• Sonuç bulunamadı

Topluluk, siyasi, sosyal, mali, askeri bir çok farklı nedenle Akdeniz bölgesi ile 30 yılı aşkın bir süredir yakından ilgilenmektedir. Malta ve GKRY’nin son genişleme kuşağı ile AB üyeleri arasına katılması, AB’nin bölgeye verdiği önemin göstergelerinden biri olarak kabul edilebilir. Tek kutuplu sistemin başat aktörü olan ABD’nin, Irak operasyonu ile stratejik konumunda önemli kırılmalar yaşanan Akdeniz bölgesi, küresel anlamda daha fazla önem kazanmıştır. Enerji ithalat

Halen uygulanan mali perspektifin 8 başlığı şöyledir: 1. Tarım 2. Yapısal Reformlar (Yapısal Fonlar ve Uyum

Fonu ) 3. İç Politika Konuları 4. Dış Eylemler 5. İdari Eylemler 6. Rezervler 7. Katılım Öncesi Stratejisi 8. Telafiler.

281 EU Budget Details, http://europa.eu.int/comm/budget/budget_detail/index_en.htm (12 Şubat 2006)

282 Sound Financial Management of EU Budget, http://europa.eu.int/comm/budget/sound_fin_mgt/index_en.htm

(23 Şubat 2006).

283 Prior Future of EU Budget, Detail, http://europa.eu.int/comm/budget/prior_future/index_en.htm (12 Şubat

bağımlısı olan AB’nin önemli miktarda enerji ithal ettiği Cezayir’in bölgede olması AB Akdeniz politikasının enerji boyutunun incelenmesinin gereğini ortaya koymaktadır.

AB-Akdeniz politikasının temel amacı, taraf ülkeler arasındaki ticaretin serbestleşmesinin yaratacağı avantajlardan azami ölçüde yararlanmak ve gelişmişlik düzelerindeki farklılıkları mümkün olduğunca gidermektir. AB üyeleri ile 12 Akdeniz ülkesi∗ arasında oluşturulmuş bir işbirliğidir. AB Akdeniz Politikası’nın ana hatları; siyasi konularda, güvenlik alanında ve ekonomik ve mali alanlarda işbirliği yaparak sosyo-kültürel ve insani konularda kaydedilebilecek ilerlemelere ilişkin önlemler oluşturmak olarak ifade edilebilir. 1970’lerin ikinci yarısında Topluluk ikili tercihli anlaşmaların Akdeniz ülkeleri arasında eşitsizlik ve istikrarsızlık yaratabileceği, bölgenin önemli sorunlarını çözmede yetersiz kalacağı düşüncesiyle Akdeniz Politikasınıbenimseyerek geliştirmeye başlamıştır. 1980’li yıllarda yaşanan tüm Dünyada etkili olan Ekonomik daralmanın etkisi ile bu dönemde Topluluk daha çok kendi iç sorunları ile uğraşmak zorunda kalmıştı. Üstelik önce Yunanistan’ın, ardından İspanya ve Portekiz’in katılımlarının getirdiği zorluklar ve 1992’de iç pazarın tamamlanmasını sağlama çabaları bu dönemde Topluluğu eskisi kadar aktif bir dış politika uygulamaktan alıkoymuş, Akdeniz politikasında kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştır. 1992’lerin sonuna gelindiğinde Topluluk tarafından uzun süre ihmal edilmiş olan Akdeniz ülkelerine yönelik politikaya işlerlik kazandırmak amacıyla, Komisyon tarafından 1989’da hazırlanan bir bildiri hazırlanmış ve Yenileştirilmiş Akdeniz Politikasının temel ilkeleri∗∗ belirlenmiştir. 284 AB’nin bölge

ülkeleri ile olan ilişkileri 1995 yılında tekrar ivme kazanmış, AB Komisyonu Essen Zirvesi ilkeleri çerçevesinde oluşturulan ve bir “Avrupa-Akdeniz Ortaklığı” öngören bildiriyi oybirliği ile kabul etmiştir.Topluluğun bu girişimlerinin temel hedefi ise AB için temel stratejik öneme sahip olan Akdeniz havzasında güvenlik ve karşılıklı bağımlılığa dayanan bir yakınlaşma sağlamaktır. 285

