• Sonuç bulunamadı

Bilginin Talep Üzerine Verilmesi

Belgede Vergi incelemesi (sayfa 58-63)

C. Arama

2. Bilginin Talep Üzerine Verilmesi

a. Vergi Usul Kanunu’ndaki Düzenleme

Vergi Usul Kanunu’nda bilgi verme konusunda yapılan ilk düzenleme, kanu- nun 148’inci maddesinde yapılmıştır. Buna göre, Kamu idare ve kurumları, yüküm- lüler veya yükümlülerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler118, Maliye Bakanlığı’nın veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar. Anlaşıldığı gibi bilgi istenilen kişilerin kapsamı geniş tutul- muştur. Bu yönüyle, vergi inceleme işlemleri, bir anlamda yükümlü kesimi dışına taşınmış olmaktadır119. Böylece yükümlü ile işlem yapan gerçek veya tüzel kişiler- den alınan bilgi sayesinde inceleme derinleştirilebilmektedir120. Üçüncü kişilerin vereceği bilgi kuşkusuz, Vergi Usul Kanunu’nun isbat ile ilgili hükümleri çerçeve- sinde delil niteliğinde olacaktır121. Üçüncü kişilerden bilgi istenilmesi bir bakıma tanıklık sistemine dönüşmektedir. Zira, bilgi istenilen kişi mutlaka yükümlü ile iliş- kide bulunan bir kişi olmak durumundadır. Yükümlü ile ilişki içinde bulunulması aynı zamanda Vergi Usul Kanunu’nun tanıklık konusunda getirdiği düzenlemeye de uygun olmaktadır (VUK m. 3/B fıkra 2)122.

b. Bilgi İsteme Usûlü

İstenilen bilgiler yazılı veya sözlü olarak talep edilebilir. Sözle istenen bilgile- ri vermeyenlere durum yazılı olarak bildirilir ve ayrıca bir süre verilir. Verilen süre-

117 N. Şeker, s. 379.

118 Özbalcı’ya göre yükümlülerle muamelede bulunan kişiler kavramı son derece geniş tutulmuştur. Yazara göre, alım-satım işleri, gerçekleşmemiş olsa bile vergi konusuna girecek bir muamele için yapılmış ön görüşmeler, yükümlüye ait emtia nakil ve muhafazası, kredi verilmesi, mevduat kabu- lü gibi ilişkilerin tamamı bu kapsamda değerlendirilebilecektir. Bu hususta bkz. Özbalcı, s. 450. 119 Karakoç, Delil Sistemi, s. 202.

120 N. Şeker, s. 380.

121 Karakoç, Delil Sistemi, s. 203. 122 Karakoç, Delil Sistemi, s. 203.

44 nin ne kadar olacağı konusunda kanun metninde herhangi bir açıklık bulunmamakta- dır. Bu bakımdan en az 15 günlük süre verilmesinde fayda bulunmaktadır (VUK m. 14). Uygulamada on beş günlük süre verilmesi yoluna gidilmeyebilmektedir. Özel- likle bilgi istenilen hususun basit ya da hemen cevaplandırılabilecek nitelikte olması halinde sürenin kısa tutulmasına neden olabilmektedir. Zira, on beş gün verilmesi halinde cevaplandırılması basit olan bilgiler için, yükümlü sürenin sonuna kadar bek- leyebilmektedir. Bu durum, inceleme sürecini geciktirebilmektedir. Ne var ki bir yaptırım uygulayabilmek için, belirtilen on beş günlük sürenin beklenmesi gerek- mektedir. Bu bakımdan her iki ihtiyacı karşılayabilmek için bilgi isteme yazılarında bilginin mümkün olan en kısa zamanda ve her halde on beş gün içinde cevaplandı- rılması gereği ihtar olunmaktadır123. Ancak istenilen bilgi, sözlü veya yazılı olarak istenilmesine rağmen verilmemişse, bilgi istenilen kişi, istenilen bilgiyi vermesi için zorla daireye getirilemeyecektir (VUK m. 148/2). Bununla beraber bilgi istenilen kişi memleket dışı imtiyazlardan faydalanan yabancı Devlet memuru ise bilgi verme zo- runluluğuna tâbi olmamaktadır (VUK m. 148/3). Önemli olan bir diğer husus, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesine ile, aynı kanunun 149’uncu maddesi- ne göre istenilecek bilgilerin internet dahil olmak üzere, her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi hususunda izin vermeye Maliye Bakanlığı’nın yetkili olduğudur.

