• Sonuç bulunamadı

Birinci Nihat Erim Hükümeti Dönemi (26 Mart 1971 - 11 Aralık

1.9. Yeni Hükümetin Kurulması ve 1961 Anayasası

2.3.1. Birinci Nihat Erim Hükümeti Dönemi (26 Mart 1971 - 11 Aralık

Tarafsız Başbakan’ın başkanlığındaki iki büyük partinin temsil edileceği teknokratlar kabinesinin ülke sorunlarına çözüm getireceği inancıyla Nihat Erim CHP’den istifa ettirilmiş ve partiler üstü başbakan olarak görevlendirilmişti. Birinci Nihat Erim hükümeti sekiz ay görevde kalabilmiştir.

Bakanlar Kurulu listesi şu şekildedir: Başbakan: Nihat Erim,

Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı (Siyasi ve İdari İşler): Sadi Koçaş, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı (Ekonomik İşler): Atilla Karaosmanoğlu, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı: Mesut Erez,

Devlet Bakanı: Mehmet Özgüneş, Devlet Bakanı: Doğan Kitaplı, Adalet Bakanı: İsmail Arar,

Millî Savunma Bakanı: Ferit Melen, İçişleri Bakanı: Hamdi Ömeroğlu, Dışişleri Bakanı: Osman Olcay, Maliye Bakanı: Sait Naci Ergin, Millî Eğitim Bakanı: Şinasi Oral, Bayındırlık Bakanı: Cahit Karakaş,

Dış Ekonomik İlişkiler Bakanı: Özer Derbil, Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Ayhan Çilingiroglu,

320

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Türkan Akyol, Gümrük ve Tekel Bakanı: Haydar Özalp,

Tarım Bakanı: Orhan Dikmen, Ulaştırma Bakanı: Halûk Arık, Çalışma Bakanı: Atilla Sav,

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı: İhsan Topaloğlu, Turizm ve Tanıtım Bakanı: Erol Yılmaz Akçal, İmar ve İskân Bakanı: Selahattin Babüroğlu, Köy İşleri Bakanı: Cevdet Ayhan,

Orman Bakanı: Selahattin İnal, Gençlik ve Spor Bakanı Sezai Ergun, Kültür Bakanı: Talât Halman321

26 Mart 1971’de açıklanan Birinci Erim Hükümeti, 8 Nisan’da 46 red, üç çekimser oya karşılık 321 güvenoyu almıştı. Nihat Erim, kabinesini “Türkiye’yikendisini bölmek isteyen sağ ve sol diktatoryanın ve anarşinin kucağına aslave asla düşürmeyecek olan beyin takımı kabinesi” olarak tanıtıyordu. Erim’in bu sözlerine en büyük tepki ise Bülent Ecevit’ten gelmiştir.322

Nihat Erim, “Bizim hükümetimiz Atatürk’ün başlattığı reformları devamettirmek azmi ile Atatürk’ün yaptığı, koyduğu devrim kanunlarını gereği gibiuygulamak üzere iş başına gelmiştir.” demiş ve hükümetin en başta gelen görevinin hızla Türkiye’de yeniden huzurun sağlanmasına çalışmak olduğunu ifade etmişti. Silahlı Kuvvetler’in içerisindeki huzursuzluğun bir an önce giderilmesine çalışılacağını ve mükemmel bir seçim kanunu ortaya konulacağını söyleyen Erim, hükümetin daima parlamento ile yakın işbirliği ve anlaşma zihniyeti içinde çalışacağını vurguluyordu. Nihat Erim yaptığı konuşmalarda her fırsatta anarşi ile mücadele edileceğini vurgulamaktadır:

Türkiye’de huzursuzluk olsun, güvensizlik olsun, üniversiteler, okullar rahat çalışmasın, Türk gençliği iyi okuyup yetişmesin, ekonomik faaliyetler felce uğrasın, Türk toplumu içinden çürüsün, çöksün, dağılsın, Türkiye parçalansın diye gayret sarf edenlerin ülkemize yapa geldikleri kötülükleri önlemek için alamayacağımız tedbir yoktur. Ancak şimdi bu

321

TBMM Tutanak Dergisi, Birleşim 78, Dönem 3, Cilt 12, 26 Mart 1971, s. 382-383.

