesi

2.2.4. Dünya örneklerinin değerlendirilmesi ve Türkiye için kullanılabilirliği

tarafından üretilmiş aktüeryal modellerin kullanımı incelendiğinde, ülkelerin veri imkânlarına, emeklilik sistemlerinin etkileştiği alanlar ile sistem parametrelerinin

28 Edin ve Fredriksson, 2000:2; Gal et al., s.54, (çevrimiçi), http://www.tdymm.eu/ sites/default/

files/PENMICRO.pdf

29 Gal et al., s.11, (çevrimiçi), http://www.tdymm.eu/sites/default/files/PENMICRO.pdf

30 a.g.e 50

50

arasındaki ilişkilerin niteliğine göre modelleme örneklerinin farklılaştığı görülmektedir.

PROST ve ILO-PENS gibi yaygın kullanıma sahip jenerik standart kohort modellerin kullanıldığı durumlarda, kamu emeklilik sistemlerinin aktif-pasif oranı, gelir-gider dengesi gibi temel göstergelerine ilişkin çıktılara hızlı bir şekilde ulaşılabilmesi, uygulama maliyetlerinin ve veri gereksiniminin nispeten az olması bir avantaj oluşturmaktadır. Bununla birlikte, bu tür modellerin kullanımında, etkileşilen alanlara ilişkin temel eğilimlerin ve parametreler arası ilişkilerin daha detaylı inceleme gerektirdiği, kişilerin çalışma hayatına ilişkin unsurların emekli olma ve aylık hesaplama hususlarında daha karmaşık bir şekilde etkili olduğu, modellenen kişi gruplarının bazı özelliklere göre dağılımlarının çıktı olarak üretilmesi gerektiği durumlarda uygulama imkânlarının kısıtlı olduğu görülmektedir.

Standart kohort modellerin ilgili emeklilik sisteminin incelemesinde yetersiz kaldığı durumlarda, işgücü-istihdam yapısının daha detaylı incelenebilmesi için ilgili modüllerin kohortlarda daha fazla alt grubun takip edilmesine olanak sağlayacak şekilde geliştirilmesi, hak kazanma ve aylık bağlama işlemlerinde mevzuat parametrelerinin ve kişilerin çalışma hayatlarının daha detaylı bir şekilde ele alınması ve kohortlarla birtakım dağılımların ilişkilendirilmesi amacıyla standart kohort modeller üzerinde değişiklikler yapılarak özel kohort modeller oluşturulması mümkündür. Hesaplamaların özellikle kişilerin çalışma hayatlarının gelişimine hassas olduğu durumlarda, karakteristik temsilci modelleri kullanılarak yeterli sayıda farazi birey üzerinden söz konusu hesaplamaların modele dâhil edilmesi de bir seçenek olmakla birlikte, farazi bireylerin temsil ettiği kişi gruplarının ağırlıklarının nasıl gelişeceği ile ilgili hesaplamaların modelde tutarlı bir şekilde yer alması önem arz etmektedir. Ayrıca, bu ağırlıkların gelişimi için durumlar arası geçişlere ilişkin modelin ilave veri gereksiniminin karşılanabilmesi gerekmektedir, farazi bireylerin sayısı arttıkça bu gereksinim de artmaktadır. Mikrosimülasyon modellerinin kullanılması, toplu sonuçlarla tutarlı olunması, parametreler arası karmaşık ilişkilerin modele dâhil edilmesi ve dağılımsal göstergelerin takip edilebilmesi bakımından pek çok sorunu çözmektedir. Ancak, bu tür modellerin kullanılabilmesi için yeterli büyüklükte ve uygun bir şekilde seçilmiş bir örnekleme, çok sayıda geçiş durumuna

ilişkin olasılıkların hesaplanabilmesi ve kişi düzeyinde davranışların modellenebilmesi için geçmişe dönük kapsamlı, tutarlı ve kaliteli veri setlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, modelin inşa edilmesi ve sürdürülmesinin maliyetleri de diğer model türlerine göre daha fazla olmaktadır.

