• Sonuç bulunamadı

ÖDEMELER BİLANÇOSU VE CARİ AÇIK

2.4. Cari Açık Kavramı ve Cari Açığın Nedenler

2.4.1. Cari Açığın Nedenler

Cari açığın başlıca nedenleri, ihracatın yetersiz oluşu, ithal mallara olan talebin yüksekliği, dış borç, yatırımların artması, tasarrufların azalması, kalkınma seviyesi ve sermaye hareketleridir. Bazen bu nedenlerden biri cari açığa yol açarken bazen de birkaç tanesi yol açabilmektedir. Şimdi bu nedenleri ayrıntılarıyla ele alalım.

2.4.1.1.İhracatın Yetersiz Oluşu

İhracat, bir malın veya değerin yürürlükteki İhracat Mevzuatı ile Gümrük Mevzuatına uygun şekilde fiili ihracatının yapılması ve Kambiyo Mevzuatına göre bedelinin (bedelsiz ihracat hariç) yurda getirilmesini veyahut Müsteşarlıkça ihracat olarak kabul edilecek diğer çıkışları kapsar (Karluk, 2002b: 526).

Bir ülkenin dış alem ile olan ilişkilerinin en başta gelen unsuru ihracattır. İhracat; dış dengenin sağlanması ve milli geliri artırması yönüyle makroekonomik açıdan iki boyutlu bir öneme sahiptir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin yaşadıkları cari açık probleminin başında ihracatın yeterli seviyede olmaması gelmektedir. İhracat yetersizliğinin nedenleri; ekonominin reel yapısından kaynaklanan problemler, uluslararası piyasalarda rekabet yetersizliği, yerli paranın aşırı değerlenmesi, yabancı ülkelerin ithalat talebindeki azalmalar şeklinde sıralanabilir (Ünsal, 2006: 39).

İhracat döviz kazandırıcı kaynakların başında gelen bir gelir türü olduğu ve dış borç ödemelerinin döviz cinsinden yapılması gerektiği ve Türkiye’nin yüksek oranda dış borç stokunun olduğu gibi etkenlerle birlikte düşünüldüğünde; ihracatın yetersizliğinin cari açıkların başka bir yönden nedeni olduğu görülebilmektedir. Yetersiz ihracat, yetersiz döviz geliri ve dış borç ödeme güçlüğü anlamına gelmektedir. Bu durumda, dış borçları ödeme yolu olarak da borcu yeni borçla kapatma ve tekrar cari açık sarmalına girilmektedir (Karatay, 2008: 20).

Yabancı ülkelerin ithalat talebindeki azalma veya ithalat talebini başka ülkelere kaydırması, ülkelerin ihracatını azaltmaktadır. Ülke parasının görece değer kaybetmesi, ithal edilen ürünlerin görece daha ucuz olarak başka ülkelerden bulunabilmesi, ihracat yapılan yabancı bir ülkede meydana gelen milli gelir azalışları, ihracatçı ülkelerin ihracat imkanlarını kısıtladığı için dış açıklara sebebiyet vermektedir (Ünsal, 2006: 40).

2.4.1.2.İthal Mallara Olan Talebin Yüksekliği

İthalatın aşırı derecede artış göstermesi özellikle de ihracatın ithalatı karşılayamaz hale gelmesi cari işlemler açıklarının en önemli nedenlerinden biridir. İthalata bağlı büyüme politikaları, üretime yönelik ara malı eksikliği, yerli malların fiyatlarının reel olarak yüksek olması ve tüketici tercihlerindeki değişme gibi çeşitli faktörler ithalatı artıran başlıca sebeplerdir.

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, üretim için gerekli olan sermayenin ve ara mallarının yetersiz olması, ithalatı artıran temel etkenlerdir. Yerli paranın yabancı paralar karşısında görece değerli olması, yabancı ürünleri yerli ürünlere göre ucuz hale getirdiği için ithalat artışlarını kamçılamaktadır. Tüketici alışkanlıklarının değişmesi, moda, yurt içinde üretilmeyen yeni ürünlerin icadı, yabancı ürünlerin daha kaliteli olması gibi nedenler tüketici tercihlerini ithal ürünlere doğru kaydırabilmektedir (Ünsal, 2006: 41).

2.4.1.3.Dış Borç

Dış borçlanma, ödemeler bilançosunu iki yönlü olarak etkilemektedir. Borcun alındığı aşamada yurt içine finansal kaynak girişi olduğundan dolayı ödemeler bilançosunu denkleştirici işlev görürken anapara ve faizlerin ödenmesi aşamasında denkliği bozucu etkilere neden olmaktadır. Diğer bir ifadeyle alınış aşamasında yurt içine sermaye transferi gerçekleşmekte iken ödeme aşamasında yurt dışına sermaye transferi gerçekleşmektedir (Ünsal, 2006: 41).

