• Sonuç bulunamadı

1.5. Süreç Analizi Modeli (Kamu Politikası Döngüsü)

1.5.3. Karar Verme ve Kanunlaştırma

1.5.3.2. Artırımcı Karar Verme Modeli

Rasyonel modelin gerçek hayatı açıklamakta yetersizliği ve pratik kullanıma uygun olmayışı karar verme sürecini ve bu süreç içindeki aktörlerin gerçek davranış biçimlerini daha iyi anlatabilecek yeni yaklaşımları doğurmuştur. Bu ihtiyaç, beraberinde “artırımcı karar verme modelinin” doğmasına vesile olmuştur. Artırımcı model, karar verme sürecini tanımlarken kendi çıkarlarını düşünen politikacıların pazarlık ve uzlaşmalarını temel almaktadır. Bu modele göre verilen politika kararları, arzu edilenden ziyade politik olarak uygulanabilir olanlar arasından seçilmektedir (Howlett ve Ramesh, 1995: 141). Lindblom (1959), “akılcı kavrayış modelinin” eleştirisi üzerinden “artırımcı modeli” ortaya koymuştur. Lindblom, modelinin temel kavramı olan “müteakip sınırlı kıyas akışı” ile mevcut politik durumun analizi ve politikalardaki değişimleri açıklamaya çalışmıştır. Lindblom’a (1959) göre, gerçek hayatta karar verme süreci, birbirini takip eden ve sınırlı çerçeve dâhilinde yapılan karşılaştırmalar yoluyla ilerler. Bu sınırlı çerçeve, beraberindeuygulanan politikalardan çok az bir farkla ayrışan bir sürü politika alternatifinin elenebilmesini sağladığı gibi bunların olası sonuçlarının da tekrar analiz edilmesine gerek bırakmayarak karar verme aşamasının daha kolay anlaşılabilmesini sağlamaktadır. İlaveten karar verme sürecinde küçük kıyaslamalar yaparak adım adım ilerlemek, gerçekler ve çıkarlar ile kaynaklar ve

hedefler arasında eşzamanlı değerlendirme imkânı sağlar. Böylece karar verici, seçimini

çıkarlarına hizmet edecek politika seçenekleri arasından bir kerede ve aynı anda yapar. Yani ilk önce hedefler belirlenip sonra bu hedeflere götürecek politikaların benimsenmesinden ziyade, karşılaştırma yapılan belirli politikaların arasından seçim yapılır sonra da elde edilecek amaçlar politikaya monte edilir (s.101-102).

Lindblom (1979) politika analizi kapsamında artırımcı modelin üç farklı kullanım alanının olduğunu ifade etmektedir. Bu modeller:

Basit Artırımcı Model: Bu modelin uygulandığı politika analizinde her bir

alternatifin değerlendirilmesinden ziyade mevcut politikalardan son derece küçük farklarla ayrışan politika alternatifleri dikkate alınır.

İntizamsız Artırımcı Model: Bu model, karşılıklı olarak birbirini destekleyen

içermektedir. Söz konusu manevra kalıpları şunlardır: Analiz çerçevesini sadece mevcut durumdaki küçük değişiklikleri içerecek şekilde sınırlandırarak daha kolay anlaşılabilecek politika alternatiflerini ele almak; politika amaçları ile elde edilecek çıkarlar veya sahip olunan değerlerin içiçe geçtiği bir analiz metodu benimsemek ki böylece karar verme sürecinin reel dünyası daha kolay anlaşılabilecektir. Politika amaçları, elde edilecek çıkarlar veya sahip olunan değerlerin tatmini ve bunlar için kaynak tahsis edilmesi birbirini takip eden süreçler değildir. Aksine içiçe geçmişlerdir. Yani bir politika alternatifi ilk önce sahip olunan değerler çerçevesinde seçilir daha sonra kaynak tahsisi yapılır; ya da tam tersine eldeki kaynak yapısına göre mevcut alternatifler arasından seçim yapılır; alternatiflerin belirlenmesinde toplum üzerinde olumlu etkiler doğuracak büyük hedeflerin konulması yerine mevcut rahatsızlıkların giderilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesine yönelik analizlerin yapılması gereklidir; karar verme sürecinin denemeyanılma metodu ile ilerlediği gerçeğinin farkında olunması gereklidir. İlk önce deneme yapılır, hatalar tespit edilir ve hataların telafisi için yeniden deneme yapılır; yapılacak analizde alternatif politikaların doğurabileceği bazı önemli sonuçlar ele alınmalıdır. Tüm sonuçları analiz etmeye çalışmak beyhude bir çabadır; Süreçte rol alan her bir aktör için ayrı ayrı analiz yapılmalıdır. Her bir aktör politik arenada kendi üzerine düşen rolü oynamakta olduğu için bütünü oluşturan her bir parçanın analize dâhil edilmesi gereklidir.

