• Sonuç bulunamadı

1.2. Örgütsel Adalet Boyutları

1.2.3. Etkileşim Adaleti

1.2.3.1. Bilgisel ve Kişilerarası Adalet

Bilgisel ve kişilerarası adalet kavramlarının ortaya çıkışında Greenberg etkili olmuştur. Greenberg (1993) etkileşim adaletinin kişilerarası ve bilgisel adalet olmak üzere iki ayrı yapısı olduğunu, hırsızlık üzerinde ayrı etkilerinin olduğunu ve ayrışması gerektiğini öne sürmüştür. Ona göre kişilerarası adalet, Bies ve Moag’ın (1986) saygı ve uygunluk bileşenleri ile örtüşürken; bilgisel adalet, gerekçelendirme ve doğruluk bileşenleri ile örtüşmektedir. Greenberg’e göre, etkileşim adaleti bileşenleri yalnızca prosedür adaletinin sosyal yönünün bir parçası değildir. Çünkü saygılı ve içten davranış çalışanların kazanım kararları hakkında çok daha iyi hissetmelerine yardımcı olmaktadır (Colquitt vd., 2005: 32).

Kişilerarası adalet, kazanımların belirlenmesi ve işlemlerin yürütülmesi esnasında yetkilinin (yöneticiler) çalışanlara saygılı ve nazik davranmasını; açık iletişim kurmasını; uygun olmayan, önyargılı ve özel sorular yöneltmekten kaçınmasını ifade etmektedir (Yelboğa, 2012: 172). Yapılan araştırma ile Leventhal’in ortaya koyduğu prosedürlerin tutarlılığı, önyargılı olmamak, karar verme sürecinde kullanılan bilgilerin doğruluğu, kararları değiştirebilme fırsatı, temsil edilme, ahlaki değerlere uygunluk gibi kurallar, mağdurun desteklenmesi, iletişimin ve yürütmenin kalitesi çalışanların 28

kişilerarası adalete yönelik algılarının güçlenmesine yol açmaktadır. Kişilerarası adalet ise, çalışanların yöneticiye güven duymasını sağlamaktadır (Kernan ve Hanges, 2002: 924-925). Bu anlamda çalışanlar yöneticilerin herkese tarafsız ve tutarlı davranmasını beklemektedir. Çalışanlar arasında ayrım gözeten yöneticiler adil olarak algılanmamaktadır. Dolayısıyla kişilerarası adaletsizliğin algılanması çalışanların yöneticilerine tepki göstermelerine ve onlara karşı güven duygularının azalmasına neden olmaktadır.

Bilgisel adalet, örgüt çalışanlarına takip edilen prosedürlerin uygulanışı ve dağıtım kararlarının alınışı hakkında açıkça bilgi paylaşılması ve alınan kararların gerekçelerinin açıklanması olarak ifade edilmektedir. Ayrıca, sosyal ve özlük hakları konusunda yöneticilerin astlarını bilgilendirmesini, çalışanların çıkarlarını gözetmesini ve bilgilendirme haklarına saygı duymasını ifade etmektedir (Ellıs vd., 2009: 142). İletişimin kaliteli olmasının, özellikle yönetimin belirlediği stratejiler ile uygulama arasında tutarlılığın sağlanmasının bilgisel adaleti etkilediği yapılan bir araştırma ile ortaya konulmuştur (Kernan ve Hanges, 2002: 924-925). Örgütsel kararlara yönelik yeterli açıklamaların yapılması, çalışanların bu kararların adil olduğuna ilişkin duygularının gelişimine yol açmaktadır ve hatta karar çalışanlara uygun ve geçerli sebeplerle aktarıldığında hoşlarına gitmeyen kararları dahi kabul ettikleri görülmektedir (Saunders ve Thornhill, 2004: 10). Bilgisel adaletin yapı taşlarından birini prosedürler hakkında bilgi paylaşılması oluşturmaktadır. Bu anlamda, prosedürel bilgilendirme, örgüt yönetimi tarafından çalışanlara düzenli olarak ücret, maddi olanaklar, performans değerlemesi, çalışma şartları ve terfi gibi unsurların ölçülmesi ve belirlenmesinde kullanılan prosedür, metot ve politikalarla ilgili bilgi verilmesini ifade etmektedir. Prosedürler hakkında bilgi sahibi olmak çalışanların örgüt prosedürlerini adil olarak algılamasına, prosedürleri daha iyi anlamalarına ve prosedürlere daha çok bağlı olmalarına yol açmaktadır (Korsgaard vd., 1995: 72, Doğan, 2002: 72). Prosedürlerin adil olduğuna yönelik algılamalar hem amirlerin değerlendirilmesini hem de iş görenlerin iş tatminini etkilemektedir. Prosedürel bilgilendirmenin ulaşılabilir olması bireyde, örgütün çalışanlarla olan ilişkilerinde samimi ve açık olduğu düşüncesinin doğmasına yol açmaktadır (Doğan, 2002: 72).

