• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: TÜRKİYE’DE İYİ YÖNETİM UYGULAMALARI

2.2. İyi Yönetim İle İlgili Yasal Düzenlemeler

2.2.1. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu

Birinci kuşak haklar, bireye tanınan güç ve yetki ile onu devlete ve diğer toplum bireylerine karşı koruyan hak ve özgürlüklerdir. İkinci kuşak haklar, devletten bir hizmet, bir ayrıcalık sağlamayı hedefleyen devleti kişiye karşı bir yükümlülük altına sokan hak ve özgürlüklerdir (Özkan, 2004: 44). Üçüncü kuşak hak ve özgürlükler ise dünyanın içinde bulunduğu koşulların yarattığı ve temel insan hakları listesine eklemek istediği yeni kavramlardan oluşmaktadır. Çevre hakkı, barış hakkı, kök hücreye, genetiğe ve genetik açısından değişikliğe uğramış organizmalara ilişkin haklar, internet ve internet üzerinden yapılan iletişime ilişkin haklar çağdaş dünyanın bir insan hakkı olarak düzenlenmesini istediği yeni alanları oluşturmaktadır (Türk Barolar Birliği, 2004: 22). Düşünce hürriyetinin bir parçası olan bilgi edinme hakkı, içinde bulunduğumuz çağın ortaya çıkardığı yönetim anlayışının ve Anayasal gereksinimlerin sonucu olan yeni denilebilecek bir kavramdır. Çevre hakkı, barış hakkı, genetiğe ilişkin haklar, internet hakları gibi üçüncü kuşak haklar arasında kabul edilen bilgi edinme hakkı yeni bir hak

107

olarak ortaya çıkan iyi yönetim hakkı ile yakından ilişkili ve hatta iyi yönetim hakkını tamamlayıcı ve bütünleştirici bir nitelik taşımaktadır.

İyi yönetim, bir taraftan kendisinin mutlaka uygulaması gereken etkili, verimli çalışma, kaynakları etkin kullanma gibi üretime yönelik faaliyetleri yerine getirmesi gerekirken, diğer yandan da adil, hakkaniyetli, yansız ve hukuka uygun davranma ile vatandaşın yaşamına yönelik görevini yerine getirecektir. Çünkü artık vatandaşlar doğruluğuna inanmadıkları ve ikna olmadıkları yönetim anlayışını kabullenmekte zorlanmaktadırlar (Eken, 2005: 115).

Günden güne gelişen ve değişen teknolojiden dolayı yönetimin de kendisini yenileyerek işleyişini iyi yönetim anlayışı içerisinde basitleştirmeli, hızlandırmalı ve katılımcı yönetimi sağlamalıdır. Bu da yönetim ile toplum arasındaki mesafeyi azaltarak, ilişkileri yumuşatmayla olacaktır ki, buna açıklık denmektedir.

Türkiye’de de kamu yönetiminde iyi yönetimin bir gerekliliği kabul edilen şeffaflığın sağlanmasına yönelik liberal demokratik ülkelerde görülen çabaların bir sonucu olarak kabul edilen 9 Ekim 2003 tarih ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu (BEHK) Türk kamu yönetiminin şeffaflaşmasına yönelik önemli bir açılım özelliği göstermektedir. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usullerin düzenlenmesi amaçlanmıştır. (Md. 1) Kamu kurum ve kuruluşları, Kanunda belirtilen istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlü tutulmuşlardır. (Md. 5) Bu tedbirlerin neler olabileceği, BEHK’nin Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir.

Bilgi edinme hakkı, kişilerin her türlü resmi bilgi ve belge, ses, görüntü ve elektronik ortamda kayıtlı verilere ulaşabilmelerini ifade eder. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, kişilerin idareden bilgi ve belge taleplerinin karşılanabilmesi için ilgili olmalarını gerekli görmemiştir (Eken, 2005: 119).

108

Kanunun 1. maddesinde temel amaç olarak şeffaf yönetim vurgusu yapılmıştır. Buna göre demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir." (Şengül, 2005: 217). Bu tarihten itibaren kanun kapsamında olsun ya da olmasın birçok konuda kamu kurumlarından talepte bulunulduğu takip edilmektedir. Özellikle kamu görevlileri de kendileri ile ilgili idarenin elindeki bilgilere ulaşmak için talepte bulunmaktadırlar. Kamu personelinin talepleri sicil notlarında yoğunlaşmaktadır. Çünkü 4982 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden, Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği’ne göre sicil raporları gizlilik kaydı ile saklandığından ilgililerinin bilgi sahibi olması mümkün görünmemekte idi (Akalan, 2006: 36).

