• Sonuç bulunamadı

Batılı Tarzda Yaşamın Benimsenmesi ile İçtimaî Hayatta Yenilikler

2.3 Ahlaki Ekonomik ve Kültürel Sorunlar

2.3.3 Kültürel Sorunlar

2.3.3.3 Batılı Tarzda Yaşamın Benimsenmesi ile İçtimaî Hayatta Yenilikler

Piyeslerde ev davetleri ve buna bağlı olarak değişen müzik zevki toplumsal hayatta yerini alan yenilikler olarak verilmiştir. Reşat Nuri Yaprak Dökümü’nde içkili, danslı ev eğlencelerinin sosyal hayatta kazandığı yaygınlık üzerinde durmuştur. Güntekin, günlük yaşamda henüz yeni var olmaya başlayan bu eğlenceleri sosyolojik açıdan şöyle değerlendirir: İnkılâbımızın ilk yıllarında türk ailesi çetin bir imtihan geçirmiştir: Harem-selâmlık usûlü birden bire kalkıyor, erkek birkaç gün evveline kadar ancak kafes ve peçe arasından gördüğü, anahtar deliği ve tahta perde aralığından titreyerek gözetlediği komşu kadını şarabın ve tangonun ateşli rüyası içinde yarı çıplak kollarına teslim edilmiş buluyor. Gene o zamana kadar en belli başlı gece meşguliyetlerinden biri mahalle imam ve bekçisini önüne katarak fenerler ve sopalarla baskına gitmek olan mahalleli seyirci veya oyuncu sıfatıyle, bu yeni sosyete eğlencesinde hazırdır. (Güntekin, 1976ı1: 116)

Sevda Şener’in değer sarsıntısı içerisinde her türlü aşırırlığı deneyen toplumda bastırılmış cinsel isteklerin dışavurumu (Şener, 1981: 374) olarak tanımladığı bu içkili eğlencelerin ilki Şevket ve Ferhunde’nin düğünüdür. Evde yapılan bu düğünde içki ve dansın dozu o kadar çok artmıştır ki Şevket dahi çareyi oradan uzaklaşmakta bulmuştur. Ali Rıza Bey’in kitaplarla dolu raflarının boşalmaya başladığı ilk sahne de bu düğün sahnesidir. Sevda Şener, kütüphanedeki bu değişim dekoru ile ailenin değişmekte olan yaşam biçimi arasında bir bağ kurmuştur. Buna göre Ali Rıza Bey’in kitaplığının ikinci perdede bazı raflarının boşalmış ve boşalan kitap raflarına içki şişelerinin konulmuş olması, üçüncü perde de buradan “Ali Rıza Bey’in korkunç ve iğrenç sefalet rengi bağlamış odası” olarak söz edilmesi ailedeki hızlı değişimin bir göstergesidir (Şener, 2007: 97). Aynı şekilde kitapların yerine içki şişelerinin konması evde, kitaplarla özdeşleştirilmiş olan Ali Rıza Bey’in yerini içki ve dans ile özdeşleştirilmiş olan yeni hayat tarzının alması olarak yorumlanabilir.

Bu düğün ailedeki çözülüşün anlaşılması için oldukça önemli bir merhaledir. Çünkü dışarı ve içeri diyalektiğinde daima içeriyi, derinlikleri, kökleri, güveni ve geleceği simgeleyen ev (Korkmaz, 2004: 224) artık genç kızların odalarına kadar sarhoşlarla doludur. Ali Rıza Bey’in bu zamana kadar kendisinin ve çocuklarının kayıtsız kalmasına uğraştığı yaşam tarzı artık bu güvenli yuvanın içindeki bireylerin bazılarını yavaş yavaş, bazılarını ise büyük bir hızla tesiri altına alacaktır. Leyla bu düğünde sarhoş olarak sokakta aralarında

Abdülvehap’ın da bulunduğu bir gurup erkekle serserilik yapar. Leyla’nın dönüşümü çok hızlı bir şekilde bu düğünde gerçekleşir. Eski değer hükümlerine aykırı şekilde Leyla annesinin yanında Abdülvehap ile flört eder. Abdülvehap ve arkadaşları çıktıkları mehtap gezisinde bir komşunun bahçe kapısını sırf kendi zevkleri için kırmaktan çekinmezler ve bunu bir eğlence atfederler.