Sözlü olarak verilen bilgilerin tutanağa geçirilmeleri gerekmektedir. Aksi halde sözlü olarak verilen bilgilerin delil olma niteliği bulunmayacaktır. Bununla birlikte sözlü olarak verilen bilgilerin, tutanak metninde yer alan ifadelerle aynı ol- ması da gerekmektedir. Sözlü beyanla aynı olmayan tutanak bilgilerinin altının imza- lanmaması yanlış olmayacaktır. Kural, bilgilerin tutanağa geçirilmesinin ardından, tutanağın imzalanması olduğundan, bilgi veren kişinin bunu imzalaması gerekmekte- dir. Zira, imzalanmaktan kaçınma, bilgi vermekten kaçınma anlamına geleceği için Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesi gereğince yaptırıma bağlanmış- tır. Ancak sözlü verilen bilgi ile tutanağa geçirilen bilgi arasında farklılık bulunmak- taysa, tutanağın altının imzalanmaması uygun olacaktır. Böyle bir durumda bilgi

45 veren kişi, tutanağı imzalanmaktan kaçınabileceği gibi, beyanlarının tutanağın altına şerh düşülmesini de isteyebilecektir124.

Kural istenilen bilgilerin zamanında verilmesidir. Ancak istenilip de verilme- yen bilgilerin bir yaptırımı bulunmaktadır. Bu yaptırım Vergi Usul Kanunu’nun mü- kerrer 355’inci maddesinde düzenlenmiştir. Bahsi geçen hükümlere göre kamu idare ve kurumlarında bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dahil;

• Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.000-TL • İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usûlde

tesbit edilenler hakkında 500-TL

• Bunlar dışında kalanlar hakkında 250-TL özel usûlsüzlük cezası kesilecektir125.

Ancak bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak teb- liğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi durumunda haklarında Vergi Usul Kanunu’nun ceza hüküm- lerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesi gerek- mektedir (VUK mük. m. 355/2)126.

Anlaşıldığı gibi bilgi verme mecburiyetinin yerine getirilmemesinin yaptırımı özel usûlsüzlük cezasının kesilmesidir. Ancak bilginin süresinde ve tam olarak ve- rilmesi gerektiğinin bildirilmesi hususu, özel usûlsüzlük cezası kesil(ebil)mesinin ön şartını oluşturmaktadır (VUK mük m. 355/2). Bununla beraber bilgi verme mecburi- yeti olan kişinin özel usûlsüzlük cezası kesilmesine rağmen, bilgi verme mecburiyeti ortadan kalkmamaktadır. Başka bir ifadeyle ceza kesilse bile bilgi verme mecburiyeti devam etmektedir. Böyle bir durumda vergi idaresi, hakkında özel usûlsüzlük cezası kesilen bilgi verme yükümlüsüne, yeniden süre vererek istenilen bilginin verilmesi gerektiğini ihtar edecektir. İhtar ve verilen süreye rağmen, istenilen bilgilerin veril-

124 Karakoç, Delil Sistemi, s. 203-204.

125 Maliye Bakanlığı’nın Vergi Usul Kanunu 393. nolu Genel Tebliği ile 01.01.2010 tarihinden itiba- ren geçerli olmak üzere miktarlar güncellenmiştir (29.12.2009 gün ve 27447 sayılı RG).

126 Danıştay bir kararında, bilgi isteme ve bildirim verme keyfiyetinin genel tebliğ ile duyurulması halinde, yazılı isteme kuralının uygulanmasına gerek olmadığına karar vermiştir. Karar için bkz. Dş. 11. D. 24.02.1999 gün ve E. 1997/2307, K. 1999/781, (www.danistay.gov.tr).

