• Sonuç bulunamadı

Cumhurbaşkanınca Tesis Olunan İşlemler

C. İPTAL DAVÂLARINDA DAVÂL

1. Cumhurbaşkanınca Tesis Olunan İşlemler

Türk parlamenter hükûmet sisteminde yürütme, iki başlı bir yapı arz etmektedir99. Bir tarafta Cumhurbaşkanı, diğer tarafta Başbakan ve Bakanlar Kurulu (hükûmet) yer almaktadır. Cumhurbaşkanı, yürütmenin bir parçası olmakla birlikte, esas itibâriyle, devletin başı ve ülke bütünlüğünün simgesidir100. Türk hükûmet

sisteminde, Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu bulunmamaktadır.

Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu aynı zamanda onun yetkisizliğini ifâde etmektedir. Çünkü Kamu Hukukunda kural olarak yetki ve sorumluluğun paralel olması gerekir101. Anayasa, Cumhurbaşkanının siyasal sorumsuzluğunu, karşı imzâ kuralını getirmek suretiyle kabûl etmiştir (AY.m.105/1). Ancak bunun yanında, Cumhurbaşkanının tek başına, diğer bir anlatımla, Başbakan ve bakanların imzâsına gerek olmaksızın yapabileceği bir işlemler kategorisi oluşturulmuştur.

Anayasa, Cumhurbaşkanınca tek başına yapılan işlemlere karşı yargı yolunu kapalı tutmuştur (AY.m.125/3). Bu nedenle, bu işlemlerin iptali için ne idarî mahkemelerde ne de diğer yargı merciilerinde davâ açılamaz. Anayasayla yargı yolu kapatılan Cumhurbaşkanının bu işlemleri, İYUK’un 2’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında, “Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler” biçiminde ifâde edilmiştir.

“Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler, onun, bakanlar ve Bakanlar Kurulu ile birlikte yaptığı tasarruflar dışında kalan; tek başına ve sırf kendi tercihlerine göre yaptığı işlemlerdir”102. Bir işlemin, Cumhurbaşkanı tarafından, tek başına yapılmasıyla, doğrudan yapılması tam olarak örtüşmese de, burada kastedilen, Cumhurbaşkanının, bir başka organ, kurum ya da idarî makamın katılımı olmaksızın yaptığı işlemlerdir103. “Başka bir idarî makamın katılımından kasıt; idarî işlemin, başka bir idarî makamın önerisi veya aday göstermesi sonucu alınması ya da işlemin

99ÖZBUDUN, Ergun, Türk Anayasa Hukuku, 7.Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2002, s.330;

ATAR, Yavuz, Türk Anayasa Hukuku, 3.Baskı, Mimoza Yayınları, Konya 2005, s.142; TEZİÇ, Erdoğan, Anayasa Hukuku, 5.Bası, Beta Yayınevi, İstanbul 1998, s.400; ERDOĞAN, Mustafa,

Anayasa Hukuku, 3.Baskı, Orion Yayınevi, Ankara 2005, s.29. 100TEZİÇ, s.400.

101TURHAN, Hükûmet Sistemleri ve 1982 Anayasası, DÜHF Yayınları, Diyarbakır 1989, s.51;

ÖZBUDUN, s.330; ERDOĞAN, s. 26.

102

KARAVELİOĞLU, s.401.

Başbakanın veya ilgili bakanın imzâsını da taşıması koşuluyla hukukî varlık kazanmasıdır”104.

Anayasanın 104’üncü maddesinde, Cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargı ile ilgili bir takım görevler verilmiştir. Cumhurbaşkanına, bu görevlerin bir kısmı devletin başı olması sıfatıyla; bir kısmı ise hükûmetin başı olması sıfatıyla verilmiştir105. Devletin başı olması sıfatıyla verilenler, siyasal nitelikte görevler olduklarından, Cumhurbaşkanı, bu görevlerden kaynaklanan yetkileri tek başına kullanır106. Hükûmetin başı olması sıfatıyla tanınan yetkiler ise idarî nitelikte olup, kural olarak Cumhurbaşkanı bu yetkileri tek başına kullanamaz107. Bu kural, parlamenter demokrasinin bir gereği olup, karşı imzâ kuralı olarak adlandırılmaktadır108. Zirâ parlamenter demokraside siyasal sorumsuzluğu bulunan devlet başkanının yetkileri, karşı imzâ kuralına uygun simgesel bazı yetkilerden ibaret olup, tek başına yapabileceği işlemler bulunmamaktadır109. Devlet başkanının bütün işlemlerinin karşı imzâ kuralı uyarınca Başbakan veya bakanlar tarafından imzâlanması gerekir. Nitekim anayasanın 105’inci maddesinde; Cumhurbaşkanının, anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzâlarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün karârlarının, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzâlanacağı ve bu karârlardan Başbakan ve ilgili bakanın sorumlu olacağı belirtilerek, parlamenter sisteme uygun bir düzenleme sevk edilmiştir.