Eserde aile toplumsal çatışmanın en şiddetli şekilde ele alındığı çekirdek kurum olarak ele alınmış (Şener, 2007: 96), bu yolla toplumdaki kimliksizleşme minimal düzeyde gösterilmek istenmiştir. Ev davetleri de bu değişimin anlaşılması açısından oldukça önemlidir. Bu eğlenceler yemeden, barınmadan daha zaruri ihtiyaçlar olarak toplumsal hayatta yerini almıştır. Ailenin sefaletinin artmasına rağmen bu ev davetlerinden herhangi bir taviz verilmez. Evin çatısı damlar, Necla soğuktan yatağından çıkamaz, ekmekler soğuktan kurumuştur ancak yine de evde davet verilir. Davet esnasında ortadaki yorgan, hamam tası, boş konserve tenekesi gibi eşyaların aceleyle tıkıldığı dolaptan ortalığa saçılmasıyla sefalet ve yapılan eğlence arasındaki tezatlığın altı çizilmiştir. Ali Rıza Bey dahi bu davetlerden medet umar hâle gelmiştir. Ancak Şevket’in hapisten kurtuluşu için çare olarak gördüğü davetli hukuk profesörünün yarattığı hayal kırıklığı onun bütün umutlarını suya düşürür.

Değişen müzik zevki de hem bu davetlerde hem de günlük hayatta yerini almıştır. Türkiye’de gramofon yaygınlaşmış ve müzikli eğlencelerin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Batılı dans müzikleri bütün eğlencelerde çalınır. Güntekin, gramofon ile ailedeki değişimin hızlanması arasında sembolik bir bağ kurmuştur. Eski kültürü temsil eden Ali Rıza Bey dışarıdan gelen gramofon sesine tahammül edemez, ancak onun artık evlerinin içerisinde olduğunu fark etmemiştir. Hayriye “pencereyi kapa diye bağırdın yüzüme, pencere kapamakla iş bitmiyor, çünkü gramofon artık içeridedir, Ferhunde hanım kendi gramofonunu onlara hediye etti” (Güntekin, 1971b: 32) sözleriyle duruma dikkat çeker. Böylece bu Batılı çalgı evin babasından habersiz evin içine sızar ve ailedeki çözülüşü başlatarak sembolik bir mana kazanır.

Balıkesir Muhasebecisi’nde yitirilen değerlerden ziyade Batılı yaşam biçimi ile birlikte Türkiye’de benimsenen yeni alışkanlıklar üzerinde durulmuştur. Evlerde verilen içkili davetler Yaprak Dökümü’nde olduğu gibi burada da toplumsal değişmeyi ve değişen zevkleri göstermek açısından esere dahil edilmiştir. Dans, içki ve kumar ekseninde dönen hazza dayalı bu eğlenceler, zengin ve Batılı hayatın olmazsa olmaz bir gereği olarak görülür. Özellikle İstanbul değişen kültürel koşulları en yoğun şekilde yaşadığı için bir semboldür ve Anadolu’dan İstanbul’a gelenler bu duruma ayak uydurmak için mücadele ederler.

