• Sonuç bulunamadı

3.3.)AK PARTİ DÖNEMİ’NİN DEĞİŞEN GÜVENLİK ALGILARI KAPSAMINDA TÜRKİYE’NİN ÜLKELERLE OLAN İŞBİRLİKLERİ

Türkiye’de 2002 yılında yapılan seçimlerle tek başına iktidara gelen Ak Parti Hükümeti, Türk Dış Politikası’nın statükocu felsefesini dönüştürerek, uluslararası konjektürde yer alan yeni koşullara uyum sağlayabilecek bir politika algısıyla Türkiye’nin güvenlik anlayışını belirlediği söylenebilir (Gözen, 2006: 4). Bu yeni oluşumları kendi lehine dönüştürebilecek proaktif bir dış politika anlayışıyla hareket ettiği iddia edilen Ak Parti’nin, güvenlik politikalarında yer alan tehdit algılarını çözüm odaklı bir güvenlik anlayış etrafında çözüme kavuşturmak ve Türkiye’yi barış yanlısı bir ülke konumuna yükseltmek için uluslararası sistemdeki ülkelerle ilişkilerini devam ettirdiği ifade edilebilir.

Hem Türkiye’nin hem de uluslararası güvenliğin sağlanması için bölgesel ve küresel barış ortamına önem veren Ak Parti Hükümeti, bu çerçevede uluslararası konjektürde ilişkilerini devam ettirmiştir. Bu kapsamda Türkiye, Irak’a Komşu Ülkeler Süreci, Türkiye- Bosna Hersek- Sırbistan Üçlü İşbirliği Mekanizması, Türkiye- Bosna Hersek- Hırvatistan Üçlü İşbirliği Mekanizması, Türkiye- Afrika- Pakistan Üçlü

Zirve ve Süreci, İstanbul Süreci, Suriye Halkının Dostları Grubu, Barış İnşasında Üçlü Dayanışma Süreci, Medeniyetler İttifakı ve Barış için Arabuluculuk gibi uluslararası platformlarda yer alarak barış yanlısı bir ülke konumunda olduğunu göstermiş ve hem kendisinin hem de uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması için arabulucu faaliyetlerde bulunarak bu platformlarda aktif olarak yer almıştır.

3.3.1.)Irak’a Komşu Ülkeler Süreci

Bilindiği üzere Türkiye’nin Irak’a yönelik dış politikasının temel ilkelerinde, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, bölgede güvenliğin ve istikrarın tesisi, demokrasinin yaygınlaştırılması, iç kaosun önlenmesi ve barışın sağlanması, Irak’ın komşularıyla ve uluslararası toplumla entegrasyonunun sağlanması ve güvenlik ve refah sağlayan bir devlet haline getirilmesi yer almaktadır (“Sanal”, 2015: 329). Ak Parti Hükümeti bu dış politika ilkeleri doğrultusunda, 2003 yılında bölgesel istikrarın ve barışın sağlanması için Irak’a Komşu Ülkeler Süreci’ni başlatmıştır (“Sanal”, 2015: 338).

Irak’a Komşu Ülkeler Süreci’nin ilk adımları Türkiye ile atılarak, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması ve buna yönelik uluslararası alanda destek sağlanması amaçlanmıştır. Saddam Rejimi Dönemi’nde ABD’nin Irak’a müdahalesini önlenmesi, bölgedeki sorunların barışçıl yollarla çözülmesi gerekliliğinin vurgulanması ve bu yolların uygulanabilirliği amacıyla oluşturulan Irak’a Komşu Ülkeler Süreci, 2003 yılında ilk toplantısını İstanbul’da, Ürdün, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan’ın katılımıyla gerçekleştirmiştir (“Sanal”, 2007: 1). İlerleyen yıllarda ABD’nin de bu platformda yer almasıyla Türkiye’nin başlattığı bu girişimin amacı, Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine, ülkedeki siyasi sürece ve Irak Hükümeti’ne bölge ülkelerinin desteğinin sağlanmasını ele alan bir platform haline gelmiştir (“Sanal”, 2007: 1). 2008 yılında Geliştirilmiş Irak’a Komşu Ülkeler Girişimi olarak ilk toplantısını Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde yapan bu platforma, Irak’a komşu ülkeler, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve G- 8 ülkelerinden Almanya, İtalya, Japonya ve Kanada katılmıştır (Hürriyet Gazetesi, 2008: 1). AB Komisyonu’nun, İslam Konferansı Teşkilatı’nın(İKT) ve Arap Birliği’nin de katıldığı Geliştirilmiş Irak’a Komşu Ülkeler Girişimi’nin bir sonraki

