• Sonuç bulunamadı

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

12 MART 1971 MUHTIRASI SONRASI ARA REJİM DÖNEMİ: FERİT MELEN HÜKÜMETİ

3. CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

1973 yılına girildiğinde, 12 Mart Muhtırasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçmiş olmasına rağmen, sıkıyönetim devam etmekte, temel sıkıntılar sürmekteydi ve kamuoyu Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenmişti. Çünkü Mart 1973’te Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın görev süresi bitiyordu. 1973 Cumhurbaşkanlığı seçimi, 12 Mart Muhtırasının, askerin ülke yönetimi üze-rindeki etkisinin sona erip ermediği bakımından önem arz etmekteydi.

27 Mayıs sonrası yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde de askerin müdahalesi yaşanmıştı. 15 Ekim 1961 genel seçimlerinden sonra asker içinden bir grup, “21 Ekim Protokolünü” yayınlayarak, TBMM açılmadan

önce bir müdahalenin yapılacağını açıklamışlardır. Cumhurbaşkanı Cev-det Sunay’ın araya girmesi ile bu protokolün uygulanması engellenmiş-tir. 24 Ekim’de sivillerin yayınladığı “Çankaya Protokolünde”, “Siyasal partiler cumhurbaşkanlığı seçiminde aday göstermeyecekleri ve Cemal Gürsel’e oy verilmesi için siyasal partiler çalışacakları” vurgulanmıştır.

26 Ekim’de TBMM’de yapılan oylamada Cemal Gürsel, Cumhurbaşkanlı-ğına seçilmiştir (Çavuşoğlu, 2019: 39).

Dönemin Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler’in adaylığı gündeme gelince, asker, Gürler’in seçilmesi için çalışmalara başladı. Bu doğrultuda, Yüksek Komuta Konseyi Başkanı Muhsin Batur, CHP lideri Bülent Ecevit ile görüştü. Demirel ise görüşme teklifini kabul etmedi. Bunun üzerine hem Faruk Gürler’i destekleyen hem de AP lideri Süleyman Demirel’i he-def alan bir bildiri TSK tarafından 21 Şubat’ta yayımlandı. Bildirinin tam metni şöyledir: “1. Sorumsuz veya sorumluluğunu idrak etmeyen bazı po-litikacılarla sapık ideoloji ve çıkar çevrelerinin, memleketin yüksek men-faatlerini hiçe sayarak ve Silahlı Kuvvetlerin vakur bir anlayış içerisinde bulunmasından cüret alarak, son aylarda gittikçe temposunu arttıran yer-siz beyan ve yorumlarda bulunmaları esefle müşahede olunmaktadır.

2. Türk vatanı ve milletini maruz kaldığı yok olma tehdidinden kurtar-mak ve güvenli bir geleceğe kavuşturkurtar-mak amacı ile verilmiş olan 12 Mart muhtırasının Silahlı Kuvvetlere yüklediği sorumluluğun idraki içerisinde bulunan Yüksek Komuta Heyeti; Silahlı Kuvvetlere ve 12 Mart muhtırası-na doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yöneltilen küçük düşürücü ve kış-kırtıcı sataşma ve beyanların son bulmasını, Muhtıranın gereği olan yurtta huzur ve istikrarın sağlanması ve devamını, Reformların gerektiği şekilde ve bir an önce tahakkuk ettirilmesini, Siyasi partiler ve seçim kanunlarının milli iradeyi adil bir şekilde tam olarak yansıtacak bir temsile ve dürüst se-çime imkân verecek hale getirilmesini, Böylece içinde bulunulan bunalım ve olağanüstü durumdan bir an evvel çıkılarak normal döneme arızasızca geçilmesini sağlamak amacıyla sarf edilecek çabalar konusunda, başlıca siyasal partilerimizin, kontenjan, Milli Birlik ve bağımsız grupların lider kadroları ile fikir teatisinde bulunmak üzere görüşme ve temaslar yapılma-sını yurt yararına mülahaza etmiştir.

