• Sonuç bulunamadı

Cafer Gariper * Yasemin Küçükcoşkun ** THE CONCEPT OF EVIL AND DYSTOPIAN FUTURE

IN CENGİZ AYTMATOV’S KASSANDRA DAMGASI

ÖZ: Cengiz Aytmatov, Kassandra Damgası adlı romanında Yunan mitolojisinde yer alan Kassandra mitinden hareketle kötülük problemi üzerinde durur. Yazar, kurguladığı roman kişileri aracılığıyla dünyanın içine sürüklendiği olumsuzlukları dikkatlere sunar. Romanın kurmaca dünyasında savaş, silahlanma, hızlı nüfus artışı, baskıcı ve totaliter rejimler, çıkar çevreleri, politik oyunlar, hava kirliliği, ekolojik dengenin bozulması gibi insanlığı yakın gelecekte bekleyen tehlikeler sergilenir. 20. yüzyılın sonlarında insanlığın içine sürüklendiği olumsuzlukların bazı sinyalleri de ortaya çıkmaya başlamıştır. Balinalar topluca karaya vurarak intihar etmekte, anne rahminden bazı embriyolar yeryüzüne gelmek istemediklerini ifade eden sinyaller göndermekte, Türkiye’de insanlar bir otelde yakılmakta, Rusya’da işlerini kaybetmemek için gösteri yapan işçilere şiddet ve baskı uygulanmaktadır. Bütün bunları uzaydaki araştırma istasyonunda üç yıllık çalışma sürecinde gözlemleyen ve değerlendiren bilim adamı Filofey, yeryüzündeki insanları uyarmak ister. Onun buluşuna ve görüşlerine iki kişinin dışında inanan olmaz. Politik ihtiraslara bağlı hayat anlayışı içindeki yöneticiler, problemlere gereğince eğilmez, geniş insan kitleleri duyarsız kalır. Sonunda problemi gören ve gösteren bilim adamlarından Robert Bork, öfkeli kalabalıklar tarafından linç edilir. Filofey intiharı seçer. Bu romanıyla Aytmatov, bireyden insanlığa doğru genişleyen kötüyle iyinin, yanlışla doğrunun karşılaşmasından doğan çatışmalar ağını sergileme yoluna gider. Anahtar Kelimeler: Cengiz Aytmatov, Kassandra Damgası, roman, kötülük, mit.

Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 10, Ekim 2014, s. 35-57. * Yrd. Doç. Dr., SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.

ABSTRACT: Cengiz Aytmatov focuses on the problem of evil, alluding to the Cas- sandra myth in Greek mythology, in his novel called Kassandra Damgası. The writer highlights the negativities dragged into the world through the people he fictionalizes in the novel. In the fictional world of the novel, dangers awaiting humanity in near future such as war, armament, rapid population growth, repressive and totalitarian regimes, interest group, politic games, air pollution and corruption of ecological balance are depicted. At the end of the twentieth century, some signals of negativities also dragged into humanity started to appear. Whales are collectively committing suicide by washing ashore; some embryos are sending signals expressing wishing not to be born; people set fire to a hotel in Turkey; violence and pressure is being carried out to workers who are demonstrating. The scientist Filofey, during three years of study observing and evaluating at the research station in space, wants to warn people on earth. Nobody believes in his words except for merely two people. Those who are concerned ambitiously with political power are indifferent to these social problems. Large groups of people remain unresponsive. At the end, Robert Bork is lynched by angry crowds. Filofey chooses to commit suicide. Aytmatov shows conflicts arising from encounters with bad of good, wrong of right expanding from individual to humanity thanks to his novel.

Keywords: Cengiz Aytmatov, Kassandra Damgası, novel, evil, myth. ...