Cezayir, Kıbrıs, Mısır, İsrail, Ürdün, Lübnan, Malta, Fas, Suriye, Tunus, Türkiye ve Filistin Özerk Yönetimi ∗∗Akdeniz ülkelerindeki ekonomik reformların desteklenmesi, Akdeniz ülkelerindeki özel yatırımların teşviki,

Yatırımların daha geniş bir ölçekte gerçekleşmesi, Bu ülke mallarına Topluluk pazarlarının açık olması, Bu ülkelerin Topluluğun gelişme süreci ile daha yakın ilişkilendirilmesi, Ekonomik diyalogun güçlendirilmesi.

284 Barcelona Decleration, Euro-Mediterranean Conference of Foreign Ministers, 27-28 November 1995. 285 Essen European Councıl, press release: brussels (9/12/1994) - press:0 nr: 00300/94

Topluluğun tek kutuplu sistemde var olma çabasının önemli argümanlarından biri Akdeniz bölgesine yönelik politikası ve onun enerji boyutudur. Daha ziyade askeri, siyasi ve ekonomik boyutu ile değerlendirilen Topluluğun Akdeniz politikasının enerji boyutu, güncel gelişmeler ışığında birbirleri ile etkileşimleri dikkate alınarak, üç ana alanda ele alınmıştır:

- Topluğun sahip olduğu enerji potansiyeli,

- Akdeniz bölgesinin enerji potansiyeli, bölge ülkelerinin ulusal enerji politikaları ve bölgede enerji sektöründe gelinen seviye.

- Son olarak küresel aktörlerin bölgeye ve yakın çevresine yönelik stratejik yaklaşımlarının enerji sektörü ile ilintileri.

Akdeniz politikası siyasi, sosyal ve ekonomik olmak üzere üç temel hareket alanı kapsamında, çeşitli somut hedeflere odaklanmıştır. Gerek Topluluk içinden, gerekse dışından kaynaklanan nedenlerden dolayı, AB-Akdeniz ortaklığında, ulaşılması beklenen hedeflerin uzağında kalınmıştır. Merkez ve Doğu Avrupa ülkelerinde yaşadığı tecrübelerin ışığında,286 AB’nin uygulamaya koyduğu Avrupa

Komşuluk Politikası (European Neighbourhood Policy,ENP)’nın287 hedeflerinden

birisi de, 10 yaşını dolduran Akdeniz politikasının başarısızlığını gidermektir. 288 Brezinsky’nin satranç tahtası∗∗ olarak adlandırılan teorisinden esinlenildiği ifade edilen ve ABD tarafından zaman içerisinde genişletilerek uygulamaya konulan Global Yeniden Yapılanma Mimarisinin 2020’de tamamlanması hedeflenmiştir. Siyasi ortaklık veya siyasi işbirliği statüsü altında, bugün itibariyle 27 ülkeyi

http://ue.eu.int/newsroom/loaddoc.asp?bıd=76&dıd=54760&from=&lang=9 (18 Mart 2005).

Topluluk enerji üretim ve tüketim trendlerinin uzun ve kısa vadeli perspektifi, Topluluk ortak enerji

politikasının sonuçları, başarısı, başarısızlıkları ve Topluluk tarafından uygulamaya konulan komşuluk politikasının enerji boyutu

286 Joanna Apap and Angelina Tchorbadjiyka, What about the Neighbours?,The Impact of Schengen Along the

EU’s External Borders.

287 Micheal Emerson ve Gergana Noutcheva, Barselona Sürecinden Komşuluk Politikasına Geçiş

Değerlendirmeleri ve Açık Meseleler (Çalışma Dokümanı No.220/ Mart 2005).

288 The Policy: What is the European Neighbourhood Policy ? http://europa.eu.int/comm/world/enp/index_en.htm

(12 Şubat 2006).