322

kötülüklere son vermek, hiç o kadar uzun sürmeyecektir. Alınacak tedbirler balyoz gibi hemen kafalarına inecektir.323

Terörle mücadele hükümetin ilk ve en önemli görevi olmuştu. Başbakan yardımcısı Sadi Koçaş’ın 21 Nisan’da: “Sıkıyönetimi düşünmedikbile.” şeklindeki sözlerine rağmen hükümet, ertesi gün Sıkıyönetim Kanunu’nu değiştirmek üzere hazırlıklara girişmiştir. 26 Nisan 1971’de 11 ilde sıkıyönetim ilan edilmişti. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Sıkıyönetim kararı ve gerekçesini şöyle duyurmuştu:

Memleketimizde uzun süreden beri gözlemlenen çıkarcı çevrelerin tutumu ile anarşik nitelikteki eylem ve davranışların sadece kamu düzeni ve güvenliğini bozucu amaçlara yönelmiş olmayıp aslında ideolojik maksatlarla Devletin temel nizamına, yurt bütünlüğüne, vatan ve lâik Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma mahiyeti aldığını gösterir kesin belirtilerin meydana çıkması nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 124’üncü maddesi gereğince İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt illerinde 26 Nisan 1971 günü saat 24.00 den itibaren bir ay süre ile Sıkı Yönetim ilânı Bakanlar Kurulunca tarihinde kararlaştırılmıştı.324

Sunay’ın başkanlığında yapılan toplantıda özellikle asayiş üzerinde durulmuş ve Sıkıyönetimin şu sorunlar üzerinde yararlı olacağını ifade etmişti:

1. Laik Cumhuriyete karşı hareketleri önlemek, 2. İdeolojik kanlı çalışmaları durdurmak,

3. Doğu illerinde bölgecilik hareketlerine son vermek

4. Kıbrıs konusunda muhtemel bir harekâtta yararlı durumda olmaktı.325

Sıkıyönetim ilanının ardından sıkıyönetim komutanları atanmış ve askerî mahkemeler kurulmuştu. Sıkıyönetim kararı parlamentoda büyük bir çoğunlukla onaylanmıştı. Adalet Partisi, Millî Güven Partisi ve Demokratik Parti, ülkenin içinde bulunduğu tehlikenin komünizm tehlikesi olduğunu vurgulayarak sıkıyönetimi destekliyordu. TİP dışında tüm partilerin desteği ile sıkıyönetim onaylanmıştı. Partiler sıkıyönetim görüşmeleri sırasında, Silahlı Kuvvetleri doğrudan eleştirmekten kaçınan bir tavır sergilemek istediler. Hatta sıkıyönetim görevlilerini övgü ile anıp Silahlı Kuvvetlere olan güvenlerini belirtmeye özen göstermişler, buna karşılık her konuda hükümete

323

Erim Hükümetleri’nin 1 yılı 7.4.1971-7.4.1972, Ankara: Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 1972, s. 7-15.

324

“Karar Sayısı: 7/2302”, T.C. Resmi Gazete, 13820, 26 Nisan 1971.

325

yüklemişlerdi. 12 Mart dönemindeki dört partiler üstü hükümet döneminde de sıkıyönetim devam etmişti.326

Sıkıyönetim ilanının ardından ertesi günü yayınladığı bildiri ile İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Org. Faik Türün, Sıkıyönetimin “ilanındaki sebebin mevcut olmadığı gerekçe alınarak” yapılacak eleştirileri, yayınları yasaklamıştı. Faik Türün, sıkıyönetimin ilanı gerekçesi ile ilgili olsun ya da olmasın gerekli gördüğü her türlü kararı alacağını açıklıyor ve bu yönde yapılacak eleştirileri de en baştan sıkıyönetim yasakları kapsamına almıştı.327

Dev-Genç, Devrimci Doğu Kültür Ocakları ve Ülkü Ocakları Birliği, TÖS, İşsizlikle Mücadele Derneği Ankara Sıkıyönetim Komutanı Semih Sancar’ın yayınladığı 2 ve 3 numaralı bildirilerle süresiz kapatılmıştı. Bunun ilk uygulaması da 28 Nisan gününden itibaren Cumhuriyet ve Akşam gazetelerinin 10’nar gün süreyle kapatılması ve bu gazete yazarlarından İlhan Selçuk ve Çetin Altan’ın gözaltına alınmasıyla gerçekleşiyordu. Ayrıca 83 öğrenci ve sivil şahıs hakkında arama ve gözaltına alma kararı verilmişti.328

