• Sonuç bulunamadı

II. Savaş Sonrası Dönemde Bağlantısızlar Bloğunda (Mısır, Hindistan, Endonezya ve

II.IV. Yugoslavya

1. BANDUNG KONFERANSI VE BAĞLANTISIZLAR BLOĞU’NUN ORTAYA

1.4. Bandung Konferansı Sonucu ve Alınan Kararlar

18 - 24 Nisan 1955 tarihleri arasında Endonezya’nın Bandung şehrinde gerçekleştirilen Bandung toplantısı, modern dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Beş Asya-Afrika devleti Başbakanı tarafından başlatılan toplantı, ortak endişeleri tartışmak ve uluslararası ilişkilerde ortak politikalar geliştirmek üzere Afrika ve Asya'nın iki kıtasından birçok devletten 29 devlet liderini bir araya getirdi. Konferans, dünya çapında ilgi uyandırdı. Büyük güçlerin dikkatini çekip ABD hükümeti tarafından soğukkanlı bir şekilde gelişmeler anbean takip edildi; Sovyet Rusya ise durumu yakından takip etmek amacıyla konferansa Kızıl Çin gibi temsilcilerini gönderdi. Üçüncü Dünya liderleri, başlıca büyük güçlerin baskılarına direnmek, bağımsızlıklarını sürdürmek ve yeni sömürgeciliğe, özellikle Batı hâkimiyetine karşı koymak gibi ortak sorunlarını paylaştılar. Ayrıca ekonomik, sosyal kalkınma ve dünya meselelerinde birbirlerinin deneyimlerinden yararlanmaya çalıştılar. Konferans, BM Sözleşmesini takiben ekonomik

206 İsmail Ermağan, Emin Üstünal, Çin’in Ortadoğu Politikaları, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 37, 2014, s. 24-25.

ve kültürel işbirliği, insan hakları ve milletlerin kendi kaderini tayin hakkına ilişkin konular üzerinde önemle durmuştur207.

Konferansta, Asya ve Afrika’nın büyük bölümünde ve dünyanın başka bölgelerinde insani ilişkilerin temelini oluşturan ırk ayrımcılığı kınanmıştır. Irkçılık yalnızca insan haklarının ihlali değil aynı zamanda insanlık onurunun temel değerlerinin inkârı olduğu vurgulanmıştır. Ortadoğu bölgesinde İsrail’in işgallerine karşı Filistin halkının hakları savunularak, Filistin sorununa barışçıl bir yolla çözüm bulunması gerektiği belirtilmiştir208. Bu konferans vesilesiyle birçok siyasi lider ilk defa olarak

birbirleriyle buluşmuş ve konferansta gerek devletler ve gerekse şahıslar prestijlerini ortaya atmış olup bu yapıyla bölgelerinde birer lider olarak görülmüştür209.

Bir başlangıç olması ve farklı yapıya sahip üye devletlerden oluşan Bandung Konferansı, Doğu ve Batı blokları karşısında durabilecek yeni bir düşünceyi ve felsefeyi hemen oluşturamamışsa da, yeni bir hareketi başlattığı da bir gerçektir. Bu hareket sadece bir Asya - Afrika hareketi olmak yerine uluslararası sistemde bir Bağlantısızlık Hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Bağlantısızlık demek Doğu veya Batı Bloklarının oluşturmuş olduğu herhangi bir askeri bağlaşmaya bağlı kalmamaktır210. Bandung Konferansı

Bağlantısızlar Hareketi kavramını tasarladı. Çünkü Bandung, bağımsız Üçüncü Dünya ülkelerinin işbirliğini resmi olarak sağlamış ve uluslararası ilişkilerde olumlu ve aktif bir rol oynamak için dış politikalarının bir parçası olarak benimsedikleri bir dizi evrensel ilkeyi benimsemelerini sağlamıştır. Bandung Konferansı, aşağıdaki ilkelere dayanan yeni bir dünya düzeni önermiştir:

1. Temel insan haklarına ve BM’nin amaç ve ilkelerine saygı.

2. Bütün ulusların egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı göstermek.

3. Bütün ırkların eşitliklerinin ve büyük küçük tüm devletlerin eşitliklerinin

tanınması.

4. Başka bir ülkenin iç işlerine müdahale etmekten veya müdahaleden kaçınmak. 5. Birleşmiş Milletler Sözleşmesine uygun olarak her ulusun kendisini tek tek

veya toplu olarak savunma hakkına saygı göstermek.

207 A.W. Singham, Shirley Hune; Non-Alignment In An Age Of Alignments, The College Press, London

1986, s. 65.

208 George Langlois, 20.Yüzyıl Tarihi, (çev.: Ömer Turan), İstanbul, 2000, s. 404. 209 Son Havadis Gazetesi, 27 Nisan 1955, s. 7.

a. Büyük güçlerin herhangi birinin çıkarlarına hizmet etmek için toplu savunma düzenlemelerinin kullanılmasından çekinme.

b. Herhangi bir ülkenin, diğer ülkeler üzerindeki baskı kurmasından çekinme.

6. Herhangi bir devletin siyasi bağımsızlığına ve bütünlüğüne karşı askeri

saldırıdan kaçınmak.

7. BM Sözleşmesi uyarınca tarafların kendi seçtikleri barışçıl yöntemlerle tüm

uluslararası anlaşmazlıkların çözümlenmesi.

8. Karşılıklı çıkarların ve işbirliğinin teşvik edilmesi. 9. Adalet ve uluslararası yükümlülüklere saygı.

Barış İçinde Bir Arada Yaşama kavramlarını içeren bu ilkeler, mevcut uluslararası ilişkilerde büyük bir revizyona neden olmuştur. Bu ilkeler Asya - Afrika devletleri için yeni bir dış politika ve Bağlantısızlığın ilkelerinin temelini oluşturmuştur211.

Asya - Afrika Konferansına katılanlar, sömürgeci devletlerin kontrolü altında bulunan devletler hakkında ortak kararlar alıp şu beyanatı yayınladılar:

1. Sömürgeciliğin her türlüsünün hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması.

2. Yabacı devletlerin idaresi altında yaşayan milletlerin haklarının eşit bir şeklide

verilmesini sağlamak.

3. Sömürge durumunda olan milletlerin özgürlük ve bağımsızlık davalarının

desteklenmesi.

4. Özgürlük ve bağımsızlığın sağlanabilmesi için ilgili güçlere mahkemelere

müracaat edilmesi, gerektiği ile ilgili karalar alınmıştır.

Konferansta Atom enerjisi konusu üzerinde önemle durulup ayrı bir başlık altında incelenmiştir. Soğuk Savaşın gergin atmosferinden kaynaklı olarak çıkabilecek herhangi bir nükleer savaşın, insanlık için dehşet verici bir felaketle sonuçlanacağını dünyaya duyurmaya çalışan Asya-Afrika Konferansı, böyle bir savaşın ihtimalini ortadan kaldırmak için atom silahlarının yasaklanması ve uluslararası silahsızlanmaya gidilmesi için çağrıda bulunmuştur. Konferansta, dünyada barışı korumak için tek çarenin genel bir silahsızlanma olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bunun için de, bütün ilgili devletlerden toplu olarak imha silâhlarının üretimlerinin yasaklanması konusunda süratle anlaşmaya varmaları gerektiği belirtilmiştir212.

211 A.W. Singham, Shirley Hune; a.g.e., s. 14. 212 Cumhuriyet Gazetesi, 25 Nisan 1955, s. 7.

Bandung Konferansı’nda üye devletlerin bazı milletlerarası meseleler hakkında görüşlerini belirleyen ve ortak bir politikanın esasları tespit edilmiş olup şu karalar alınmıştır:

1. Arapların İsrail’e karşı takındıkları tavırlar ittifakla onaylanmıştır. 2. Tunus, Fas ve Cezayir için bağımsızlık hakkı istenmiştir.

3. Ulusların kendi kaderlerini kendileri belirleme konusunda BM Anayasa’sında

mevcut prensip aynen kabul edilmiştir213.

Dünya nüfusunun yarısından fazlasını temsil eden 29 Asya ve Afrika devletlerinin yaptıkları konferansın son toplantısında varılan kararlar dört nokta etrafında toplanmak- tadır ki, bu kararlar şu şekilde özetlenebilir:

1. Sömürgecilik ve ırkçılık kınanmıştır. Sömürge sahibi devletler idareleri

altındaki halklara hürriyet ve istiklâl vermeğe davet edilmelidir. Sömürgecilik kavramının tarifi için de Fatin Rüştü Zorlu’nun teklif ettiği formül dikkate alınmış ve bu suretle yalnız klâsik sömürgeciliğin değil modern Sömürgeciliğin de kınanması hususunda anlaşmaya varılmıştır.

2. Dünya barışının kurulması ve korunması amacıyla Asya -Afrika devletlerinin

sarf etmekte oldukları gayretlere devam edilecektir.

3. Atom ve hidrojen bombalarının saldırı ve savaş aracı olarak kullanılması yasak

edilecektir. Atom enerjisi için tesirli bir kontrol sistemi kurularak silahsızlanmanın gerçekleşmesi için çalışmalara devam edilecektir.

4. Bölge müdafaa anlaşmaları Birleşmiş Milletler anayasası hükümlerine uygun

olmak ve büyük devletlerden biri aleyhinde olmamak şartıyla kabul edilmiştir214.

Sona eren Bandung Konferansı hakkında Times gazetesi ise şunları yazıyordu: “Bazı endişeli anlara rağmen dün sona eren Asya - Afrika Konferansı’nda temsil edilen 29 millet, müzakerelerinin özetini içeren bildiri hakkında oybirliği ile anlaşmayı başarmışlardır. Toplantının başından itibaren Komünist aleyhtarları, Komünistler ve tarafsızlardan meydana gelip üç gruba ayrılan konferansın böyle bir anlaşmaya varmış olması bir başarı değildir. Bu sonuç konferansı tertipleyen beş devletin yorulmaz gay- retleri ile sağlanmıştır. Pakistan diplomasisi alışılmış becerisini göstermiş olmasına rağmen Türkiye, Irak ve Tahiti gibi devletler tarafsız kalma endişelerini yenememişler.

213 Akşam Gazetesi, 22 Nisan 1955, 2. 214 Hürriyet Gazetesi, 25 Nisan 1955, s. 1.

Devletlerin Komünist genişlemesine muhalefetleri, hemen hemen bütün konferansı teşkil eden İslam ülkeleri üzerinde kuvvetli bir tesir bırakmıştır215.