∗∗ 1977–1981 yılları arasında ABD Başkanının ulusal güvenlik danışmanı olan Zbigniew Brzezinski, 1997 yılında

"Büyük Satranç Tahtası" adıyla geliştirdiği yeni jeopolitik hâkimiyet teorisinde, dünyayı bir satranç tahtasına benzetmiştir. Brzezinski,’ye göre ABD baş aktördür. Avrasya çok önemlidir. Fransa, Almanya, Rusya, Çin ve Hindistan büyük ve etkin oyunculardır. Ukrayna, Azerbaycan, G.Kore, Türkiye ve Iran önemli jeopolitik rollere sahiptir. Teori, Spykman'ın "Kenar Kuşak" teorisine benzer yanlar taşımaktadır.

kapsayan Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin∗ üç ana ekleminden birinci eklemi olarak, ABD tarafından resmen deklare edilen Akdeniz bölgesi, bu projenin ara hedefini oluşturmakta ve Akdeniz bölgesine yönelik yapılanmanın 2010’da tamamlanması öngörülmektedir. Topluluğun Akdeniz politikasının hedefi olan serbest ticaret alanının da aynı tarihe kadar oluşturulmasının öngörülmesi tesadüf değildir. Topluluğun stratejik çıkarları ile, tek kutuplu sistemde hegamonik güç∗∗ olarak belirleyici konumda olan ABD’nin bölgedeki stratejik hedefleri için 5–6 yıl gibi kısa soluklu hedefler belirlemesi, yakın gelecekte bölgede meydana gelebilecek önemli değişikliklerin habercisidir. Henüz oluşum aşamasında olan Avrupa komşuluk politikasının bu küresel gelişmelerden etkilenerek ciddi biçimde değişikliklere uğraması kaçınılmaz olarak görülmektedir.

ABD’nin küreselleşme sürecindeki etkinliği çerçevesinde, enerji mücadelelerine kazandırdığı yeni dinamiklerin arasında; Kıbrıs ve Malta gibi adaların Akdeniz’deki stratejik konumu ile Türkiye’nin enerji nakil hattındaki pozisyonu Akdeniz’in kontrolünün önemini ortaya koymaktadır. Kronikleşmeye yüz tutmuş çözümsüzlüğün, çözüm olarak kabullenildiği Kıbrıs’ın siyasi kaosuna ve Malta halkının uzunca süren direncine rağmen son genişleme kuşağı ile Topluluk üyeliğine alınması da Topluluğun Akdeniz’e verdiği stratejik önemi göstermektedir. Topluluk, Tablo-57’de görüldüğü gibi, enerji ithalatının ana kalemleri olan doğal gaz ve ham petrolü Rusya ve Hazar Bölgesi Ülkeleri, Norveç ve Cezayir gibi üç ana kaynaktan ithal etmektedir. Rusya ve Hazar Bölgesi ülkelerindeki enerji kaynaklarının Avrupa’ya nakli için, Karadeniz’in kuzeyinden ve güneyinden olmak üzere iki ana arter mevcut iken Cezayir ve Norveç enerji nakli açısından coğrafi avantaja sahiptir. Orta Doğu ve Hazar Bölgesinde fosil enerji rezervleri tüm yerküre kaynakları arasında yüzde 85 oranına yaklaşmaktadır.

BOP’nin 5 ana eylem alanından birisi de enerji olarak açıklanmıştır. (Enerji kaynaklarının güvenliğinin ve

enerji arzının emniyetinin sağlanması). Diğerleri; 1.Siyasi (Küresel ortaklıklara katılım, kurumsal kalıcı demokratikleşme) 2.Güvenlik (Bölgedeki askeri varlığın sürmesi) 3.Ekonomi (ekonomik kalkınmanın sağlanması, liberalleşme, piyasaların serbestleşmesi) 4. Ticaret (Ortadoğu serbest ticaret girişimi.

∗∗ 15. Yüzyılda Portekiz, 16. Yüzyılda İspanya, 17. Yüzyılda Fransa ve 18.-19. Yüzyıllarda da İngiltere hegamon

güçtür. ABD, İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası alanda hegamon güç konumuna gelmiş, daha önce hiçbir devletin sahip olmadığı bir üstünlüğe erişmiştir. ABD şu anda dünyadaki bütün önemli gelişmeleri yönlendirebilme gücüne sahip olarak bu konumunu sürdürmektedir.

