• Sonuç bulunamadı

Askeri Zayıflık Karşısında Diplomatik Girişim

Başbakan, Dışişleri Ofisi, Savaş Ofisi, Donanma bakanlığı ve Hindistan Ofisi arasındaki temasların ana gündem maddesi Hindistan Valiliğinin savunması için gerekli araçların olmaması konusuydu. Eğer böyle devam edilirse bu Hindistan'ın kaybına neden olabilirdi.

Bu, İngiltere’nin emperyal pozisyonu açısından ölümcül bir darbe olarak görülüyordu. Hindistan'ın korunmasında oluşturulacak doktrin çok önemliydi. Yabancı güçler bile İngiltere’nin bu konudaki endişelerinin farkındaydı. St. Petersburg’daki İngiliz Büyükelçisi Charles Scott, Rusya’nın İngiltere’nin Asya’dan Güney Afrika’ya takviye göndermesini engellemek ve aynı zamanda İngiltere’nin Japonya ile bir ilişki kurması halinde Türkistan bölgesinde işlerin tatsız hale gelebileceğini anlamasını sağlamak için bölgede asker toplamakta olduğunu bildirdi167. Aynı şekilde, 1900–1901 savaş planı çalışmasında, Fransız Genelkurmay Başkanı Rusya’nın bir İngiliz-Fransız savaşı durumunda Hindistan’a yönelik bir tehdit oluşturmak için Taşkent’e baskı uygulayacağını bildirdi.

Asya'da demiryolları inşa etmek için Rusya'ya para verilmişti. Bu dış politika konusunda karışık bir tartışmaya yol açtı. Chamberlain, Hamilton ve Lansdowne, İngiltere'nin daha büyük bir ordu için para ödemeye hazır olması gerektiğini ya da

1899-1915, Yale University Press, 1991, s. 81.

166 a.g.e., s. 82.

167 John McDermott, “The Revolution in British Military Thinking from the Boer War to the Moroccan

kıtada müttefikleri olması gerektiğini ifade etti. Sorunu diplomatik yollarla çözmek istediler. Salisbury, Hicks Beach ve birçok Liberal Sendikacı, dış politikada herhangi bir radikal ayrılığın olmadığına inanıyordu168.

Salisbury’nin Almanya, Fransa veya Rusya ile daha önce yaşadığı uzlaşmaya varma deneyimleri başarısız olmuştu. Fransız-Rus birleşmesi ile ilgili olarak ise genel kanaat bunun bir iyi niyet veya çıkar topluluğu olmadığını ve bu nedenle de fazla sürmeyeceğiydi.

Fransa ve Rusya uzun süredir devam eden rakipleri olduğundan, somut anlamda, bu Almanya ve diğer Üçlü İttifak Güçleri ile ilişkileri geliştirmek için çaba sarf edilmesi gerektiği anlamına geliyordu. Ancak Rusya ile yapılan anlaşma İngiliz Kabinesinde itibar görmeye devam etti. 1898-1901 yılları arasında Almanya ile ittifak için yapılan her bir hareketin Rus bağlamında karşılaştırıldığı ve her diplomatik hamleyi yapmadan önce, Rusya ile bir anlaşmaya varma ihtimalinin araştırıldığı görülmektedir.

İngiltere’nin Hindistan ve Türkistan bölgesindeki çıkarlarını korumak için ittifak arayışı devam ediyordu. Almanya ile iş birliği için ilk çaba Çin'de yapıldı. Çin’in 1894’teki Çin-Japon Savaşı’ndaki yenilgisi, egemen bir devlet olarak hayatta kalma yeteneğinin sorgulanmasına neden olmuştu ve bu da Avrupa güçlerinin Çin’e daha fazla nüfuz etmesine yol açtı. İlk hareket eden Almanya oldu. İki Alman misyonerinin öldürülmesinden istifade eden Almanya, Kasım 1897'de Shantung sahilindeki Tsingtao'daki küçük bir balıkçı limanı ile Kiaochow'u işgal etti. Almanya içerisinde, bu adım Kaiser’in prestijini oldukça artırmıştı169.

Ancak Weltpolitik çerçevesindeki bu hamle dışarıdan olumsuz olarak algılanmıştı. Yıllarca sürdürülen Rusya ile dostluk neredeyse bir gecede sona erdi. Rusya, filosunu Port Arthur'a göndererek misilleme yaptı. Almanya, Rusya'ya karşı iş birliği için İngiltere'ye yaklaştı. İngiliz Kabinesi, Rusya'nın Port Arthur'a yerleşmesini

168 G. W. Monger, “The End of Isolation: Britain, Germany and Japan, 1900–1902 (The Alexander Prize

Essay)”, Transactions of the Royal Historical Society, Vol. 13, 1963, ss. 103-121.

engellemek istiyordu. Ancak İngiltere yine de Almanya’nın teklifine olumlu cevap vermedi.

