• Sonuç bulunamadı

Bir sübjektif haksızlık unsuru olarak amaç (maksat) & saik

Belgede AMME ALACAĞININ TAHSİLİNE (sayfa 197-200)

AMME ALACAĞININ TAHSİLİNE ENGEL OLMA SUÇUNUN UNSURLARI ve ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

3. AMME ALACAĞININ TAHSİLİNE ENGEL OLMA SUÇUNUN UNSURLARI UNSURLARI UNSURLARI

3.1. SUÇUN MADDİ UNSURU

3.2.1.3. Kastın Türleri

3.2.1.3.4. Bir sübjektif haksızlık unsuru olarak amaç (maksat) & saik

Kasten işlenen bazı suçların tanımlarında, suç tipindeki unsurlara yönelik kastın yanı sıra başka sübjektif unsurlara da yer verilmektedir. Bu unsurlar da kast gibi korunan hukuksal değere yönelik faildeki hareket iradesini belirtirler ve amaççı bir yapıya sahiptirler607. Bu tür suçlarda kastın varlığının tespit edilmiş olması haksızlığın oluşması bakımından yeterli değildir. Fiilin tipte belirlenen amaca yönelik olarak işlenmiş olup olmadığı da ayrıca araştırılmalıdır.

Saik kasttan önce gelen, kastı hazırlayan bir düşüncedir608. Amaç ise failin suç tipinde yer alan eylemin yapılmasındaki hedeftir. Saik denilen olgu ise kastın ortaya çıkmasındaki itici güçtür, bir başka deyişle motor vazifesi görür. Bu noktada saik, suçun kanuni tanımında belirtilen neticeyi gerçekleştirmeye yönelik olarak, kişinin iç dünyasında oluşan ve harekete yön veren, kasttan önce gelen, kastı hazırlayan düşüncedir609.

Amaç haksızlığı oluşturan, haksızlığı artıran veya haksızlığı azaltan bir unsur olabilir610. Örneğin, TCK m. 282’de hüküm altına alınan, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunda, alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu nedenle, failin güttüğü amaç bu suçun oluşabilmesi bakımından bir unsur haline gelmiştir611. Yağma suçunun suç örgütüne yarar sağlamak

607 Koca, Üzülmez, a.g.e., s. 171.

608 Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 311.

609 Özbek, TCK İzmir Şerhi Türk Ceza Kanunu’nun Anlamı Cilt 1, s. 236.

610 Koca, Üzülmez, a.g.e., s. 251.

611 Madde gerekçesinde “Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmıştır. Birinci seçimlik hareket, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin yurt dışına transfer edilmesidir. Bu seçimlik hareketin gerçekleştirilişi sırasında, yurt dışına transfer edilen malvarlığı değerlerinin suçtan elde edilmiş olduğunun bilinmesi gerekir. Başka bir deyişle, bu seçimlik hareket açısından kastın varlığı yeterlidir. İkinci seçimlik hareket ise, serbest hareket olarak belirlenmiştir. Bu hareketler açısından önemli olan, bunların gerçekleştirilişi sırasında güdülen amaçtır. Başka bir deyişle, suçtan elde edilen malvarlığı değerlerinin, gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği

180

maksadıyla işlenmesi hali TCK m. 149’da basit haline nazaran daha fazla ceza verilmesini gerektirirken, aynı suçun bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi m. 150’de daha az cezayı gerektiren hal olarak nitelendirilmiştir.

3.2.1.3.4.1. Amme alacağının tahsiline engel olma suçunda amaç

Amaç veya saikin sübjektif nitelik taşıdığı suçların düzenlediği kanun hükümleri incelendiğinde, suçların kanuni tanımında “amacıyla, maksadıyla veya saikiyle” kavramlarının kullanıldığı göze çarpmaktadır. Amme alacağının tahsiline engel olma suçunun düzenlendiği AATUHK m. 110’da benzer bir durum söz konusudur. Amme alacağının tahsili için hakkında takip işlemlerine başlanan borçlu, kısmen veya tamamen tahsile engel olmak veya tahsili zorlaştırmak maksadıyla mallarından bir kısmını veya tamamını, ilgili maddede yer verilen seçimlik hareketleri gerçekleştirmek suretiyle gerçek surette veya gerçek olmayan surette varlığını yok eder veya azaltırsa cezalandırılır. Kamu borçlusu hem hareketleri bilmekte ve istemekte hem de neticeyi öngörmekte ve doğrudan istemektedir. Ancak suçun oluşabilmesi için kastın yanı sıra failin söz edilen amaç doğrultusunda hareket etmesi gerekir.