Tablo 52 AB Üyesi Olmayan Ülkelerden AB 15 Ülkelerinin İthalat Oranları (%) Yak ıt Cin si / İthalat Oranla rı Rusya ve Haza r Bö lg esi Ülk eleri

Norveç Cezayir Diğer

le ri OPEC ∗ Me ksi ka Toplam Ak de ni z Bö lg esind e mevc ut ve ya Ak de ni z Bö lg esind en Ta şı nan ∗∗ Doğal Gaz 41 25 29 5 - - 100 49 Ham Petrol 18 21 - 8 51 2 100 35

Kaynak: European Commission, “Let us Overcome Our Dependence: Energy”, 2002.

Bölge kaynaklarından transfer edilen yüzde 41 oranındaki enerjinin en azından yarısının Türkiye üzerinden Mavi Akım, İran, Türkmenistan ve Irak Doğal Gaz ve Ham Petrol Boru Hatları∗∗∗ gibi projelerle ithal edileceği ve Batı pazarlarına Akdeniz’den nakledileceği değerlendirilmektedir. Bu özellikleri ile Türkiye’nin ve Cezayir’in Akdeniz ülkesi olması, Topluluğun Akdeniz politikasının enerji açısından bir başka boyutudur. Burada Topluluğun toplam ithalatının yüzde 30’unu Cezayir’den yaptığını belirtmek gerekir. 2010’a kadar Avrupa-Akdeniz serbest ticaret alanının gerçekleşmesi öncelikle, bölgede enerji pazarlarının tamamen liberalleştirilmesi, özelleştirilmesi ve ulusal sınırların ötesinde entegrasyonun tamamlanmasına bağlıdır. Bölgesel olarak enerji sektörünün geniş çapta yapısal sorunları olması, bu konuda yaşanabilecek önemli sıkıntılar arasında sayılabilir. Birçok güney Akdeniz ülkesi hala dikey entegre edilmiş ve devlet tekelinde bulunan enerji sektörlerine sahiptir. Enerji sektöründeki yasal çerçeve, ülkelerin çoğunda neredeyse tamamen güncelliğini yitirmiştir. Ülkelerdeki enerji kurumları büyük oranda reform ihtiyacı göstermektedir. Sektörde kural koyucularla, kurallara tabi olması gerekenler ayrılmadığı gibi, genellikle kurallar, kurallara uyması gerekenler tarafından konulmaktadır. Bölgede sektörel bazda şeffaf bir yasama çerçevesi yoktur, hemen hiçbir ülkede tamamen bağımsız bir sektörel düzenleyici bulunmamaktadır.

OPEC ülkelerinin yüzde 51’lik oranını İran (yüzde 18) , Irak (yüzde 14), Nijerya (yüzde 8),Venezüella (yüzde

4), Kuveyt (yüzde 4), S.Arabistan (yüzde 24), Libya (yüzde 20), ve Cezayir (yüzde 8) oluşturmaktadır. Bu da Tablo-3’teki OPEC bölümünün Akdeniz ülkelerinden sadece Cezayir’in yüzde 4 gibi bir ham petrol ithalat oranına eşit oluğunu belirtmek gerekir.

∗∗ Bu bölümde verilen oran Rusya ve Hazar bölgesinden batıya gelen iki ana arterden Türkiye üzerinden geçecek

miktarın, bölgeden batıya ihraç edilen toplamın yaklaşık yarısı olacağı değerlendirilerek belirlenmiş, bu orana Cezayir ve OPEC ülkelerinden Akdeniz ortaklarının payları ilave edilerek tespit edilmiştir. Ham petrol oranına Akdeniz ortağı olmamasına rağmen Libya da dahil edilmiştir.

