• Sonuç bulunamadı

BATMAN’DA YAŞAYAN KADINLARIN DİNSEL YAŞAM İLE İLGİLİ BAZI GÖRÜŞLERİNİN

İNCELENMESİ

1

Gülreyhan ŞUTANRIKULU2

1 Bu makale, 10-12 Mayıs 2018 arasında Aksaray/Türkiye gerçekleştirilen Din Sosyoloji Sem-pozyumunda sunulan bildirinin genişletilmiş ve makale formatına sokulmuş halidir.

2 Dr.Öğr. Üyesi, Batman Üniversitesi Fen/Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü, Gulreyhan.sutanrikulu@batman.edu.tr

Giriş

Kadın cinsi bütün toplumlarda nüfusun yarısını oluşturmaktadır. İnsan gözünün ilk açıldığı yer anne kucağıdır. Kadının statüsü ile dinin yorum-lanma olgusu arasındaki ilişkiye tarihsel süreçte bakıldığında, bu ilişkinin çoğu zaman açık seçik ve doğrusal, bazen de çelişkili olduğunu görüyoruz.

Çünkü dinî yorumlar, uygulandığı toplumların bazı özelliklerine uyum sağlamakta ve bazılarını da zamanla değiştirmektedir (Coşkun 2001: 190).

Dolayısıyla belli bir dinsel toplulukta kadınların durumunu ve statüsünü incelerken yalnızca dinsel yorum açısından değil aynı zamanda o top-lumun ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel yapısı açısından da göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

Göle’nin (2011: 170) de belirttiği gibi kadın konusu “tarihsellikten gündelik yaşama uzanan toplumsal dönüşümün en ayrıcalıklı konusudur”.

Çünkü kadın, bir yandan altında bir medeniyet projesi yatan tarihsel dönü-şümün, diğer yandan cinsiyet ayrımcılığı üzerine kurulu dinsel yapının en önemli mihenk taşıdır.

Araştırma bölgemiz olan Batman şehri çeşitli inanç sistemlerini, çok kültürlülüğü, farklı anlayış, yaşam tarzı ve değerler sistemini barındıran bir bölge olmaktadır. Şehir bazı semtlerinde gelenekselliği resmederken bazı semtlerinde ise yeni mimarisi, hareketliliği ve modern yaşam alanlarıyla, yeni bir kültür ve yaşam tarzını sunmaktadır. Şehirde günümüzde bile fark-lı dinlere mensup insanlar yaşamaktadırlar. Nüfusun %92’si Müslüman,

%3’ü Ezidi, %5 Hristiyan’dır.

Bazı dini toplulukların nüfus oranı düşük olsa bile, farklı 3 etnik-dini kültürel çeşitliliğin varlığı, Batman’da yaşayan kadınların dinsel yaşam ile ilgili bazı görüşlerinin incelenmesi konulu bu araştırmayı yapmamız için ana motivasyonu sağlamıştır.

Kuramsal Altyapı

a. Tarihsel Süreçte Dinsel Yorumlar ve Kadın

Kadının konumu, farklı toplumlarda hep farklı şekillerde ele alınmış-tır. Örneğin din, siyaset, kültür, hukuk gibi toplumsal unsurlar içinde kadın sürekli incelenmiştir. Bu sebeple bazı kültürlerde kadın çok değerli bir var-lık olarak tanımlanırken bazılarında ise insan yerine bile konulmamıştır.

Erkek ile kadın arasında oluşan bu farklılıkların çeşitli nedenleri olmakla birlikte, dinsel yorumların çok baskın olan etkisini de göz ardı edemeyiz.

Gerçekten de din, toplumsal ve bireysel yaşamın her aşamasında son de-rece önemli bir kurum olarak sosyal bilimcilerin dikkatini çekmiştir (Eren 2017: 2285-2291).

