• Sonuç bulunamadı

Bolu İli Jeoloji Haritası

Belgede BOLU İL GELİŞME PLANI (BİGEP) (sayfa 104-112)

2.2.3. Çevre Sorunları

Çevre sorunları, ekosistemlerdeki doğal dengenin bozulmasını ifade etmektedir. Bu sorunlar, sırasıyla çevre bozulması, çevre kirlenmesi ve doğal kaynakların aşırı ve yanlış tüketimi olarak incelenmektedir. Arazi kazanmak amacıyla, örneğin taş ocağı ve maden ocağı işletmesi açılması ya da yol, tünel, hava alanı, baraj gibi yapıların inşası önemli arazi bozulmalarına yol açabilmektedir. Erozyon, taşkın ve sel, heyelanlar, depremler, orman yangınları gibi olaylar da arazi bozulmalarına neden olmaktadır. Bolu’da, çok büyük boyutlu olmasa da, taş ve kum ocakları, linyit işletmeleri, yol yapımı gibi çalışmalara bağlı arazi bozulmalarına rastlanmaktadır. TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi’nin Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü sayısal verilerini kullanarak hazırladığı haritaya göre, il arazisinin yüzde 68’inde şiddetli, yüzde 12’sinde çok şiddetli erozyon yaşanmaktadır. Heyelan riski haritası bulunmamakla birlikte, il’de heyelan, taşkın ve sel riski yüksek alanlar vardır. İl’in batısında Elmalık-Alpagut köyleri arasında su geçirmeyen alanlarda heyelan tehlikesi yaşanmaktadır. Bolu-Kaynaşlı arasında yaşanan heyelanlar bu bölgenin devamı niteliğindedir.

2.2.3.1. İlin Birinci Derece Deprem Kuşağı Üzerinde Olması

Bolu birinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. İl arazisinin tamamına yakını I.

derece deprem kuşağı üzerinde olup, sadece Göynük, Seben ve Kıbrıscık ilçelerinin güney kesimlerindeki çok dar bir alan II. derece deprem kuşağı üzerindedir. Kıbrısçık, Göynük ve Mudurnu dışında Merkez İlçe ile diğer ilçe ve beldelerin zeminleri tamamen ya da kısmen alüvyal, yani gevşek zemindir. Türkiye’nin en fazla yıkıcı deprem üreten karasal fay kuşaklarından biri olan Kuzey Anadolu fay kuşağı il arazisini kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda ortalayıp geçmektedir (Şekil 5). Doğrudan depreme bağlı fiziksel arazi bozulmaları, genelde büyüklüğü 7 ve üzerindeki yıkıcı depremler yatay kayma ve büyük yer yarıklarının oluşması biçiminde ortaya çıkmaktadır. Deprem sonrası yıkık binalar ve enkaz dökmesi nedeniyle de arazi bozulmaları oluşmaktadır. Nitekim, 12 Kasım 1999 tarihli deprem sonrasında, Bolu ovasında yer alan değerli tarım arazilerinin geçici barınma yerleri olarak kullanıma açılması bu alanları tarımda kullanılamaz hale getirmiş; ovadan geçen Büyüksu deresi kenarlarına dökülen enkazlar ciddi çevre bozulmasına ve kirlenmeye yol açmıştır. İl’de yapılaşma konusunu yakından ilgilendiren en önemli tektonik öge Kuzey Anadolu fay kuşağıdır.

1999 yılında yaşanan depremler, uzun süre ihmal edilmiş olan yapılaşmada depreme dayanıklılık, yapı denetimi, kent planı ve arazi kullanımını yeniden gündeme getirmiştir.

Şekil 5. Bolu Çevresinde Kuzey Anadolu Fay Kuşağı Diri Fayları.

Kaynak: mta.gov.tr.

