• Sonuç bulunamadı

Habitus 1 =oluşturucu ilke

2. Benin (self) yapılanması (habitus ya da öznellik): Öğretmenlerin ve öğrencilerin pedagoji içindeki hizmetleri /görevleri ile biçimlendirilmesi.

2.7. Bourdieu, Spor ve Bedensel Etkinlik

Pierre Bourdieu’nun spor ve bedensel etkinlik ile ilgili bütünlüklü bir projesi olmamasına rağmen, “Distinction” (23) adlı çalışması spor ve bedensel etkinlik pratiklerine yönelik düşüncelerini içermektedir. Ayrıca “Spor ve Toplumsal Sınıf” (22) adlı makalesi spor sosyolojisi alanında çalışanlar için önemlidir.

Bourdieu’nun spor ve bedensel etkinlik analizi iktidar ilişkilerini cisimleştiren kültürel pratikleri açığa çıkarmaya yönelik geniş çabasının bir parçasıdır. Toplumsal hayatı anlamaya yönelik çalışmalarında kültüre merkezi önem veren Bourdieu’ye göre spor ve bedensel etkinlik de müzik dinlemek, okumak, giyinmek gibi bir kültürel etkinliktir. 1970’lerin başında Fransız toplumunun kültürel tüketimini derinlemesine ve genişlemesine analiz ettiği çalışmasında Bourdieu (23) farklı spor ve bedensel etkinlik pratiklerinin “yaşam tarzı” olarak adlandırdığı daha genel kültürel pratiklerin içinde (integral) görmektedir.

Bourdieu’ye göre insanlar gerçeği habitusları aracılığıyla algıladıkları için farklı toplumsal grupların spor ve bedensel etkinliklerden beklentileri farklıdır. Bazı gruplar bedenlerinde kaslı bir görünüm elde etmek gibi daha dışsal güdülerle spora katılırlarken, bazıları da bedensel ve zihinsel sağlıklarını korumak gibi içsel güdülerle spora katılırlar. Bourdieu toplumsal sınıflar ve spora katılım ile ilgili çalışmasında kültürel sermayesi yüksek orta sınıfların (profesyoneller, öğretmenler vb) spora katılımlarının sağlık amaçlı olduğunu açıklamıştır. Toplumsal yapıdaki konumlarından dolayı bu gruplar diğer toplumsal gruplardan ayrı bir etik anlayışı içselleştirmişlerdir ve bu anlayış onları yürüyüş, koşu ve aerobik gibi sağlık- yönelimli etkinliklerde tatmin olmaya yönlendirmektedir.

Laberge ve Kay (142)’e göre Bourdieu’nun habitus kavramı, spor ve bedensel etkinlik pratikleri ile ilgili farklı beğenilerin kişinin bedeni ile kurduğu farklı ilişkiler ve pratiklerden beklenen farklı kazançlar tarafından yaratıldığının anlaşılmasına yardımcı olur. Spor ve bedensel etkinliklere katılımdan beklenen toplumsal kazançlar da toplumsal sınıfların katılım tercihlerini belirlemekte etkilidir. Golf ve yatçılık gibi etkinliklere katılımda egemen toplumsal sınıflar için bir toplumsal kazanç söz konusudur. Bu bağlamda spor ve bedensel etkinlik pratiklerine katılım hiyerarşik toplumsal düzenin yeniden üretilmesine katkıda bulunan bir içerme ve dışlama sürecidir aynı zamanda. Bourdieu (23)’ye göre yaşam tarzı farklılıkları belki de toplumsal sınıflar arasındaki en güçlü bariyerlerdir.

Laberge ve Kay, Bourdieu’nun alan kavramı doğrultusunda sporun bir alan olup olamayacağını tartışmıştır. Bourdieu spor alanını, rasyonelleşme ile birlikte ortaya çıkan otonomlaşmanın getirdiği standart kuralların, disiplinsel iktidarın ve ödüllerin (sembolik sermaye) var olduğu bir alan olarak görür ve aynı zamanda spor alanının bileşimini spor felsefesinin eril değerleri ve centilmenlik duygusunu ilerleten bir pratik olarak gelişimine bağlar.