Berktay’ın da (2014: 15) ifade ettiği gibi dinsel yorumların, içinde yer aldığı toplumun örf ve adetlerine uyum sağladığını ve bu yorumların farklı özelliklerinin maddi koşullara bağlı olarak değişime uğradığını söylemek mümkündür. Dolayısıyla dindar bir toplulukta kadınların toplumdaki ro-lünü incelerken o toplumun bütün koşullarını göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Kadınların hem kamusal hem de özel alandaki statüsü, yaşadığı toplumların kadınlar için uygun gördüğü ve kabul edilebilir bul-duğu rollere bakılarak tanımlanmaktadır. Günümüzde kadınların müca-dele ettikleri birçok sorun, toplum ve kültür tarafından belirlenmiş olup kalıp yargılar üzerinden nesilden nesile aktarılmaktadır. Dolayısıyla bu kalıp yargılar yüzyıllar boyunca bilincimizin en derin katmanlarında yer edinerek dinlerin, kültürlerin ve geleneklerin ürünü olmaya devam etmek-teler. Özellikle de semavi dinlerde bu kalıplar insanlar tarafından mutlak ve değişmez olarak bilinmekteler. Bu kalıplar aynı zamanda ayıp kavramı adı altında dindar olmayan insanları da içine alarak onların da gündelik hayatlarını etkilerler. Dolayısıyla dinsel hayat, içerdiği her şeyiyle sadece psikolojik ve biyolojik değil aynı zamanda en güçlü toplumsal bağlardan biridir (Wach 1995: 90).

Berktay’a (2014: 18), göre kadınlar egemen kültürün oluşturduğu kalıp yargılarla mücadele ederken hem dışsal baskıya hem de kendi iç âlemlerine karşı koyarak değişime uğruyorlar. Bu kalıpların değişmesi de yenilerinin yerine gelmesiyle ancak mümkün olabilir. İşte bu konuda ka-dınların karşısına çıkan en büyük engellerden biri, dinin algılama biçimi veya dinsel yorumlar ya da dinin erkek egemen yorumudur”. Toplumdan topluma değişiklik gösteren bu yorumlama biçimleri, din adı altında meş-rulaştırılmaktadır. Bu nedenle de dinin doğasını ve işlevini anlamak en başta kadınlar açısından önemlidir.

b. Kadın Sorunları: Toplumun Kadın Algısı

Kadınlarla ilgili yapılan birçok araştırmaya göre kadınlığın tarihini ge-lenekler ve kültürel pratikler doldurmaktadır (Güven 2001: 61-70; Berktay 2003; Durmuş 2008; Özaydınlık 2014; Bingöl 2014: 108-114; Kocacıoğlu:

2019; Ökten 2009: 302-312). Her kültür kadın ve erkeğin davranışlarını kendi içinde barındırmaktadır. Her iki cinsiyet de bulunduğu kültür içinde kendilerine adanmış olan rollerine uyum göstererek toplumdaki sosyal dü-zenin devamlılığını sağlamaktadır. Çünkü birçok birey, bulunduğu toplum-da o topluma ters düşmemek için cinsiyet rollerini yerine getirmeye çalışır (Akıncı vd. 2015: 780). Bu rollerin belirlenmesinde anne-baba, kültürel çevre, kitle iletişim araçları vb. birçok öğe yer almaktadır. Toplumumuzda kalıpların belli ölçüde değişmesi Cumhuriyet devrimleriyle olmuştur. Bu da verilen eğitim sonucu kadının toplumsal hayata kazandırılması ve doğru din eğitimi ile sağlanmıştır.

Geçmişten günümüze kadar kadınlar çalışma hayatında birçok engel-leyici faktör ile karşılaşmaktadır. Özellikle de meslek edinme ve kendini geliştirme süreçlerinin her birinde çeşitli baskılar ve sorunlarla karşılaş-maktadırlar. Kadınların bulundukları toplumda, çalışıyor olmalarından dolayı olumsuz değerlendirilmeleri, eşlerinin ya da babalarının kıskançlık yapmaları, kadınların sadece ev işi yapmakla yükümlü oldukları algısı, na-mus ile ücretli çalışmanın çatışma halinde algılanması, toplum açısından kadınların sosyal değerler ve normlar ışığında kariyerlerinin hangi engel-lere takıldığının kanıtı olarak görülmektedir. Verilerimize göre kadınlar, çalışma hayatını ve bu hayat yoluyla ekonomik özgürlük kazanmayı önem-semektedirler.

Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, günümüzde modern kadın kimliği geleneksel kültürel kodlar ile küresel sosyo-ekonomik düzenin öngördü-ğü kadın imajları arasına sıkıştırılmıştır. Çünkü çalışan birçok kadın er-keklerle eşit olabilme yönündeki çabasında, ne toplumdan ne de eşinden destek görmektedir. Toplumda belli bir saygınlığa sahip olması için kadı-nın bulunduğu toplumda kadınca yaşaması gerekmektedir. Buna rağmen çoğu zaman kariyeri bile toplumsal kurallara bağlı olarak gelişmektedir.

Özellikle toplumda kadına yüklenen rollerin dinsel yorumlar ve gelenekler tarafından meşrulaştırıldığı yargısı savunulmaktadır. İlgili önceki yerinde de değindiğimiz üzere birçok cinsiyet çalışmalarında ideal kadın ilişkisinin üretilmesinde dinin belli bir tasarım planı sunduğu ifade edilmektedir. Bu çok konuşulan konu hakkında birbirine tamamen zıt olan görüşler yine İslam adına farklı kişiler tarafından önerilmekte ve savunulmaktadır. Ka-dınlar, üzerinde en çok konuşulan varlık olmalarına rağmen İslam’da kadın konusu gündeme geldiğinde genelde dayatılan ve önerilen görüşlerden bi-risi Allah’ın emri, Peygamber’in kavlidir (Durmuş 2008: 155). Coşkun’un da belirttiği gibi: Aslında kadınların kadınlık ve daha çok insanlık rollerini ve toplumsal işbirliğine katılmalarını daha çok ev içinde ve ev hayatında gerçekleştiriyor olmalarının sebebi insanlık tarihinin başlangıcına kadar geri götürebilecek olan bir sosyolojik vakadır. Belki de pek çok toplumda dini bir yaşamı değil tanrısal metnin arkasına gizlenen gizli bir erkeksi günahkârlığın içten içe toplumda yayılışından başka bir şey değildi. Oysa Tanrı katında günahın da takvanın da cinsiyeti yoktur (Coşkun 2001: 90).

Araştırmamızın verileri kadınların çoğunun bu dayatmaların dinden geldi-ğine inanmadığını göstermektedir.

Dini algının oluşumunda eğitimin, kültürün, toplumsal yapının ve coğrafyanın önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Din ve eğitimin her ikisi de insan yetiştirme amacını gütmektedir. Dinin verdiği eğitim insanı kâmil yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Aynı amaç dini olmayan eğitimde de mevcuttur. Din ile kültür arasında da karşılıklı ilişki söz konusudur. Kutsal mabetler, dinî ritüeller, ayin ve törenler dinin kültürel tezahürleri olarak

ortaya çıkmıştır. Örneğin Eski Yunan’da olimpiyat oyunları, değişik kül-türlerdeki dans figürleri, Şamanizm’deki ritüeller ve Zerdüştlükteki ateş ve sema dinin kültürel tezahürü olmaktadır. Toplum tiplerinin dini şekil-lendirdiği de bir gerçektir. Örneğin İslam dininin Arap, Fars ve Türk algısı arasındaki farklar bunun en güzel örnekleridir. Her toplumun kültürü ve gelenekleri dini algıyı etkilediği için bu farklar ortaya çıkmıştır. Aynı du-rum Yahudilik, Hristiyanlık ve diğer dinlerde de mevcuttur. Örneğin doğu Hristiyanları ile batı Hristiyanlarının inançlarındaki farklarda geleneklerin, kültürün ve coğrafyanın etkisi oldukça baskındır (Tanrıverdi 2018: 595).

Din, insan hayatında geçmişten bugüne dek süren, şekillendirici ve yönlendirici toplumsal bir olgu olarak tanımlanmaktadır. Din, yaşamımıza getirdiği kurallarla sosyal hayatı düzenler. Toplumda birlik-beraberlik ru-hunun, yardımlaşmanın ve adalet anlayışının var olması gibi pek çok ahlaki durumu tesis eder. Dinî kurallar insanları iyi ve faydalı alanlara yönlendirir ve toplumsal değerlerin yerleşmesini sağlar (Sağır vd. 2017:594). Din; ev-renin var oluşu, canlıların doğumu, ölümü ve ölümden sonraki süreçleri ile ilgili pek çok soruya cevap verir. Bu da insanlara mütevazı olmayı, sorum-lu davranmayı ve ahlaklı yaşamayı öğretir (Abuzara 2017: 51). Topsorum-lumun temelini teşkil eden aile kurumu dinin belirlediği kurallarla sağlam bir yapı oluşturur. Din bir toplumdaki birlik ve beraberlik duygularını geliştirir ve toplumsal dayanışmayı sağlar.