İşçi-Köylü, Proleter Devrimci Aydınlık, Aydınlık, Türkiye Solu, Devrim ve Ant gibi sol içerikli ya da radikal dergilerin hepsi toplatıldı. Ankara sıkıyönetim yetkilileri 3 Mayıs’ta hangi niyet ve amaçla olursa olsun grev ve lokavtları yasakladı. Faik Türün 5 Mayıs 1971’de yaptığı basın toplantısında şöylemişti: “Halk savaşı denilen şey, haddizatında halka karşı yapılıyordu. Artık halk, kendisine yöneltilen kurşunlara korkusuzca göğüs gerebiliyor. Halka karşı savaşanlara meydan vermeyeceğiz. Bu gafilleri elbirliği ile ezeceğiz.”329

Basın üzerindeki kısıtlamaların ardından 18 Mayıs 1971’de İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’nın yayınladığı bildiri ile yazılı ve sözlü basında yapılan duyurularla öğretim üyeleri, yazarlar, sanatçıların bazıları sıkıyönetim savcılıklarına teslim olmaya çağrıldı.330

326

26 Nisan 1971’de, bir ay süre ile 11 ilde ilân edilen sıkıyönetim, 14 kez, ikişer ay süre ile uzatıldı. Ancak 1973 Ocak’ından itibaren coğrafî alanı giderek daraltıldı. Sakarya ve Zonguldak illerinde Ocak 1973’te İzmir ve Eskişehir’de Mart 1973’de, Adana, Hatay ve Kocaeli’de Mayıs 1973’de, Siirt’te Temmuz 1973’de Diyarbakır’da Ağustos 1973’de kaldırıldı. Bkz., Üskül, a.g.e., s. 134.

327

Üskül, a.g.e., s. 146.

328

“İstanbul’da 6 Dernek 2 Gazete Kapatıldı 83 Kişi Gözaltına Alındı”, Milliyet Gazetesi, 29 Nisan 1971, s. 1.

329

Erim Hükümetleri’nin 1 yılı 7.4.1971-7.4.1972, s. 39.

330

Bu durum yurt içinde ve yurt dışında büyük tepkilere neden olmuştu. Özellikle bilim adamlarının, öğretim üyelerinin, yazarların gözaltına alınmaları ve tutuklanmaları Mecliste de tartışılmış ve CHP tarafından eleştirilmişti. Bu dönemde birçok dergi kapatıldı, yayınevleri mühürlendi, “yasak yayın” gerekçesi ile birçok kitap toplatıldı. Yasak kitap bulundurdukları gerekçesi ile birçok kitapçı tutuklandı.331 İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından 7 Haziran 1971’de tutuklanan ve gözaltına alınanların isimleri kamuoyuna açıklanmıştı. Tutuklamalar Anayasa’nın 141, 142, 146 ve Askerî Ceza Kanunu’nun 94. maddesinin ihlali ve 6136 sayılı kanuna muhalefet sebebiyle gerçekleştirilmişti.

Ülkedeki huzursuzluk ve sıkıyönetim ortamı, Başbakan Nihat Erim’in, 1961 Anayasası’nın, gelişmekte olan Türkiye için fazla liberal olduğu, bazı kısıtlama ve düzenlemelere gidilmesi gerektiği, yönündeki kanısını güçlendirmiştir. Erim, mevcut Türk Anayasası’nın bazı Avrupa ülkelerinden bile ileride hükümler içerdiğini ve bunun Türkiye için “lüks” olduğunu belirtmiş ve kısıtlayıcı yönde bazı tedbirler alınması gerektiğini ileri sürmüştü.332

Başbakan, anayasanın değiştirilmesinin şart olduğunu söylemiş, bu yapılmadıkça kendisinin memleketi idare edemeyeceğini bildirmiş ve şöyle demiştir: “Bazılarıdiyorlar ki, bu anayasayı değiştirmeden de kuvvetli bir hükümet duruma çarebulabilirdi. Hadi bakalım şu anda anayasayı değiştirmeyelim. Sıkıyönetimi dekaldıralım. Ben idare edemem, ben çare bulamam.”333

TBMM’de temsil edilen partilerin temsilcilerinden oluşan ve 1961 Anayasası’nda yapılacak değişiklikleri tespit eden komisyonun raporu kanun teklifi haline getirilmiş ve 6 Eylül 1971’de TBMM’de 362 lehte ve 2 aleyhte oyla kabul edilmiştir. Anayasa değişiklikleri, 20 Eylül 1971’de de Senato da onaylanarak yürürlüğe girmişti.334

331

Üskül, a.g.e., s. 147-151.