2.7.1. Beğeni

Habitus ile ilişkili olarak beğeni kavramı, sporun günlük yaşam tarzına gömülü olmasını açıklayacak bir kuramsal formül sağlayabilir. Örneğin beğeni, performans sporlarından ziyade fitnes etkinliklerini tercih etmektir. Bireylerin kendi beğenilerine ya da başkalarının beğenilerine uyguladıkları yargılama bir

sınıflandırma eylemidir. Toplumda bunun bir sınıflandırma ilkesi olarak işlemesi yoluyla insanlar, kendi beğenilerine uyan pratikleri ve iyileri seçerler. Dolayısıyla, spor ve bedensel etkinlik sınıflandırılmış bir yaşam tarzının bir parçasıdır ve toplumsal grupların bir belirleyeni ya da bir sembolü olarak işler.

Beğeni toplumsal sınıf ilişkilerinin sembolik boyutunun bir dışavurumu olarak görülür. Bourdieu’nun ilişkisel yaklaşımına göre, profesyonellerin golfü, rubgiyi ya da hokeyi seçmeleri aslında onların diğer sınıflardan sistematik olarak farklılaşmasını ifade etmektedir. Bourdieu’nun ilişkisel yaklaşımı, yaşam tarzları alanının, toplumsal sınıflandırılmış bir sembolik sistemin nesnel sunumu olarak anlaşılmasına izin vermektedir. Bu yüzden beğeni nosyonu, spor ve bedensel etkinlik gibi pratiklerin tercihlerinin doğal bir yatkınlık ya da psikolojik bir davranış sonucu olarak değil de toplumsal gruplar arasındaki iktidar ilişkileri içinde, sembolik düzeyde daha iyi anlaşılmasına izin verir. Örneğin, Sack (216) spor etkinliklerinin çocukluk ve adölesan dönemindeki gelişimini aile ve arkadaş grupları çerçevesinde araştırdığı çalışmasında Bourdieu’nun beğeni kavramı üzerinden inceleme yapmıştır. Sack’a göre beğeni, aynı sporda ya da farklı sporlarda yer alan bireyler arasındaki toplumsal farklılaşma ya da ayrışma için bir açıklama sağlayabilir.

2.7.2. Habitus

Habitus, iktidarın toplumsal ilişkilerinde spor ve bedensel etkinlik pratiklerinin rolünün aydınlatılmasında da kullanışlıdır. Bourdieu’ye göre verili spor ve bedensel etkinlik pratiklerinin tercih mantığının anlaşılması için bireyin derin boyutlarına –bedenle özel ilişkilere- ya da bedensel yatkınlıklara inilmelidir. Habitusun en temel yönü olarak bireyin kendi bedeni ile ilişkisi çalışan sınıfı ayrıcalıklı sınıftan ayırt eder ve bütün evrensel yaşam tarzının böldüğü fraksiyonları da ayırt eder. Bir tarafta bütün pratiklerini bedeni merkez alarak ifade eden çalışan sınıfın bedenle araçsal ilişkisi var iken, öte yanda ise bedenin başlı başına bir amaç olarak ele alındığı ayrıcalıklı sınıfın yatkınlığı vardır (22). Bourdieu (23), ayrıcalıklı sınıfların sporu kişisel gelişim araçları olarak gördüğünü ve çalışan sınıfa nazaran kendi bedenlerini fiziksel olarak kullanmaya/sömürmeye daha az eğilimli olduklarını ileri sürmektedir.

Bourdieu (22) toplumsal sınıfların farklı spor ve bedensel etkinlik pratik tercihlerini anlayabilmelerinde en iyi yolun, gereken fiziksel, toplumsal, eğitimsel ve ekonomik yatırımların ve farklı spor ve bedensel etkinlik pratiklerden beklenen fiziksel, toplumsal, ekonomik ve sembolik yararların birey tarafından nasıl algılandığı ve taktir edildiğini anlamak olduğunu ileri sürmektedir. “Spor ve Toplumsal Sınıf” (22) adlı çalışmasında da bunu açık olarak göstermiştir.

Yüksek sportif yeterliğe ve başarıya sahip olan bireyler, özel kültürel sermaye (antrenörlük sertifikası), ekonomik sermaye (maaş), toplumsal sermaye (iletişim ağı, elit çevre) ve sembolik sermaye (ulusal ve uluslararası ünvanlar, olumlu medya sunumları) kazanabilirler. Fakat çalışan sınıf için spor, güvenli değildir çünkü kariyer fiziksel uygunluğa bağlıdır.