Bütün bu nedenlere dayanarak Batman kadınlarının dinsel yaşam ile ilgili görüşlerine dair bir incelemenin önemli olduğu düşüncesini taşıyo-ruz. Diğer yandan Batman’da kadın algısı üzerine herhangi bir çalışma bu-lunmamaktadır. Ancak Batman’daki kadın intiharları ile ilgili bir çalışma, Batman’daki kadın algısında geleneklerin etkili olduğunu ortaya koymak-tadır (Görmeli vd. 2018: 94).

Yöntem

Bu çalışmada farklı inanç sistemlerinin ve kültürlerin bir arada yaşa-masından yola çıkılarak kadınların din algısı ve dinsel yorumlarının kadının eğitim ve çalışma hayatına etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla araştırmamız Batman şehri ile sınırlı olarak 37 Sünni Müslüman, 7 Alevi Müslüman, 2 Hıristiyan ve 6 Ezidi olmak üzere toplam 52 kişi üzerinde gerçekleştiril-miştir. Araştırma mülakat şeklinde yapılmış olup katılımcılara aşağıdaki sorular sorulmuştur:

Din nedir?

Dini yaşamak sizce ne demektir?

Kadın dinin neresindedir (kadınlar dinin kadınla ilgili hükmünü ne kadar biliyorlar)? Dinde kadın ve özgürlük konusunu açıklayınız.

Din, kadın eğitimi ve kamusal alanda kadın konusunda düşünceleriniz nelerdir?

Bulgular

Kadınlarla yüz yüze görüşme yapılarak din ile ilgili sorular soruldu.

Bu sorulara alınan farklı yanıtlar iki üst başlık altında sınıflandırılabilir:

Kadınlarda Din Algısı

Yapılan görüşmelerde Sizin için din nedir? Dini yaşamak sizce ne de-mektir? sorusuna Müslüman katılımcıların çoğunun neredeyse aynı ceva-bı verdiğini söyleyebiliriz. Diğer din ve mezheplerin yanıtları biraz daha farklıdır. Din, Kuran’dır, namazdır, oruçtur, ahirettir. Aynı zamanda da M.

K. Atatürk’ün ilkelerine göre yaşamaktır. (Ev hanımı, 51. Arap); Tam nedir bilmiyorum, bizi aşan bir şeydir din. Bu dünyada yaşadıklarımızdan öbür dünyada ödül ve ceza aldığımız şeydir. (Ev hanımı, 62. Kürt); Din, kişinin doğduğu ülkedeki çocukluğundan beri aşılanmış olan kültür, gelenek ve göreneklerdir. (Öğretmen, 30. Rus); Çok kutsal bir şeydir, insana doğru yol gösterir. Hayata tutunmak için insanın bir inancı olmalı. Din tapmak demektir. (Ev Hanımı, 24. Ezidi); Din Allah’a inanmaktır. Bilinmeyendir.

Din insanları terbiye eder. (Ev hanımı, 58. Kürt); Din inanç, dua, saygı, sevgi, akraba bağlarıdır. (Bekâr, 22. Ezidi); Din kendine ve Allah’a inanç-tır. (Ev Hanımı, 42. Rus); Din ahlaktır, başka insanların hakkına girme-mektir, dürüst yaşamaktır. İster namaz kıl ister kılma, için dışın bir olsun, kimseye zarar verme dürüst ol yani eline, beline ve diline hâkim ol yeter.

(Sağlık görevlisi, 51. Alevi); Din rahmettir, melek Tavuz’a inanmaktır. (Ev Hanımı, 71. Ezidi); Din insanın içini ferahlatan, sıkıştığımız zamanlarda huzur veren bir duygudur. (Temizlik görevlisi, 52. Kürt); Din kültürdür, ayrıca kendini bilmektir. İnsana aidiyet duygusunu veriyor din. (Bekar, 20.