332

Nihat Erim, iktidara geldiği ilk günlerde Anayasa değişikliğine ihtiyaç bulunduğunu düşünmemekteydi. Ona göre, meydana gelen anarşi olaylarının suçlusu Anayasa değil, Anayasanın hükümlerini tam olarak yerine getirmeyen yöneticilerdi. Ancak, iktidarının ilerleyen günlerinde bu konudaki fikirlerinde değişiklik olmuştur. Kutlu Altuğ, 12 Mart ve Nihat Erim Olayı, Ankara: 7 Gün Yayıncılık, 1973, s. 53.

333

İsmail Cem, Tarih Açısından 12 Mart, İstanbul: Cem Yayınevi, 1976. s. 140.

334

20.07.1961 ve 10859 sayılı T.C. Resmi Gazete ile ilan edilen 1961 Anayasası’na, 1969-1973 yılları arasında 6 kez değişiklik yapılmıştır.

Birinci Erim hükümeti döneminde partilerin kapatılması gündeme gelmiş Anayasa Mahkemesi MNP ve TİP’in kapatılması kararına varmıştı. Üniversite ve Toprak reformu konuları AP ve CHP arasında yeni bir çatımsa konusu olmuş ve gündemi uzun süre meşgul etmişti. Terör olayları devam ederken sıkıyönetim mahkemelerinde bir dizi çok sanıklı dava açılmış ve bunların en önemlileri idam kararlarıyla sonuçlanmıştı.

2.3.1.1. Birinci Nihat Erim Hükümet Programında Dış Politika

Nihat Erim, Hükümet Programında dış politikayı şu şekilde açıklamıştır:

Hükümetimizin Dış Politikası büyük Atatürk’ün çizdiği temel ilkeler gereğince yürütülecekti. Milletlerarası ilişkilerimizde milli çıkarlarımızın gereklerini daima göz önünde tutarak Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel tutumuna uygun şekilde barış, iyi niyet, haklara karşılıklı saygı ve işbirliği anlayışı ile hareket edilecekti. Türkiye dün olduğu gibi bugün de BM Örgütü, Avrupa Konseyi, Avrupa Ortak Pazarı gibi üyesi bulunduğu milletlerarası örgütlerle ilişkilerini geliştirmeye önem verecektir. ABD ile karşılıklı saygı ve anlayışa dayanan sıkı dostluk ve ittifak ilişkileri içinde bulunuyoruz.

Geleneksel politikamıza uygun olarak büyük Kuzey komşumuz Sovyetler Birliği ile ilişkilerimizin iyi komşuluk ve 1921 Moskova Antlaşması’nın ruhuna uygun bağımsızlık, toprak bütünlüğü ve içişlerine karışmama esaslarına dayandırılmak suretiyle güven artırıcı yolda daha da gelişmesini mümkün görmekteyiz. 1959 yılında Kıbrıs meselesinin halli için ilgili taraflarla bazı anlaşmalara vardık. Biz bu anlaşmalara daima saygı gösterdik ve karşı taraftan da saygı bekledik. Aralık 1963’te bu anlaşmalar kanlı bir şekilde olupbittiye getirilmek istendi; fakat cemaatimizin kahramanca direnişi buna imkân vermedi. Biz o zaman olduğu gibi bugün de soydaşlarımızın haklarının ve ulusal güvenliğimizin çiğnenmesi karşısında anlaşmalar hükümlerine uygun olarak her türlü tedbiri almaya kararlıyız.

Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık ilişkilerimiz 1963 yılında kurulmuştur. Geçiş dönemi kapsamını tespit eden belgeler 23 Kasım 1970 de imzalanmıştı. Bu belgeler ve yürürlüğe girmeleri ile ilgili işlem bazı eleştirilere uğradı. Bunlardan haklı olanların incelenmesine ve kapsadıkları konuların uygulama sırasında anlaşmada öngörülen imkânlar çerçevesinde süratle iyileştirilmesine çalışılacaktı.335