durağı İstanbul olmuş ve burada terörle mücadele konusuna yer verilerek bu mücadelede Irak’la komşuları arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi vurgusu yapılmıştır (Hürriyet Gazetesi, 2008). Irak’ın ulusal birliğinin ve toprak bütünlüğünün vurgulandığı, BM’in bölgedeki rolünün güçlendirilmesi gerekliliği, Iraklı mülteciler, enerji ve güvenlik konularında işbirliğinin arttırılması da bu toplantıda ele alınan konulardan biri olmuştur (Yeni Şafak Gazetesi, 2007: 1). Ayrıca, Irak ile Türkiye arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi(YDSK) 2008 yılında Bağdat’ta imzalanarak iki ülke arasındaki ilişkiler, çok boyutlu bir algı çerçevesinde devam ettirilmiştir (“Sanal”, t.y.: 1). Günümüzde de bu doğrultuda devam ettirilen ilişkiler, iki ülkenin de güvenliğini tehdit eden olguları bertaraf etmek için işbirliği içerisinde sürdürülmektedir. Bu ilişkilerde enerji güvenliğinin, sınır güvenliğinin, insan güvenliğinin de varlığı konuşulan konular içerisinde yer almıştır. Ak Parti Hükümeti, Irak’a Komşu Ülkeler Süreci ile başlatmış olduğu işbirliği olanaklarını hem Türkiye’nin hem de uluslararası barışın ve güvenliğin sağlanması için başlatmış ve işbirliği alanlarını geliştirerek güvenlik politikalarında yer alan güvenlikleştirilmiş alanları güvenliksizleştirilmiş bir alana taşımaya çalışmıştır. Irak’taki iç kaosun askeri bir yapılanma ile değil, diplomatik yollarla çözülebileceğinin yollarını arayan Türkiye, değişen güvenlik anlayışı doğrultusunda güvenlik politikalarında bir tehdit olgusu yaratan ülkeyle işbirliği içerisinde olarak, gelebilecek tehdit unsurlarını yok etmeyi amaçlamıştır.

3.3.2.)Balkanlar’daki İyi Komşuluk ve Bölgesel İstikrarın Sağlanması İçin Kurulan Üçlü Mekanizmalar

Ak Parti, iktidarlığı döneminde Türkiye’nin güvenliğine bir tehdit olgusu yaratan unsurları yok etmek için, uluslararası alanda ülkelerle işbirliği içerisinde olarak kolektif güvenliğe önem vermişlerdir. Kolektif güvenliğin önemi çerçevesinde kurulan Türkiye- Bosna Hersek- Sırbistan Üçlü İşbirliği Mekanizması da bu işbirliklerinden biri olarak Türkiye’nin dış politikasında yer almıştır.

Türkiye- Bosna Hersek- Sırbistan Üçlü İşbirliği Mekanizması, 2009 yılında Türkiye’nin öncülüğüyle başlatılan ve ilk toplantısının İstanbul’da yapıldığı işbirliği süreçlerinden biridir. Burada, Türkiye, Bosna Hersek ve Sırbistan arasındaki işbirliği

alanlarını geliştirmek ve daha özelde Bosna Hersek ile Sırbistan arasındaki sorunların barışçıl bir zeminde çözülerek iki ülke arasındaki ilişkilere katkı sağlanması amaçlanmıştır (“Sanal”, t.y.: 1). Ayrıca, Balkanlar’da iyi komşuluk ve bölgesel işbirliğini geliştirmek anlayışıyla oluşturulan bu mekanizma ile, Balkanlar’ın ortak miras olduğu algısı yerleştirilerek bu bölgedeki istikrar ortamına katkı sağlamak amaçlanmıştır (“Sanal”, 2015: 339).

