• Sonuç bulunamadı

Bolu ve Düzce İlleri Fiziki Haritası

1. GİRİŞ

Son onlu yıllarda yaşanan ekonomik, sosyal, teknolojik, politik, kültürel değişimler ve küreselleşme olgusu geleneksel ‘gelişme’ kavramını değiştirmiş bulunmaktadır. İletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler, üretim modundaki değişme, sermayenin dünya ölçeğinde hareketli hale gelmesi, kısaca küreselleşme kentlerde giderek kutuplaşmalara, parçalanmaya, sosyal dışlanma ve çatışmalara yol açmaktadır. Kentleşme sorunlarının çözülememesi, bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının giderek artması ve bölgeler arasındaki büyüme hızı farklılıkları ‘gelişme’ kavramının yeniden tanımlanmasına yol açmıştır. Bugün ‘gelişme’

kavramını sadece üretim ya da milli gelir artışına bağlı olarak ele alan geleneksel yaklaşım yetersiz bulunmakta ve kavram ‘toplumsal ihtiyaçlar’, ‘kendi kaynaklarına dayalı gelişme’,

’insanın gelişmesi’, ‘katılımcı demokrasi’, ‘kurumsal işbirlikleri’ ve ‘çevreye duyarlılık’

çerçevesinde tanımlanmaktadır. Bu kapsamda, “sürdürülebilirlik”, gelişme stratejilerinin belirlenmesinde yerini almıştır.

Gelişmenin önemli bir bileşeni olan ‘mekan’ kavramı değişikliğe uğramıştır. Mekan gelişmenin önemli bir ögesidir. İller gelişmenin mekana yansıdığı alanlar, ‘gelişme mekanları’ olarak ön plana çıkmaktadır. Bunda son yıllarda dünya ekonomisinde ve ekonomik coğrafyada meydana gelen gelişmenin büyük payı vardır. Bölgesel gelişme ve planlama anlayışında analiz birimi artık kent mekanlarıdır. Çünkü değişim en hızlı kentlerde yaşanmaktadır. Kentler üretimin örgütlendiği mekanlar olarak öne çıkmakta, yerel dinamiklerin ulusal kalkınma ve bölgesel gelişme sürecindeki önemi artmaktadır.

Mekan kavramının öne çıkmasında ve bölge planlama pratiğinin yeni bir anlayışla ele alınmasında son onlu yıllarda yaşanan küreselleşme ve bölgeselleşme süreçlerinin büyük rolü vardır. Günümüzde yaşanmakta olan küreselleşme ve bölgeselleşme süreçlerinin yol açtığı bölgesel dengesizlikler, mekansal kutuplaşmalar, sosyal bütünleşmenin zayıflaması ve gelir dağılımındaki eşitsizlikler ülkeleri gelişmişlik ayrımı yapmadan bölge ve il düzeyinde planlı ve büyüme merkezli yeni gelişme stratejileri izlemeye yöneltmektedir. Türkiye küreselleşme ve AB ile bütünleşme sürecinde bölgesel gelişme stratejilerini yeniden belirleme ihtiyacı duymaktadır.

Türkiye gelişmesini 1960’lı yıllardan bu yana beş yıllık planlara dayalı olarak gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Uygulanan beş yıllık kalkınma planları gelişme ile ilgili hedefler ve politikalar içermiş, bölgelerarası dengesizliklerin giderilmesi, gelir dağılımı eşitsizliklerin en aza indirilmesi ve refahın yaygınlaştırılması bölge planlama anlayışının temel hedefleri olmuştur. Ancak bu hedeflere ulaşıldığını söylemek zordur. Ülkemizde bölgelerarası gelişme açığı giderek büyümekte ve bir sorun olarak önemini korumaktadır. İller ve bölgeler itibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) 2000 yılı sonuçlarına göre, Marmara Bölgesi yüzde 37’lik pay ile GSYİH’ya en yüksek katkıyı, Doğu Anadolu Bölgesi ise yüzde 4,1 ile en düşük katkıyı sağlamıştır. Gelişme açığı ve gelir dağılımı dengesizliği iller bazında da gözlenebilmektedir.