Amme alacağını tahsiline engel olma suçu bakımından iki amaç söz konusudur 1. Kısmen veya tamamen tahsile engel olmak

2. Tahsili zorlaştırmak

Kanun tarafından öngörülen ilk amaç, borçlunun aleyhine yürütülen takibin sonuçsuz kalmasını sağlamasına yöneliktir. Fail malvarlığına ait değerleri gerek mülkünden çıkararak, gerekse muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirmek suretiyle tahsili imkânsız hale getirerek, alacaklı idarenin, alacağına ulaşma çabalarının boşa çıkmasını amaçlamaktadır. Bu neticeye ulaşamasa bile kanaatimizce borçlu, haczedilerek muhafaza altına alınmasını veya satılarak paraya çevrilmesini istemediği, değeri düşse bile elinin altında olmasını isteyebilir. Böylece alacaklı idarenin, değer kaybetmiş mallar yerine başka mallarına yönelmesini sağlayabilir. Bir diğer ihtimal de borçluların, kaydi hacizleri yapılan malların, fiili hacizleri yapılmalarından ve/veya konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tabi tutulması gerekir. Bu işlemler, değişik şekillerde gerçekleşebilir. Örneğin, yurt dışında işlenmiş olan bir suçtan kaynaklanan gelirin, meşru yolla elde edilmiş bir para görüntüsüyle yabancı sermayeyi teşvik mevzuatı çerçevesinde ülkeye sokulması hâlinde de bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir.” Denilmek suretiyle bu hususun altı çizilmektedir. AHBVÜ Türk Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi, a.g.e., s. 529.

181

muhafaza altına alınmalarından hemen önce, mallardan değerli parçaların sökülmesi suretiyle deyim yerindeyse kurtarabildiklerini kurtarmak ya da malların satışına engel olmak istemeleridir612.

Borçlunun bir taşınmazını veya taşınırlarını 3. kişilere devri, suçun tamamlanması için yeterli olmayıp, söz konusu fiillerin tahsile engel olma amacıyla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle yargılama makamının ceza verirken, failde tahsile engel olma kastının var olup olmadığının her türlü delille şüpheden uzak bir biçimde açıkça ortaya konup konmadığını gözetmesi gerekmektedir613.

Amme alacağının tahsiline engel olma suçu için kanun koyucunun öngördüğü bir diğer amaç ise tahsili zorlaştırmaktır. Dolayısıyla failin kastı, tahsile bütünüyle engel olmak olmasa bile bu unsur bakımından koşulun yerine geldiği varsayılacaktır. Bu amaç, tahsile tamamen engel olmak yerine birtakım engeller yaratmak suretiyle zaman kazanmak, tahsilin nihayete erişmesini uzatmaya matuftur. İkisi arasındaki farkın mutlak bir biçimde ortaya konması şart olmayıp her iki amaç maddede “veya” bağlacı ile bağlanarak seçimlik amaç olarak öngörülmüştür.

612 “ ..borcun ödenmemesi üzerine taşınmazın alacağa mahsuben satın alındığı, … tarihinde teslim alınmak üzere gidildiğinde ayrıntısı tutanakta belirtildiği şekilde satışa engel olmak kastıyla taşınmaza zarar verilip eklentilerin dışarı çıkarıldığının iddia edilmesi karşısında, taşınmazı en son kullanan tespit edilip, tutanakta belirtilen eşyaları kimin götürdüğü ve taşınmaza kimini zarar verdiği araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Yasaya aykırı olduğundan kararın bozulmasına..” YARGITAY 11.CEZA DAİRESİ, E.

2012/20189, K. 2013/12360, T. 05.09.2013; “ …plakalı aracın Seydişehir Toros yediemin otoparkına önemli parçaları sökülerek çekici ile bırakıldığı, sanıkların alacaklıyı zarara sokmak kastıyla mevcudunu eksilttiğini iddia etmesi karşısında, suça konu aracın parçalarının sökülerek yediemin deposuna kimlerin getirdiği araştırılıp, bu konuda varsa tanıklar da dinlenerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri yerine eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, yasaya aykırı, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün istem gibi bozulmasına..” YARGITAY 11.CEZA DAİRESİ, E. 2012/17278, K. 2013/9044, T.

30.05.2013 (Aktaran Mahmut Coşkun, İcra-İflas Suçları Disiplinsizlik Eylemleri ve Yargılama Usulü, 2. b., Ankara: Seçkin Yayınevi, 2016, s. 35.