Bu karar, Avrupalı güçlerin Çin'i bölme teşebbüslerini engelleme isteği olarak görülüyordu. Yakın ve Uzak Doğu'da “İki hasta imparatorluğun (Osmanlı ve Çin) toprak bütünlüğünün korunması” İngiliz politikasının temel taşıydı. Ayrıca Salisbury'nin, Kitchener'ın Nil Nehri'nden Hartum'a doğru yürüdüğü bir dönemde Çin'de saldırgan bir politikadan kaçınmak istediği de iddia edilmektedir170. Ancak

Rusya karşıtı bir tutum almaktan kaçınmış olması da mümkün gözükmektedir. İngiltere’nin herhangi bir hamlesine karşı koymak için Rusya, Hindistan İmparatorluğu’nun kuzey batısında bir cephe açmıştı ve İngiltere bölgede Rusya ile mücadele etmek için gerekli kaynaklara sahip değildi. Uzak Doğu'da da İngiltere’nin konumu zayıftı. Haziran 1895’de ‘Üçlü” ittifak İngiltere’yi Çin’e borç vermekten mahrum bırakmıştı. Rusya da konumunu güçlendirmişti. Trans Sibirya demiryolunun inşası ilerliyordu ve Çin ile Doğu Demiryolunun inşası için anlaşma yapmıştı. Almanya, Rusya’ya karşı iş birliği yapmak yerine, önce Rusya’ya yanaşmayı seçmişti. 17 Ocak 1898'de Salisbury, St. Petersburg büyükelçisi O'Connor’a, Rusya ve Maliye Bakanı Serge Witte’den, İngiltere’nin ve Rusya’nın Çin’in bütünlüğünü korumak için birlikte çalışmasının mümkün olup olmadığını sormasını istedi. Bir hafta sonra ise anlaşmayı Osmanlı topraklarını da kapsayacak şekilde uzatmaya hazır olduğunu dile getirdi171.

Ancak Rusya bu önerinin, Çin egemenliğinin devam etmesi için Port Arthur ve Talienwan'dan çekilmeyi gerektirdiğini fark etti. Witte açıkça Connor'a, “Rusya'nın sonunda kuzey Çin'i tamamen ele geçireceğini iletti. Bunun yanı sıra Salisbury, Yangtse vadisinde İngiltere için imtiyazlar almak için Çin hükümeti ve ABD ile müzakere etmeye çalıştı172.

170 a.g.m., s. 185.

171 a.g.m., s. 185.

172 William Ian Frederick Beckett ve John Gooch, Politicians and defence: studies in the formulation

1898 Mart'ında, Almanya resmen Kiaochow'un işletmesini aldı. Rusya ise Port Arthur ve Talienwan'ın kontrolünü aldı. Rusya’nın bu hareketi İngilizlerde büyük hayal kırıklığına neden oldu ve İngiliz Kabinesi krize durumuna geçti. Salisbury’nin, Rusya’yla anlaşmaya yönelik jestleri hem Parlamento’da hem de İngiliz basınında bir zayıflık örneği olarak görülüyordu. Ancak İngiliz hükümeti Rusya'ya karşı bir meydan okumayı reddetti.

Bu iyi düşünülmüş bir karardı. Salisbury'nin hastalığı sırasında dış ilişkilerden sorumlu olan Arthur Balfour, Kraliçe'ye “müzakere ettikten sonra Bakanlar’ın Rusya’yı Port Arthur dışında tutmak için bir savaşı riskine girmeye değmeyeceğine” karar verdiklerini söyledi. Avam Kamarası’nda Rusya’nın Port Arthur’dan çıkarılması için bir nota verilmesi önerilmiş ancak eğer Rusya buna uymazsa bunun bir savaşa neden olabileceği için vazgeçilmiştir. Arka planda, Rusya'nın Hint Valiliğinin kuzey- batısında bir cephe açabileceği öngörülüyordu. Sonunda İngiliz hükümeti Weihaiwei limanı için tazminat almaya karar verdi. İngiltere’deki Çin Birliği, iş dünyası ve Kabine ve Dışişleri Ofisi gibi birçok farklı çevre bu politikayı eleştirmişti. Bu dönemde iş dünyası, 400 milyon değerindeki Çin pazarına ilgi göstermekteydi. Ancak Whitehall, Rusya karşısında bir sertlik politikası yanlısı değildi173.