Ülkemizde kamu emeklilik sistemlerinin uzun vadeli finansal durumunun incelenmesi hususunda, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununa göre nüfus yapısı ve finansman yönünden kısa, orta ve uzun vadeli aktüeryal esaslara göre projeksiyonlar yapma, finansman, fon yönetimi ve aktüerya ile ilgili her türlü istatistiki bilgiyi derleme, bu bilgileri değerlendirerek sonuçlarını ilgili birimlere bildirme görevi Sosyal Güvenlik Kurumu Aktüerya ve Fon Yönetimi Daire Başkanlığına verilmiştir. Ayrıca, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre kamu idarelerinin yükümlülüğünü etkileyebilecek nitelikteki kanun tasarılarında sosyal güvenliğe yönelik tasarılar için en az yirmi yıllık aktüeryal hesaplamalara yer verilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu Aktüerya ve Fon Yönetimi Daire Başkanlığı bünyesinde bu alanda birtakım hesaplamaların yapılmasına ve reform öncesi dönemde Güven tarafından yapılan çalışma32 örneğinde olduğu gibi

sosyal güvenlik kurumlarının uzun vadeli finansal gelişimlerini inceleyen çalışmalar bulunmasına rağmen, ülkemizde mevcut durumda kamu emeklilik sistemlerine ilişkin olarak söz konusu aktüeryal hesaplamaların yapılabilmesi için kullanılan, düzenli olarak güncellenen ve sonuçları raporlanan bir aktüeryal model bulunmamaktadır. Ülkemizde kamu emeklilik sistemleri üzerindeki uzun vadeli finansal etkilerin incelenmesi ve uluslararası karşılaştırmalar için bu konuda istatistik sağlanması konusunda ciddi bir eksiklik bulunmaktadır. Bu eksikliğin giderilmesi için, ülkemizdeki ihtiyaçları karşılayabilecek nitelikte bir aktüeryal modelin kullanımı büyük önem arz etmektedir.

Türkiye örneğinde, nüfusun yaşlanması, kadınlardaki işgücüne katılma oranlarının artması, istihdamda tarımın payının azalması, ücretli-yevmiyeli olarak çalışanların payının artması, kayıt dışı istihdam oranlarının azalması süreçleri gibi temel eğilimler ile 1999 ve 2008 yıllarında yapılan sosyal güvenlik reformlarına ilişkin

50

arasındaki ilişkilerin niteliğine göre modelleme örneklerinin farklılaştığı görülmektedir.

PROST ve ILO-PENS gibi yaygın kullanıma sahip jenerik standart kohort modellerin kullanıldığı durumlarda, kamu emeklilik sistemlerinin aktif-pasif oranı, gelir-gider dengesi gibi temel göstergelerine ilişkin çıktılara hızlı bir şekilde ulaşılabilmesi, uygulama maliyetlerinin ve veri gereksiniminin nispeten az olması bir avantaj oluşturmaktadır. Bununla birlikte, bu tür modellerin kullanımında, etkileşilen alanlara ilişkin temel eğilimlerin ve parametreler arası ilişkilerin daha detaylı inceleme gerektirdiği, kişilerin çalışma hayatına ilişkin unsurların emekli olma ve aylık hesaplama hususlarında daha karmaşık bir şekilde etkili olduğu, modellenen kişi gruplarının bazı özelliklere göre dağılımlarının çıktı olarak üretilmesi gerektiği durumlarda uygulama imkânlarının kısıtlı olduğu görülmektedir.

Standart kohort modellerin ilgili emeklilik sisteminin incelemesinde yetersiz kaldığı durumlarda, işgücü-istihdam yapısının daha detaylı incelenebilmesi için ilgili modüllerin kohortlarda daha fazla alt grubun takip edilmesine olanak sağlayacak şekilde geliştirilmesi, hak kazanma ve aylık bağlama işlemlerinde mevzuat parametrelerinin ve kişilerin çalışma hayatlarının daha detaylı bir şekilde ele alınması ve kohortlarla birtakım dağılımların ilişkilendirilmesi amacıyla standart kohort modeller üzerinde değişiklikler yapılarak özel kohort modeller oluşturulması mümkündür. Hesaplamaların özellikle kişilerin çalışma hayatlarının gelişimine hassas olduğu durumlarda, karakteristik temsilci modelleri kullanılarak yeterli sayıda farazi birey üzerinden söz konusu hesaplamaların modele dâhil edilmesi de bir seçenek olmakla birlikte, farazi bireylerin temsil ettiği kişi gruplarının ağırlıklarının nasıl gelişeceği ile ilgili hesaplamaların modelde tutarlı bir şekilde yer alması önem arz etmektedir. Ayrıca, bu ağırlıkların gelişimi için durumlar arası geçişlere ilişkin modelin ilave veri gereksiniminin karşılanabilmesi gerekmektedir, farazi bireylerin sayısı arttıkça bu gereksinim de artmaktadır. Mikrosimülasyon modellerinin kullanılması, toplu sonuçlarla tutarlı olunması, parametreler arası karmaşık ilişkilerin modele dâhil edilmesi ve dağılımsal göstergelerin takip edilebilmesi bakımından pek çok sorunu çözmektedir. Ancak, bu tür modellerin kullanılabilmesi için yeterli büyüklükte ve uygun bir şekilde seçilmiş bir örnekleme, çok sayıda geçiş durumuna