Türkiye GSYİH’sı içindeki paylara göre yapılan sıralamada sanayinin yığıldığı mekanlar en büyük payı almaktadır. Bu sıralamada ilk on il içersinde yer alan İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Kocaeli, Mersin, Antalya, Konya, Bursa ve Manisa’nın Türkiye GSYİH’sı içindeki payı yüzde 60 dolayındadır. İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) 2001 yılı verilerine göre, İstanbul (yüzde 21,5), İzmir (yüzde 7,6) ve Ankara (yüzde 7,7) GSYİH içindeki en yüksek payı olan illerdir. Kişi başına GSYİH değerleri olarak bakıldığında, 2001 yılında en yüksek kişi başına GSYİH’ya sahip il (Kocaeli, 6 165 Dolar) ile en düşük kişi başına GSYİH’ya sahip il (Ağrı, 568 Dolar) arasındaki fark 10,8 kat’tır (DPT, 2003). Bu değerler kişi başına GSYİH ile ölçülen refah göstergelerinde bölgeler ve iller arasında dengesizliğin büyük olduğunu göstermektedir.

Bölgesel önceliklere dayalı devlet destek ve yardımları uzun yıllar sürdürülmüş olmasına rağmen, bölgelerarası farklılıkları gidermede başarılı olunamamıştır. Başlangıçta önemli mesafeler alınmasına rağmen, belli bölgelerde uygulanan Kalkınmada Öncelikli Yöreler politikaları ve Acil Destek programları bekleneni verememiştir. Bölgesel dengesizliklerin giderilememiş olmasında etken olan faktörlerden biri kaynak yetersizliği ise, diğeri mevcut kaynakların bölge ve il düzeyinde rasyonel bir gelişme planlamasına dayalı olarak kullanılmamasıdır. Bölgelerin ve her biri birer bölge olarak değerlendirildiğinde illerin kendi potansiyelini harekete geçirecek sektörlere yönelik olması gereken devlet yardım ve destekleri, uzun süre belli kesimlere (sektör, firma, bölge) kaynak aktarma amacıyla kullanılmıştır. Devlet yardımları illerde ekonomik ve sosyal tüm sorunları çözecek sihirli araçlar olarak görülmekte ve yerel sorunların sadece teşvikler kullanılarak çözüleceğine inanılmaktadır.

Günümüzde kentlerin gelişmesi denetlenemez hale gelmiştir. Kentlerin en önemli kaynağı olan kentsel topraklar kentte yaşayanların ortak varlığı olmaktan çıkmış, spekülasyona açık, üzerinde özel mülkiyetin tesis edildiği alanlar haline gelmiştir. Bu alanlarda kentsel rantlar büyük ve kayıt dışılık yaygındır. Doğal kaynaklar hızla tüketilmekte, su havzalarına yönelik baskılar sürmektedir. Sanayi kuruluşlarının belli bölgelerde yoğunlaşması sorun yaratmaktadır. İmar planlarına aykırı ve kaçak yapılaşma, verimli tarım arazileri üzerinde yapılan yanlış sanayi yer seçimi çevre kirlenmesine yol açmakta ve kentsel yaşamın kalitesini düşürmektedir. Kentler göç yorgunudur. Bölgelerarası dengesizliklerin ve artan yoksulluğun yol açtığı göçler önlenememekte, kent merkezlerinin hızlı ve kontrolsüz büyümesi çarpık kentleşmenin en önemli nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. Mevcut yasal ve kurumsal-yönetsel yapı kamu kurumlarının etkin çalışmasını engellemekte, verilen kamu hizmetleri halkın ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır.

Kentlerde planlama ve düzenleyici politikaların eksikliği bugün daha çok hissedilmektedir. Kent planı çağdaş kamu yönetiminin kullandığı bir araçtır. Geleceğe dönük perspektif oluşturmayan, uzun vadeli ve stratejik düşünmeyen kamu yöneticilerinin ve yerel yönetimlerin giderek artan ve karmaşık hale gelen kentsel sorunları çözmeleri giderek imkansız hale gelmektedir. Kentsel gelişmenin planlı olması ve planlamanın da sosyo-ekonomik ve mekansal boyutları kapsaması gerekmektedir.