Bolu’da 1999 depremleri öncesindeki yapılaşmada, ”Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine uyulmamıştır. Tarım topraklarının ve ormanların korunmasına gerekli özen gösterilmemektedir. 1998 yılında sadece Bolu ovasında yapılaşma amacıyla kullanılan 1. sınıf tarım toprağı genişliği 7.086 ha’dır. 1999 yılında yaşanılan büyük deprem felaketlerinin de etkisiyle, 2000 yılı itibariyle bu rakamın en az 10.000 ha civarında olduğu tahmin edilmektedir. Deprem sonrası Bolu ovasında çadır kentler ve prefabrike yerleşimler için kullanılan tarım arazileri tekrar tarımda değerlendirilemeyecek kadar bozulmuştur.

Şekil 6. Bolu İl’inin Yapılaşmaya Uygunluk Açısından Çok Genelleştirilmiş Bir Haritası.

Kaynak: TÜBİTAK/MAM, 2002’den sayfa düzenlemesi değiştirilerek alınmıştır.

Depremsellik riski yüksek alanlar ile yapılaşma ve yerleşmeye uygun alanlar Şekil 6’da gösterilmektedir. Kırmızı alanlar deprem riski en yüksek alanlardır.

2.2.3.2. Çevre Kirlenme Riskinin Bulunması

İl’in hava, su, toprak kirliliği, gürültü ve elektromanyetik kirlilik gibi fiziksel çevre bozulmaları ile ilgili envanter bilgisi yetersizdir. İl merkezini doğrudan etkileyen sanayi kirliliği bulunmamakla birlikte, ısınma amaçlı yakıtlardan çıkan baca gazları ile motorlu taşıt araçlarından çıkan eksoz gazları hava kirlenmesine yol açmaktadır. Isınma amaçlı olarak kullanılan kömürün düşük kalitede oluşu da çevre kirlenmesinde rol oynamaktadır. İl’in etrafının dağlarla çevrili olması yeterli hava sirkülasyonu oluşmasını engellemektedir.

Toprak konusundaki önemli bir çevre sorunu tarım topraklarının tarım dışı amaçla, özellikle geri dönüşü olmayan yapılaşma amacıyla kullanılmasıdır. Aşırı ve bilinçsiz gübreleme, bitki ilaçlaması, kirli sularla sulama, aşırı sulama, sanayi atıklarının düzensiz depolanması toprakta kirlenmeye yol açan faktörlerdir. İl’de katı atık deposu alanlarının hepsi düzensiz ve çoğu yerleşim yerlerine yakındır. Atıkların düzenli depolanması, bertarafı ve geri kazanımı ile ilgili olarak herhangi bir atık yönetimi bulunmamaktadır.

İlçe ve beldelerde günlük toplam ortalama katı atık miktarı 429.250 kg; kişi başına düşen günlük katı atık miktarı ise 2,79 kg’dır. İl’de en fazla kirlenmeye maruz kalan akarsular Merkez İlçeden geçen Büyüksu çayı ile Gerede ilçesinden geçen Gerede çayıdır. Büyüksu çayının kirlilik yükünün artmasında evsel atıklar ile gıda sektörü kaynaklı organik maddeler rol oynamaktadır.

Gerede çayının (Ulusu deresi) kirlenmesi ise bu ilçede bulunan deri sanayiinden kaynaklanmaktadır. Yeniçağa ve Gerede dışında, il’de atık su arıtma tesisi yoktur. Bu ilçeler dışında, diğer belediyeler ve köylerde katı ve sıvı atıklar arıtılmadan doğaya verilmektedir. Öte yandan, yataklı tedavi kurumlarının tıbbi atıklarının katı atık deponi alanlarına götürülmesi belediyelerce ayrı ayrı yapılmakta, ancak diğer atıklarla birlikte ve düzensiz depolanmaktadır.

Sağlık ocaklarının tıbbi atıkları da düzensiz olarak depolanmaktadır. Katı atıkların kaynağında ayrılarak geri kazanıma ağırlık verilmemesi, deponi alanlarının düzenli hale getirilmemesi durumunda kentsel ve kırsal alanlarda katı atıkların gelecekte büyük çevre kirlenmesine yol açması beklenmektedir.