ilişkin olasılıkların hesaplanabilmesi ve kişi düzeyinde davranışların modellenebilmesi için geçmişe dönük kapsamlı, tutarlı ve kaliteli veri setlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, modelin inşa edilmesi ve sürdürülmesinin maliyetleri de diğer model türlerine göre daha fazla olmaktadır.

Ülkemizde kamu emeklilik sistemlerinin uzun vadeli finansal durumunun incelenmesi hususunda, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununa göre nüfus yapısı ve finansman yönünden kısa, orta ve uzun vadeli aktüeryal esaslara göre projeksiyonlar yapma, finansman, fon yönetimi ve aktüerya ile ilgili her türlü istatistiki bilgiyi derleme, bu bilgileri değerlendirerek sonuçlarını ilgili birimlere bildirme görevi Sosyal Güvenlik Kurumu Aktüerya ve Fon Yönetimi Daire Başkanlığına verilmiştir. Ayrıca, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre kamu idarelerinin yükümlülüğünü etkileyebilecek nitelikteki kanun tasarılarında sosyal güvenliğe yönelik tasarılar için en az yirmi yıllık aktüeryal hesaplamalara yer verilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu Aktüerya ve Fon Yönetimi Daire Başkanlığı bünyesinde bu alanda birtakım hesaplamaların yapılmasına ve reform öncesi dönemde Güven tarafından yapılan çalışma32 örneğinde olduğu gibi

sosyal güvenlik kurumlarının uzun vadeli finansal gelişimlerini inceleyen çalışmalar bulunmasına rağmen, ülkemizde mevcut durumda kamu emeklilik sistemlerine ilişkin olarak söz konusu aktüeryal hesaplamaların yapılabilmesi için kullanılan, düzenli olarak güncellenen ve sonuçları raporlanan bir aktüeryal model bulunmamaktadır. Ülkemizde kamu emeklilik sistemleri üzerindeki uzun vadeli finansal etkilerin incelenmesi ve uluslararası karşılaştırmalar için bu konuda istatistik sağlanması konusunda ciddi bir eksiklik bulunmaktadır. Bu eksikliğin giderilmesi için, ülkemizdeki ihtiyaçları karşılayabilecek nitelikte bir aktüeryal modelin kullanımı büyük önem arz etmektedir.

Türkiye örneğinde, nüfusun yaşlanması, kadınlardaki işgücüne katılma oranlarının artması, istihdamda tarımın payının azalması, ücretli-yevmiyeli olarak çalışanların payının artması, kayıt dışı istihdam oranlarının azalması süreçleri gibi temel eğilimler ile 1999 ve 2008 yıllarında yapılan sosyal güvenlik reformlarına ilişkin

karmaşık kademeli geçiş süreçlerinin kamu emeklilik sistemlerinin aktüeryal modellemesinde yer bulabilmesi hayati bir önem taşımaktadır. Söz konusu eğilimlerin üst üste gelen etkilerinin modele yansıtılabilmesi için, kullanılacak modelin etkileşilen alanlardaki temel gelişmeleri kapsayacak nitelikte bir karmaşıklık düzeyine sahip olması gerekmektedir. Ülkemizde kayıtlı istihdam düzeyinin (dolayısıyla aktif sigortalı sayılarının) sağlıklı bir şekilde tahmin edilebilmesi için istihdamın tarım- tarım dışı ve işteki duruma göre ayrılmış alt gruplarda incelenebilmesi, bu alt gruplarda kayıt dışı istihdam oranlarının önemli ölçüde farklılık göstermesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Sosyal güvenlik mevzuatımızda, kademeli geçiş koşullarının tasarımı bakımından kişilerin ilk kez sigortalı oldukları tarihin, dolayısıyla kişilere ilişkin sigortalılık süresi parametresinin son derece hassas bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Sistemdeki kişilerin çalışma hayatına ilişkin prim ödeme gün sayısı parametresi ve bu parametrenin dağılımı da yaşlılık aylığına hak kazanmada ve aylık hesaplamalarında kritik bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, aktif sigortalılardan pasif sigortalılara geçişte özellikle sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı parametrelerinin model tarafından etkili bir şekilde hesaba katılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, aylık hesaplama formülüne ilişkin karmaşık kademeli geçişler için aylık hesabında yer alan unsurların model tarafından dikkatli bir şekilde izlenebilmesi gerekmektedir.