Ülkemizde illerin genelde çok geniş bir coğrafyaya sahip olması, sayılarının son yıllarda artması ve yönetim ölçeklerinin giderek büyümesi gibi nedenlerle bölgesel gelişmişlik farklılıklarının ve yöresel geri kalmışlıkların giderilmesinde sadece ulusal planlar ve bölge planları yapmak yeterli olmamaktadır. Merkezi hükümetler bölgelerarası dengesizliklerin ortadan kaldırılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi, kentleşme sorunlarının çözümü için gerekli kaynakları artık sağlayamamaktadır. Planlı kalkınma ve bölgesel gelişme politikalarının araçları olan Organize Sanayi Bölgeleri bugün ayrılan kaynakların yetersiz olması nedeniyle tamamlanamamaktadır.

Başlangıçta bir sanayi teşvik politikası olan ve az sayıda da olsa bazı illerde başarılı sonuçlar vermiş olan Kalkınmada Öncelikli Yöreler politikası, kapsamın giderek genişlemesi nedeniyle başarılı olamamış, bu yörelere verilen teşvikler sürekli azalmıştır. Merkezi yönetimler, yerel yönetimlerin çoğu hesapsız harcamalarının bütçeye getirdiği yükün giderek artması nedeniyle harcamalarda kesintiye gitmektedir.

Bu nedenlerle kentlerde hem çevresel hem de insani ve sosyal faktörleri göz önüne alan, sosyo-ekonomik gelişmeye yol gösteren planlama ve düzenleyici politikalara bugün çok daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Kurulu çevrenin fiziksel, sosyal ve mekansal düzenlenmesini yapmaya dönük bir faaliyet olan planlama çağdaş yönetimlerin kullandığı rasyonel düzenleme araçlardan biridir. İl gelişme planı, kamu yöneticilerine geleceğe dönük bir perspektif oluşturma ve yeni fikirlerin projelendirilmesine imkan sağlayacaktır. Planlama, ilin gelişmesinde ivme yaratan,

sinerjiyi ençoklaştıran ve potansiyeli harekete geçiren “stratejik planlama” olmalıdır. Sanayiyi tarım toprağı vasfını yitirmiş araziler üzerinde kuran ve uzak kent mekanlarına yayan, çevre ve mekan kalitesini iyileştiren, öte yandan yüksek katma değer yaratan, teknolojik gelişmenin odak noktasında olan, dışsallıklar yaratan, birden fazla sektöre taşan etkiler yaratabilecek yatırım projeleri ile desteklenmiş stratejik il planlaması, gelecekte yaşanabilir bir kent formu oluşturmak isteyen yerel yönetimlere yol gösterecektir.

Bölge ve il gelişme planlarının hazırlanmasında katılımcılığa ve işbirliğine özel bir önem verilmelidir. İl’in geleceğini yönlendiren, değişimi yöneten ve geleceğe dönük düşüncelerin projelendirilmesine imkan sağlayan il gelişme planları “katılım” ve “işbirliği”ne dayalı olarak hazırlanmalıdır. İl’de bütün kurumların temsil edildiği, işbirliği yaptıkları, geniş katılımlı bir süreç içinde hazırlanan planlama çalışmaları, ilin geleceği ile ilgili projeleri olan tüm kesimlerin ortak gelecek ideallerini canlı tutacak, ortak aklın ön plana çıkarılmasına ve ortak düşüncelerin projelere dönüştürülmesine imkan sağlayacaktır. İnsanı hedef alan, çevresel duyarlılığı yüksek, yerel dinamikleri harekete geçirmeyi ve çevre ilçeler ile kırsal yerleşme yerleri arasındaki gelişme farklılıklarını en aza indirmeyi hedefleyen planlama çalışmalarının uygulamadaki başarısı katılımcı, şeffaf, işbirliğine dayalı ve etkileşime açık bir anlayışla hazırlanması halinde çok daha yüksek olacaktır.