2.3. Yönetsel ve Kurumsal Yapı

İllerde kamu yönetimi örgütlenmesinin temelini ilin genel idaresi ve il özel idaresi oluşturmaktadır. Bunlardan ilki mülki idare kademesi, ikincisi yerel yönetim birimidir. Her iki yapılanmanın başında da vali bulunmaktadır. Vali, il’de hem genel idarenin hem de yerel yönetimin başı ve temsilcisi sıfatını taşımaktadır. İlin genel idaresi il idare şube başkanları ve il idare kurulundan oluşur. Vali il idaresinin, il idare şube başkanları ise ilde bulunan ve hizmet yürüten kuruluşların başıdır. Vali ilde devletin ve hükümetin temsilcisi sıfatıyla, yasa ile verilmiş yetkileri ve sorumluluklarının yanı sıra, genel idarenin başı ve hiyerarşik amiri olarak da kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevlidir.

Belediyeler, kentte yaşayan halkın yerel nitelikteki ortak ve medeni ihtiyaçlarını karşılamakla görevli kamu tüzel kişilikleri olup, kent yaşayanların su, kanalizasyon, ulaşım, iskan vb.

ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. Kentli nüfusun hızlı artması ve çağdaş kentlinin gereksinimlerinin çeşitlenmesi ve çoğalması, belediyelerin görevlerini daha da ağırlaştırmakta ve belediyelerin sorumluluklarını artırmaktadır. 1580 sayılı Belediyeler Yasası belediyelere altından kalkamayacağı kadar çok sorumluluk ve görev yüklemektedir. Yasa, belediyelerin görevlerini sıralamakta ve oldukça uzun bir liste sunmaktadır. Anayasanın 127. maddesinin son cümlesinde

“bu idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır” hükmü yer almasına karşın, belediyelerin yeterli mali olanaklara sahip oldukları söylenememektedir.

Bolu’da biri merkez belediye, diğeri belde belediyesi olmak üzere toplam iki belediye bulunmaktadır. İl genelinde ilçe belediye sayısı 9, belde belediye sayısı 4 olmak üzere toplam 13 belediye bulunmaktadır. Belediye sınırları içerisinde bulunan mahalle sayısı 62, köy sayısı ise 511’dir.

Bir ülke ya da bölgenin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerinden biri de, yönetsel ve kurumsal yapının verimli ve etkili çalışması, vatandaşın taleplerine duyarlı, hizmet sunma kapasitesi yüksek, kaynakları rasyonel kullanabilen bir özelliğe sahip olmasıdır. Aşağıda, il’in yönetsel ve kurumsal yapısı kamu ve özel sektör ile sivil toplum kuruluşları olmak üzere üç ana başlık altında ele alınmakta ve her sektör, sırasıyla, şu konu başlıkları altında değerlendirilmektedir:

• Yapı –Donanım- Bütçe-İnsangücü –Teknoloji

• Mevzuat- Hizmet Kalitesi- Yetki Sorumluluk Dengesi- Uyum

• Kitle İle İletişim ve Katılım

2.3.1. Yapı, Donanım ve Bütçenin Yetersiz Olması

Yapı, donanım, bütçe, insangücü ve teknoloji açısından kamu yönetiminde yaşanan sorunlar ve değişim arayışları her zaman gündemdedir. Bolu’da kamunun merkezi ve yerel yönetim birimlerinin fiziki mekan sorunları genelde kamu hizmetini aksatacak boyutta değildir. Buna

karşılık, il idare şube başkanlıklarının hizmetlerin yerine getirilmesini engelleyecek boyutta fiziki mekan sorunları bulunmaktadır.