Ak Parti Hükümeti, Türkiye’ye Balkanlar’dan gelen ve güvenlik anlayışında bir tehdit olgusu olarak yer alan algıları yok etmek ve bölgedeki istikrarın tesisini sağlamak amacıyla bölge ülkeleriyle işbirliği içerisinde politikalarına yön vermiştir. Bu çerçevede Balkanlar bölgesine ilişkin önemli işbirliği örneklerinden biri de Türkiye- Bosna Hersek- Hırvatistan Üçlü İşbirliği Mekanizması olmuştur (“Sanal”, 2015: 339). 2010 yılında başlatılan bu süreç, Balkanlar’da kalıcı barış ve istikrar için bölge ülkeleriyle en üst düzeyde temasların kurulması amaçlanarak, Balkanlar’da iyi komşuluk ilişkisi algısı yerleştirilmiştir (“Sanal”, t.y.: 1).

Değişen güvenlik algısı çerçevesinde Ak Parti Türkiye’nin, Güney Doğu Avrupa İşbirliği Süreci’nin (GDAÜ) dönem başkanlığı (2009- 2010) süresince başlatılan Türkiye- Bosna Hersek- Sırbistan ve Türkiye- Bosna Hersek- Hırvatistan Üçlü İşbirliği Mekanizmaları da, Ahmet Davutoğlu’nun teorik çerçevesini çizmiş olduğu yeni dış politika anlayışı etrafında gerçekleştirilen, bölgesel sorunları yumuşak güç yöntemleriyle çözmeye çalışan bir güvenlik politikası algısıyla oluşmuştur.

3.3.3.)Türkiye- Afrika- Pakistan Üçlü Zirve ve Süreci

Ak Parti’nin iktidarlığıyla birlikte Türkiye, A. Davutoğlu’nun ortaya koymuş olduğu yeni dış politika vizyonunun vermiş olduğu bir anlayışla bölgesel ve küresel barış- istikrarın tesisi için daha aktif bir rol üstlenerek, arabulucu faaliyetlerine önem vermiştir. Bu kapsamda bölgesel işbirliklerinin gerekliliğini vurgulayan Ak Parti siyasi liderleri, bu anlayış çerçevesinde işbirliği alanlarını çok boyutlu ve çok aktörlü bir yapı haline getirmiştir. Bu işbirliği alanlarına önemli örnek teşkil eden işbirliklerinden biri de Türkiye- Afganistan- Pakistan Üçlü Zirve toplantıları olmuştur.

Karşılıklı güven inşasına katkı sağlamak amacıyla başlatılan Türkiye- Afrika- Pakistan Üçlü Zirve Toplantıları, 2007 yılından günümüze kadar etkinliğini arttırarak devam ettiren bir süreç olarak Ak Parti Hükümeti’nin dış politikalarında yerini almıştır. 2014 yılında yapılan görüşmelerde “Asya’nın kalbinde sürdürülebilir barış”, 2012 yılında yapılan temaslarla “bağlılık” gibi çeşitli temalarla gerçekleştirilen toplantılarla, üç ülkeyi birleştiren geniş bölgede barış ve istikrarın hakim kılınması amaçlanmış ve bu çerçevede üst düzey görüşmeler gerçekleştirilerek bu süreç işletilmiştir (“Sanal, t.y.: 1). 2007 yılından bu yana ekonomik işbirliği, güvenlik, eğitim, diyalog ve karşılıklı güven gibi konuları ele alan bu süreç ile üç ülke arasındaki işbirliği alanlarının geliştirilmesi sağlanmış ve Afganistan- Pakistan arasındaki sorunlar için çözüm alanları oluşturulmaya çalışılarak Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişki odakları geliştirilmiştir (Milliyet Gazetesi, 2012: 1). Ayrıca Afganistan’da ve bölge genelinde barış ve istikrara katkı sağlamak amacıyla 14 bölge ülkesi, bu süreci dışarıdan destekleyen ülkeler ve ulusal ve uluslararası örgütlerin katılımlarıyla gerçekleştirilen İstanbul Süreci de (“Sanal”, 2015: 339). Türkiye’nin başlatmış olduğu önemli işbirliği alanlarından biri olarak Ak Parti Hükümeti’nin dış ve güvenlik politikalarında yerini almıştır.