Ezidi); Çok güzel bir şey, inanmak, inançlı olmak, yoksa hayatın anlamı olmazdı. (Akademisyen, 50. Kürt); Din benim her şeyimdir, namusum, ço-cuklarım ve onların geleceğidir. (Ev Hanımı, 52. Kürt); Benim için insana dair her şeydir din, anlamı ve önemi çok geniş bir dünyadır din. (Ev hanı-mı, 54. Ezidi).

Bu yanıtlar Müslüman Sünni grupların daha çok dinin amel bölümüne ve aileye olan etkisine önem verirken Müslüman Alevi gruplar dürüstlüğe, kimseye zarar vermemeye ve iç temizliğine önem vermektedir. Hıristiyan-lar ise sevgi, şefkat, kültür, aidiyet duygusu ve tüm insanHıristiyan-ların kardeşliğine önem vermektedirler. Ezidilerin görüşü de aşağı yukarı Alevi ve Hıristiyan görüşlerine yakındır.

Kadın dinin neresindedir (kadınlar dinin kadınla ilgili hükmünü ne kadar biliyorlar)? sorularına verilen cevaplarda: Kadınlar hep eziliyor, ama dinde öyle bir şey yok. Kadınları ezenlerin, dövenlerin hepsi dinleri

ve imanları eksik insanlardır. Dinini tam yaşayan insan karısına işkence etmez. Kur’an’da kadınları dövün, işkence yapın diye bir ayet yoktur. (Ev Hanımı, 62. Kürt); En önemli görevi anneliktir. Özgürdür, evde örnektir, çocukların aynasıdır. (Ev Hanımı, 42. Rus); Bizim inancımızda kadın er-kek ayrımı yok hatta ibadetlerimizi birlikte yaparız. (Ev Hanımı, 54. Ezidi);

Dinimiz kadına çok değer vermiştir, zaten hadislerde de “Cennet annelerin ayakları altındadır” denmektedir. Dinimizde kız erkek çocuk ayrımı yok-tur, bunu biz yapıyoruz. Gelinim kız çocuğu doğurunca üzülüyorum, çünkü erkek çocuk soyun devamıdır; kız ise başkasına gidiyor. Dinimizde bu ayrımı yapmanın günah olduğunu biliyorum, ama bu huyumu bırakamıyo-rum. (Ev Hanımı, 57. Kürt); Din düşünce, davranış ve ilişki özgürlüğüdür.

(Öğretmen 30. Rus); Kadınlar erkeklerin kölesidir. ( Ev Hanımı 51. Arap);

Ataerkil yapı az da olsa var, yine kadına saygı vardır, yani eşitiz de diye-bilirim. (Ev Hanımı, 54. Ezidi); Dine göre kadın eşine itaat etmeli, onun izni olmadan hiç bir şey yapmamalı. (Ev Hanımı, 87. Arap); Dinde kadın erkeğin hükmü altındadır, kadının yerini erkek belirliyor. (Ev Hanımı, 27.

Kürt); Dinde kadına değer veriliyor, fakat toplum buna uymuyor, kadına çok eziyet ediyor. (Ev Hanımı, 52. Kürt); Kadın çok önemli bir yerde. Bi-zim inancımıza göre güneşi kadınlar doğurur. (Genç Kız, 20. Ezidi); Ön yargıların aksine din, kadını sadece evde oturan ev hanımı, çocuk bakıcısı ve ev işlerinin düzenleyicisi olarak görmemektedir. Kadın toplumun diğer yarısı ve en önemli direğidir. (Öğretmen, 28. Türk).

Yukarıda alınan cevaplara göre, aslında bütün dinler kadınlara önem veriyor. Bu önemi bozan din dışı gelenekler ve kişisel eğilimler oluyor.

