• Sonuç bulunamadı

DIŞ BORÇLANMANIN EKONOMİK ETKİLERİ

2.4.5 NESİLLERARASI BORÇ YÜKÜ BAKIMINDAN ETKİLERİ

2.6. DIŞ BORÇLANMANIN EKONOMİK ETKİLERİ

Devletin ya da bir kamu kuruluşunun dış kaynaklardan gelir sağlaması olarak tanımlanan dış borçlanma, iktisadi kalkınma süreçlerini devam ettirmek amacıyla, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde borçlanmanın asıl amacı kalkınmadır. Kalkınmanın finansmanı için başvurulan dış kaynak, alındığı dönemde milli geliri arttırıcı ve ekonomik kalkınmaya yönelik olumlu etkiler meydana getirecektir. Geri ödemesinde ise birçok problemler karşılaşılacaktır. Aşağıda dış borçlanmanın bazı göstergeler üzerindeki etkilerinden söz edilecektir.

2.6.1. EKONOMİK BÜYÜMEYE ETKİSİ

Dış borçlar alındığında ekonomi üzerinde olumlu etki yaratacak, buna karşılık anapara ve faiz ödemeleri yapıldığında yurt dışına kaynak transferi olacağından ekonomi üzerinde olumsuz etkileri olacaktır. Olumsuz etkileri azaltmak elde edilen kaynakların verimli yatırımlarda kullanılmasına bağlıdır. Likidite kısıtı ekonomik büyüme için önemli bir faktördür. Borç servisi ödemelerinin büyük miktarlara ulaşması ve sermaye mallarının ithalatı için gerekli olan dövizin ülke dışına çıkması yatırıma yeterli kaynak ayrımını sağlayamadığında büyüme olumsuz etkilenmektedir. Ekonomik büyümenin dış borçlarla sağlanabilmesi için dış borçlarla yapılan yatırımların getirisinin dış borçların maliyetinden yüksek olması gerekmektedir. Yüksek olmadığı takdirde borçlanan ülkede üretim kapasitesi ve hâsıla artışı olmayacaktır. Ekonomik büyümenin belirleyicileri, fiziksel sermaye, beşeri sermaye, işgücü, teknoloji seviyesi, nüfus artışı, ekonomik ve siyasi istikrar ve dışa açıklık gibi pek çok faktördür. Bazı ekonomilerde bu faktörler olmasına

karşın yeterli düzeyde bir büyüme gerçekleştirilememektedir. Gelişmekte olan ülkeler, yurt içinden ve yurt dışından yeteri kadar finansman kaynağı bulamadıklarından ekonomik büyüme konusunda istikrar sağlayamamaktadırlar (Çiçek, Gözegir ve Çevik, 2010, 143-144).

2.6.2. ÜRETİM FAKTÖRLERİNE ETKİSİ

Borçlanma mal ve hizmet ithali olarak değerlendirildiğinde, mal ve hizmet fiyatları üzerinde çeşitli etkileri olacaktır. Mal ve hizmet arzında diğer faktörlere göre bir artış meydana geleceği için fiyatların yükselmesini azaltıcı bir etki oluşturacaktır. Alınan dış borç, sermaye yatırımlarına yönlendirilirse, daha önceki sermaye, doğal kaynak, emek ve girişimci oranında bir düşme meydana gelecektir. Dolayısıyla bu faktörlerin fiyatlarında bir yükselme eğilimi söz konusu olacaktır. Toprağın, diğer üretim faktörlerine oranla hareket etme olanağının olmaması gibi özellikleri nedeniyle serbest piyasa şartlarında, pazar fiyatı yükselecektir.

2.6.3. ENFLASYONA ETKİSİ

Dış borçlanmanın fiyatlara etkisi konusunda iki görüş hakimdir. Birinci görüşe göre, devletin dış borçlanması ekonomide enflasyonist etki yaratmaktadır. İkinci görüşe göre ise, dış borçlanma ekonomide deflasyonist bir etki meydana getirmektedir. Bir ülkenin dış borçları artıyorsa, ülke borcun finansmanı için iç borçlanmaya giderek, sıkı mali politikalar uygulayarak veya para basarak borçları için kaynak yaratmaya çalışır. (Sugözü ve Yiyit, 2010, 370).

Ülkelerin ihracat, turizm ve işçi gelirlerinden oluşan döviz girişleri dış borçların ödenmesinde önemli unsurlardır. Yeni alınan dış borçlar ve yatırım amaçlı yabancı sermaye girişleri sayılan kalemlere ilave edilebilir. Fakat bu iki kaynak bir süre sonra geri ödenmesi ve geçici nitelik taşıdığı için ülkelerin öz kaynağı değildir (Erol, 2004).