Cari işlemler açığı beraberinde dış borçlanmayı getirmektedir. Bu nedenle cari işlemler açığında meydana gelen sürekli artış, dış borç stokunun giderek büyümesi anlamına gelecektir (Aydoğuş ve Öztürkler, 2006: 62). Gelişme sürecinin başlarında olan ülkelerde veya sermaye piyasalarının derinleşmediği ülkelerde borçlanma ağırlıklı yabancı finansman biçimidir. Bu nedenle, borçlanma olanaklarının varlığı, düzeyi ve koşulları yurt içi yatırım tasarruf farkının, dolayısıyla da cari açık düzeyinin önemli bir belirleyicisidir. Bununla birlikte borçlanma olanakları ile cari işlemler dengesi arasındaki ilişkinin yönüne yönelik olarak kesin bir yargı söz

konusu değildir (Aydoğuş ve Öztürkler, 2006: 102). Uluslararası faiz oranlarının yurtiçi faiz oranlarından yüksek olması durumunda dış borçlanma artmaktadır buna bağlı olarak cari işlemler açığı da artış göstermektedir.

Dış borçlanma ister kamu isterse özel sektör kesimi tarafından gerçekleştirilmiş olsun ödemeler bilançosuna kaydedilmektedir. Ülkenin dış borç stokundaki artış; direkt olarak dış borç servisini de artırmaktadır. Çünkü dış borç faiz ödemeleri, stok üzerinden hesaplanmaktadır. Bir ülkede belli bir dönemde gerçekleştirilen dış borç anapara ve faiz ödemeleri, ihracat gelirlerini aştığı takdirde dış açığın artış eğilimi hızlanmaktadır. Dış alem gelirlerinin borç servisini karşılayamaması durumunda, öz kaynaklara başvurulmaktadır. Dış borç servisinin öz kaynakla finanse edilmesi yurt dışına negatif sermaye transferine neden olmakta ve ülkenin ekonomik refah düzeyini azaltmaktadır (Ünsal, 2006: 41).

2.4.1.4.Yatırımların Artması

Dışa açık bir ekonomide yurtiçi yatırımları finanse eden parametre kamu ve özel kesim tasarrufları toplamından oluşan milli tasarruflardır. Ülke içerisinde gerçekleşen yatırım düzeyi, yeni doğal kaynakların bulunması, makroekonomik istikrarın sağlanması, yeni ürün geliştirme ve üretime elverişli teknolojilerin geliştirilmesi, yapısal reformlar gibi nedenlerle artabilir. Dolayısıyla yatırımların finansmanı noktasında tasarrufların yetersiz kalması durumunda yabancı tasarruflara ihtiyaç duyulur ve cari işlemler bilançosu açık verir (Karatay, 2008: 18).

Aynı zamanda yabancı sermaye hareketlerinin ev sahibi ülkeler üzerinde bir takım etkileri vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Ülkeye giren yabancı sermaye yatırımları döviz birikimi sağlar. Döviz birikiminin sonucu olarak ortaya çıkan ithalat ve para arzındaki artışa bağlı olarak tüketim ve yatırım harcamaları artmakta ve ulusal tasarruflar azalmaktadır. Tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışa bağlı olarak da yurtiçi hasıla artmaktadır. Ülkeye giren sermaye akımlarının durması ve ithalattaki artışa bağlı olarak ülke cari işlemler açıklarıyla karşılaşmaktadır (Calvo vd., 1996: 128).

Kamu ve özel kesim tasarruflarının yetersiz kalması durumunda yurtdışından borçlanıldığında göz önünde bulundurulması gereken iki uyarı vardır. Bu uyarılardan ilki, yurtdışından alınan borçların dış piyasalara satılabilecek türde yeni mallar üretmek üzere yapılan yeni yatırımları finanse etmek için değil de, uluslararası ticarete konu olmayan alanlara yapılması halinde ortaya çıkmaktadır. İkinci uyarı ise, hem uluslararası ticarete konu olan hem de uluslararası ticarete konu olmayan sektör firmaları için geçerli olmaktadır. Yatırımları finanse etmek için fon borçlanmak ancak ve ancak bu yatırımların getirisinin en azından borçlanılan fonların maliyetini karşılaması halinde optimaldir; aksi takdirde, gereğinden fazla borçlanan ve bunları kötü projelere yatıran bir firma neticede zarar edecektir. Yatırımların çoğu kötüleşirse bir finansal kriz yaşanacaktır (Timur, 2005: 7).

2.4.1.5.Tasarrufların Azalması

Tasarrufların yetersizliği cari işlemler açığının önemli nedenlerinden biridir. Hane halkının gelecekte meydana gelecek yüksek gelir beklentisi nedeniyle cari gelirleri çok fazla artmasa bile bir ekonomik reform veya istikrar programı tüketimde bir patlamaya (özellikle dayanıklı mal alımlarında) yol açmaktadır. Bu durumda gelir (GSMH) zamanla artarken bugünkü cari tüketim hızla yükselecektir; bu tüketim patlaması özel tasarruflarda bir düşmeye yol açar, ortaya çıkan cari işlemler açığı yurtdışından sermaye girişi yoluyla finanse edilir. Bu dış borç birikimi gelecekte gelir artışı gerçekleştirildiği takdirde ve bireyler borçlarını geri ödeyebildikleri sürece kaygı yaratmaz. Dolayısıyla bütçe açıklarının yol açtığı cari işlemler açığı yapısal olduğu için tehlike oluştururken, ulusal tasarruflarda bir azalmanın yol açtığı cari işlemler açığı geçici olduğundan daha az kaygı uyandırmaktadır (Timur, 2005: 9).