Balıkesir’den İstanbul’a gelen Huriye, İstanbul’daki bu hayata uyum sağlayabilmek için yoğun çaba harcar. Balıkesir’de kuskus çevirip erişte keserken İstanbul’da kendini kuaförlerin elinden kurtaramaz:

HURİYE.— Şu halime bak… (Kıyafetini göstererek.) Yakışır mı bana bu yaşdan sonra böyle lüküsler? Ama ne yaparsın bir kere düştük içine Manikürcüden ellerini kurtarırsın pedikürcü ayaklarından yakalar. Ondan kurtulursun berber başına o kocaman elektrikli tası geçirir, saatlerce… Sonra efendim o yüze vücuda kaç türlü ilâç kaç türlü kremler, boyalar…

DAYI.— Sen de şöyle daha zayıf bir şeylerle geçiştiriver canım…

HURİYE.— Olu mu Şerif Ali? Buraya kimlerin girip çıktığını bilir misin sen? Adamı tefe koyarlar… (Utanıp gülerek.) Ayıptır söylemesi bana bu yaştan sonra oturup kalkma, el sıkma, sofrada yemek yeme dersi veriyorlar… (Güntekin, 1971a: 6)

Bununla birlikte eserde bu davetlerin yavaş yavaş Anadolu’da da görülmeye başlandığı Şerif Ali’nin sözlerinden anlaşılmaktadır:

DAYI.— … halimize göre biz bile ara sıra sosyete yapıveriyoruz aramızda. HURİYE.— Sahi mi?

DAYI.— Eh… Ele güne karşı öyle icap ediyor… Eyi kötü müdürlük var serde… (Eliyle salonu işaret ederek.) Bizimkisi böyle değil tabiî… Üç beş konu komşu ile nezih aile toplantıları… Biraz radyo gramafon çalıveriyorlar, gençler edep dahilinde birbiriyle dans oynuyorlar… Ara sırada salon oyunları. Cezalıları horoz gibi falan öttürüveriyoruz… Vakit geçiyor… (Güntekin, 1971a: 8)

Yaprak Dökümü’nde Ferhunde ve Şevket’in düğünü vesilesiyle görülen içkili ev partisinin bir benzerine de Ağlayan Kız’da rastlanmaktadır. Eserde Sara ve İbrahim’in düğünleri bu şekilde yapılmıştır. Ancak Ağlayan Kız’da bu partiye toplumsal değişime ışık tutmak amacıyla yer verildiği söylenemez. Burada eski terbiyenin temsilcisi olan kişiler de partiye katılır. Oysa Yaprak Dökümü’nde Ali Rıza Bey düğün gecesi kahvehaneye sığınarak, dışarıdan bir göz vasfıyla bu eğlenceleri sorgulamış, nitekim partinin sonunda kahramanların çözülüşü hızlandığı için bu eğlencelere karşı suçlayıcı bir dil geliştirilmiştir. Ağlayan Kız’da eski ve yeni kuşak arasında karşıt bir dil geliştirilmiş olmasına rağmen bu durum oyunun merkezine yerleştirilmemiştir. Oyunun merkezine ailevi meseleler alınmış, diğer konular ise yardımcı fikir olarak işlenmiştir.

Ağlayan Kız’da içkili davetlerden hariç olarak gazinolar da sosyal hayatta yerini alan ve insanları suç işlemeye teşvik eden mekânlar olarak bulunur. Bu tip eğlence yerlerine kendini kaptıran Melek, geceleri hastaneden kaçmayı huy edinmiştir. En son Bebek’teki gazinoda kendisi yüzünden kavga çıkmış ve karakola düşmüştür. Kavgaya karışanlardan biri olan Defterdar vasıtasıyla üçüncü perde üçüncü sahnede Bebek’teki gazinonun durumu anlatılmıştır:

Deft— (…) İçerler, gülerler, bağırırlar, kalkıp kalkıp dans ederler, uygunsuz el şakaları ederler. Derken o da yetmedi kız gazinonun ortasında kazaska oynamaya kalkdı. Nezih bir aile düğününde olur, ille

gazinoda itin köpeğin içinde... Oğlanlardan biri kızın karşısında oynar, canbaz kızları gibi kucağına alıp havaya kaldırır, etekleri metekleri açılır... (Güntekin, 1946: 4)

2.3.3.4 Değer Yitimine Uğrayan Kavramlar