Kent mekanları, Türkiye’de VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemine (1996-2000) kadar gelişmenin aktif bir ögesi olmamıştır. İlk defa bu plan döneminde başlayan mekan kavramına ilginin VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemi (2001-2005) ile devam ettiği ve bölge planlama anlayışının illeri analiz birimi olarak aldığı gözlenmektedir. Bu plan döneminde ülkemizde temel yönetim birimleri olan iller için bölge planlama çalışmalarıyla uyumlu İl Gelişme Planlarının hazırlanması öngörülmektedir.

Dünya’da köklü ekonomik ve sosyal değişimlerin yaşandığı bir dönemde uygulamaya konulan ve Türkiye’de Cumhuriyetin 100’üncü kuruluş yıldönümüne rastlayan yıla kadar uzanan, 2001-2023 dönemini kapsayan Uzun Vadeli Gelişme Stratejisinin amaçları arasında İl Gelişme Planı çalışmaları da yer almaktadır. 2001-2005 yılları arasında uygulanacak olan VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın bölgesel gelişme hedef ve politikaları kısmında, geleneksel bölgesel gelişme anlayışının değiştiği belirtilerek, illerin ekonomik kalkınma ve bölgesel gelişme sürecindeki rolü vurgulanmaktadır. Bu yaklaşım ülkemizde mekanın kalkınmanın temel ögesi, illerin de ekonomik ve sosyal gelişmenin ve bölgesel kalkınmanın itici gücü olarak kabul edildiğini göstermektedir. İl gelişme plan ve stratejileri uzun dönemli bir toplumsal gelişme stratejisinin temel basamağını oluşturmaktadır. VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının hazırlık çalışmalarında bölgesel gelişme planlarının il gelişme planı ve stratejileri kapsamında değerlendirilmesi, özel ihtisas komisyonlarında il gelişme stratejilerine yer verilmesi bölge planlama anlayışının ve pratiğinin mekan bazında yeniden canlandığını ortaya koymaktadır.

Bir taraftan, Dünya’daki gelişmelerin yönü ve oluşmakta olan yeni dünya düzeninde değişen koşulların zorlaması, diğer taraftan yıllardır çözülemediği için kronik bir hal alan ekonomik ve sosyal sorunlar Türkiye’yi uygulamakta olduğu gelişme stratejilerini ivedilikle gözden geçirmeye zorlamaktadır. AB ile ilişkiler sürecinde, Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan 2002 yılı İlerleme Raporu ve 2003 yılı Katılım Ortaklığı Belgesi’nde (KOB) yer alan Ulusal Kalkınma Planı’nın (UKP) hazırlık çalışmalarında, Türkiye’nin ulusal ve bölgesel gelişme stratejilerini yeniden belirlemesi gerektiği belirtilmektedir. AB’ye katılım öncesi işbirliği çerçevesinde, 2004-2006 döneminde bölgesel farklılıkların giderilmesi ve uzun vadeli stratejilerin oluşturulması hedefleri doğrultusunda, bölgesel gelişme fonlarından ve uyum fonlarından sağlanacak desteklerden yararlanılması için, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı

Müsteşarlığı bölgesel politikalara yönelik ulusal stratejinin oluşturulması çalışmalarını sürdürmektedir.

Bölgelerarası gelişmişlik farklarının azaltılmasını ve gelir dağılımı dengesizliklerinin en aza indirilmesini temel hedefler arasında gösteren VIII.Beş Yıllık Kalkınma Planında,“ bölgesel gelişmenin hızlandırılması ve rasyonel kaynak dağılımı açısından önem taşıyan, bölge planlarıyla uyumlu, il düzeyinde İl Gelişme Planları çalışmaları başlatılacaktır” hükmü yer almaktadır. (Uzun Vadeli Strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planının (2001-2005) Uygulandığına İlişkin TBMM Kararı, 27.06.2000, Karar No:697). Küreselleşme sürecinde