∗∗∗ Topluluğun günlük ham petrol ithalat ihtiyacı 12 milyon varile yakındır. Günde 1 milyar varil kapasiteli Bakü-

Ceyhan hattı ile 1,6 milyar varil kapasiteli Türkiye-Irak ham petrol boru hattının toplam 2,6 milyon varil günlük kapasitesinin AB’nin günlük ham petrol toplam ihtiyacının yüzde 22’sine yakın bir karşılama kapasitesine sahip olması dikkate değerdir.

Fiyat farklılıkları mevcuttur. Dolaylı ve dolaysız teşvikler yaygındır. Bölgenin tamamında enerji talebinin artması, önümüzdeki 10–20 yılda enerji sektörüne yatırım ihtiyacını ortaya çıkarmasına rağmen, ülke bütçelerinin kısıtlı imkânlarının yetersizliği nedeni ile sermayenin serbestleşememesi halinde sıkıntılar yaşanacağı öngörülmektedir. Yüksek maliyetler, sistem kayıpları, teşvikler ve enerji kullanım yoğunluğu gibi belli alanlarda sorunlar yaşanmaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse, Akdeniz ortağı ülkelerin birçoğunun enerji alanında yaşadığı bu ve benzeri sorunlar, bölgede enerji sektörünün reformuna ve enerji ile ilgili işletmelerin yeniden yapılanmasına acilen ihtiyaç duyulduğunun göstergesidir. Bu konularda bazı bölge ülkelerinde reformlar devam etmekte olup, olumlu gelişmeler de yaşanmaktadır. Örneğin, Lübnan hükümeti elektrik sektöründe devletin tekelinde bulunan Ulusal Elektrik İşletmesinin özelleştirilmesine ve özerk dağıtıcılar oluşmasına imkân tanıyan bir yasa hazırlamıştır. Mısır, iç pazarda doğal gaz dağıtımında özel sektör yatırımında başarılı olmuştur. Ürdün’de dağıtım sektörü geleneksel olarak özel sektöre aittir. Fas, Tunus, Mısır, Türkiye, İsrail ve Ürdün’de bağımsız özel sektöre ait enerji santralleri mevcuttur. Akdeniz ortaklarından bazıları daha liberal ve özel sektöre yönelik politikalar izleyecekleri yönündeki niyetlerini açıklarlarken, Türkiye, Kıbrıs ve Malta, AB aday ve üye statüleri gereği enerji sektöründeki AB normlarını uygulamaya daha önceden başlamıştır. Akdeniz elektrik şebekesinin tamamlanması gelecek yıllarda daha entegre bir enerji piyasası için gerekli olacaktır.289

Avrupa-Akdeniz enerji politikaları oluşturma adına teşkil edilen ilk çalışma gurubu gelecekte yaratılması hedeflenen serbest ticaret alanı hedefine ulaşılması maksadıyla 2003–2006 yılları arasında gerçekleştirilmesi için belli hedefler belirlerken,∗ aynı zamanda bu hedeflere bağımlı olmak kaydı ile bir takım öncelikli

289 Daniel Müller-Jentsch,The Development of Electricity Markets in the Euro-Mediterranean Area–Trends and

Prospects for Liberalization and Regional Integration. 2001. s.2.

1.Avrupa Akdeniz elektrik ve gaz piyasalarının entegrasyonu için güney Akdeniz ülkelerindeki reformların

hızlandırılması. 2. Avrupa Akdeniz enerji kaynakları ve tanker taşımacılığının alt yapısının güvenliğini ve emniyetini sağlamak. 3. Mayıs 2003’de komisyon tarafından önerilen güney-güney, güney-kuzey enerji iletişim şebekelerinin geliştirilmesi. 4. Kyoto protokolünün özüne sadık kalarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek 5. Daha etkin enerji talep yönetimi oluşturmak 6. Enerji sektöründeki kuralları ve standartları ile bilgi sistemlerini uyumlaştırma .

eylem alanlarını∗ da açıkladı. Topluluk, yukarıda bahsedilen enerji sektöründeki öncelikli eylem alanlarına aşağıda belirtilen somut adımları da ekledi:

- Avrupa-Akdeniz elektrik şebekesinin (Euro-Mediterranean electricity ring) gelişimi için MEDRING projesinin uygulanması,