Kişilerarası adaletin iş memnuniyeti (Loi vd., 2009), örgütsel vatandaşlık davranışı (Arslantaş ve Pekdemir, 2007), duygusal çöküntü (Cole vd., 2010), işten ayrılma niyeti ve örgütsel bağlılık (Karavardar, 2015), duygusal ve normatif bağlılık 29

(Bağcı, 2013) ile ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bilgisel adaletin ise, iş memnuniyeti (Loi vd., 2009) ve duygusal bağlılık (Bağcı, 2013) ile ilişkili olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.

Son yıllarda yapılan birçok araştırmada (Fang ve Chiu, 2010, Kernan ve Hanges, 2002) bilgisel ve kişilerarası adaletin yönetici-çalışan ilişkilerinde önemli bir yere sahip olduğu, örgütsel güveni etkilediği ortaya konulmuştur. Yapılan bir araştırmada örgütsel adalet boyutlarından bilgisel adalet, çalışanların yöneticiye olan güvenini anlamlı bir şekilde etkilemektedir. Bu durum, çalışanların karar süreçlerini doğru ve dürüst şekilde açıklayan yöneticiye daha fazla güven duyduklarını göstermektedir. Ayrıca, dürüst ve güvenilir açıklamalar paylaşılması çalışanların yöneticilerle olan duygusal bağını da güçlendirmektedir. Kişilerarası adaletin ise yöneticilerin dürüstlüğünü ve yardımseverliğini ifade eden güvenilirliğinin algılanmasında pozitif etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Colquitt ve Rodell, 2011: 1183-1206).

1.3. Örgütsel Adaletle İlgili Teorik Yaklaşımlar

Tarihsel süreç içerisinde örgütsel adalete ilişkin birçok teori ortaya atılmış, çeşitli modeller geliştirilmiştir. Bunların önde geleni Greenberg (1987) geliştirilmiş olan örgütsel adalet teorilerini iki ana boyut altında sınıflandırmıştır. Greenberg’e göre ilk boyut, reaktif- proaktif boyutudur. Bu anlamda, adaletin reaktif teorisi, çalışanların adaletli olmayan ve haksız uygulamalardan kaçınma ya da kaçma girişimleri üzerinde odaklanmaktadır. Bu teoriler haksızlıklara, adaletsizliklere karşı gösterilen tepkileri incelemektedir. Buna karşılık proaktif teoriler, çalışanların adaleti sağlamak üzere tasarlanmış davranışlar üzerine odaklanmaktadır. Bu teoriler, adil uygulamaları oluşturmak için girişilen davranışları açıklamaktadır. Diğer boyut ise süreç- içerik boyutudur. Süreç teorileri, ücret, terfi ve tanıma gibi çeşitli çıktıların nasıl belirlendiği üzerine odaklanmaktadır. Ayrıca, örgütsel kararların alınması ve bu kararların uygulanması ilgili prosedürlerin adaleti üzerine odaklanmaktadır. Zıt olarak içerik teorileri ise, kazanımların dağıtımının adaleti ile ilgilenmektedir (Greenberg, 1987:10). Tablo 4: Örgütsel Adalet Teorilerinin Sınıflandırılması

Reaktif-proaktif boyut İçerik- Süreç Boyutu

İçerik Süreç

Reaktif Eşitlik Teorisi (Adams, 1965) Prosedürel Adalet Teorisi (Thibaut ve Walker, 1975)

Proaktif Adalet Yargı Teorisi (Leventhal, 1976, 1980)

Dağıtım Tercihi Teorisi(Leventhal, Karuza ve Fry, 1980).