“ kentlerin öneminin arttığı ve kentler/kent ağları ve bölgelerarası yarışmanın hızlandığı ” vurgulanan plan metninde, yerel girişimcilik ve yerel potansiyelin harekete geçirilmesi ve kalkınmayı belirli merkezlerden çevreye yaymak bakımından İl Gelişme Planlarının stratejik bir önem taşıdığı belirtilmektedir. Bu çerçevede; “İl Gelişme Planının hazırlanmasına veri tabanı oluşturacak olan İl Envanteri ve istatistik raporları hazırlanacak” ve bundan böyle

“yatırımlarda devlet yardımları politikalarının belirlenmesinde, bölgelerin sosyo-ekonomik yapıları ve potansiyelleri dikkate alınacaktır”. Bölgesel gelişme politikalarının uygulanmasında sürdürülebilirlik, bölgelerarası bütünleşme, fırsat eşitliği, yaşam kalitesi ve katılımcılık ilkeleri esas alınacaktır.

17 Ekim 2001 gün ve 24556 (2. Mükerrer) Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2002 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı ek’inde, bölge planlaması ile ilgili amaçlar, ilkeler ve politikalar kısmında da belirtildiği gibi, “ İl kaynaklarının rasyonel kullanımı, mekansal dağılımın düzenlenmesi, il envanterinin oluşturulması, potansiyelin değerlendirilerek illerin gelişmesini temin etmek amacıyla bölge planlaması ile uyumlu olarak hazırlanacak olan İl Gelişme Plan çalışmaları desteklenecektir ”.

VIII. Beş Yıllık Kalkınma Plan döneminin ilk dilimi olan 2001 yılında uygulanmaya başlanan ve başta KÖY’ler olmak üzere tüm illerde uygulaması yaygınlaşan İl Gelişme Planlaması ile Türkiye’de bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanması hedeflenmektedir. İl Gelişme Planları yerel yönetimler, üniversiteler ile sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile yapılmaktadır. Aynı zamanda, bölgesel gelişme stratejilerinin de hareket noktası olma özelliği olan İl Gelişme Planları, iller ve bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının kabul edilebilir bir düzeye getirilmesi ve görece geri kalmış bölge ve yörelerin kalkındırılması bakımından büyük önem taşımaktadır.

1.1. Yasal Dayanak

Bolu’da İl Gelişme Planlaması çalışmalarına, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü’nün Bolu Valiliğine ve İl’deki Üniversiteye “Depremden etkilenen illere öncelik verilmek suretiyle, Bölge Planı ve Rehabilitasyon Projesi hazırlık çalışmaları “ nın başlatıldığı ile ilgili 22.08.2000 tarih ve 3328 sayılı yazısı ile başlanmıştır.

15 Kasım 2000 gün ve 24231 sayılı Resmi Gazete’de (Mükerrer) yayınlanarak yürürlüğe giren 2001 Yılı Yatırım Programının Uygulanması Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Ek’inin Bölge Planlaması Amaç İlke ve Politikaları kısmında yer alan “Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının teknik desteğinde mahalli idareler-üniversiteler işbirliği ile Bolu ve Düzce illeri için İl Gelişme Planları hazırlanacaktır ” hükmü İl Gelişme Planlaması çalışmalarının yasal dayanağını oluşturmaktadır. Plan çalışmaları ile “ il kaynaklarının rasyonel kullanımı, mekansal dağılımın düzenlenmesi ve il envanterinin oluşturulması, potansiyellerin değerlendirilerek illerin gelişmelerinin sağlanması” amaçlanmaktadır.

1.2. Amaç

Bolu İl Gelişme Planı’nın (BİGEP) amacı, ulusal ve bölgesel gelişme plan hedefi ve politikalarıyla uyumlu biçimde, ilin yerel potansiyelini harekete geçirmek ve kaynakların rasyonel kullanımını sağlayarak sürekli ve sürdürülebilir bir gelişmeyi planlamaktır. BİGEP, il’de kurulu çevrenin (fiziksel, sosyal ve ekonomik) mekansal ve sektörel düzenlemesini yapmaya dönük bir çalışmadır. İl’de yaşayanlara ve gelecekte yaşayacaklara yaşanabilir bir kent formu oluşturmayı, bu hedefe ulaşmada izlenecek sektörel gelişme stratejileri ile bir yol haritası sunmayı ve ilin gelişmesi için mutlaka yapılması gerekenleri ortaya koymaktadır. İktisadi sektörlerin geliştirilmesini, sosyal ve teknik alt yapının iyileştirilmesini, kurumsal-yönetsel kapasitenin güçlendirilmesini, çevresel ve mekansal düzenlemeleri içeren BİGEP, kapsamlı ve entegre bir faaliyettir.