Anayasa, Cumhurbaşkanının siyasal sorumsuzluğunu, karşı imzâ kuralını getirmek suretiyle kabûl etmiş olmakla birlikte (AY.m.105/1), bunun yanında, Cumhurbaşkanının tek başına, diğer bir anlatımla, Başbakan ve bakanların imzâsına gerek olmaksızın yapabileceği idarî nitelikteki bir işlem kategorisi oluşturulmuştur. Örnek olarak; Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını atamak, Devlet Denetleme Kuruluna inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak, Yüksek Öğretim Kurulu üyelerini seçmek, üniversite rektörlerini seçmek, Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve

104

CANDAN, İdarî Yargılama, s.237.

105ÖZBUDUN, s.312. 106ÖZBUDUN, s.312; GÜNDAY, s.355. 107 GÜNDAY, s.356. 108 TEZİÇ, s.404. 109ÖZBUDUN, s.330.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Askerî Yargıtay üyelerini, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek gibi idarî nitelikteki yetkilerini, Cumhurbaşkanı tek başına kullanmaktadır.

Anayasanın, hem Cumhurbaşkanının tek başına kullanacağı yetki sayısını arttırmış olmasını hem de bunlara karşı yargı yolunu kapatmış olmasını, yine anayasanın temel ilkelerinden olan hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırmak olanaklı değildir110. Zirâ hukuk devleti ilkesinin en önemli unsurlarından biri, idarenin işlemlerinin yargı denetimine tâbî tutulmasıdır. Anayasa, Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemleri yargı denetimi dışında bıraktığına göre, bu işlemler için yargı yolu kapalı olacaktır. Bu durum da hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir.

Öte yandan, Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlem kategorisinin bu kadar fazla sayıda işlemi içermesi, parlamenter sistemin temel niteliklerine de aykırılık oluşturmaktadır. Parlamenter sistemde devlet başkanlarının en önemli fonksiyonu, yasama ve yürütme işlemlerini tevsik etme fonksiyonudur111. Bu da kanunlar ve hükûmet karârnâmelerini imzâlamakla olur. Devlet başkanlarının gözetme ve tarafsız kişiliği ile çatışan partiler, guruplar ve özellikle anayasal organlar arasında hakemlik görevi bulunmaktadır112. Devlet başkanının uzlaştırmacı kişiliği ile siyasi mücadeleyi ılımlılaştırması beklenmektedir. Ayrıca devlet başkanlarının uyarı ve görüş bildirme fonksiyonları da vardır113. Bütün bu görevler icrâî olmayan yetkiler kullanmasını gerektirmektedir. 1982 Anayasası’nda ise Cumhurbaşkanına icrâî mâhiyette yetki kullanımını gerektiren birçok görev verilmiştir. Bu yetkilerin kullanımının karşı imzâ kuralına bağlanmamış olması parlamenter sistemin işleyişinde bazen tıkanıklıklara sebep olmaktadır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanının bu yetkilerinin kullanımı karşı imzâsı kuralına bağlanmalı ve Cumhurbaşkanının imzâsına, işlemi tevsik etmekden öte bir anlam yüklenmemelidir.

Sonuç olarak, mevcut anayasamıza göre Cumhurbaşkanınca, siyasal nitelikteki yetkiler ile idarî nitelikte olduğu halde anayasada Cumhurbaşkanı tarafından tek

110YILDIRIM, İdare Hukuku Dersleri I, s.35.

111GÖZLER, Kemal , Cumhurbaşkanı - Hükûmet Çatışması: Cumhurbaşkanı Karârnâmeleri

İmzalamayı Reddebilir mi?, Ekin Kitabevi Yayınları, Bursa 2000, s.16-19.

112

GÖZLER, Cumhurbaşkanı, s.19.

başına kullanılacağı belirtilen yetkilerin kullanılması suretiyle tesis edilenler dışında kalan işlemlere karşı davâ yolu açıktır. Ancak, her ne kadar, işlemin tekemmülünün Cumhurbaşkanının imzâsıyla sağlanması nedeniyle işleme karşı açılacak davâda husûmetin Cumhurbaşkanlığı’na yöneltilmesi gerektiği düşünülse de, anayasanın 105’inci maddesi uyarınca, bu işlemlerden Başbakan veya ilgili Bakan sorumlu olacağından, davâ da işlemi yürütmekle görevli Başbakan veya ilgili bakana karşı açılır. Buna göre; örnek olarak, Başbakanlık Müsteşarı atanmasına ilişkin karârnâmenin davâ konusu edilmesi halinde, husûmet Başbakanlığa yöneltilir. Aynı şekilde, bir vâliler karârnâmesine karşı açılan davâda, hasım Cumhurbaşkanlığı değil, İçişleri Bakanlığıdır.