• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

3.3. Öğrenci Kadın

4.1.1. Öğretmen Kadın

Okuyan kadınların en çok tercih ettikleri meslekler arasında bulunan “öğretmenlik/eğitimcilik” aslında onun aile içinde çocuğuyla kurduğu iletişim düşünüldüğünde onun tabii mesleğidir; yani çocuğu olan her anne, aynı zamanda bir eğitimcidir. Özellikle Türkiye gibi geleneksellik ile modernliğin birlikte yaşandığı ülkelerde yarının kuşaklarını yetiştirenler kadınlardır. Bu da gösterir ki toplumda değişme söz konusu olduğunda, genel olarak kadınlar en başta göz önüne alınmalıdır. Toplumu daha derinden anlamanın yolu kadının dünyasını veya onun dünyamızdaki yerini daha iyi tanımaktan incelemekten geçmektedir.

Bu çerçevede Fatma Barbarosoğlu hikâyelerinde öğretmenlik çokça tercih edilen bir meslek olmuştur. Onun öğretmen kadınları toplum duyarlılığı olan, fedakâr ve idealist bir ruhla çalışan kadınlardır. Meslekleri için tayin oldukları uzak yerlere giden, gittiği yere uyum sağlayamasa da pes etmeyen mücadeleci ruhuylarıyla öne çıkan öğretmenlerdir. Zaman zaman baş örtüsü problemleri ve beraberindeki sürgün yaşasalar da mesleğin kutsiyeti her zaman ağır basmaktadır. Bu öğretmenler mesleğine devam eder. Toplum tarafından “bilge” olarak görüldüğü gibi ne kadar başarılı ve eğitimli olursa olsun sadece kadın olduğu için “cahil” diye atfedilen öğretmenler de hikâyelerde görülmektedir. Bunun yanında öğretmenliğin başka bir yönü olan öğretmen veli ilişkisi de bazı hikâyelerde ele alınır. Öğretmen veli ilişkisinde öğretmenlerin tecrübesizlikleri bazı problemlere yol açmıştır.

Acı Deniz’i yeniden okurken (AD) hikâyesinde anlatıcı ve onun iş arkadaşı öğretmendir. Bu iki kadın mesleklerinden ziyade bilinçli kitap okumaları ile çevrelerine örnek teşkil etmektedir. Anlatıcı ve onun arkadaşı felsefe öğretmeni Ferhanaz Hanım aynı kitabı okur ve kitap hakkında değerlendirmeler yapar. Mesleki duyarlılıkla beraber entelektüel yorumlamalarıyla ön planda olan öğretmen kadınlar dikkat çekmektedir. “Acı Deniz” adlı hikâye kitabını yıllar önce okumalarına rağmen birbirlerinin yeniden okumalarına vesile olan öğretmenler okudukça mutlu olur. Aynı öğretmenler odasında, bir başka öğretmen grubu da yer alır.

Çuha Renkli Çocukluğum (GA) hikâyesinde okuldaki öğrencisinin anlatımıyla, öğretmen İlker anlatılır. Geleneksel düşünce ile yetişen bir ailenin çocuğu olan öğrencinin, öğretmenine ailenin bakış açısı dikkat çeker. Aile İlker Öğretmen’in mesleki saygınlığına değer vermez. Kadınsal kimlik, eğitimin önündedir. “Bir kadın, öğretmen de olsa cahildir. Çünkü o kadındır.” Bu yaklaşım ailenin bakış açısını belirler. Evin babaannesi İlker Öğretmen’i hedef göstererek “kadınlar boylarından büyük işlere” kalkışmamalı diye düşünür..

Öğretmenime sordum. Öğretmenimin adı İlker. Gencecik bir kız. Büyükanneme göre tabi. Ama öğretmenimiz öyle diyor diye başladığım itiraz cümlelerini, “öğretmeninize kim ne diyecek, daha dünkü çocuk” deyip beni sustururdu. Çaresiz öğretmenimin dedikleri yine bana kalırdı.(s.11)

Mazi Rüyaları (SH) hikâyesinde ev hanımlığından arta kalan zamanlarında yarı mesaili öğretmenlik yapan Nihal ve Güner yer alır. Aynı hikâyede Nur da hiç ideali olmamasına rağmen öğretmenlik sınavlarına yıllardır hazırlanıp bir türlü kazanamayan bir kadındır. Bu kadınların ortak özelliği, üniversite yıllarındaki

idealist ve entelektüel yaklaşımlarıdır. Zamanla mesleğin kutsiyetinden uzaklaşan bu öğretmenler ve öğretmen adayı olan kadınlar meseleye maddi açıdan bakmak zorunda kalır. Hayatın getirdği farklı sorumluklar onlara çalışmayı ikinci bir etkinlik olarak gösterir.

Kapanmayan Yaralar Antolojisi (SH) hikâyesinde kamu alanlarındaki baş örtüsü yasağı nedeniyle sürgüne gönderilen Nihan Öğretmen söz konusu edilir. Nişanlısını ve en yakın arkadaşını kaybeden kadın için çalışmak içinde bulunduğu fiziki ve sosyal şartlar çevresinde oldukça zordur. Devamlı yeri değiştirilen, yani

“sürgün”e gönderilen öğretmenin gittiği yere alışamadan başka okullara

gönderilmesi beraberinde başka sıkıntılara da neden olmuştur.

Her mekan dikenüstü bir durak. Her şeyin sığdığı bir kendisinin sığmadığı öğretmenler odası. Kendisinden itibaren her konu yarım. Her tartışma başka manalara çekilen lastikli cümleler yumağı…(s.45)

Öğretmenlik, Nihan Öğretmen’in öğrencileri ile ilişkilerinden ziyade zihniyet uyuşmazlığı ve ideoloji farklılığından kaynaklanan idaresel problemler bağlamında ele alınır. Ailesinden uzakta hayata öğrencileri ile tutunmaya çalışan bir kadın için çalışmak mücadele gerektiren unsurdur.

Aşk Nedir? (AZG) hikâyesinde özel bir okulda çalışan, birinin bayan olarak belirtildiği iki rehber öğretmeninin, öğrencilerine yaptığı bir iletişim anketinde on dört yaşındaki Osman adlı öğrencinin sorunları olduğu saptanır. Öğretmenler durumu araştırmadan, öğrencinin velisini okula çağırarak olaya müdahil olur. Öğrenci velisi ise çocuklarına ‘ideal bir aile ortamı’ sağlayabilmek için çalışmayı tercih eden bilinçli bir annedir. Anne öğretmenlerin çocuğu hakkında söylediklerine bir anlam veremez. Yaşanan olumsuzluğu kendisinden bilen anne çok mutsuz olur. Okuldan ayrılmak üzereyken oğlunun Türkçe öğretmeninin rahatlatan konuşması ile anne kendine gelir. Öğretmen Osman’nın yazdığı kompozisyonu başarılı bulur. Bu olay çerçevesinde veli, öğretmenlerin mesleklerini icra edişlerini sorgular, onların yetersizliğini kanıtlamaya çalışır.

Bahar Temizliği (İKR) hikâyesinde anlatıcının bakış açısıyla ilkokuldaki öğretmeni anlatılır. Evine ödev yapmaya gelen bir tanıdığının oğluna “bahar

temizliği” hakkında kompozisyon yazmasına yardım ederken kendi çocukluğunda

mahallesindeki “bahar temizliği” esnasındaki yaşadıkları kafasında canlanır. Evlerin hareketliliğinden kaçıp okula sığınan çocukların öğretmenlerini bahçeye çıkarmak

için uğraşmaları, onu da baharın heyecanına katma çabaları anlatılır. Öğretmenin huzur veren başarılı bekleyişi mahallelilerden farklı olmuştur:

Herkes kendince bahar temizliği yapardı. Öğretmenimiz hariç. O bizi ormana götürdüğünde rüzgâr saçlarını tarumar edip, perçemlerini gözlüklerinin içine düşürdüğünde, herkese temizlik olarak gelen bahar, ona bir avuç ateş getirirdi.( Ateşe benzerdin küle dönmüşsün.)(s.24)

Öğretmenin kederli hali öğrencisinin gözünden kaçmaz onun geçmişten gelen bir acıyla nasıl derinden yaralandığı anlaşılır. Öğretmenin yine de öğrencileri ile beraber olmaktan vazgeçmediği, baharın gelişini onlarla birlikte kutladığı görülür

Öğretmenimiz küllerini hiç silkeleyemezdi. Her bahara teğmen pilotun hayaliyle girerdi. Kimse gökyüzünden inip gelecek bir sevgilinin hayaliyle onun kadar dağılmamıştır. (s.25)

Muhasebe/gitmiyorgibigittim…. (RA) hikâyesindeHâkkari’ye tayini çıkan iki genç öğretmenden söz edilir. Hâkkari’ye giderken otobüs yolculuğunda tanışan bu öğretmenler başka bir yolcu Dr. Reyhan ile kader birliği eder. Bu öğretmenler vesilesi ile doğuda kadın olarak çalışmanın ne kadar zor olduğu ve öğretmenlerin yaptıkları fedakalıklar öğrenilir.

Kızlar Milli Eğitim Müdürlüğünden muvaffakatnamelerini alıp ertesi gün vazifeye başlayacakları köye gidecekti. Geceyi öğretmenler evinde geçirmeyi/geçiştirmeyi planlamışlardı. (s.129)

Şehre vardıktan sonra kendilerini gurbete iten sebepleri birbirlerine anlatmaya başlayan genç öğretmenler, hayatın zorluklarına aldırmadan tutunmaya çalışır.

Hayat bizi buraya bıraktı dedi, yatalak annesinden tayin yerini saklayan, Ankara’nın bir köyüne gidiyorum anneciğim diye evinden ayrılan Hayriye Öğretmen. Köyün adını söylemedim dedi. Ola ki bir tanıdığım çıkar.

Bırakmak fiilinin izini sürdük.

Yüksekova’ya doğru yola çıkacak olan Antalyalı Kübra Öğretmen oraya güzel şeyler de gelirdi, ama hiçbirisi uzun kalmazdı dedi nemli gözlerini saklamaya çalışarak. Şiir mi dedim Şiir gibi bir filmden dedi. Vizontele’denmiş.(s.129-130)