2011 yılında başlatılan İstanbul Süreci ise, Afganistan’ın güvenliği ve istikrarı için bölgesel işbirliğini güçlendirecek yeni güven arttırıcı önlemleri ele aşan konular üzerine oturtulmuş (Eser, 2011: 1). aynı zamanda BM’nin uluslararası ilişkilerdeki görevinin tanınması, eşit ve bölünmez güvenlik, toprak bütünlüğüne saygı, iç işlerine karışılmama gibi ilkeler de katılımcılar tarafından ortak ilkeler içerisinde incelenerek, bu ortak ilkeler etrafında ülkelerin güvenlik anlayışının şekillendirilmesi algısı yerleştirilmiştir (“Sanal”, t.y.: 1). Yine, terörizm, yasadışı göçler, uyuşturucu kaçakçılığı gibi ulusal ve uluslararası güvenliği tehdit eden etkenlerle mücadele edilmesi gerekliliği doğrultusunda katılımcılar arasında ortak bir işbirliğinin geliştirilmesi sağlanmıştır.

Türkiye, bölgesel işbirliği imkanlarını geliştirerek değişen güvenlik anlayışı çerçevesinde hem kendi güvenliğine yönelik tehditlerle hem de uluslararası barış ve istikrara yönelik tehditlerle mücadele etme anlayışıyla ülkelerle olan işbirliği alanlarını geliştirmiş ve sorunları, çözüm odaklı bir güvenlik anlayışı etrafında

arabulucu rol üstlenmiş ve sadece devletin güvenliği değil, ekonomik, sosyal, çevre gibi alanların da güvenliğini analiz ederek güvenlik anlayışının yelpazesini genişletmiştir.

3.3.4.)Suriye Halkının Dostları Grubu

Türkiye’nin değişen güvenlik anlayışı etrafında ülkelerle olan işbirliklerini geliştirme anlayışı doğrultusunda öncülük ettiği girişimlerden biri de Suriye Halkının Dostları Grubu’dur. Yeni dış politika algısıyla hareket eden Ak Parti Hükümeti, bu yeni dış politika algısının vermiş olduğu anlayışıyla çok boyutlu ve proaktif bir dış politika sergileyerek, uluslararası alanda yer alan sorunlarda, aktif olarak yer almış ve çözümüne yönelik platformlarda da bu aktiflik durumunu devam ettirmiştir. Suriye Halkının Dostları Grubu, 2012 yılında Türkiye’nin öncülüğünde başlatılan ve Suriye Muhalifleri’ne verilen destekler doğrultusunda, Suriye halkının meşru istekleri çerçevesinde çatışmayı çözmeye yönelik çabaların geliştirilmesi anlayışıyla oluşturulmuştur (“Sanal, 2015: 339). İlk olarak Tunus’ta düzenlenen bu işbirliğinin ikinci toplantısına Türkiye ev sahipliği yapmış ve ‘Suriye halkının haklı davasına destek olmaya karar verildiği’ ni ele alan bildirge ile toplantı sonuçlandırılmıştır (“Sanal”, 2012: 1). Ayrıca bu toplantıya, BM, Arap Ligi, AB, İslam İşbirliği Teşkilatı, Körfez İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği gibi uluslararası örgüt temsilcileri ve seksen üç ülke de katılmıştır. Bu da Suriye Muhalifleri’ne verilen desteğin arttırıldığına örnek olan önemli işbirliği mekanizmalarından biri olmuştur (“Sanal”, t.y.: 1). İlerleyen süreçte bu oluşturulan mekanizmanın üçüncü toplantısı Paris’te toplanmıştır ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı anlayışı ve Suriye Yönetimi’nin meşruiyetini kaybettiği olgusu ele alınarak Suriye halkının istekleri çerçevesinde bölgedeki sorunlara çözüm üretilmesi kararı doğrultusunda işbirliği imkanlarının sağlanması ele alınmıştır (“Sanal”, t.y.: 1). Böylece, Türkiye’nin öncülüğüyle oluşturulan bu platforma, hem ülkeler hem de uluslararası örgütlerin katılımı oluşturulan işbirliğine yönelik destekleri arttırmış ve ülkelerin, Suriye’deki iç savaşa çözüm odaklı bir anlayışla politikalarını belirlemesi gerekliliği anlayışının oluşmasına sebep olmuştur.