Türkiye örneğinde kullanılabilecek bir modelin sahip olması gereken özellikler incelendiğinde, PROST ve ILO-PENS gibi jenerik standart kohort modellerin doğrudan kullanılması durumunda ülkemizdeki işgücü-istihdam yapısına ilişkin eğilimlerin ve kamu emeklilik sistemlerimize özgü özelliklerin model tarafından içerilmesinin son derece güç olduğu düşünülmektedir. Bunun için, farklı ülkelerde çeşitli kamu emeklilik sistemlerinde kullanılmak üzere tasarlanan bu tür modellerin sunduğu standart şablonlarda; kayıtlı istihdam artışı, yeni bağlanan emekli aylıklarının son ücrete oranı, yıl içinde bağlanan aylıklarda yaş ortalaması gibi değişkenler için söz konusu karmaşık etkileşimleri kapsayacak nitelikte varsayımlar yapılabilmesi gerekmektedir. Ancak, bu tür değişkenlerin varsayım olarak modelde yer alması durumunda, ülkemiz açısından uygun varsayımların tespiti için model dışında ayrıca modelleme yapılması ihtiyacı doğacaktır. PROST modeline kıyasla daha esnek olan

ve kullanıcılara detaylı bir şekilde modeli geliştirme olanağı sunan ILO-PENS modeli üzerinde detaylı değişiklikler yapılarak gerekli unsurların modelde içerilmesi bir seçenek olmakla birlikte, bu durumda da pek çok modülün baştan aşağı yenilenmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle, söz konusu jenerik modellerin ülkemizdeki kamu emeklilik sistemlerinin aktüeryal modellemesi için kullanıma uygun olmadığı düşünülmektedir.

Kamu emeklilik sistemleri için kendi modelini üretmiş olan ülkelerin modelleme yöntemi hususundaki tercihleri incelendiğinde, etkileşilen alanlara ilişkin parametreler karmaşıklaştığında özellikle emeklilik sistemlerinin içerdiği lineer olmayan ilişkilerin modellenmesinde standart kohort modeli dışındaki modellerin kullanıldığı veya diğer modellerle standart kohort modellerin desteklendiği görülmektedir. Bu durumda da artan veri gereksiniminin karşılanması, kullanılan modellerde daha detaylı varsayımlara yer verilmesi gerekmektedir. Veri imkânlarının elverdiği ölçüde, oluşturulan modelin ihtiyaçlara göre karmaşıklık düzeyi artırılırken, modelin buna bağlı olarak artan hata düzeyinin kontrol altında tutulabilmesi büyük önem taşımaktadır. Oluşturulan modelin veri kısıtları altında optimum karmaşıklık düzeyine sahip olması gerekliliği, kamu emeklilik sistemlerine ve etkileşilen alanlara ilişkin tutarlı ve kapsamlı verilere sahip olunması bakımından veri imkânlarının çok da zengin olmadığı ülkemiz için de geçerlidir. Sonuç olarak, kamu emeklilik sistemlerinin aktüeryal modellemesinde jenerik modellerin kullanımının yetersiz kaldığı Türkiye için, ülkemizin kendine has özelliklerine uygun, mevcut eğilimlerin ve reform etkilerinin yansıtılabildiği, mevcut veri imkânlarına göre güncellenebilir, geliştirilebilir ve temel politika seçeneklerinin incelemesine imkân veren bir aktüeryal model oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