Batman’da yaşayan ve çeşitli din ve mezheplere mensup kadınların din algısı; ilgili oldukları dinlerin, mezheplerin ve kültürün genel ilkeleri ile de bağlantılıdır (Çelik 2014: 2010-2019; Şahin 2011: 263-284; Baseri 2014: 123-127; Turan 1986: 137-171). Günümüzde yaşanan hızlı değişim ve yükselen eğitim seviyesine rağmen toplumda kadının aleyhine var olan algının kültürel kodlara bağlı olduğu bir gerçektir. Zira erkeğin ve kadının toplumsal rolleri kültürün en belirleyici unsuru olan din tarafından veya din adı altında meşrulaştırılarak şekillenmektedir. Bu sorunların çözülebil-mesi için de din ve geleneğin iyi anlaşılması gerekmektedir. Dinde kadının yeri açık bir şekilde ortaya konulmasına rağmen, toplumlarda kadının yeri ve konumu halen tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Bu anlamda toplumdaki kadın sorununun çözümünde önemli bir yeri olan dinin iyi an-laşılması gerekmektedir (Kaval 2016:322).

Dinsel Yorumların Kadın Eğitim ve Çalışma Hayatına Etkileri

Kamusal Alan, Kadın ve Din konusunda sorulan soruya alınan cevap-lar şöyledir: Görüşmecilerin bazıcevap-ları kız çocukcevap-larının okumasını ve

ça-lışmasını gelenek ve namusla özdeşleştirmekteler: Din, kadın çalışmasın okumasın demiyor. Kuran’da öyle bir şey yoktur. Ama bizim imamlar bile kızlarını okula göndermiyor. Onlara göre her şey erkek çocukları içindir.

(Ev hanımı, 62. Kürt); Dinde kadın kocasına itaat etmeli. O izin verirse namusuyla çalışabilir. Kadın önce din eğitimi almalı, sonra meslek sahi-bi olasahi-bilir. (Ev hanımı, 87. Arap); Kadın yoğun sahi-bir şekilde çalışmalı. Di-nimiz kadına çalışma demiyor, ama biz Arap kültürünü yaşadığımız için dinin özünü ihmal ediyoruz. Kadın okumalı ve çalışmalı, çünkü çocuklara kültürü ve dini öğreten ilk başta kadındır. (MEB öğretmen, 50. Kürt);

Özgüveninin olması için çalışmalıdır. (Ev Hanımı, 42. Rus); Kadın ken-dini bildikten sonra problem yok, her alanda çalışabilir. Bir meslek sahi-bi olamadığım için çok üzgünüm. Maalesef içinde bulunduğumuz toplum yapısı bizi de etkilemektedir, yoksa bizim inancımızda kadın erkek ayrımı yok. (Ev Hanımı, 71. Ezidi); Dinini yaşarsa çalışabilir. Yabancı erkeklerin bizi açık görmesi yasaktır. Ama erkek doktora gidiyoruz, ne yapalım hasta olunca mecburuz. (Ev hanımı, 57. Kürt); Kadınlar sadece evde oturacak diye bir ayet yoktur. Okumalı ve çalışmalı. İlk eğitimi anne verir çocuğa.

Bu yüzden anne ilim sahibi olmalı. İlim almak, araştırmak her Müslümana farzdır. Kuran ayetinde: Hiç bilenle bilmeyen aynı olur mu? Diyor. (Ev ha-nımı, 52. Kürt); Modernlik ve dindarlık anlamında tam bir orta yol arayı-şında kadın şimdi. Medeni kanun ile kazanan haklardan sonra Türk kadını modern Türk toplumunda tam da layık olduğu yerdedir. Zaten bunu da M.

K. Atatürk’e borçluyuz. Kadınların eğitimsizliği dünyayı felakete götürür.

(Öğretmen, 52. Arap).

Bu cevaplardan anlaşılacağı üzere kadınların büyük ekseriyeti, kadı-nın okumasından ve iş güç sahibi olmasından yanadır. Az bir kısmıkadı-nın, dini yanlış yorumlayarak veya geleneklerin etkisiyle, aksi görüşte olduklarını söylemek mümkündür.

Din ve Kadın Eğitimi ile ilgili olarak sorulan soruya da şöyle cevaplar alınmıştır: Yapılan görüşmelerde katılımcıların bir kısmı eğitimin kadınlar için çok önemli olduğunu, eğitim alamadıkları için üzüldüklerini ve eği-timsizlik yüzünden birçok kadının acı çektiğini, birçok haksızlıklara uğ-radıklarını dile getirmişlerdir. İslam kadına ve erkeğe eğitimi emrediyor.

