• Sonuç bulunamadı

1.4. BAĞLANMA KURAMI

1.4.3. Bağlanma Kuramının Temelini Oluşturan Yaklaşımlar

Bağlanma kuramının temeli, psikodinamik ve etiyolojik kuramlara dayanmakla birlikte nesne ilişkileri kuramı ve içsel çatışmalar modelleri de bağlanma kuramının oluşumuna katkı sağlamıştır.

1.4.3.1.Nesne İlişkileri Kuramı

Bebeğin çevresini keşfetmeye başladığı dönemde hem kendi bedeni hem de çevresinde birçok uyaranla karşılaşır. Bunlar bebeğin dünyada karşılaşmış olduğu nesnelerdir. Bebeğin dünyasındaki en önemli nesne ise annesi yahut ona bakım veren kişidir. Bebek zihinsel ve duygusal gelişimi içinde kendi “nesne temsillerini” yaratır. Nesne temsilleri, çocukların gelişimsel sürecinde etkileşimler sonucu oluşmuş ve gelişim dönemlerinin açıklanmasına yardım eden içsel şemalardır. Nesne ilişkileri şeması, öncelikle birey için önemli olan kişiler ve sonrasında diğer insanlarla olan ilişki aracılığıyla düzenlenir. Kişiliğin gelişiminde, bilinçaltı çatışmalarından çok bireyin diğer insanlarla kurduğu ilişkinin daha önemli olduğunu savunan Sullivan bu kuramın öncüsü olmuştur (Erten ve Öztep, 2005). Nesne ilişkileri kuramcıları erken çocukluk dönemindeki tecrübeler ve yaşantıların çok önemli olduğunu savunur. Çocuğun dünyasındaki önemli kişi genellikle annesi veya bakımını üstlenen kişidir. Bunun yanında çocuğun bilinçaltında, çevresindeki nesnelerin yansımaları oluştuğunu savunurlar. Anne ve babası yanında olmadığı zamanlarda, çocuğun ebeveynine ait bilinçaltı süreçleri, onlarla ilişkilendirmiş bir nesne olarak ortaya çıkmakta ve çocuğun

bu dönemlerde rahatlamasını sağlamaktadır. Çocuğun anne ve babasına ait şemaları içselleştirme şekli gelecekte kuracağı ilişkilerde nasıl davranacağını belirlemektedir (Özteke, 2015). Bu kuramcılara göre insan sadece dürtülerini doyurmak için değil, ilişki kurmak için çabalar. Çevresindeki insanlarla yakın ilişkiler kurabilme, gerçek nesneyle ilişki arzusu birincil bir dürtüdür (Erten ve Öztep, 2005). Bebeklik dönemindeki yaşantılara yani çevreyle ve anneyle etkileşimlere, iletişimlere bağlı olarak bir kendilik ve nesne dünyası oluşur. Bebeklik dönemindeki yaşantılarla, içselleştirilen nesne ilişkilerindeki tutarsızlık, bireyin gelecekte etkileşim ve iletişimlerinde de benzer şekilde tutarsızlıklar olmasına yol açabilir (Tura, 2004).

1.4.3.2.İçsel Çalışan Modeller

Bowlby’nin kuramının temelini oluşturan diğer bir kuram da içsel çalışan modellerdir. Bağlanma kuramına göre bebekler, bakımını üstlenen kişiyle ilişkilerini içselleştirerek, benimseyerek hem kendileri hem de başkaları hakkında modeller geliştirirler. Bebekler iki üç yaş aralığında dil gelişimini tamamlar. Dil gelişimini tamamladığı süreçte, çevresindeki insanların nasıl davranmasını istediğine, annesi ya da diğer kişilerle nasıl iletişim kurması gerektiğine dair modeller geliştirmeye başlar (Özteke, 2015: 21). Bu modeller hem kişinin kendisine ait algılarını, beklenti istek ve duygularını hem de diğer insanlara karşı güven, ilişki kurma tarzı gibi değişkenleri etkilemektedir. Bu kuramın en önemli özelliği, bireyin iletişim halinde olduğu diğer insanların duygu düşünce ve davranışlarını tahmin ederek ona göre bir eylem planı hazırlamasıdır. Aynı zamanda bu model, bireyin karşılaştığı yeni durumlarda nasıl davranacağına dair karar vermelerini sağlamaktadır (Eken, 2010).

Bowlby ’e göre, kişinin içsel çalışan modelleri etkileşim ve iletişim sonucunda oluşmakta ve yine bireyin kuracağı ilişki tarzlarını ve bağlanma stillerini belirleyici rol üstlenmektedir (Akt: Eken, 2010). İçsel çalışan modeller bağlanma sonucunda oluşan ve bağlanma stillerinin etkisinde kalan zihinsel süreçlerdir. Bu zihinsel şemalar, bebeklik ve çocukluk döneminde çevresel değişkenlerden etkilenip dönem dönem farklılaşsa da yetişkinlik dönemine gelindiğinde tecrübeler ve yaşantılar sonucunda değişmeyen sabit şemalar haline gelmektedir. Erken çocukluk döneminde, içsel çalışan modeller, çevresel etkenler, bağlanma süreçleri benlikle ilgili etkenlerden etkilenir, bu süreçte çocuk eski bilgiyle yeni bilgiyi karşılaştırarak kendi içsel

modelinin oluşturmaya çalışır. Tam anlamıyla içsel modelleri oluşturduktan sonra yeni durumlarda karşılaştığında durumu var olan modeline uyarlamaya çalışır hatta bu konuda içsel modeline uymayan şemaları bozup kendisine uygun hale getirebilir (Saymaz, 2003). Çocuk, büyüdükçe, hayatla etkileşimi arttıkça bağlanma yaşantılarını, içsel çalışma modellerini veya kendisinin ve diğerlerinin zihinsel şemalarını oluşturarak özümser. Bağlanma kuramına göre bu zihinsel modeller, kişinin inançları değerleri ve hayat tecrübelerini birleştiren, yönlendiren ve diğer insanların kişilik özelliklerinden etkilenen süreçlerdir (Hamarta, 2004: 56).

Bağlanma kuramına göre erken çocukluk döneminde bireyler, sevilebilir ve değerli olma süreçleriyle ilgili içsel modeller oluştururlar. Bu modeller bireylerin benlik temsillerini oluşturmaktadır. Zamanla tam olarak netleşen benlik temsilleri, bireyin kendisi ve diğer insanlara karşı olan algısını ve dolayısıyla da iletişim biçimini etkilemektedir (Sümer ve Şendağ, 2009).

İçsel çalışan modellerin 3 alt modeli vardır. Bunlara baktığımız zaman:

1- Benlik Modeli; kişinin ne kadar değer görmesi ve ne kadar sevilmesi gerektiğine ait kendisiyle ilgili algılarıdır.

2- Başkaları Modeli; diğer insanların ihtiyaç halinde ne derece ulaşılabilir olduğu ve ihtiyaçlarının başkaları tarafından karşılanabilmesine ait inançlardır.

3- İlişkiler Modeli; ilişkileri nasıl sürdüreceği ve süreçte hangi bilgilerden yararlanacağına dair oluşturulan zihinsel şemalardır (Akt: Çapkın, 2012 ).