karmaşık kademeli geçiş süreçlerinin kamu emeklilik sistemlerinin aktüeryal modellemesinde yer bulabilmesi hayati bir önem taşımaktadır. Söz konusu eğilimlerin üst üste gelen etkilerinin modele yansıtılabilmesi için, kullanılacak modelin etkileşilen alanlardaki temel gelişmeleri kapsayacak nitelikte bir karmaşıklık düzeyine sahip olması gerekmektedir. Ülkemizde kayıtlı istihdam düzeyinin (dolayısıyla aktif sigortalı sayılarının) sağlıklı bir şekilde tahmin edilebilmesi için istihdamın tarım- tarım dışı ve işteki duruma göre ayrılmış alt gruplarda incelenebilmesi, bu alt gruplarda kayıt dışı istihdam oranlarının önemli ölçüde farklılık göstermesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Sosyal güvenlik mevzuatımızda, kademeli geçiş koşullarının tasarımı bakımından kişilerin ilk kez sigortalı oldukları tarihin, dolayısıyla kişilere ilişkin sigortalılık süresi parametresinin son derece hassas bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Sistemdeki kişilerin çalışma hayatına ilişkin prim ödeme gün sayısı parametresi ve bu parametrenin dağılımı da yaşlılık aylığına hak kazanmada ve aylık hesaplamalarında kritik bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, aktif sigortalılardan pasif sigortalılara geçişte özellikle sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı parametrelerinin model tarafından etkili bir şekilde hesaba katılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, aylık hesaplama formülüne ilişkin karmaşık kademeli geçişler için aylık hesabında yer alan unsurların model tarafından dikkatli bir şekilde izlenebilmesi gerekmektedir.

Türkiye örneğinde kullanılabilecek bir modelin sahip olması gereken özellikler incelendiğinde, PROST ve ILO-PENS gibi jenerik standart kohort modellerin doğrudan kullanılması durumunda ülkemizdeki işgücü-istihdam yapısına ilişkin eğilimlerin ve kamu emeklilik sistemlerimize özgü özelliklerin model tarafından içerilmesinin son derece güç olduğu düşünülmektedir. Bunun için, farklı ülkelerde çeşitli kamu emeklilik sistemlerinde kullanılmak üzere tasarlanan bu tür modellerin sunduğu standart şablonlarda; kayıtlı istihdam artışı, yeni bağlanan emekli aylıklarının son ücrete oranı, yıl içinde bağlanan aylıklarda yaş ortalaması gibi değişkenler için söz konusu karmaşık etkileşimleri kapsayacak nitelikte varsayımlar yapılabilmesi gerekmektedir. Ancak, bu tür değişkenlerin varsayım olarak modelde yer alması durumunda, ülkemiz açısından uygun varsayımların tespiti için model dışında ayrıca modelleme yapılması ihtiyacı doğacaktır. PROST modeline kıyasla daha esnek olan

ve kullanıcılara detaylı bir şekilde modeli geliştirme olanağı sunan ILO-PENS modeli üzerinde detaylı değişiklikler yapılarak gerekli unsurların modelde içerilmesi bir seçenek olmakla birlikte, bu durumda da pek çok modülün baştan aşağı yenilenmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle, söz konusu jenerik modellerin ülkemizdeki kamu emeklilik sistemlerinin aktüeryal modellemesi için kullanıma uygun olmadığı düşünülmektedir.

Kamu emeklilik sistemleri için kendi modelini üretmiş olan ülkelerin modelleme yöntemi hususundaki tercihleri incelendiğinde, etkileşilen alanlara ilişkin parametreler karmaşıklaştığında özellikle emeklilik sistemlerinin içerdiği lineer olmayan ilişkilerin modellenmesinde standart kohort modeli dışındaki modellerin kullanıldığı veya diğer modellerle standart kohort modellerin desteklendiği görülmektedir. Bu durumda da artan veri gereksiniminin karşılanması, kullanılan modellerde daha detaylı varsayımlara yer verilmesi gerekmektedir. Veri imkânlarının elverdiği ölçüde, oluşturulan modelin ihtiyaçlara göre karmaşıklık düzeyi artırılırken, modelin buna bağlı olarak artan hata düzeyinin kontrol altında tutulabilmesi büyük önem taşımaktadır. Oluşturulan modelin veri kısıtları altında optimum karmaşıklık düzeyine sahip olması gerekliliği, kamu emeklilik sistemlerine ve etkileşilen alanlara ilişkin tutarlı ve kapsamlı verilere sahip olunması bakımından veri imkânlarının çok da zengin olmadığı ülkemiz için de geçerlidir. Sonuç olarak, kamu emeklilik sistemlerinin aktüeryal modellemesinde jenerik modellerin kullanımının yetersiz kaldığı Türkiye için, ülkemizin kendine has özelliklerine uygun, mevcut eğilimlerin ve reform etkilerinin yansıtılabildiği, mevcut veri imkânlarına göre güncellenebilir, geliştirilebilir ve temel politika seçeneklerinin incelemesine imkân veren bir aktüeryal model oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

3. TÜRKİYE ÖRNEĞİNE UYGUN BİR AKTÜERYAL MODELİN İNŞA