Ayrıca kadınların eğitimsizliği dünyayı felakete sürükler. Bu yüzden cin-siyet eşitsizliğine son verilmeli. Kadınların eğitimi toplum içinde doğru yerde olmak ve ülkenin gelişimi açısından çok önemlidir. (Öğretmen, 53.

Arap); Dini anlamak için zaten kadının eğitimli olması lazım. (Öğretmen, 30. Rus); Özellikle kadın okumalı bence. Çünkü annenin bilinçli olması çok önemli neslin devamı için. Okumadığım için çok üzgünüm. Üniversite sınavını da kazandım, toplum baskısından dolayı babam göndermedi. Fır-satım olsa yine okurum. (Ev Hanımı, 24. Ezidi); Kız çocuklarının eğitilme-mesi yanlış bir düşüncedir. Kızlar okutulmazsa kocalarına mahkûm

olur-lar. Bu da aile yapısını olumsuz yönde etkiler. (Hemşire 34. Arap); Ayakta durmak için her zaman eğitimli olmalı. Din tercih meselesidir, eğitimli kadın daha çok inançlıdır. (Ev Hanımı, 42. Rus); Kızımın benim hayatımı yaşamasını istemem. Biz eğitimsizlik yüzünden çok aşağılandık. Doğu’da kadınlar eğitimsizlik yüzünden dolayı çok acı çekiyorlar. (Ev Hanımı, 35.

Kürt); Bir kadın ahlaklı, sağlıklı çocuklar yetiştirerek topluma çok fayda-lı olabilir. Bu yüzden kadın eğitimden uzak kalmamafayda-lıdır, yaşadığı zama-na göre çocukları yetiştirmelidir. (Ev Hanımı, 50. Arap); Kocam benimle hiç bir şey paylaşmıyor, hiçbir konuda benden fikir almıyor. Beş çocuğum var. Eğitimsizlik yüzünden çok zorluklar yaşadım, çok aşağılandım, kızım benim kaderimi yaşasın istemem. Bunun için okuması şart.” (Ev Hanımı, 27. Kürt); Kadın okumalı. Okumadığım için çok pişmanım, cahil olmak çok kötü. (Temizlik Görevlisi, 39. Kürt); Çok yetersiz, en çok kadınların eğitilmesi gerekiyor, çünkü yeni nesli değiştiren kadındır. Tersi olursa hiç-bir şekilde ilerleyemeyiz. (Akademisyen, 46. Kürt); Hem dini okulda hem de devlet okulunda okumalı, meslek sahibi olmalı ve bu zamanda kocasına muhtaç olmamalı. (Ev Hanımı, 51. Arap); Hayatın her alanına kadın elinin değmesi şart. Geçmişte kızlar okutulmadığı için bölgemiz her konuda fazla

Kürt); Bir kadın ahlaklı, sağlıklı çocuklar yetiştirerek topluma çok fayda-lı olabilir. Bu yüzden kadın eğitimden uzak kalmamafayda-lıdır, yaşadığı zama-na göre çocukları yetiştirmelidir. (Ev Hanımı, 50. Arap); Kocam benimle hiç bir şey paylaşmıyor, hiçbir konuda benden fikir almıyor. Beş çocuğum var. Eğitimsizlik yüzünden çok zorluklar yaşadım, çok aşağılandım, kızım benim kaderimi yaşasın istemem. Bunun için okuması şart.” (Ev Hanımı, 27. Kürt); Kadın okumalı. Okumadığım için çok pişmanım, cahil olmak çok kötü. (Temizlik Görevlisi, 39. Kürt); Çok yetersiz, en çok kadınların eğitilmesi gerekiyor, çünkü yeni nesli değiştiren kadındır. Tersi olursa hiç-bir şekilde ilerleyemeyiz. (Akademisyen, 46. Kürt); Hem dini okulda hem de devlet okulunda okumalı, meslek sahibi olmalı ve bu zamanda kocasına muhtaç olmamalı. (Ev Hanımı, 51. Arap); Hayatın her alanına kadın elinin değmesi şart. Geçmişte kızlar okutulmadığı için bölgemiz her konuda fazla