Spor ve bedensel etkinlik pratikleri bedenin biçimlendirilmesi olasılıklarını sunduğu için, toplumsal ilişkilerin bedensel birlikteliği olan “diğerleri için beden” (body for others)’i ifade ederler (142). Bu doğrultuda, spor ve bedensel etkinlik pratikleri bireyin kendisine vermek istediği izlenimin, bireyin etik ya da moral değerlerin (saygınlık, doğruluk, katılık) ya da toplumsal değerin (mertlik, kadınlık) görünür bir bildirgesidir. Böylece, “bedenlerin fiziksel düzeninde yazılı olan bu farklılıklar “önemli ayrımların sembolik düzenine” yükselirler (23).

Bourdieu’nun habitus ve beden ilişkisine yönelik yaklaşımı doğrultusunda Clement (43) yapmış olduğu çalışmasında beden ile kurulan ilişkinin farklı çeşitlerinin üç temas sporuna (güreş, judo ve aikido) yönelik farklı girişimleri nasıl açıklayabildiğini göstermiştir. Bunun dışında bazı çalışmalarda (143, 242) bireyin bedeniyle kurduğu ilişki ile ilintili olarak verili spor ve bedensel etkinlik pratiklerinin, spor ve bedensel etkinlik tercihinde ve de farklı toplumsal grupların pratik tarzlarının belirlenmesinde temel olduğu araştırılmıştır.

Ayrıca Laberge (141), Bourdieu’nun modelinin uyarlamasının sporda toplumsal cinsiyet deneyimlerinin incelenmesinde potansiyel zenginleştirici bir yaklaşım olduğunu ileri sürmektedir. Light ve Kirk (157) de Bourdieu ve Foucault’un çalışmalarının sporda bedenin eleştirel toplumsal analizinin yapılmasında kuvvetli araçlar sunduğunu ileri sürmekteler ve çalışmalarında bu araçları kullanmaktadırlar. Bu doğrultuda yaptıkları çalışmada Light ve Kirk (157), Avustralyalı erkek lise öğrencilerinin rugbi antrenmanlarına katılımları yoluyla

yapılanan cisimleşmiş erkekliği toplumsal sınıf ve toplumsal cinsiyet belirli habitus aracılığıyla incelemişlerdir.

Sonuç olarak, beden eğitimi ve spor alanının genel eğitim sistemi içinde kendine özgü söylemleri ve pratikleri ile yer alan bir toplumsal pratik alanı olarak ele almak bu tezin amacı çerçevesinde doğru bir yaklaşım olarak görünmektedir. Beden eğitimini bir toplumsal pratik olarak ele almak için, etkinliğin toplumsal bağlamını ve aynı zamanda katılımcıların pratiklerini anlamak zorundayız. Bu yaklaşım doğrultusunda beden eğitimi derslerinde kullanılan genel pedagojik söylemlerin ve pratiklerin neler olduğunu anlayabilmek, beden eğitimi dersinde kız ve erkek öğrencilerin içinde bulundukları toplumsal ortamda nasıl bir konum benimsediklerini ve bu konumun okuldaki beden eğitimi kimliği ile olan ilişkisini ve bu süreçte toplumsal cinsiyet ilişkilerini anlayabilmek için, Pierre Bourdieu’nun bu çerçevedeki bir çalışmada kullanışlı olabilecek bazı temel kavramlarından faydalanılmıştır: habitus, alan, sermaye ve pratik.

Öğrencilerin beden eğitim ve spora yönelik algılarını ve bu alandaki konumlarını belirlemede Pierre Bourdieu’nun habitus kavramı öznellik/nesnellik bağlamında kullanışlı görünmektedir. Nesnel toplumsal yapılar ile öznel kişisel yatkınlıklar arasındaki ilişki, Pierre Bourdiue’nun çalışmasının yöntemsel ve kavramsal örgütlenmesini oluşturmaktadır. Bourdieu nesnel yapıların öznel kişisel yatkınlıklar yoluyla gerçekleştiğini ve yeniden üretildiğini ileri sürmektedir. Yani, bireysel yatkınlıkların gelişimi nesnel yapılar, hiyerarşi, hegemonik konum biçimleri tarafından etkilenirler ve böylelikle de nesnel yapılar yeniden üretilir.