3. Bu amaçla davet olunan bütün parti ve grup liderleri; bu görüşme-lere büyük bir içtenlikle katılmışlardır. Yalnız Adalet Partisi genel başkanı, kendisine özgü bazı nedenlerle yapılan davetlere icabet etmekten kaçın-mıştır. Liderler ve beraberlerindeki heyetlerle yapılmış olan bu görüşme-ler, şahıs, zümre, parti ve hükümet icraatı bahse konu edilmeksizin samimi bir hava içerisinde cereyan etmiş olup, bu hususta yanlış istikametlere ya-yılmasına çalışılan her türlü haber ve yorumların hakikat ile hiçbir ilgisi yoktur Keyfiyet kamuoyuna saygı ile duyurulur. ” (Batur, 1985: 398).

Cumhurbaşkanlığı seçiminden çok kısa bir süre önce, 6 Mart 1973’te aralarında dört kuvvet komutanının yer aldığı, elli iki komutanın katılımı ile “Genişletilmiş Komuta Konseyi” toplantısı yapıldı. Toplantıya katılan-ların 15’i asker, 6’sı sivil, 19’u sivil ya da asker kökenli bir ismin Cumhur-başkanı olmasını isterken; 4’ü mevcut CumhurCumhur-başkanın görev süresinin uzatılmasını, 3’ü de seçimlere müdahale edilmemesi yönünde görüş bildir-mişlerdir (Batur, 1985: 372-374). Askerin çizdiği Cumhurbaşkanı tipinde, hem 27 Mayıs’ı hem de 12 Mart’ı savunan, Ulu Önder Mustafa Kemal’in ilkelerini benimseyen ve uygulayan, DP ve AP çizgisinde olmayan, asker ve siyasetçilerle iyi ilişkileri olan ve halkın isteklerini siyasete taşıyan bir kişi figürü öngörülmüştür (Dursun, 2003: 84).

Faruk Gürler’in adaylığı ortaya çıkınca, AP lideri Süleyman Demirel, Gürler’e karşı olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir: “AP meclis grubu, mil-letvekilleri ve senatörleriyle birlikte Gürler’e oy vermeyecek. Her siyasal dar boğazda, her siyasal dönemeçte bilinçle davrandıkları gibi davrana-caklar ve tarihsel görevlerini yerine getireceklerdir. Buna bütün kalbim-le inanıyorum.’’(Arcayürek, 2014: 224-25). Demirel, ordunun siyasetin içinde olmasını istemediğinden ve 12 Muhtırası sonrası askerin baskısı ile başbakanlıktan istifa ettiği için, asker olan Gürler’in adaylığına karşı çık-mıştır. CHP Meclis Grubu, Faruk Gürler’in adaylığında izlenecek yol için toplanmış ve sert tartışmaların yaşandığı bu toplantıda, 46’ya karşı 48 oy ile ilk oturuma katılmama kararı alınmıştı. Fakat bu karar rağmen CHP Genel Sekreteri Kamil Kırıklıoğlu’nın aralarında olduğu 31 milletvekili ilk oturumda oy kullanmıştı (Çavdar, 2019: 220).

Askerin adayı dönemin Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler oldu. Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler’in Ağustos 1971’de emekliye ayrılma-sı gerekiyordu. Fakat görev süresi bir yıl uzatıldı. Ağustos 1972’de Genel-kurmay Başkanı Memduh Tağmaç, komutanların baskıyla emekliye ayrıl-dı ve Gürler’in Genelkurmay Başkanı olmasıyla Cumhurbaşkanlığı yolu Faruk Gürler’e açılmış oldu (Akşin, 2005: 267). Dönemin Milli Savunma Bakanı Mehmet İzmen, Faruk Gürler’in kontenjan senatörü seçilmesi için 5 Mart 1973’te görevinden istifa etmişti. İzmen’den boşalan senatörlüğe, Cumhurbaşkanı tarafından Faruk Gürler atanmış, bir gün sonra da Genel-kurmay Başkanlığından istifa etmiştir. Böylece, Faruk Gürler’in Cumhur-başkanlığı adaylığı önünde hiçbir engel kalmamıştır.