Bolu’ya kuvvetli ve zayıf yönlerini, sektörel darboğazları görme olanağı verecek ve potansiyeli harekete geçirerek gelişmenin merkezden çevre ilçelere yayılmasını başlatacak olan BİGEP, il’deki kamu önderlerine, yerel yöneticilere, iş dünyasına ve kentte yaşayanlara kılavuz olacak, bir yol haritası sunacaktır. BİGEP hedeflere yönelik düşünmeyi kolaylaştıracak, ortak düşünceleri ortak projelere dönüştürerek hayata geçirme ve böylece il’deki tüm kesimlere gelişmeyi birlikte yönetme imkanı sağlayacaktır. BİGEP, ilin ortak sorunlarına bu coğrafya üzerinde yaşayanlarla birlikte çözüm arayan, bu sorunların çözümü yönünde bir platform oluşturan, herkesi uzun vadeli stratejik düşünmeye ve işbirliği yapmaya çağıran faaliyettir. Kamu sektörünün etkin desteğini de sağlayarak, il’in potansiyelini harekete geçirme, kaynaklarını rasyonel kullanma, özel sektör işletmelerinin teşebbüs güçlerinden yararlanma ve yeni yüzyılda sürekli ve sürdürülebilir gelişmesini sağlama fırsatı verecek olan BİGEP, yörede kurumsal işbirliklerinin geliştirilmesine, gelişmenin çevre ilçelere yayılmasına ve ilçeler arasındaki gelişme farklılıklarının en aza indirilmesine de öncülük edecektir.

1.3. Kapsam

İl Gelişme Planı için plan alanı Bolu İl’idir. Plan, coğrafi olarak Bolu İl’i içinde yer alan sekiz ilçeyi kapsamaktadır. Bu ilçeler Merkez, Mudurnu, Göynük, Seben, Kıbrısçık, Yeniçağa, Dörtdivan, Mengen ve Gerede’dir. Çalışma alanı 8.458 kilometrekare olup, il nüfusu 2000 yılında 270 654’dür (DİE, 2000).

Bolu İl Gelişme Planı (BİGEP) dört aşamadan oluşmaktadır:

• İl envanterinin çıkarılmasına, veri tabanı oluşturarak ilin kuvvetli ve zayıf yönlerinin, sektörel darboğaz ve potansiyellerin belirlenmesine yönelik mevcut durum analizi

• Vizyon oluşturulması; il’in kısa, orta ve uzun vadeli gelişme hedeflerinin ve bu hedeflere ulaşmak için izlenecek stratejilerin belirlenmesi

• Uygun yatırım alanlarının belirlenmesi, yatırım program ve projelerinin tanıtımı

• Planın tanıtımı, uygulanmasının izlenmesi, sorumlu kurum ve kuruluşların belirlenmesi

Bolu İl Gelişme Planı (BİGEP) stratejik planlama süreçleri aşağıda belirtilmiştir:

1. Aşama :Mevcut durum analizi

Nerede ? Ne durumdayız ?

İl envanterini çıkararak kuvvetli ve zayıf yönleri görmek, fırsat ve tehdit değerlendirmesi yapmak, ilin potansiyelini ve problem yapısını belirlemek, profilini çıkarmak

Teknikler: Raporlar, istatistiki bilgiler, saha çalışması, veri toplama, işyeri ziyaretleri, literatür tarama, öncülerle toplantılar, SWOT analizi

2.Aşama:Vizyon oluşturma, uzun dönemli gelişme hedeflerinin ve stratejilerinin belirlenmesi