Dış borçlanmanın faiz oranları artışını baskı altında tutması ve elde edilen dövizlerin bir kısmının ithalatın finansmanı için kullanılması toplam arz üzerinde olumlu bir etki yaratarak oluşan enflasyonist baskıyı hafifletmektedir. Ancak kamu kesimi finansman açıkları döviz rezervleri ile karşılandığı takdirde döviz karşılığında alınan ulusal paranın kamu gideri olarak harcanması ve emisyona yol açması nedeniyle enflasyonist etki meydana gelmektedir. Kamu açıklarının finansmanında

döviz rezervlerinin kullanılması ithalat olanaklarını daraltacağından toplam arz bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Bu da enflasyonist baskının genişlemesine yol açacaktır (Sugözü ve Yiyit, 2010, 370).

Dış borca başvurmak, gelişmekte olan ülkeler için borcun alındığı dönemde o ülkenin geçici de olsa rahatlamasını sağlarken, dış borç ödeme dönemlerinde enflasyona ve ekonomik küçülmeye sebep olmaktadır.

Borçlanmanın sadece enflasyonist değil deflasyonist etkisi olduğunu savunan görüşler de vardır. Bu görüşü savunanların biri Rolph’tur. Rolph'a göre, borç miktarında meydana gelecek yeni bir artış, eski borçların fiyatını ve buna bağlı olarak da para değerini etkiler. Böyle bir durumda yeni borçlanma ile eski borçların fiyatı düşmüş, borcun verimi artmış olmaktadır. Böylece kamu borçlarında oluşan deflasyonist etki tüm ekonomiye yayılmaya başlar. Devlet borçlarının artması özel harcamaları, dolayısıyla da toplam harcamaların azaltacağından deflasyonist etkiler oluşması kaçınılmaz olacaktır (İnce, 2001).

2.6.4. GELİR DAĞILIMINA ETKİSİ

Yapıldığı dönemde dış borçlanma bir gelir sağlamakta iken, gelecek dönemler için ekonomi üzerine ağır bir yük getirmektedir. Toplanan vergilerin büyük bir kısmı geri ödeme aşamasında borçların faiz ve anapara ödemesine gidecektir. Ödenen faizler kamu harcamalarının kısılmasına yol açarken dışarıya bir kaynak aktarımına neden olacaktır. Bu durum hem devletin gelir dağılımını iyileştirmek için kullanabileceği kaynakların azalması anlamına gelecek hem de içerde paylaşılacak geliri azaltacaktır (Gümüş, 2008).

Alınan borçların nasıl kullanıldığının yanında faizlerin hangi harcamaların azaltılarak ödeneceği ve vergi sisteminin yapısı dış borçlanmanın gelir dağılımı üzerindeki etkisini bir derece şekillendirmektedir. Borçlanma; nesiller itibariyle geliri yeniden dağıtıcı etki yaratabilmektedir. Borçlanma sonucu yaratılan fonlarla yapılan hizmetlerin getirileri, gelecek nesilleri de kapsamakla birlikte daha çok bugünkü nesile yöneliktir.

2.6.5. DÖVİZ KURLARINA ETKİSİ

Bir ülkede dışarıdan sağlanan kaynaklarla döviz arzı artacaktır. Artan döviz arzıyla birlikte döviz kurlarının değeri düşecektir. Bunun sonucunda da ulusal para değer kazanacaktır. Bu sayede ithalat ucuzlayacak, dış ödeme dengesi de açık verecektir. Ülkeler dış açıklarını kapatabilmek için yeniden borçlanmaya gidecek, yeniden borçlanma borç stokunu arttıracak, artan borçlar ülkenin borç görünümünü etkileyecek ve ülke riskli konuma düşeceği için borçlanma faizleri artacaktır. Borç yüküyle birlikte ülke borç kısır döngüsü içine girecektir. Bütün bunların sonucu olarak ülkenin borçlanma kabiliyeti azalacak, enflasyon artacak, ekonomik büyüme negatif bir seyir izleyecek ve ülkeden dışarıya sermaye kaçışına yol açarak ekonomik krize girmek kaçınılmaz olacaktır (Ulusoy, 2009).

2.7. BORÇLANMANIN OLGUSUNUN NİTELİĞİ VE NİTELİKLERE İLİŞKİN