Giriş

İyinin zıttı olarak anlamlandırabileceğimiz kötü, kötü olma durumu, fenalık şeklinde tanımlanabilir. Kötü ve kötülük insanın varoluşuyla birlikte düşünülmeye müsaittir. İyilik gibi o da insanın yeryüzünde var olmasından itibaren anlam kazanır. Felsefi anlamda in- san, bir bakıma iyi ile kötünün çatışmasından ve birleşiminden ortaya çıkar. Onda ne tam kötülükten ne de tam iyilikten söz edilebilir. İçinde bulunulan şartlara, ekonomik düzene, sosyal ve siyasi olgulara bağlı olarak iyiliğin yahut kötülüğün öne çıktığı durumlarla karşılaşılır. İrade sahibi varlık olarak insan için iyiliğin veya kötülüğün tercihinde istek ve arzuları rol oynar. İyilik ve kötülük, durumlar karşısında verilen tercihlerde belirir. Kökensel olarak saldırgan insan kendini kültür alanında var eder, bu içgüdüsünü diğer varlıklara zarar vermeden karşılar. Karar ve eylemleri aklı ve iradesi tarafından kontrol ediliyor olsa da kötülük, kimi zaman insanın karar ve iradesini aşan boyutta karşımıza çıkar. Kötü kavramı ve kötülük problemi üzerinde çeşitli filozoflar, ahlâkçılar, düşünür- ler durmuş, kimi görüşler getirmişlerdir. Sözlükte kötü, “istenilen, beğenilen nitelikte olmayan, fena; iyi karşıtı (...); zararlı, tehlikeli”1 şeklinde tanımlanır. Kötülük ise “kötü

olma durumu (...); zarar verecek davranış veya söz”2 anlamına gelir. Bununla birlikte felsefi ve kavramsal çerçevede kötülük, insanı da aşan boyutta yaratılış olgusuyla ve evrenle ilişkilendirilebilir. Nitekim kimi filozoflar metafizik kötülük çerçevesinde problemi felsefi düzlemde tartışmaya açar. İmmanuel Kant’a göre “iyi veya kötü, aslında eylemin kendisiyle ilgilidirler, kişinin duyum alma durumuyla değil. Ve bir şey, kayıtsız şartsız (her bakımdan ve başka bir koşul gerektirmeden) iyi ya da kötü olacaksa, ya da öyle sayılacaksa, bu, bir eylem tarzından, istemenin maksiminden başka bir şey olamaz; dolayısıyla iyi ya da kötü diye adlandırılabilecek olan, bir nesne değil, eylemde bulunan kişinin kendisidir: ona iyi ya da kötü insan denir.”3

Kötülük, genellikle metafizik kötülük, doğal kötülük ve moral (ahlâki) kötülük olmak üzere üç madde altında toplanır. Metafizik kötülük, insanı aşan boyutta, evre- nin ve insanın yaratılış olgusuyla varlıkların sonlu oluşunu ifade eder. Doğal kötülük hastalık, sel, deprem, volkan, felâket gibi insan arzu ve isteklerinin dışındaki durum- lara verilen addır.4 İnsan, istese de doğal kötülüğü önleyemez. Çünkü onun karar ve eylemlerinin dışındadır, ondan etkilenendir. Kötülük problemi üzerinde duranların önemli bir kısmı tarafından fizikî kötülük de doğal kötülüğün içerisinde değerlendirilir.5 Leibniz’in köklerini metafizik kötülükte aradığı moral (ahlâki) kötülük6 ise daha çok insan eylemleri çerçevesinde anlam kazanır.

“Metafizik kötülük, bazı düşünürlerce doğal kötülükle bir tutulmuş; kötülük sı- nıflandırılırken metafizik kötülük üçüncü bir alan oluşturmamıştır. Metafizik kötülük, genel olarak, evrende kötülüğün ortaya çıkması için gereken ortamı ve koşulları yaratan eksikliklerin olması durumudur. Aslında kötülüğün kaynağının sorgulanmasına en elverişli olan bu alan, somut veriler sunan doğal ve ahlâki kötülük kadar tartışılmamış; zaman zaman da bu iki sınıfın içinde ele alınmıştır.”7 Kötülük problemi üzerinde duran Leibniz, varlıkların eksik oluşlarını, yetkin olmayışlarını metafizik kötülük olarak de- ğerlendirir.8 “Yani metafizik kötülük, bir anlamda kötülüğün ilahi veya insani kökenlere dayanıp dayanmadığından ziyade bir olgu olarak onun evrendeki varlığına ve ortaya çıktığı koşullara yönelir. Bu bakımdan sözgelimi kötülükle ilgili yapılan sorgulamaların tamamı akıl yürütme esasınca metafizik kötülükle ilgilidir.”9

Daha çok insan ilişkileri çevresinde şekillenen ahlâki kötülük, insanın ahlâki

2 a.g.e.