Bolu’da kamu hizmetlerinin vatandaşları memnun eden, onların taleplerine cevap veren düzeyde verilmesini engelleyen en önemli sorun bütçenin yetersiz olması ve harcamaların finansmanında yaşanan sıkıntılardır. Merkezi yönetimin taşra örgütleri içinde yer alan ve bütçeleri merkezi yönetim tarafından belirlenen İl İdare Şube Başkanlıkları ve Kaymakamlıklar bütçeleri yetersiz olduğundan kendilerinden beklenen kamu hizmetlerini zamanında yerine getirememektedir. İl genelinde sunulan temel kamu hizmetlerinden, sağlık alanında halkın yüzde 13’ü, eğitim alanında ise yüzde 26’sı sunulan hizmetlerden hiç yararlanamamaktadır. Kamu hizmetlerinin kaliteli ve hızlı sunulmasından sorumlu olan kurumların tamamına yakını, yeterli sayı ve nitelikte araç, malzeme ve donanıma sahip değildir. Kurumların makine-teçhizat donanımı yetersiz ve teknolojik açıdan geridir. Bu kurumların işlevsel hale gelebilmesi ve verimliliğinin arttırılabilmesi için hem donanım eksikliklerinin giderilmesi hem de donanımın günümüz teknolojik koşulları ile uyum sağlanacak şekilde yenilenmesi gerekmektedir.

Kamu kuruluşlarının yatırımları ya proje aşamasında ya da ödeneklerinin yetersiz oluşu nedeniyle çok yavaş ilerlemekte ve/veya zamanında tamamlanamamaktadır. Yerel yönetimlerin en önemli birimi olan belediyeler ise merkezi yönetimden kendilerine aktarılan ödeneklerin yetersiz oluşu ve ödeme güçlüğü içinde bulunmaları nedeniyle hizmetleri zamanında ve etkili biçimde sunamamaktadır. Bu durum, Bolu’daki merkezi ve yerel tüm kamu kuruluşları için geçerlidir.

2.3.2. Nitelikli Personelin Az Olması

İl’in yönetsel ve kurumsal yapısına işlerlik kazandıracak ve kamu hizmetlerinin vatandaşı memnun edecek şekilde sunulmasını sağlayacak olan insangücüdür. Kamu yönetiminde yaşanan sorunlardan biri kamu kaynaklarının hedef ve öncelikler doğrultusunda en etkili biçimde kullanılamaması ise, diğeri de sunulan hizmetlerin niteliğini yükseltecek sayı ve nitelikteki insangücünün bulunmamasıdır. Bolu’da kamu kurumlarının insangücü ve kaynak kullanımında etkinlik ve etkililik esasına dayalı bir performans ölçütü uygulanmamaktadır. Kamu yöneticilerinin yarıya yakını personelin niteliklerinden memnun değildir. Kamu sektöründe çalışanların yüzde 65,6’sının eğitim düzeyi lise ve altında olan Bolu’da, kamu çalışanlarının sadece yüzde 19’u dört yıllık bir yükseköğretim kurumundan mezundur.

İl’deki kamu kurumlarının çoğunda, kamu hizmeti veren personelin niteliğinin düşük, verilen hizmetin halkın beklentilerini yeterince karşılamadığı bilinmesine rağmen, sunulan hizmetin verimini ve etkinliğini artıracak hizmet içi eğitim veren kurumların sayısı oldukça azdır. Hizmet içi eğitim verilen kurumlarda eğitimin belli bir standarta dayalı ve düzenli olarak değil, gerek görüldüğünde ya da merkezi yönetimin zorunlu hizmet içi eğitim programı kapsamında verildiği gözlenmektedir.

Kamu yönetiminin merkezi ve yerel düzeydeki kurumlarının bir diğer sorunu da, personelin maddi ve moral açıdan tatmin olmamış olmasıdır. Farklı ad ve şekillerde yapılan ücret ödemeleri, asıl maaş ve ücretlerle ek ödemeler arasındaki orantısızlık, aynı işe eşit ücret ödenmemesi ücret adaletsizliğine yol açmakta, bu durum personelin iş doyumunu düşürmektedir.

Belediyelerde çalışan işçi ve memur arasında yüzde 50’ye ulaşan ücret farklılıkları ücret rejimindeki karmaşıklığı artırdığı gibi, işteki verimi de düşürmektedir.