- Cezayir ile İspanya arasında deniz altından doğal gaz ve elektrik iletimi için yapılan fizibilite çalışmasının tamamlanması,

- Cezayir, İtalya ve Fransa arasında doğal gaz ve elektrik iletimi projesinin tamamlanması,

- Mağrip ülkeleri ile AB arasında optimum alanların tespit edilerek Avrupa-Mağrip ülkeleri enerji pazarını oluşturmak,

- Libya’nın teknik bir program adı altında yukarıda bahsedilen gelişmelere katılımının ve katkısının sağlanması,

Son genişleme kuşağı ile eski komşuları yeni üye olan ve yeni sınır komşuları ile tanışan Topluluğun uygulamaya koyduğu Avrupa komşuluk politikası kapsamında; şimdiye dek belli noktalarda sağlanan başarıların yanı sıra enerji politikalarının uygulama pratiklerinde, Topluluğun yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyduğu da ortaya çıktı. Bu yaklaşımlara, Pan-Avrupa Enerji Şebekeleri (Pan- European Energy Networks)’nin rolünün revizyonu, Komisyonun, Avrupa-Akdeniz enerji iletişim projelerinin finansını sağlamak için gerekli olan TENs mekanizmasının geliştirilmesi yönündeki niyeti örnek olarak verilebilir. Ayrıca enerji alışverişlerinde bölgede Euro kullanımının (Bölgede dominant para olarak dolar kullanıldığı dikkate alındığında, bu yaklaşımın önemi anlaşılmaktadır.) sağlanmaya çalışılması önemli adımlardır. Barselona Bildirgesinde, MEDA ülkelerinin, AB ile enerji işbirliğinde öncelikler listelenmiştir. 1997’de enerjinin öneminin belirtildiği dışişleri bakanları konferansı ve bir dizi toplantının ardından, özellikle enerji şirketleri açısından MEDA ülkelerinin yasal ve kurumsal yapılarını güçlendirmek amaçlı bir eylem planı yapmak ve işbirliği sağlamak maksadıyla “Avrupa-Akdeniz İşbirliği Forumu” toplanmıştı. Bu forumla günümüzde de geçerliliğini koruyan ve

1.Fas, Tunus, Cezayir için gelecekte AB ile entegre edilebilecek Mağrip elektrik pazarını aşamalı olarak

2006’ya kadar oluşturmak 2.İsrail ve Filistin Yönetimi için ortak enerji projeleri oluşturmak. 3.İtalya, Yunanistan ve Türkiye için, Avrupa-Akdeniz ve Balkan gaz şebekesini tamamlayarak Yunanistan ve Avusturya arasından, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Sırbistan Karadağ ve Makedonya üzerinden geçen koridoru oluşturmak 4.“Nabucco Projesi” ile Türkiye Avusturya boru hattını Bulgaristan– Romanya – Macaristan üzerinden geçirerek gelecekte bu pazara girecek tüm ülkelerin rekabet edilebilirliğini ve enerji arz güvenliğini sağlamak. 5.TEN programı kapsamında, Türkiye ve Yunanistan elektrik şebekelerinin entegre edilmesi ile, Avrupa Akdeniz ile Doğu ve güney Avrupa Pazarlarının entegrasyonunu sağlamak. 6.Mısır, Ürdün (Aqaba), Suriye, Lübnan ve Türkiye ile oluşturulacak boru hattı ile Trans-Masrik doğal gaz boru hattı (Resmi olarak Arap Doğal Gaz Boru Hattı (Arab Natural Gas Pipeline) olarak isimlendirilmektedir) ile Mısır ve Suriye’nin kaynaklarını Balkanlara ve AB pazarına taşımak 7.Bölgedeki endüstriyel işbirliğini ve ortak çıkarları geliştirmek için mali destek mekanizması oluşturmak. ve Teknik yardım için kurumsal altyapıyı geliştirmek.