3 Immanuel Kant, Pratik Aklın Eleştirisi, Türkiye Felsefe Kurumu, 3. bs., 1989, s. 67.

4 Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Paradigma Yayınları, 6. bs., 2005, s. 1028-1029. 5 Ürün Şen, Türk Romanında Kötülük Başlangıçtan 1950’ye, Denizli: Pamukkale Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Doktora Tezi), 2012, s. 5.

6 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, İstanbul: Bilgi Yayınevi, 3. bs., 1974, s. 330. 7 Ürün Şen, a.g.e., s. 5.

8 Macit Gökberk, a.g.e., s. 330-331. 9 Ürün Şen, a.g.e., s. 5.

ödevlerini yerine getirmemesinden doğar. “Kant insanın doğuştan gelen kötülük eğilimi olarak algıladığı şeyi adlandırmak için ‘radikal kötülük’ deyimini” kullanır.10 O, insanın doğuştan kötülük eğilimiyle yeryüzüne geldiği düşüncesini taşır. Kötülük, “McCloskey’in tanımına göre, ‘basit bir ifadeyle ahlâksızlıktır (immorality)-bencillik, kıskançlık, aç gözlülük, aldatma, acımasızlık, sertlik, korkaklık gibi kötülüklerdir.’”11 Soykırım, işkence, cinayet gibi bilinçli insan eylemlerini içine alır. İnsan tarafından istenen ve yapılan bütün kötülükler bu kapsamda değerlendirilir. Kötülük, ahlâkın olmaması veya eksikliği anlamına gelir. Bu görüşe göre iyi olan ahlâktır. Ahlâkın eksikliği yahut yokluğu kötülüğün ortaya çıkmasına yol açar. İnsan, hür iradesiyle var olur. O, hür iradesine bağlı olarak kötülüğü ya da iyiliği seçer ve bunu eyleme dönüş- türür. “Kötülük kendini ahlâk, etik ve siyaset alanında açığa vurur. İnsan hayatının her yönünde kötülük içeren ayrımlar, kırılmalar ve yarılmalar” yaşanır.12 Çünkü Hegel’in de belirttiği gibi, insandaki kötülük duygusu tamamen sökülüp atılamaz.13 Bununla birlikte diğer canlılara zarar vermeyecek şekilde ikame edilebilir.

Felsefi çerçevede düşünürlerin sorgulamaları metafizik ve doğal kötülük üzerin- de yoğunlaşır. Ahlâki kötülük felsefeyle birlikte daha çok sosyolojinin, psikolojinin ve psikanalizin üzerinde yoğunlaştığı bir yapı gösterir. Kötülük, özellikle de ahlâki kötülük mitlerden başlayarak çeşitli sanat eserlerinin, sanat eserleri arasında da öze- likle 18. yüzyıldan itibaren kimi romanların üzerinde durduğu, 20. yüzyılın üzerinde yoğunlaştığı, izleğe dönüştürdüğü bir görünüm sergiler.

Cengiz Aytmatov’un 1995’te yayımlanan Kassandra Damgası adlı anlatısı, kötülük izleği üzerine kurulan bir romandır. Roman, mitopoetik bir kurgu özelliği taşır. Yunan mitolojisinde yer alan Kassandra mitinde Kassandra’nın kehanetlerine inanılmadığı için insanların başlarına çeşitli felâketler gelir. Romanın kurmaca dünyasında, Kassandra mitinde olduğu gibi, insanlığı bekleyen yıkımları ve felâketleri haber veren, onları uyaran, çağdaş Kassandra14 görünümüyle beliren bilim adamının da sözüne inanılmaz. Oysa yeryüzünde insanlar, birçok problemle karşı karşıya kalıp, hızla olumsuzluğa doğru sürüklenmektedirler. Bu bakımdan Kassandra Damgası romanı, insandaki vurdumduymazlığı, yıkıcılığı ve kötülüğü dikkatlere sunan bir roman olması yönüyle üzerinde durmaya değer görünmektedir.

10 Richard Bernstein, Radikal Kötülük Bir Felsefi Sorgulama, (çev. N. Erdoğan, F. Deniztekin), İstanbul:

Varlık Yayınları, 2002, s. 16.

11 Cafer Sadık Yaran, Kötülük ve Teodise, Ankara: Vadi Yayınları, 1997, s. 30. 12 Richard Bernstein, a.g.e., s. 97.

13 a.g.e., a. y.

14 Ali İhsan Kolcu, “Cengiz Aytmatov’dan Bir Kıyamet Senaryosu: Kassandra Damgası”, bilig, S. 22,