• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

3.3. Öğrenci Kadın

4.1.4. Bankacı Kadın

Kadınların “bankacı” olarak çalıştığı bir başka kamu sektöründe kadınların çalışma hayatları ele alınır.

Sevilmek İçin Randevu Alan Çocuk (GA) hikâyesinde bankada çalışan bir kadının işi dolayısıyla çoğuna vakit ayıramaması anlatılır. Kadın, bankadaki yoğunluktan sonra akşam evde yapması gereken işler yüzünden sıkıntıya girer. Çocuğu ile ilgilenemez. Çocuk “baldan tatlı uyku”larından anne öpüşüyle uyanmak isterken her gün “Servise geç kaldın” bağırmalarıyla uyanır. Anne ve babasının mesailerindeki yoğunluklarının eve yansıması ile şefkatten uzak büyüyen çocuk, kendini önemsiz hissederek mutsuzlaşır. “Her sabah adına yuva denen” o yere bırakılan çocuk kendi haline bırakılmıştır. Aile, gün içerisinde çocuklarının ne hissettiğininfarkında değildir. Annenin çocuğa olan ilgisizliği yine çocuk tarafından gözlemlenir:

Başkasının annesinde kendi annesinin hasretini çeker günboyu. Sabahın köründe benim annem ne zaman gelecek diye gözyaşları eker solgun yüzüne dizi dizi.(s.17)

Çocuk, kendi sahip olamadığı sıcak aile ortamını arkadaşlarının ailelerinde gördükçe kıskançlık hissine kapılarak, anne ve babasının kendisini sevmediğini düşünür. Bankada tamamlanamayan işleri evine de taşımak zorundakaldığı için çocuğuna zaman ayıramayan anne davranışlarının çocuğunu ne kadar üzdüğünü fark etmemiştir. Anne için iş, öncelik sıralamasında ilk sırada yeraldığından çocuğuna ve ev işlerine yeterli zaman ayıramaz. Böylelikle“sevilmeyi bekleyen çocuk” daima annesinin şefkatine özlem duyar.

Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti. ‘Sana yardım edeyim mi?’ dedi en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı. ‘Hayırdır. Bir yaramazlık filan. Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten.’ (s.20)

Çocuğunun kendisi ile konuşma isteğini devamlı olarak erteleyen anne, onun kanepede uyuyakaldığını fark eder. Çocuğunun uyku sersemi söylediklerini duyan anne derin bir üzüntü yaşayarak pişman olur.

Masanın üzerindeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilemez bir pişmanlık doldurdu içini. Uyandırmaktan korka korka küçük alına bir öpücük kondurdu. Çocuk sanki bu öpücüğü bekliyormuşçasına ‘İşin bitince beni sever misin anne?’ dedi (s.21),

Hikâyede kadının yaşadığı zorluklar, bankacılık mesleği üzerinden değil çalışan bir annenin yoğun mesai ile birlikte aile ilişkilerindeki denge problemi yaşaması üzerinden ele alınır.

Tamir Görmemiş Aşk (GA) hikâyesinde asıl mesleği öğretmenlik olmasına rağmen, bankada çalışmak zorunda kalan Nurgül anlatılır. Nurgül; bankada çalışmadan önce öğretmen olarak başka bir ile tayin olur, fakat eşi Özhan; alıştığı şehri ve çevresini yani İstanbul’u terk etmek istemez. Bunun üzerine kendi isteklerinden feragat eden kadın, evini geçindirmek için bankada çalışmak zorunda kalır. Nurgül’ün kocası Özhan, evinin geçimi ile ilgilenmeyen, çalışmayı sevmeyen

“şair ruhlu” bir adamdır. Böyle olmasına rağmen hiçbir zaman karısının yaptığı

fedakarlıkların kıymetini bilmez ve birçok kere eşinden şikayet ederek ondan beklentilerini sıralar. Her gün kalabalık otobüslere, bankanın bunaltan havasınakatlanmak zorunda kalan kadın, mücadelesinde yalnızdır. Nurgül’ün bankadaki çalışma temposu ondaki “gülyüz”ü yok etmiştir. Bilgisayar tuşları, çekler, senetler kadının gülüşlerini “sıfırların arasına saklayarak” “kurban” etmiştir. İş çevresinde kocasının çalışmadığı bilinen kadın, insanların bakışları ile bunalmıştır. Birçok kişi kocasının evde boş durmadığını, çocuklarına baktığını bu durumdan mutlu olması gerektiğini savunur. Bütün gün bankanın “bunaltıcı saatleri” eşliğinde kocasını düşünen kadın çaresizdir.

Oysa ev Özhan Bey’in karargahıdır. Hiçbir karargah böylesine beğerni sözcüklerine boğulmamıştır.

“Söyle çocuğum… Anneni mi babanı mı daha çok seviyorsun? Babanı mı…Tabi ya… Hangi baba çocuğuna bu kadar vakit ayırıyordur.”

O soru babanı mı anneni mi diye sorulmaz hiç Çünkü kimse bilmez Nurgül’ün neden edebiyat tahsili görüp de banka cariyesi olduğunu. Özhan Bey ayrılmaz İstanbul’dan (s.90)

Evi ve eşi için fedakârlık gösteren Nurgül, devamlı çevresindekiler tarafından eleştirilere maruz kalır. Bilgisayar başında bunalan, yorulan kadın eve geldiğinde eşinin rahat ve sorumsuz tavırlarından rahatsızdır. Nurgül’ün eşi ondan süslenmesini, güzel kıyafetler giymesini, cazibeli olmasını ister. Hatta bu beklentiler Nurgül’ün çocuğunda bile vardır. Annesini okuldaki diğer çocukların annesi gibi olmasını ister. Eşi kendince şair olduğunu çok mühim çalışmalar yaptığını fakat karısının onu anlamadığını düşünür ve kendisini anladığını düşünen başka bir kadınla karısını aldatır. Evinin geçimini üstlenen, kocasının sorumsuzluklarına göz yuman kadın aldatıldığının öğrendikten sonra kocasına bir yıl mühlet vererek beklemeyi tercih eder. Bu beklemenin sonucunda kocasında hiçbir değişme olmadığını gören kadın evliliğini çocuklarını da yanına alarak bitirir.

Haset (RA) hikâyesinde bankada çalışan Didem yer alır. Didem, bankadaki arkadaşları ve müşterileri karşısındaki farklı tutumları kendini değiştirme çabaları

içerisindedir. Bu durumdan rahatsız olan kadın, kimlik bunalımı yaşamaktadır. Herkesin yanında farklı kimliklere bürünen kadın, birkaç hayatı aynı anda yaşayarak kendisinden üstün olan çalışma arkadaşları hakkında olumsuz düşüncelere kapılır.

Kaç hayatı birden yaşıyor, kaç ayrı bedenin içinde. Tiyatrocuların bile sezonda bir rolü varken en fazla, Didem gün içinde dokuz ayrı rolde. Yaşlılara şefkat, fakirlere merhamet, zenginlere zeka, meslektaşlar için kana kan cana can, şefe itina, Müdüre saygı, çaycı Hasan’a danışmanlık, güvenlik görevlisi Erdal’a ablalık. Can mı dayanır bunca gayrete. (s.63)

Didem, çalışma ortamı ve mesai arkadaşları içerisinde kendini ifade edemediğini düşünür. Emeğinin karşılığını almadığını düşünerek aynı çalışma ortamı içerisinde, işinde yükselen, itibar gören arkadaşlarına karşıhaset duyar. Bu durumu kimseye yansıtmak istemese de hareketlerinden belli olur.