46 memesi durumunda özel usûlsüzlük cezası bir kat arttırılarak verilecektir (VUK mük. m. 355/3).

c. Bilgi İstenebilecek Kişiler

Vergi inceleme elemanı yükümlü nezdinde inceleme yaparken, Kamu idare ve kurumları; yükümlüler veya yükümlülerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerden yükümlü hakkında bilgi isteyebilecektir. Bu hususta örneğin:

• Ticaret Sicil Kayıtları: Yükümlünün işe başlama, faaliyetine son ver- me, tasfiye, devir, hisse değişimi gibi bilgilerine ulaşma bakımından, • Tapu Sicil Kayıtları: Yükümlünün mülkiyetinde bulunan taşınmazlar,

bunlar üzerindeki değişiklikler, ticarî kazançlar, Katma Değer Vergi- si ve alım-satım harçları hakkındaki bilgilere ulaşma bakımından, • Merkez Bankası Kayıtları: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası istih-

barat kayıtları, yükümlü hakkındaki mali durum ve işlemlerin takip edilebilmesi bakımından,

• Yeminli mali müşavir tasdik raporları: Tasdike dayalı raporların sağ- lıklı bir şekilde hazırlanabilmesi için defter ve belgelerde yer alan bilgilerin gerçek durumu yansıtması gerekmektedir. Bu bakımdan raporun hazırlanabilmesi, diğer vergi dairelerinden, kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi toplanmasına ve hatta karşıt inceleme yoluyla diğer yükümlü hesaplarının araştırılmasını gerekli kılabilmektedir. O halde bu raporlar, yükümlü hakkında detaylı bilgi içermesi bakımın- dan,

• Yükümlünün vergi dairesindeki dosyası: Düzenli bilgi akışının olması halinde vergisel olayların çözümlenmesi bakımından,

vergi inceleme elemanına yardımcı olabilecek önemli birer bilgi kaynağıdırlar. Aynı şekilde yükümlü hakkında yapılan ihbarlar127, meslek odalarından toplanacak bilgi-

47 ler, kitle iletişim araçları, teknik bilgi gerektiren durumlarda bilirkişiye başvurulması da bilgi toplama yollarına birer örnek teşkil etmektedir128.

ç. Bilgi Vermekten İmtina Edebilecek Kişiler

Bu hususta kendilerinden bilgi istenen gerçek ve tüzel kişiler, bağlı bulunduk- ları kanunun mahremiyet hükümlerini ileri sürerek bilgi vermekten imtina edemeye- ceklerdir (VUK m. 151/1). Ancak,

• Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin muhabereler hakkında tutmaya mecbur olduğu mahremiyet saklıdır.

• Hekimlerden, diş hekimlerinden, dişçilerden, ebelerden ve sağlık me- murlarından hastaların hastalıklarının nevî'ine müteallik bilgiler is- tenemez.

• Avukatlardan ve dava vekillerinden kendilerine tevdi olunan işler ve- ya görevleri dolayısıyla muttali oldukları haller ve hususların bildi- rilmesi istenemez; şu kadar ki, bu yasak müvekkil adlarıyla vekâlet ücretlerine ve giderlerine şamil değildir (VUK m. 151/1 b. 1-3)129. Bilgi verme konusunda getirilen istisnalardan biri de Vergi Usul Kanunu’nun 148’inci maddesinin ilk fıkrasının dört no’lu bendinin göndermesiyle Ceza Muhake- mesi Kanunu’nun 125’inci maddesi olmaktadır130. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 125’inci maddesi devlet sırlarının mahkemece incelenmesi konusunda getirilmiş bir hükümdür. Bu hükme göre devlet sırrı niteliğindeki belgeler, vergi idaresi tarafından bilgi edinme amaçlı talep edilemeyecektir (CMK m. 125/2). Ancak doğrudan doğru- ya vergi ile ilgili olmak üzere, bu gibi evraka ilişkin olarak doğan borçların miktarla- rına ve alacaklıların adlarına ilişkin bilgiler istenebilecektir (VUK m. 151/son).

128 Detaylı açıklamalar için bkz. Bilen, Bilgi Toplama-I, s. 117 vd..

129 “Anılan maddede belirtilen durumlarda bilgi toplama belli ölçüde kısıtlanmıştır. Ancak bu kısıtla-

ma, vergi ve mükellefiyetle doğrudan doğruya ilgili hususları kapsamaz. Daha çok mükellef ve mükellefle muamelede bulunanların, özel yaşantıları ile ilgili hususların gizli kalması öngörülmüş- tür.” (Özbalcı, s. 450).

130 Bu atıf Vergi Usul Kanunu’nun 148’inci maddesinin ilk fıkrasının son bendinde Ceza Muhakeme- leri Kanunu’nun 88’inci maddesine yapılmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girme- sinden sonra bu atıf aynı adlı kanunun 125’inci maddesine tekabül etmektedir.

48

Belgede Vergi incelemesi (sayfa 58-63)