613 Buna benzer bir suç olan ve İİK 331. maddede düzenlenmiş bulunan alacaklıyı zarara sokma kastıyla mevcudu azaltma suçuyla ilgili kararlarda Yargıtay, failin zarar kastıyla hareket edip etmediğinin, yargılamayı yapan mahkemece irdelenmesini şart koşmaktadır. “Şikâyetçi vekilinin, borçlu aleyhine icra takibine konu ettiği çekten kaynaklı borcu ödemekten kaçınmak amacıyla sahip olduğu taşınır araçlarını üçüncü kişilere muvazaalı şekilde sattığını veya satış bedelini alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla mülkünden çıkartarak borcunu ödemediğini iddia etmesine rağmen, satışların şirket kayıtlarında gösterilip gösterilmediği, muvazaalı olup olmadığı, araçların gerçek ve kağıt üzerindeki değeri, fiilen kimin kullanımında olduğu, ödemenin ne şekilde yapıldığı, alıcının borçlu şirket ile arasındaki ticari iş ilişkisi, borçlunun satış karşılığında elde edilen satış bedelini nerede veya diğer hangi borçların ödenmesinde kullanıldığının diğer delillerle birlikte değerlendirilip ispatlanması gerekmesi, dolayısıyla mahkemece buna göre İİK 331. maddesinde belirtilen suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı ile sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme sonucu sanıklar hakkında yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, hatalıdır.” YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ, E. 2016/14558, K. 2018/4498, T. 12.04.2018, E.T. 10.03.2020 www.hukukturk.com

182 3.2.2. Taksir

Taksirli suç, kişiyi daha basiretli, başkasının haklarını daha fazla koruyucu bir şekilde hareket etmeye zorlayan birtakım kuralların ihlalinden doğmaktadır614. Taksir, TCK m. 22/2’de, “dikkat ve özen yükümlüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir”

şeklinde tanımlanmıştır. Taksirli suçlarda fail, kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bulunduğu koşullar altında, objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalıdır. Bütün bu yeteneklere sahip olmasına rağmen bu yükümlülüğe aykırı davranan kişi, suç tanımında belirlenen neticenin gerçekleşmesine neden olması durumunda, taksirli suçtan dolayı kusurlu sayılarak sorumlu tutulacaktır615.

Kasten işlenen belirli haksızlıkların suç olarak tanımlanması kuraldır. TCK m.

22/1’de “Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır”

denilmek suretiyle taksirli sorumluluğun istisnai olduğunun altını açıkça çizilmiştir616. Buna göre, taksirle işlenmiş bir fiilin cezalandırılabilir olabilmesi için, suça ilişkin kanunda yapılan tanımda bunun açıkça belirtilmesi gerekir617. O halde, hareket kasıtlı değilse ve o suç tipinin taksirle de işlenebileceği kanunda öngörülmemişse suç oluşmaz.

Sonuç olarak, amme alacağının tahsiline engel olma suçu, istisnai bir sorumluluk türü olan taksir açısından bir özellik göstermemektedir. Suçun taksirli hali, kanunda suç olarak açıkça düzenlenmemiştir. Kaldı ki daha önce de izah edildiği üzere, failin kastın yanı sıra belirli bir amaçla hareket etmesi gereken suçların, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranıştan ötürü işlenmeleri mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle amme alacağının tahsiline engel olma suçu taksirle işlenemez.

614 Dönmezer, Erman, a.g.e., s. 276.

615 AHBVÜ Türk Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi, a.g.e., s. 172.

616 “TCK m. 22/2’de taksir, "dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi" şeklinde tanımlanmıştır.

Taksirin tanımına yer vermeyen 765 sayılı TCY'nın 45. maddesi, cürümlerde kastın aranacağı kuralını koyduktan sonra, bu kuralın istisnası olarak "failin bir şeyi yapmasının veya yapmamasının neticesi olan bir fiilden dolayı kanunun o fiile ceza tertip ettiği ahval müstesnadır." demek suretiyle, kast olmaksızın da bir kimsenin taksirli davranışı nedeniyle cezalandırılabileceğini kabul etmiş, aynı yasanın bazı hükümlerinde "tedbirsizlik", "dikkatsizlik", "meslek ve sanatta acemilik", "nizama evamir ve talimatlara riayetsizlik" kusurluluk halleri olarak belirtilmiştir. Taksir, görüldüğü gibi istisnai bir kusurluluk şeklidir.” YARGITAY CEZA GENEL KURULU, E. 2007 / 192, K. 2007 / 211, T. 16.10.2007, E.T. 11.03.2020 www.kazanci.com.tr

617 Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 267.; Dönmezer, Erman, a.g.e., s. 266.; Erem, a.g.e., s. 496.; Centel, Zafer, Çakmut, Türk Ceza Hukukuna Giriş, s. 396.

Belgede AMME ALACAĞININ TAHSİLİNE (sayfa 197-200)