2.3.3. Kamu Hizmetlerinin Niteliğinin Düşük Olması

Kamu hizmeti vermekle yükümlü kurumların bütçelerinin yetersiz, donanımlarının eksik, ücretlerinin düşük ve personelin niteliğinin zayıf olması bu kurumların değişen koşullara uyum sağlamasını zorlaştırmakta ve hizmetin kalitesini düşürmektedir.

Kamu kurum ve kuruluşlarının çalışma esaslarını düzenleyen mevzuatın sunulan hizmetin hızlı ve kaliteli bir şekilde yerine getirilmesini engelleyen hükümleri kamuda etkinliğin düşük olmasının nedenlerinden biridir. 1930’lı yıllarda hazırlanmış olan 1580 sayılı Belediyeler Yasası yerel yönetimlerin hizmet üretmesini, kurumlar arasındaki iletişim, işbirliği ve koordinasyonunun sağlanmasını engellemekte, yetki ve sorumluluk karmaşası yaşanmasına yol açmaktadır.

2.3.4. Aşırı Merkeziyetçi Yönetim Yapısı

Kamu yönetimi ile ilgili mevzuatın merkeziyetçi, hiyerarşik bir yönetim yapısı oluşturması, hizmet veren kurumların ihtiyaçlarına göre yetki devreden, onlara daha fazla yetki ve sorumluluk veren, esneklik tanıyan yapıda olmayışı daha kaliteli hizmet sunumunu engellemektedir.

Aşırı derecede merkeziyetçi yönetim yapısı nedeniyle yerel hizmetlerle ilgili yetkiler bölge kuruluşları ile bakanlıklara bırakılmaktadır. Bölge müdürlükleri ile yerel mülkü amirler arasında görev, yetki ve sorumluluk tartışması yaşanabilmektedir. Merkezi hükümetin temsilcileri ile yerel yönetimlerin eylem alanı, yetki ve sorumluluklarının açık bir şekilde belirlenmemesi kamu görevlilerinin inisiyatif kullanmalarını engellemekte, kurumların birlikte ve uyum içinde çalışmalarını önlemektedir. Kurumların başında bulunan yöneticiler arasında zaman zaman kişisel çatışmalara da yol açan bu durum, kamu yöneticilerine duyulan güveni azalttığı gibi, örgütsel etkililiği de zayıflatmaktadır.

Aşırı merkeziyetçi yönetim, verimsiz ve hantal bürokrasi, gereksiz kırtasiyecilik ve kurumlararası koordinasyon eksikliği kamu yönetiminin halk nezdinde kendilerinden beklenen, vatandaşı memnun eden bir kamu hizmeti verilmesini engelleyen en önemli etkendir.

2.3.5. İletişimin Zayıf, Katılımın Düşük Olması

Bolu’da kamu kurumlarının yönetsel yapısında yaşanan sorunlardan bir diğeri, halkın taleplerini dikkate alan, onların karar alma süreçlerini etkileyebilmelerine imkan veren bir iletişim ve katılımın bulunmamasıdır.

Bireylerin kamu yönetiminden talepleri, kamu hizmetinin verilmesi sürecinde kamusal kaynakların etkili biçimde kullanılıp kullanılmadığı ile ilgilidir. Bunun altında yatan temel neden, kamu yöneticilerinin, aynı zamanda kamu kaynaklarının kullanılışı ile ilgili hesap verme yükümlülüğünü taşıyan kişiler olmasıdır. Çağdaş yönetsel strateji, geleneksel kamu yönetimi anlayışından farklı olarak, yöneticilere yeterli kaynaklara ulaşma ve onları kullanma konusunda esneklik ve daha fazla yetki tanırken, öte yandan kamu kaynaklarının nereye ve nasıl harcanacağı konusunda hesap verme esasına dayanmaktadır.

