• Sonuç bulunamadı

I.2. KAVRAM VE KAVRAM GELİŞİMİ KURAMLAR

I.3.7. Boyut Kavramı

Çocuklar, boyutları sınıflandırmayı gerçek nesneler içeren çeşitli deneyimler vasıtasıyla öğrenir ve yeni bilgiyi önceki gözlemler ve uğraşlar üzerine inşa eder (Clements ve Battista, 1990). Çocuklar öncelikle kendi boyutlarını küçük bebeklerle kıyasladıklarında ne kadar büyüdüklerinin farkına varmaktadırlar (Bredekamp ve Copple, 1997).

Boyut kavramının gelişimi iki veya daha fazla nesnenin boyutları arasında kıyaslamalar yapmayı içermektedir. Sıralama yapma, elemanları boyut gibi belirli

bir kurala göre belirli bir düzende ayarlamaktır. Çocuklar, boyuta göre bir dizi oluşturduklarında, elemanları küçükten büyüğe doğru sıralamaktadırlar. Boyut kavramı, göreli ve kıyasa dayanan bir kavramdır; başka bir anlatımla tikel bir nesne, kıyaslandığı veya ilişkilendirildiği nesnenin boyutuna bağlı olarak daha büyük veya daha küçük olarak değerlendirilmektedir (Eliason ve Jenkins, 2003, s.414).

GEÇDA’ya göre 37-48 aylarda çocuk büyük-küçük, uzun-kısa nesneleri ayırt etmektedir (Temel vd,1997). Portage Erken Çocukluk Dönemi Eğitim Programı

Kontrol Listesi’ne göre ise 4-5 yaşlarında çocuk uzun ve kısayı sözel olarak ifade etmekte ve 5-6 yaşlarında nesneleri uzunluklarına göre sınıflandırmaktadır.

Çocuklar seri yapma ve boyutu öğrenirken, içinde boyut kıyaslamaları ve seri nesneleri bulunan günlük deneyimler yaşamalıdırlar. “Akvaryumumuzdaki en küçük balık hangisidir?” veya “Arabaları büyükten küçüğe doğru sıraya koyun” gibi. Sadece “Hangisi büyük?” gibi sorular sormak önemli değildir, “Bunu nasıl söyleyebilirsin?” gibi devam eden sorular çocukların problem çözme becerilerini de geliştirmektedir (Kilmer & Hofman, 1995, Eliason ve Jenkins, 2003, s.415).

Çocuklar sıklıkla boyutu kendileriyle veya kendi vücutlarıyla ilişkilendirmektedirler. Bir nesnenin çocuktan uzaklığı, çocuğun bu nesnenin boyutunu değerlendirmesini etkiler ve çocuklar kendileriyle bir nesne arasındaki uzaklık azaldıkça veya arttıkça kıyaslama yapmada ve karar vermede zorluklar yaşamaktadırlar. Kendilerinden daha büyük olan nesneler “büyük” ve daha küçük olan nesneler de “küçük”türler. Yaş kavramı boyutun fiziksel karakterine bağlıdır ve bir çocuk için insanlar ne kadar büyük olursa o kadar yaşlıdır (Eliason ve Jenkins, 2003, s.415).

3.8. Miktar, Hacim ve Ağırlık Kavramları

Sezgisel olarak çok ve az olanı ayırtetme yeteneği evrenseldir. Çocuklar kaç tane olduğunu saymasalar bile, bir nesne grubunun kapladığı alanı algısal yolla seçebilmektedirler (Güven,1999, s.73).

Piaget’ye göre bir çocuk 3-4 yaşında nicelik kavramına sahiptir. Önüne aynı seviyede portakal suyu doldurulmuş birbirine tıpa tıp benzeyen iki bardak konduğunda her ikisinde de aynı miktarda içecek olduğunu söyleyecektir. 6-7 yaşından önce çoğu çocuk bir niceliğin şeklini değiştirmekle onun miktarının değişmeyeceğini anlamamaktadır. Küçük çocuklarda var olan nicelik kavramı yetişkinlerin ve büyük çocuklarca kabul edilen nicelik kavramından oldukça farklıdır (Evans,1999, s.24).

Baroody’e (1987) göre bir çocuk okula başlama yaşına gelmesine rağmen sezgisel olarak çok olanı seçemiyorsa risk grubuna girmektedir. Az olanı öğrenme çok olanı öğrenmeye göre öğrenilmesi zordur ve geç öğrenilmektedir. Schaffer (1974) iki, iki buçuk yaşlarında çok kavramının gelişmeye başladığını savunmaktadır ve bunu çocukların bir grup nesne karşısındayken çok olanı tercih etmeleri ile açıklamaktadır. Bryant’a (1974) göre ise çocuklar objeler birebir eşleme yapılır bir dizilimde sunulduğunda obje dizilimlerinin sayısı 19-20 gibi büyük sayılarda bile olsa çok olanı algısal olarak kolayca ayırt edebilmektedirler (Şekil-3).