4982 sayılı kanunu genel olarak kamu yönetiminde şeffaflığın yanı sıra haber ve fikir alma hakkı, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamına da girmektedir. Kanun metninden anlaşılacağı üzere bu hak, yasal makamların herhangi bir müdahalesi olmaksızın kullanılacaktır ve bu hakkın kısıtlanması Anayasa’ya aykırı bir durum oluşturacaktır. Kanunun muhatabı olan ilgili kişiler, kamu kurumları niteliğindeki meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları bilgiyi kamuoyuna sunacak ve şeffaflığı genelleştireceklerdir (Aras ve Altınok, 2009: 108).

Bilgi edinme hakkının tanındığı devletlerde bilgi edinme hakkına ilişkin bazı istisnalar da öngörülmüştür. Devlet sırrı, ülkenin ekonomik çıkarları, istihbarat, idari soruşturma, adli soruşturma ve kovuşturma, özel hayatın gizliliği, haberleşmenin gizliliği, ticari sır gibi bazı konularda bilgi edinme hakkına sınırlama getirilmektedir. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu da benzer sınırlamalar içermektedir.

Hukukun üstünlüğü ve demokrasinin bir gereği olarak bilgi edinme hakkı, vatandaşlara daha yakın, denetime açık, şeffaflığın sağlandığı bir yönetim modeli olarak halkın güvenini arttırmaya yardımcı olsa da belirli durumlarda kamu düzeninin istikrarı, temel hak ve özgürlüklerin korunması gibi nedenlerle sınırlandırılabilecektir (Küçük, 2011: 112). Örneğin ticari sırlar, kişilerin özel hayatına ait sırlar, devlet sırlar, idarenin iç düzen belgeleri gibi konularda kanunla çeşitli sınırlamalar getirilmesi, bilgi edinme hakkına aykırılık teşkil etmez (Evren, 2010: 124).

109

Bilgi Edinme Hakkının uygulanması bağlamında oluşturulan kurumsal yapıların rolleri de önemlidir. Bilgi edinme hakkı ile ilgili anlaşmazlık ve itirazları karara bağlamakla görevli en yüksek merci olan Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu’nun idareler ile kişiler arasındaki arabuluculuk faaliyeti şeffaflığın sağlanmasında önemlidir. Kurulun yayınlayacağı raporlarla aykırı uygulamaları teşhir etmesi şeffaflık yönündeki dönüşüme büyük katkıda bulunacaktır (Şengül, 2005:234).

Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde bilgi ve belge talebine ilişkin olarak bilgi edinme hakkının kullanılmasında kurumları sınırlayan makul süreler tanımlanmıştır. Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulamasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik’te “başvuru dilekçesi veya formu kaydedildikten sonra, en geç iki iş günü

içinde kurum veya kuruluşun ilgili birimlerine gönderilir. Bu yazıda; başvurunun hangi birim tarafından cevaplanacağı ve başvuru sahibine hangi tarihe kadar cevap verilmesi gerektiği belirtilir. Bu tür yazıların hızlı bir şekilde ilgili birimlere iletilmesi için gerekli yetki devri işlemleri ilgili mevzuata uygun olarak yapılır. Elektronik posta yoluyla gelen başvurular ilgili birimlere, elektronik ortamda veya başvurunun bilgisayar çıktısı iletilmek suretiyle gönderilir. Ayrıca başvurunun hangi birim tarafından cevaplanacağı ve istenen bilgi veya belge hakkında başvuru sahibine hangi tarihe kadar cevap verilmesi gerektiği belirtilir.” makul süreler bilgi edinme hakkı kapsamında tanımlanmıştır.

(http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=3.5.20047189&MevzuatIliski=0 &sourceXmlSearch=)

Kamu Denetçiliği Kurumu 14/05/2018 tarihli kararında da belirttiği üzere, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında da inceleme yapmaktadır. Kamu Denetçiliği Kurumu 14/05/2018 tarihli kararında, “… başvuranın eşinin, 08.1.2015 tarihinde 5901 sayılı Türk vatandaşlığı Kanununun 16’ncı maddesine istinaden Türk vatandaşlığı kazanmak üzere yaptığı başvurunun, takriben üç buçuk yılı bulan süredir sonuçlandırılamadığı ve başvurunun akıbeti hakkında başvurana hiçbir açıklama yapılmadığı anlaşıldığından,

“makul sürede karar verme”, “şeffaflık”, “kararların geciktirilmeksizin bildirilmesi” ve “bilgi edinme hakkı”, dolayısıyla “karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi”

ilkelerine uygun hareket etmediği anlaşılmış olup, İdarenin bundan böyle bu ilkelere uyması beklenmektedir.” şeklinde karar vererek, kararlarında bilgi edinme hakkını iyi yönetim ilkeleri ile birlikte incelemesine konu etmektedir.

110

2.2.2. Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin