• Sonuç bulunamadı

II. Savaş Sonrası Dönemde Bağlantısızlar Bloğunda (Mısır, Hindistan, Endonezya ve

II.IV. Yugoslavya

1. BANDUNG KONFERANSI VE BAĞLANTISIZLAR BLOĞU’NUN ORTAYA

2.2. ABD’nin Bağlantısız Devletlere Yönelik Politikaları ( Mısır, Hindistan,

2.2.5. ABD’nin Yugoslavya Politikası

İkinci Dünya savaşında Almanya’nın işgaline karşı koyacak güçte olmayan Yugoslavya ordusu 17 Nisan 1941’de Almanya’ya teslim olma zorunda kalmıştı. Yugoslavya kralı Alexander, Londra’ya kaçtı. Halkın bütün çabalarına rağmen ekonomik krizin yarattığı olumsuz şartlar ve yöneticilerin yanlış politikaları I. Yugoslavya’nın (Sırp – Hırvat – Sloven Krallığı) 8 Temmuz 1941’de dağılmasına neden olmuştur.

I. Yugoslavya resmi olarak dağılmasına rağmen Almanların işgaline karşı halkın direnişi devam ediyordu. Bir yandan Albay Draza Mihajloviç liderliğinde Büyük Sırbistan’ı kurmak amacıyla hareket eden Çetnikler, diğer yandan ise, federal bir devlet kurma düşüncesiyle hareket eden Tito liderliğindeki Partizanlar, Almanların işgaline karşı mücadele ediyorlardı. Farklı amaçlara sahip olan bu iki direniş hareketini tek bir idare altında toplamak isteyen Tito, Kasım 1942’de Yugoslavya Anti Faşist Ulusal Kurtuluş Konseyi, toplantısında bu amacına kavuşmuştur.

378 http://komunos.org/unutulmus-katliamlar-endonezya-komunist-partisi.html 379 Bantan Nugroho, a.g.e., s. 57.

Sovyet Rusya desteğiyle Partizanlar, Ekim 1944’te Belgrad’ı ele geçirmiş ve Yugoslavya toprakları Partizanların kontrolüne girmeye başlarken son Çetnik kalıntıları da temizlenmişti. İşgalci Almanlara karşı yapılan şiddetli çarpışmalardan sonra elde edilen zaferler Yugoslavya’nın bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktası olmuştur. Savaş boyunca Partizan birliklerinin başında mücadeleyi bizzat yürütmüş, halkıyla birlikte aynı acıları ve tehlikeleri göğüslemiş olan Tito’ya işgal güçlerine karşı gerçekleştirmiş olduğu başarılı mücadelesinden dolayı Mareşal unvanı verildi. Elde edilen zaferler neticesinde 1945’te Tito önderliğindeki Yugoslavya halkı, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyetini kurmuştur381.

1945-1950 yılları arasında, erken soğuk savaş döneminde, dünya uluslarının çoğu iki siyasi gruptan birine bağlıydı. Batı yanlısı ABD başkanlığında ya da Doğu yanlısı, Sovyet Rusya başkanlığındaydı. Bununla birlikte, bu kalıba girmeyen bir ülke de Yugoslavya’ydı. Yugoslavya, Moskova’yla tamamen kopmak, kendi ulusal komünizm markasını kurmak ve böylece liderlerinin dünya işlerinde bireysel olarak hareket etme isteğindeydi. Yugoslavya sadece Sovyet Rusya hâkimiyetinden kurtulmakla kalmayıp, aynı zamanda Batılı Müttefiklere, özellikle de ABD’ye karşı tam muhalefetini göstermeye çalıştı. Bu hedefin ikinci kısmı soğuk savaşta eşsiz bir çatışma alanı haline geldi. ABD ve Yugoslavya arasındaki gerilim hızla bir kırılma noktasına geldi. 1946 Ağustos ayında krize ulaştı. Yugoslavlar, on iki gün içinde iki ABD uçağını Yugoslavya üzerinden zorla indirdi. Yolcular ve mürettebat ilk Yugoslav hükümeti tarafından gizlice hapsedildi. İkinci uçak ve mürettebatı tamamen kayıptı. ABD, bu duruma öfkelendi ve Yugoslav hükümetine ültimatom göndererek Amerikalıların hapis yerine gözaltında tutulmasını, ABD’nin düşmüş uçaklara ilgili olarak olayların tam incelenmesini istedi. 48 saatlik sürenin dolması öncesinde Yugoslavlar tüm talepleri yerine getirmişti. Her iki ülke olaylardan dolayı birbirini suçladı ve her birinin eylemle ilgili kendi hesapları vardı. 1946’dan beri ABD ve Yugoslavya hükümetleri 1949 yılına kadar muhalefetteydi.

Tito’nun yeni Komünist Cumhuriyeti’nin (Yugoslav Cumhuriyeti) kurulduğu bu yıllarda yaşanan sorunlar, dış dünyadan, özellikle de Sovyet Rusya ve ABD’den yapılan baskıların sonucuydu. Tito’nun Yugoslavya’yı dünya topluluğunun bir üyesi olarak kurabilmesi için önce Sovyet Rusya’ya ve daha sonra ABD’ye karşı oynadığı rolü tanımlaması gerekmekteydi. Bu, 1948’de Cominform’dan Yugoslavya’ya yapılan mola

için ve 1949’da ABD’yle olan dostça ilişkilerin yeniden kurulmasına kadar sürecek olan yolun başıydı382.

Yugoslavya’ya ilk ABD yardımı Eylül 1949’da başlatıldı. Bundan sonra Mayıs 1949’dan itibaren Yugoslavya Uluslararası İmar Bankası’ndan (IBRD), İhracat-İthalat bankasından ve çeşitli özel kuruluşlardan 200 milyon dolar kredi talep etmiştir. Aralık 1948’den bu yana Yugoslavya, Cominform olmayan ülkelerle ekonomik ilişkiler kurmaya hazırdı ve ABD yönetimi de Yugoslavya’yı desteklemeye hazırdı, ancak ABD sadık bir tutum bekliyordu.

Eylül ayında İhracat-İthalat Bankası, Yugoslavya’nın 20 milyon dolarlık kredi talep etmesine ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Tito’nun hükümeti için 3 milyon dolarlık bir krediyi onayladı. ABD’nin Yugoslavya’ya yardımı resmi olarak ABD’nin Yugoslavya’da bir çelik fabrikasını kurması ile başladı. Ekonomik destek sağlandıktan sonra bu yardımları askeri yardımlar izlemiştir. 1955 ortalarına kadar ABD askeri ve ekonomik yardım kapsamında Yugoslavya’ya yaklaşık 1,2 milyar dolar yardımda bulunmuş ve bunun yalnızca 55 milyon dolarının geri ödemeli krediler şeklinde ödenmesi sağlanmıştır. Tito Yugoslavya’sı siyasi politikalar noktasında Bağlantısızlık politikasına yanaşma sürecinde olduğu için Bloklardan herhangi birinden destek alma noktasında pek taraftar değildi. Ancak Tito birkaç noktada taviz vermiştir383.

ABD’nin Yugoslavya ile ilişkileri Balkan Antlaşması ile gelişip şekillenmiştir. Balkan Antlaşması, Türkiye ile Yunanistan dış politikasının değil, ABD ve Yugoslavya dış politikasının ürünüdür. ABD, kendi çıkarlarına hizmet edecek olan bir Balkan Antlaşması yapabilmek için önce bu Antlaşmanın ön hazırlığını yapmıştır. Bunun için öncelikle Türkiye ve Yunanistan arasında bozulan ilişkilere müdahale ederek Antlaşmanın oluşumuna engel olacak sorunları yumuşattı. ABD’nin bu çabalarının ilk sonucu olarak Türkiye ve Yunanistan arasında Eylül 1948’de Ticaret Antlaşması imzalanmış ve 5 Şubat 1952’de de Daimi Karma Komisyonu kurulmuştur. Türkiye ve Yunanistan arasında kurulan bu Komisyon, bölge güvenliğinin sağlanması için Yugoslavya ile görüşme kararı almış ve karar Balkan Antlaşmasının oluşmasına ön ayak olmuştur.

382 Dorothy Elizabeth Wooldridge, Yugoslav-United States Relations, 1946-1947 Stemmıng From The

Shootıng Of U.S. Planes Over Yugoslavia, August 9 and 19, A Thesis Submitted İn Partial Fulfillment

Of The Requirements For The Degree Of Master Of Arts Rice University, Houston, Texas, 1971, s. 1,2.

383 Levent İşyar, Containing Tito: U.S. And Soviet policies Towards Yugoslavia And The Balkans, The

Institute of Economics and Social Sciences of Bilkent University, In Partial Fulfilment of the Requirements for the Degree of Master of Arts, Ankara, 2005, s. 78-79.

ABD, Yugoslavya, Türkiye ve Yunanistan arasında Balkan Antlaşmasının oluşmasını istemesinin üç nedeni vardı:

1. Sovyet Rusya’yı çevrelemek için oluşturulan Truman Doktrini, Marshall Planı

ve NATO ittifaklara bir yenisini ekleyerek bu politikasını genişletmek.

2. Sovyet Rusya’nın Balkanlar’da gelişimini ve yayılmasına engel olmak. 3. Kominform’dan çıkarılarak Sovyet Rusya ile ilişkilerini tamamen koparan

Yugoslavya’yı kendi nüfuz alanına çekmek.