Tasarrufların azalması yoluyla cari açıkların ortaya çıkmasında demografik faktörler de önemlidir. Bir ülkede genç ve emekli nüfusun oranı yüksekse, cari açık oranı daha fazla olacaktır. Çalışma çağındaki nüfusun azlığı, bu kesimden alınan vergilerin azalmasına, dolayısıyla kamu tasarruflarının azalmasına yol açarken, çalışma çağı dışındaki nüfusun oranının artması, bu kişilere yönelik kamu harcamalarını yükselterek yine kamu tasarruflarını azalmaktadır. Ayrıca, çalışma çağı dışındaki nüfusun toplam özel tasarruflar üzerinde azalış yönünde bir etki

meydana getirdiği de bir gerçektir. Bu kesimin harcanabilir gelirlerinin çoğunu tasarruf yapmak yerine tüketim harcamasına ayırması, özel tasarruf oranının düşmesine yol açmaktadır. Yine çalışma çağı nüfus oranının fazla olması, bu kesimin yapacağı özel tasarrufların yüksek olması anlamına geleceğinden, yurtiçi yatırımların finansmanı için kullanılabilecek olan tasarruf miktarının artması söz konusu olacaktır. Dolayısıyla bu kesimin nüfusu azaldığında yatırımların finansmanı da zorlaşmakta ve dış finansmana ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede, demografik faktörlerin etkisiyle toplam ulusal tasarruflar azalmakta ve cari açık ortaya çıkmaktadır (Karatay, 2008: 19).

2.4.1.6.Kalkınma Seviyesi

Az gelişmiş ülkelerde sermaye birikimi ve çalışma olanaklarının yetersiz olmasına bağlı olarak nüfusun büyük bir bölümü tarım sektöründe çalışmaktadır. Gelir düzeyinin düşük olması tasarruf eğilimini düşürmekte ve mevcut tasarruflar da girişimcilik kültürü ilerlememiş olduğu için verimli alanlara yönelmemektedir. Dolayısıyla teknolojik düzey açısından da gelişmemiş ülkelerin oldukça sınırlı imkanlara sahip oldukları görülmektedir (Pınar, 2006: 165).

Cari işlemler açığı sorunu, bu sebeplerle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin karşılaştıkları temel ekonomik sorunlardan birisidir. Bu ülkeler, yapısal nitelikleri ve özellikle yüksek büyüme hızı ihtiyaçları dolayısıyla, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, daha yüksek cari işlemler açığı vermektedir. Kalkınma sürecinde ihtiyaç duyulan teknoloji, ara ve yatırım mallarını, gelişmiş ülkelerden temin etme ihtiyaçları yanında küreselleşme dinamikleri, gelişmekte olan ülkeleri dışa açık hale getirmiştir. Dışa açıklık, bu ülkelerin kalkınmaları için gerekli olmakla birlikte, uluslararası ekonomik ilişkilerinin, özellikle ithalat bağlamında ağırlık taşıması ve hatta ihracatın ithalata bağımlı olması, cari işlemler açığı sorununu beraberinde getirmektedir (Bayraktutan ve Demirtaş, 2011: 25).

2.4.1.7.Sermaye Hareketleri

Bir ülkenin diğer ülkeler ile arasındaki sermaye hareketleri cari işlemler hesabının en önemli unsurlarından birisidir. Ülkeye giren dış kaynaklı sermaye, dış açıkların kapatılması yönünde hizmet ederken ülkeden çıkan sermaye dış açıkları artırıcı yönde hizmet etmektedir.

Sermaye hareketleri üç şekilde gerçekleşebilir. Bunlar; doğrudan yabancı sermaye yatırımı, banka kredileri ve tahvil ve de bono gibi menkul kıymetlerin satışı yoluyla dolaylı yabancı sermaye hareketleridir. Yerli ve yabancı yatırımcılar kendileri için optimal olan yatırımı seçerler (Chen, 2007: 6).

Ülkeler arası finansal sermaye hareketliğinin yaygın olduğu günümüz dünyasında, yabancı sermayeye yön veren en önemli etkenler risk ve getiridir. Fiyat istikrarının sağlanmış olduğu, resmi işlemlerin basitçe halledildiği, yatırımların çeşitli teşviklerle desteklendiği ülkeler yabancı sermaye için her zaman cazip olmuştur. Ekonomideki istikrarsızlıklar, yatırım olanaklarının bulunmayışı, maliyetlerin yüksek oluşu, sermaye getirisinin dış dünyaya nazaran düşük olduğu, vergi sisteminden kaynaklı olumsuzluklar ise yabancı sermayeyi ülkeden uzak tutmakla birlikte yerli sermayenin de ülke dışına kaçışına sebep olabilmektedir (Sabır, 2002: 2).