• Sonuç bulunamadı

1.5. DUYGUSAL ZEKÂ

1.5.5. Duygusal Zekâ Modelleri

1.5.5.2. Bar-On modeli

Bar–On duygusal zekâ kavramıyla ile ilgili çalışmalar yapan ve “Duygusal Bölüm” (EQ) terimini ilk kez kullanan araştırmacıdır. Bar-On “duygusal zekâ” yı; kişinin başarısını etkileme gücüne sahip ve kişinin hayatındaki isteklerle ve baskılarla başa çıkmada kullandığı bilinçdışı yetenekler olarak adlandırmaktadır (Öztürk, 2006). Bar-On’na göre duygusal zekâ, var olan yeteneklerin farkında olmak ve kişinin hem kendi hem de başkalarının duygularını düzenleme ve duyguları doğru yönlendirme olarak tanımlanabilir. Bar-On duygusal zekâ modeli; günlük yaşamda karşılaşılan problemlerle başa çıkmak için kullanılan ve bilişsel zekâdan daha etkili olduğu bilinen, zekânın kişisel, duygusal ve sosyal boyutlarıyla ilgilenmiştir. Bu model hem zihinsel olarak kabul edilen, bireyin kendini tanıması ve duygularını fark etmesi hem de zihinsel süreçlerden ayrı olarak değerlendirilen, bağımsızlık, öz saygı ve ruh hali kavramlarının birleşiminden oluşmaktadır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde karma bir model olduğu söylenebilir (Çakar ve Arbak, 2004).

Bar-On’un modelinde duygusal zekâ beş ayrı bölümde incelenmektedir. Beş bölüm de kendi içerisinde boyutlara ayrılmaktadır. Bu bölümler şu şekildedir:

1. Kişisel Beceriler: Duygusal öz-farkındalık, kararlılık, öz-saygı, kendini gerçekleştirme ve bağımsızlık boyutlarından oluşmaktadır. Kişinin kendinin farkında olması, ne istediğini, neyi yapabildiğini ve ne yapmaktan hoşlandığını fark edebilmesi, güçlü ve zayıf yönlerini tanımlayabilmesi, duygu ve düşüncelerini açık, net ve geliştirici yönde ifade edebilmesidir Kişinin kendi ruh halini tanıması, kendi seçimlerini yapabilmesi, sahip olduğu gücün ve kaynakların farkında olması, bireyin kendine olan saygısı, bağımsız olabilmesi ve kendi gücünü ve kaynaklarını kullanabilmesi gibi beceriler bu boyut içerisinde yer almaktadır (Yüksel, 2006). Duygularının farkında olan, kendilerinin yeterli olduğunu düşünen ve kararlarıyla ilgili olumlu şeyler düşünen bireyler bu boyuttan yüksek puan almaktadırlar. Bu bireyler düşüncelerini, hislerini ve inançlarını ifade etmekte rahat olan, bağımsız, kendi gücünün farkında ve dolayısıyla özgüvenleri yüksektir (Yedikardaşlar, 2009). 2. Kişilerarası Beceriler: Kişilerarası ilişkiler, sosyal sorumluluk ve empati becerilerinden oluşur. Bireyin, başkalarının duygularının ve isteklerinin farkında

olabilmesi, sosyal gruplar kurabilmesi ve bu gruplar içinde yer alabilmesi, karşısındaki kişinin hislerini anlaması ve iki taraflı düşünebilmesi ve iki taraf için de yapıcı ilişkiler kurabilmesi ve ilişkiyi sürdürebilmesi için gerekli olan becerilerdir. Bu boyut, olaylara empatik olarak bakabilme, sosyal sorumluluğa sahip olarak kişiler arası iletişimlerini ona göre planlama gibi becerilerini kapsamaktadır (Mumcuoğlu, 2002). Bu boyuttan yüksek puan alan bireyler, yakın arkadaşlık ve dostluk kurmakta zorlanmayan, sevgi verme ve alma konusunda sorun yaşamayan bireyler olarak tanımlanmaktadır.

3. Uyum Sağlama: Bireyin çevresindeki istekler ve beklentilerle etkili şekilde başa çıkma becerilerini içermektedir. Bireyin duygu ve düşüncelerinin yeni durumlara karşı uyum sağlayabilmesi ve düzenlenebilmesi; duygu ve düşüncelerden bağımsız olarak gerçeği tarafsız bir şekilde algılayabilmesi; problemlere karşı etkili çözümler üretebilmesi bu boyutta yer almaktadır (Mumcuoğlu, 2002). Bu boyuttan yüksek puan alan bireyler, problem yaratan durumların tanımlanması ve uygun çözüm önerilerinin bulunması konusunda objektif ve etkin bireylerdir. Günlük yaşamlarında karşılaştıkları sorun ve problemlerle ilgili, olumlu ve uygun çözümler üretebilmektedirler. Bu durum sadece özel yaşamlarıyla da sınır değildir, benzer şekilde iş yaşamlarında da çözüm odaklı bireyler olarak dikkat çekmektedirler (Yüksel, 2006).

4. Stres Yönetimi: Bireyin yaşadığı stres durumlarıyla başa çıkabilme becerilerini kapsamaktadır. Kişinin stres toleransı ve tepki kontrolü bu boyutta yer almaktadır (Mumcuoğlu, 2002). Bu boyuttan yüksek puan alan kişiler, stres veya kaygı yaratan durumlarda çaresizlik hissetmeden ve olayın sorumluluğunu alarak baş edebilmektedir. Bu kişiler genellikle fevri davranışları olmayan, soğukkanlı, kontrollü bireylerdir. Baskı altında olduklarında bile iyi çalışan, stresli, gergin ve kritik işleri idare edebilen bireylerdir (Yüksel, 2006).

5. Genel ruh hali: İyimser olma, kendinden ve başkalarında hoşlanma, mutluluğu hissetme ve dışa vurma ve öz motivasyona sahip olma becerisidir. Bireyin yaşam doyumunu ve hayata bakış açısını yansıtmaktadır. Kişinin iyimser yapısı ve yaşamdan duyduğu mutluluk bu boyutu oluşturmaktadır (Mumcuoğlu, 2002). Genel ruh hali puanı yüksek olan kişiler hayatın tadını çıkarmayı bilen, mutlu, pozitif, hayattan beklentileri olan ve olumlu pencereden hayata bakabilen

kişilerdir. Bu boyut, insani ilişkilerde birleştirici bir role sahiptir, Aynı zamanda, problem çözümlenmesi ve strese toleranslı olan, güdüleme gücü olan bir boyuttur. Bu boyuttan yüksek puan alan bireyler; işyerinde coşkulu, olumlu ve yapıcı bir “çalışma iklimi” oluşturulmasında oldukça önemli rolü olan bireylerdir.

Psikolog Revenue Bar-on, kişinin duygusal yeterliliği ile duygusal açıdan sağlıklı olmasını aynı olarak değerlendirmiştir. Bar-On, duygusal zekâ kavramının içerdiği yetenekler konusunda farklı bir görüş öne sürerek duygusal zekâ kavramın kapsamının genişlemesine öncülük etmiştir (Acar, 2001). Bar On’a göre, kişi; ortalamanın üzerinde kişisel duygusal zekâ yeteneklerine sahipse, dış etkenler ve baskılarla karşılaşsa bile, hayatta başarılı olmaktadır. Bar-On, kişideki duygusal zekâ yetersizliğinin; kişinin hayatta başarısız olmasına sebep olacağı ve psikolojik olarak sorunlar yaratabileceğini ileri sürmüştür (Akt: Yüksel, 2006).