13 Mart 1973 günü Cumhurbaşkanlığı seçimi başladı. Cumhurbaşkan-lığı seçimlerinin başlamasıyla üst düzey komutanlarda Meclise gelerek, siyasiler üzerinde baskı kurmaya çalıştılar. Cumhurbaşkanlığı seçimine üç aday katıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi için ilk oylama 13 Mart 1973 günü yapıldı. Seçime Faruk Gürler, AP’nin adayı Cumhuriyet Senatosu Başkanı Tekin Arıburun ve Demokratik Parti lideri Ferruh Bozbeyli katıldı. Hiçbir aday yeterli çoğunluğu sağlayamayınca, 20 Mart’ta, Faruk Gürler ve Tekin

Arıburun adaylıktan çekildiler ve yeni çözüm yolları aranmaya başlandı (Çetin, 2016: 196).

Meclis’teki dört oylamada hiçbir adat yeterli çoğunluğu sağlamayın-ca, mevcut Cumhurbaşkanı Sunay’ın görevinin iki yıl uzatılması gündeme gelmiştir. AP ve CHP dışındaki siyasi partiler, bu öneriye sıcak bakmamış-lardır. 303 milletvekilinin imzası ile verilen anayasa değişikliği teklifi, 22 Mart 1973 günü Meclis’te oylanmış ve 299 oyla, 1 oy eksikle reddedil-miştir. Teklif, reddedilmesine rağmen, Cumhuriyet Senatosu’nda da gö-rüşülmüştür. Tabi senatör İsmet İnönü, bu anayasa değişikliğine “Süresini doldurmuş bir insan, bu görevi yerine getirmiş olur. Bunu bir tertiple çöz-mek istemesi siyasal yaşamın en büyük zehrini teşkil eder. Anayasayı de-ğiştirecek olursanız bu takdirde bugüne kadar olanlar sürecektir.’’ sözleri ile karşı olduğunu belirtmiş ve Senato’da yapılan oylamada anayasa değişikliği reddedilmiştir (Çavdar, 2019. 221; Arcayürek, 2014: 232-33).

Sunay ile ilgili anayasa değişikliği kabul edilmeyince, siyasal par-tiler çok vakit geçirmeden bir aday üzerinde anlaşabilmek için yoğun bir çalışma dönemine girmişlerdir. Yapılan görüşmeler sonucunda AP, CHP, GP dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhittin Taylan’ı Cumhurbaşkanlığına aday olarak göstermişlerdir. Muhittin Taylan’ın Cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi için Cumhurbaşkanı tarafından senatör olarak atanması gerekmekteydi. Fakat Cumhurbaşkanı Cevdet Su-nay, Taylan’ın senatör olarak atanmasını diğer bir ifade ile Taylan’ın Cum-hurbaşkanı olmasını uygun görmemiştir. Bu ortamda, AP lideri Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı için üç önerisi olmuştur. Bunlar TBMM’den bir kişinin aday olarak gösterilmesi, erken genel seçim kararının alınması ve Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesidir. Fakat bu öneriler, siya-sal partiler tarafından kabul edilmemiştir (Alatlı, 2002: 93).

Bu gelişmeden sonra siyasal parti ile hiçbir bağı olmayan, tarafsız dört kontenjan senatörü üzerinde durulmuştur. Bu dört isimden Faruk Gürler’in aday gösterilmesi söz konusu değildi. Naim Talu ve Sabahattin Özbek’in adaylığını ise CHP lideri Bülent Ecevit istememişti. Sonuç olarak, geriye kalan tek isim olan Fahri Korutürk üzerinde anlaşmaya varılmıştır (Çav-dar, 2019: 221-22). 6 Nisan 1973’te yapılan oylamaya 557 üye katılmış ve 365 oyla Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Cumhurbaşkanının seçilmesi sonrasında 7 Nisan’da Başbakan Ferit Melen hükümetin istifa-sını Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e sunması ile Ferit Melen hükümeti dönemi sona ermiştir. Siyasal parti liderlerinin adayı olan Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanı seçilirken; Faruk Gürler, 12 Mart Muhtırasının önde ge-len komutanlarından biri olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı seçilmedi. Bu durum, 12 Mart Muhtırasının hem siyasi hem de sosyal bakımdan bir etki-sinin kalmadığının göstergesidir.

4. FERİT MELEN HÜKÜMETİ DÖNEMİNDEKİ DİĞER