Bolu’da kamu kurumlarının halkın talep ve eğilimlerinin belirlenmesi, kamu kaynaklarının öncelikler doğrultusunda en etkin oldukları alanlarda kullanılıp kullanılmadığını denetleyen bir ölçme ve değerlendirme yapılmamaktadır. Kamu kuruluşlarının halkla ilişkiler bölümü ya bulunmamakta ya da bu hizmet başka birimler tarafından ve kendi asıl görevlerinin yanı sıra yürütülmektedir.

2.3.6. Sivil Toplumun Gelişmemiş Olması

Katılım, günümüz çağdaş yönetim anlayışının en önemli ögesidir. Halkın ve sivil toplum kuruluşlarının ilin yönetimi ile ilgili karar alma süreçlerine katılımı, yerel yöneticilerin kaynakların kullanılması ile ilgili hesap vermesini sağlayacak mekanizmaların oluşması ve yerel projelerin uygulanması bakımından büyük önem taşımaktadır. 1999 yılında yaşanan Düzce-Kaynaşlı merkezli deprem sonrasında oluşturulan ve kısa bir süre için etkili çalışan Bolu İl Kurultayı, il’in sorunlarının çözülmesi ve önemli yerel projelerle ilgili görüş ve kararların oluşturulmasında, merkezi ve yerel yönetim kurumlarını sivil toplum kuruluşları ile bir araya getiren, kentin sorunlarının çözülmesi yönünde tüm kesimlerin birlikte hareket etmesini sağlayan örnek bir platform olmuştur.

Ancak, Bolu’da halkın ve sivil toplum kuruluşlarının kent ile ilgili sorunların tartışıldığı platformlara fazla ilgi duymadıkları, yönetim ve karar alma süreçlerine katılımlarının sınırlı olduğu gözlenmektedir. Kamu kurumlarının Bolu’da halkın bilgi edinme ve sivil toplum kuruluşlarının karar alma süreçlerine katılımı konusunda fazla istekli olmaması nedeniyle, katılım düşük ve işlevsel olmaktan uzak, biçimsel olarak gerçekleşmektedir. Sivil toplum kuruluşları Bolu’da çağdaş yönetim anlayışına uygun rol ve işlevini yerine getirmemektedir.

Sayıları az olan bu kuruluşlar Bolu’da bir baskı grubu oluşturacak ve alınan kararların uygulanması ve denetlenmesi sürecine etkili biçimde katılacak güçte değildir.

2.3.7. Özel Sektörde Kurumsallaşmanın Zayıf Olması

Bolu’da, özel sektör de güçlü ve kurumsallaşmış bir yapıya sahip değildir. Özel sermaye birikimi yetersiz; güçlü bir iş dinamiğine sahip yenilikçi girişimci sayısı azdır. İş bölümü ve uzmanlaşma çok ileri düzeye götürülememiştir. İşletme sahiplerinde ortaklık yapma, işbirliği ve stratejik ittifaklar kurma kültürü gelişmemiştir. Genelde küçük ölçekli aile işletmesi özelliği gösteren özel sektörde, yönetim işletme sahiplerince üstlenildiğinden, işletmeler modern yönetim tekniklerini uygulayabilme, bilgi ve iletişim teknolojilerini takip etme olanağından yoksundurlar.

İşletmelerinde yönetim ve üretim süreçlerini sürekli geliştirmeyi hedefleyen, yenilikçi, yaratıcı, dinamik çok az sayıda girişimci vardır.

Ana sanayi ile birlikte yan sanayi olarak çalışan ve işbirliği yapan az sayıdaki işletme dışında, örgütsel etkinliğin artırılmasına yönelik faaliyetlerin içinde olan, verimlilik esaslarına göre çalışan işyerlerinin sayısı fazla değildir. Bu durum, il’de sanayinin değişen rekabet ve pazar koşullarına uyum sağlamasını güçleştirmektedir.

2.4. Teknik Altyapı

Kentlerin yaşam kalitesinin göstergelerinden biri de, gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısına sahip olmaları, fiziki alt yapılarını gelişen teknolojilerle uyumlu olarak yenileyebilmeleridir. İl’in ulaşım, iletişim, enerji, su ve kanalizasyon altyapısının mevcut durumu aşağıda özet olarak verilmektedir.