Nerede olmak, nereye ulaşmak istiyoruz ? İzlenecek yol nedir ? Gitmek istediğimiz yere nasıl ulaşabiliriz? Ne yapmalıyız ? 2003-2023 döneminde ilin geleceği ile ilgili perspektifin oluşturulması ve vizyonun belirlenmesi; ulaşılabilir, somut hedeflerin ve bu hedeflere ulaşma yöntemlerinin ortaya konulması

Teknikler: Atölye çalışmaları (workshop), danışma toplantıları, derinliğine mülakat ( deep interview), yüzyüze görüşmeler, ihtisas komisyonları ile toplantılar

3.Aşama: Uygun yatırım konularının belirlenmesi,

yatırım program/proje önerileri

Yatırım programları ve projelerinin tanıtımı

Teknikler: Uygun yatırım alanları araştırması, proje profilleri 4.Aşama: İl gelişme planının

uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi

Planının onayı ve tanıtımı; plan uygulamaları ve izlenmesi, proje geliştirme ve uygulama birimlerinin oluşturulması;

kurumsal düzenlemeler, İl Gelişme Ajansının ve Kent Meclisinin oluşturulması

Bolu İl Gelişme Planı (BİGEP) dokuz projeye dayalı olarak yürütülmüştür. Bu projeler konularına göre aşağıda belirtilmiştir:

• Nüfus ve sosyal yapı

• Gelir dağılımı, istihdam ve fiyatlar

• İnsan kaynakları : Eğitim, kültür ve sağlık

• Tarım

• Sanayi: İmalat sanayii, madencilik

• Hizmetler: Turizm, ticaret, inşaat, bankacılık ve mali yapı

• Teknik alt yapı: Ulaşım, haberleşme, enerji, su ve kanalizasyon

• Çevre ve mekansal yapı

• Yönetsel ve kurumsal yapı

Plan çalışması dört bölümden oluşmaktadır. Girişi izleyen ikinci bölümde, il GSYİH’nın iktisadi faaliyet kollarına göre dağılımı ve İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasına (İBBS) göre konumu gösterilmiştir. İl gelişme plan bölgesindeki mevcut durum ve analizinin sunulduğu bu bölümde il’in sosyo-ekonomik yapısı, çevre ve mekan, kurumsal ve teknik alt yapılarının mevcut durumu ele alınmaktadır. İlin potansiyelinin olduğu, başarı ile yapabildikleri, güçlü ve zayıf yanları, mevcut koşulların il lehine yarattığı fırsatlar ya da aleyhinde olan tehditler birbirleriyle karşılaştırmalı olarak bu bölümde ele alınmakta ve SWOT analizinin sonuçlarına yer verilmektedir. Sektörlerle ilgili ayrıntılı bilgiler sektör raporlarında yer almaktadır. Üçüncü bölümde, il’in 2003-2023 yılları arasındaki dönemde vizyonu belirlenmekte, izleyeceği gelişme stratejileri, gelişme alternatifleri ve senaryolara yer verilmektedir. Dördüncü bölümde, gelişme

Plan çalışması dört bölümden oluşmaktadır. Girişi izleyen ikinci bölümde, il GSYİH’nın iktisadi faaliyet kollarına göre dağılımı ve İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasına (İBBS) göre konumu gösterilmiştir. İl gelişme plan bölgesindeki mevcut durum ve analizinin sunulduğu bu bölümde il’in sosyo-ekonomik yapısı, çevre ve mekan, kurumsal ve teknik alt yapılarının mevcut durumu ele alınmaktadır. İlin potansiyelinin olduğu, başarı ile yapabildikleri, güçlü ve zayıf yanları, mevcut koşulların il lehine yarattığı fırsatlar ya da aleyhinde olan tehditler birbirleriyle karşılaştırmalı olarak bu bölümde ele alınmakta ve SWOT analizinin sonuçlarına yer verilmektedir. Sektörlerle ilgili ayrıntılı bilgiler sektör raporlarında yer almaktadır. Üçüncü bölümde, il’in 2003-2023 yılları arasındaki dönemde vizyonu belirlenmekte, izleyeceği gelişme stratejileri, gelişme alternatifleri ve senaryolara yer verilmektedir. Dördüncü bölümde, gelişme