3.3.5.)Medeniyetler İttifakı ve Barış İçin Arabuluculuk

2005 yılında İspanya’nın teklifiyle oluşturulan ve BM’nin desteğiyle bu örgütün girişimi haline gelen Medeniyetler İttifakı, Müslüman ülkeler ile Batılı toplumlar arasındaki tehdit algılarını, kutuplaşmaları ele alarak, uluslararası barışı tehdit edecek kadar artan bu algıları kültürler arası farkındalıklara saygı anlayışı çerçevesinde yok edilebileceği düşüncesiyle oluşturulmuştur (“Sanal”, t.y.: 1). Kültürler arası farklılıklara saygı anlayışının geliştirilerek, Müslüman ve Batı toplumlarının duymuş olduğu endişelerin yok edilmesini amaçlayan bu ittifak, tüm toplumların kalkınma, refah, çevre, güvenlik gibi alanlarda birbirlerine bağımlı olduklarını vurgulayarak bu alanların her geçen gün geliştiğini ve oluşan tehditler için ortak kararların alınmasını hedeflemiştir (“Sanal”, t.y.: 1). Bu hedefler etrafında Türkiye, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde barış için arabuluculuk faaliyetleri içerisinde oluşturulan işbirliği olanaklarına katılarak aktif olarak görev almıştır.

Türkiye, İspanya ile başlatılan Medeniyetler İttifakı ve Finlandiya ile oluşturulan Barış İçin Arabuluculuk Süreci ile uluslararası alanda etkisini arttırarak, güvenlik anlayışında yer alan tehdit algılarının çözümüne yönelik girişimlerini geliştirmiştir. Bu kapsamda uluslararası alanda yer alan sorunların barışçıl yollarla çözülmesi anlayışı etrafında güvenlik politikalarına yön veren Türkiye, bu anlayış etrafında bölgesel sorunlarda arabulucu rol üstlenerek, ülkeler arasındaki karşılıklı çıkara dayalı işbirliği alanını geliştirebilme vurgusuyla hareket etmiştir (“Sanal”, t.y.: 1). Eşgüdüm ve tamamlayıcılık ilkesiyle arabuluculuk rolünün uygulanmasını amaçlayan Barış İçin Arabuluculuk platformu, önleyici diplomasinin uyuşmazlıkların çözümünde hayati önem taşıdığını irdeleyerek, arabuluculuk faaliyetlerinin arttırılması gerekliliğini vurgulamıştır (“Sanal”, t.y.: 1). Böylece, bölgesel ve küresel güvenliğe tehdit oluşturan sorunların çözümünde arabuluculuk girişimlerinin önemi ortaya konulmuş ve bu girişimlere verilen destekler arttırılarak aktif olarak arabuluculuk görevinin geliştirilmesine imkan sağlanmıştır.

Türkiye’nin bölgesel işbirliğinde aktif katılımını sağladığı diğer bir mekanizma da Brezilya’nın işbirliğiyle kurulan ‘Barış İnşasında Üçlü Dayanışma’ mekanizması olmuştur. Bu süreç, uluslararası alanda yer alan sorunlar hakkında işbirliği

sağlanmasını amaçlayarak, (“Sanal”, 2013: 1). uluslararası gündemi meşgul eden konularda görüş alış verişinde bulunulmasının yolunu açmıştır. Ayrıca Türkiye, İran- Azerbaycan, Gürcistan- Azerbaycan, Azerbaycan- Türkmenistan ile üçlü mekanizma platformlarında buluşarak bölgesel işbirliği alanlarını geliştirerek bu girişimlere devam etmiş ve bu doğrultuda ulusal ve uluslararası güvenlik anlayışında yer alan tehdit olgularını yok etmek istemiştir (“Sanal”, t.y.: 1) .

Ak Parti Hükümeti değişen güvenlik anlayışı etrafında bölgesel işbirliği alanlarını geliştirerek sorunların çözümüne yönelik mekanizmaların sağlanmasına önem vermiş ve bu platformlara aktif katılım sağlamıştır. Yeni dış politika algısıyla ülkenin güvenlik anlayışını şekillendiren Ak Parti liderleri, bu çerçevede çözüm odaklı bir güvenlik anlayışını belirleyerek, karşılıklı bağımlılığın arttırılmasına önem vermiştir. Ülkeler arasındaki işbirliği alanlarını arttırmanın önemi çerçevesinde kurulan işbirliği mekanizmalarında yer alarak Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden unsurları bertaraf etmeye çalışmıştır.

3.4.)TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI ÖRGÜTLERLE OLAN İLİŞKİLERİ