Yugoslavya’nın ise böyle bir Antlaşmaya girmesinin nedeni şunlardır:

1. 1948’den beri Sovyet Rusya’nın kendisine karşı uyguladığı “yalnızlaştırma”

politikasından kurtulmak ve aktif bir dış politika izlemek.

2. Doğu ve Batı Bloğuna karşı Balkan devletleri arasında bir işbirliği başlatmak. 3. İkinci Dünya Savaşından sonra imzalanan Paris Barış Antlaşması ile serbest

bölge olarak kabul edilen Trieste’nin, İtalya’nın ABD’ye yanaşıp alması durumunda Balkanlarda etkili olmasını önlemek384.

Bu Antlaşma Yugoslavya’nın NATO’ya katılması için atılmış bir adımdır. Bu bağlamda hem askeri hem de siyasi açıdan olası bir Sovyet Rusya saldırısı durumunda Trakya’nın kaybolacağı ve Türkiye’nin de müttefiklerinden ayrılacağı düşüncesi ortadan kalkmış olacaktır385.

Türkiye veya Yunanistan dış politikasının bir ürünü olmaktan çok, ABD ve Yugoslavya dış politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkan Balkan Antlaşması, 1958’de fiilen, Haziran 1960’ta da resmen sona ermiştir. Böylece ABD’nin Balkanlar’a yönelik oluşturmuş olduğu bu projesi sonuçlanmıştır. Balkan İttifakı’nın kısa sürede sona ermesinin beş temel nedeni vardır:

1. 1953’te Stalin’in ölümünden sonra Sovyet Rusya, dış politikasında değişikliğe

giderek Yugoslavya’ya karşı uyguladığı “yalnızlaştırma” politikasını sona erdirmesiyle Sovyet Rusya – Yugoslavya ilişkilerinin normalleşmeye başlaması.

2. Ekim 1954’te Londra Antlaşması’nın imzalanmasıyla Trieste sorunu kesin

olarak çözüme kavuştu. Bu durumun Yugoslavya’nın Trieste üzerindeki endişelerini sona erdirmesi.

384 Caner Sancaktar, Demokrat Parti Dönemine Türk Dış Politikasına Marksist Yaklaşım, Bilge Strateji

Dergisi, Güz 2011, s. 38-41.

3. 1955’te Kıbrıs sorununun ortaya çıkması ile Türk – Yunan ilişkilerinin

bozulmaya başlaması.

4. 1955’te toplanan Bandung Konferansı’na katılan Yugoslavya’nın

Bağlantısızlar Hareketi aracılığı ile dış ilişkilerini geliştirmesi ve çeşitlendirmesi.

5. ABD’nin Ortadoğu üzerinde sürdürdüğü emperyalist politikalarına karşı

Yugoslavya’nın olumsuz tutumu386.

Bu yeni süreçte ekonomik ve politik olarak Sovyet Rusya ve uydu devletleri tarafından baskı altına alınan Yugoslavya, Batı ile olan yakın işbirliğinin yanı sıra, büyük uluslararası faaliyetlerden kaçındı. Tek önemli dış politika alanı BM bünyesindeydi. Bu dönemin Yugoslavya için önemi, iç ve dış politika yöneliminin dönüşümünde yatmaktadır. Sovyet Rusya ile olan çatışma açıkça bu süreçte önemli bir rol oynamıştır. Bir yandan Yugoslavya, komünist bir ülke olduğu için Batı ile yoğun ekonomik ve askeri işbirliğine yönelik ani değişimini haklı göstermek zorundaydı. Öte yandan, Yugoslav ve Sovyet sosyalizmi arasındaki farklılıkları açıkça göstermek zorundaydı. Bu nedenle, 1950'li yılların başından itibaren Yugoslavya, öz yönetim politikasıyla yeni bir yola girmiş ve Sovyet modelinin tamamen kopyalanmasına dayanan önceki sistemin yerini alan bağlantısızlık politikasını kademeli olarak geliştirmeye başlamıştır387. Yugoslavya

Bağlantısızlara yanaşarak hiçbir bloğa dâhil olmama ve bloklara bağlı olarak antlaşmalar yapmama kararı almıştır. Yugoslavya Bağlantısızlık politikasıyla Zirvelere katılmış ve ev sahipliği yapmıştır.

386 Caner Sancaktar, a.g.m., s. 41. 387 Ante Batoviç, a.g.e., s. 2.

3. BANDUNG KONFERANSI SONUCUNDA SOVYET RUSYA’NIN MISIR, HİNDİSTAN, ENDONEZYA VE YUGOSLAVYA POLİTİKASI

3.1. Sovyet Rusya’nın Bağlantısız Devletlere Yönelik Politikaları ( Mısır,