Topluluğun enerji politikası ile paralellik arz eden Akdeniz işbirliğinin; “Enerji arzının güvenliği, Enerji endüstrisinde rekabet ve Çevrenin korunması” olarak belirlenen enerji boyutu ortaya konulmuş oldu. Mayıs 2003’te Enerji bakanları toplantısında 2003–2006 dönemi için, Mağrip ülkelerinin elektrik pazarının AB pazarına entegrasyonu, İsrail-Filistin İşbirliğini güçlendirecek enerji projeleri, Avrupa-Akdeniz ve Balkan doğal gaz projelerinin entegrasyonu için gaz sistem şebekeleri ve son olarak Trans-Maşrik gaz boru hattı gibi konulara öncelik verilmesine karar verildi. 2003 Aralığında enerji sektöründe işbirliğini artırmak ve bu dört öncelikli alandaki eylemleri desteklemek için Roma Avrupa Akdeniz Enerji Platformu∗ teşkil edilmişti.290

Diğer birçok alanda olduğu gibi bu tip enerji işbirliği planlarının eyleme dönüşmesinde de bir takım teknik sıkıntılarla karşılaşılmıştır. MEDA ülkelerinin çoğu enerji reformlarını ulusal platforma taşımışlar, dolayısıyla liberalizasyon derecesinde hedefleri ve geldikleri nokta kapsamında aralarında var olan kayda değer farklılıktan dolayı bu ülkeler, Topluluğun dikte etmeye çalıştığı enerji politikalarına farklı reaksiyon göstermişlerdir. Engeller, sadece ulusal bazda düşünsel karaktere değil, aynı zamanda coğrafi karaktere de sahipti. Örneğin Irak, Türkiye, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır gibi altı ülkenin elektrik şebekelerinin birleştirilmesini hedefleyen Akdeniz Elektrik Projesi veya Mısır ile Suriye’yi birleştirmeyi hedefleyen Arap Gaz Boru Hattı gibi ulus inisiyatiflerinin ötesinde sınır ötesi inisiyatifler mevcuttu. Üç Mağrip ülkesi arasında entegre bir elektrik pazarı oluşturmak ve bu pazarın nihayetinde tümüyle AB iç pazarına entegre edilmesi amacıyla Mayıs 2003’te Komisyon, Fas, Cezayir ve Tunus arasında bir deklarasyon imzaladı. Ayrıca Komisyon Avrupa-Akdeniz Politikaları kapsamında MEDA ülkelerinin enerji sektöründeki yasal ve kurumsal çatısının 2010’a dek Akdeniz-Avrupa serbest ticaret bölgesine ve bölgesel enerji pazarlarına uyumu için yerel projeler başlattı. Elektrik sektöründe en az yılda bir defa bakanlar seviyesinde toplanılması ve bu sektörün Mağrip Ülkeleri ve Doğu Akdeniz gibi iki alt bölgeye ayrılarak ele alınması kararlaştırıldı. Doğal gaz sektöründe karşılaşılan sorunların aşılması elektrik

Rome Euro-Mediterranean Energy Platform (REMEP.).

290 Communication from the Euro -Mediterranean Energy Forum to the Euro-Mediterranean Ministerial

Conference of Rome "Towards a new Euro-Med Partnership on Investment Promotion, Infrastructure Financing and Energy Supply Security” Brussels 20 November 2003.

pazarından daha zor görülmektedir. Çünkü doğal gaz tamamen Topluluk dışından uzun dönemli sözleşmelere dayalı olarak ithal edilmektedir. 291

Topluluk, Barselona Deklarasyonunda, 2010’a kadar elektrik ve gazda serbest ticaret sağlama yeterliliğinde olan MEDA ülkelerindeki enerji açık pazarının oluşturulmasını şart koşmuştur. Bunun için sadece siyasi irade yeterli değildir, fiyatların aşağıya çekilmesi, rekabetin sağlanması, ölçek ekonomisine geçilmesi, yatırım için sermayeye ayrılan miktarın düşürülmesi, arz güvenliğinin artırılması, tarafların ortak politikalarının cesaretlendirilmesi gibi ekonomik, teknik ve idari tedbirlere ihtiyaç vardır. Ayrıca düşük enerji fiyatları ve enerji arz güvenliği sağlanmasından sadece Topluluğun avantaj elde ettiği kanısı ile birlikte, özellikle