2.4.1. Ulaşım

Bolu’da yük ve yolcu taşımacılığının tamamı karayolu ile yapılmaktadır. İl’de havayolu ulaşımı yapılmamaktadır. Ankara-İstanbul arasında en önemli arter üzerinde olması, D-100 karayolunun kentin içinden geçmesi Bolu’ya ulaşım açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Ancak il’de

karayoluna alternatif ulaşım ağı yoktur. İl yollarının standardı düşüktür. Bölünmüş yol azdır.

Bolu’da devlet kara yolunun uzunluğu 131 km’si beton asfalt, 217 km’si sathi kaplama olmak üzere toplam 348 km’dir. İl yolunun uzunluğu 261 km’dir (Tablo 73). Otoyollarının toplam uzunluğu ise 130 km’dir. Toplam uzunluğu 500 km olan şehir içi yolların yüzde 90’ı beton asfalt kaplamadır.

Turizm potansiyeli yüksek, doğa, sağlık ve spor turizm merkezi olmayı hedeflemiş olan Bolu’da kent girişleri iyi bir imaj vermemektedir. İl merkezini D-100 karayolu üzerinden kente bağlayan ana arter halihazırda estetik değerlerden uzak, sıradan ve kent imajını olumsuz etkileyen yapılarla sarmalanmıştır. Ticari işyerleri ve konutlar kent merkezini karayoluna bağlayan bu ana ulaşım arterinin kıyısına yerleştirilmiştir.

Tablo 73. Bolu İlinde Türlerine ve Satıh Cinslerine Göre Yollar,2001

Kaynak: Karayolları 42. Şube Şefliği Brifing Raporu (2001).

Bolu’da kırsal yerleşim yerlerinde asfalt yol oranı 2000 yılı verilerine göre yüzde 39,7 olup, bu oran yüzde 45,2 olan Türkiye ortalamasının altındadır. Asfaltlanmış yol bakımından en iyi durumdaki ilçe Yeniçağa’dır. Bu ilçede köy yollarının yüzde 48’i asfaltlanmıştır. Merkez İlçede yolların yüzde 34’ü asfalttır. Kıbrısçık’ta ise toplam 124 km’lik yol ağının sadece 2 km’si asfaltlanmıştır. Göynük de benzer durumdadır ve yol ağı uzunluğunda Merkez İlçeden sonra gelmesine karşın asfaltlanmış yol oranı yüzde 0,6 gibi düşük bir orandır.

İl’in karayolları makine parkındaki araçların ekonomik ömürleri dolmuş, hizmet maliyetleri yükselmiştir. Karayollarında hizmet gereksiniminin her geçen yıl artmasına karşın, il’de bu hizmetleri sunacak personel sayısı değişmemiştir.

Geniş bir coğrafi bölgede ve birbirlerinden uzak olmaları nedeniyle köylerde ulaşım sorunu büyüktür. İl’deki toplam 511 köy de yol ağının toplam uzunluğu 3.327 km’dir. Ham yol uzunluğu 3 km., tesviyesi yapılmış yol uzunluğu ise 121 km’dir. Toplam uzunluğu 2.590 km olan stabilize yol toplam köy yolunun yüzde 78’ini oluşturmaktadır. Asfalt yolların toplam içindeki payı yüzde 18 olup, uzunluğu ise 613 km’dir (Tablo 74).

Satıh Cinsi Devlet Yolu (km)

İl Yolu

(km) Oto Yol

(km) Toplam

(km) Toplamdaki Payı ( %) Beton Asfalt 131 _ 124 255 35,0 Sathi Kaplama 217 251 _ 468 63,0

Stabilize _ _ _ _ _

Parke _ 3 _ 3 0

Geçit Vermez _ 7 6 13 2,0

Toplam 348 261 130 739 100,0

ToplamdakiPayı (%) 47 35 18 100

Belgede BOLU İL GELİŞME PLANI (BİGEP) (sayfa 104-112)