Şekil 3

Çocuklar çevrelerindeki nesneler ve olaylarla iletişimleri sonucunda ölçme ile ilgili kavramları da öğrenmeye başlamaktadır. Çocuk elindeki su dolu bardağın boş bardaktan ağır olduğunu; elindeki kutunun, kalemini koyamayacak şekilde küçük olduğunu yaşayarak öğrenir. Çocukların görsel algılarından yola çıkarak bir nesnenin diğer nesneye göre büyüklüğünü tahmin etmesi oldukça kolaydır. Ama bir nesnenin ağırlığını tahmin etmek o kadar kolay değildir. Çocuklar büyük olan nesnelerin ağır olabileceklerini zamanla öğrenir ancak her zaman büyüklük ile ağırlık arasında doğru orantı yoktur. Örneğin; büyük bir plastik tabağa göre, küçük bir metal tabak daha ağırdır (Güven, 2000, s.47;51).

İşlem öncesi dönemle, somut işlemler dönemi arasındaki ayrımı izah etmenin en kolay yolu korunumdur. Korunum bir varlığın şeklinde meydana gelen değişikliklere rağmen aynı kalması olup somut işlemler döneminin olmazsa olmaz koşuludur. Piaget’ye göre korunum; yalnızca çocuklar arasındaki bilişsel farklılıklara uygun bir prensip olmayıp, aynı zamanda mantıksal düşünmenin temelini oluşturmaktadır (Piaget,1965). Korunum kavramı, sayılabilen tüm maddelere uygulanabilmekte olup, uzunluk, sayı, kütle, ağırlık, alan ve hacim bakımından incelenmiştir.

3.9. Uzaysal Kavramlar

Mekanda konum ya da uzaysal algılama; yer, mesafe ve nesneler arasındaki yön ilişkilerini sözel olarak tanımlama ve uzayı direkt olarak algılama temeline dayanmaktadır. Uzaysal algı kavramı nesneler arası mesafe, nesneler arası ilişkiler ve kişinin vücudunun yönünü içermektedir (Aktaş Arnas, 2002; Aral, Bütün Ayhan 2005,s.31; Charlesworth ve Radeloff,1991; Dere, 2001).

Çocuklarda mekanın algılanması çok erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Bebeklerde görülen nesneye gözle odaklanma, hareket eden nesneyi takip ve daha sonra bedenini hareket ettirerek nesne takibi uzaysal algının temelini oluşturmaktadır. Gerçek anlamda mekan hakimiyeti ise yürüme ile başlar. Dört yaşından küçük çocuklar açık-kapalı, içinde-dışında, ayrı-birleşik gibi kavramları ve çevrelerindeki nesnelerin şekil ve boyutlarını algılamaya başlamaktadır. Bu dönemde çocuk bir noktaya odaklanarak başka bir noktadan nesnenin nasıl göründüğünü algılayamamakta ve nesnelerin şekil ve boyutlarının değişmez olduğunun farkına varamamaktadır (Aktaş Arnas, 2002; Aral, Bütün Ayhan, 2005, s.31).

GEÇDA’ya göre 31-36 yerbildiren üç sözcüğü anlamakta (Temel vd.,1997), Portage Erken Çocukluk Dönemi Eğitim Programı Kontrol Listesi’ne göre ise 4-5 yaşında çocuk nesneleri, bir başka nesnenin üstüne, altına,önüne, arkasına yerleştirmektedir.

Deneyim yetersizliğinden dolayı çocuklar, bir nesnenin farklı uzaysal görünümleri olacağının farkına varamazlar. Bunun sonucu olarak; bir nesnenin diğerinin soluna-sağına, önüne veya arkasına yerleştirildiğini söylemekte zorlanmakta, nesnenin ters mi yoksa düz mü durduğuna karar verirken şaşırabilmektedirler. Çocukların uzayı kavramsallaştırırken karşılaştıkları diğer problem ise uzaklık ölçümüdür. Bir yetişkin için iki nokta arasındaki uzaklık, bu noktalar arasında bulunan nesnelere göre değişmezken, işlem öncesi dönemdeki çocukta noktaların arasına yerleştirilecek bariyer, çocuğun algıladığı uzaklığı değiştirebilmektedir (Akman, 1995, s.49).