Stratejik Analiz Modeli: Bu modelde analizci, üzerinde dikkatlice düşünülmüş ve bilimsel metotlarla hesaplanmış bazı manevra kalıplarını dikkate almak durumundadır. Tüm seçenekleri bilimsel olarak ele almak ve tüm yönleriyle kavrayabilmek mümkün olmadığı için mevcut seçeneklere ilişkin bilimsel metotlar kullanılarak her bir alternatifin olası sonuçlarının neler olabileceği, uygulanması için gerekli kaynağın hesaplanması ve belirlenen hedeflere ulaşmadaki etkinliğinin ölçümü yapılmalıdır. Böylece analiz, basitleştirilip uygulanabilirliği artırıldığı gibi rasyonel modelin kestirme bir yolu da bulunmuş olur (s. 517-518).

Lindblom’un (1959; 1979) modeli, gerçek hayattaki karar verme sürecinin nasıl anlaşılması gerektiğine dair pratik el kitabı mahiyetindedir. Lindblom’un idare-i maslahat bilimi, karar verme sürecinde mevcut durumun değişiminin çok küçük adımlarla yapıldığına işaret etmektedir. Statükonun kökten bir değişime uğramamasının iki temel sebebi söz konusudur; ilk olarak, karar verme sürecinde rol alan ve kendi çıkarlarını gözetenfarklı aktörler kısıtlı olan kaynakların paylaşımı noktasında müzakere etmek zorundadırlar. Müzakere sonucu anlaşmanın kolayca sağlanabilmesi için tüm tarafların vâkıf olduğu ve bir şekilde kabul ettiği statükoda ciddi bir değişim öngörülmemesi gereklidir. Taraflardan birisinin kendi çıkarları doğrultusunda sistemde ciddi bir değişiklik öngörmesi, beraberinde çatışma riskini doğurabilir. İkinci olarak, karar verme sürecinde önemli rol oynayan bürokrasi kanadı mevcut uygulamalar çerçevesinde uzmanlaşmış olduğu kalıptan vazgeçmek istemez, yenilikçi politikaların formüle edilmesi gibi hususlarla uğraşmaktansa mevcut kalıpların kullanılmasını tercih eder. Çoğu zaman olası politika alternatifleri için önceki uygulamalarda çok küçük değişiklikler öngören politika alternatif çalışmaları hazırda bekletilir (Howlett ve Ramesh, 1995: 142).

Dror’a (1964) göre, Lindblom’un (1959; 1979) idare-i maslahat stratejisi, statükocu güçlerin elini kuvvetlendirmek ve onları ideolojik manada desteklemek işlevine haizdir (s. 153). Dror’a göre bu modelin geçerliliği, ancak mevcut problemlerin doğasında herhangi bir değişikliğin olmadığı ve problemlerin çözümü için tahsis edilen kaynakların yapısı ve miktarında önemli değişikliğin olmadığı ve mevcut politikaların toplum tarafından kabul edildiği durumlarda geçerlidir. Diğer bir deyişle, büyük oranda toplumsal istikrarın sağlandığı ülkelerde ve siyasal sistemlerde işe yarayan bir modeldir. Ancak mevcut koşulların değiştiği, toplumun yeni bir arayışa girerek önemli toplumsal değişimlerin kapısını araladığı bir ülkede veya dönemde artırımcı modelin kullanışlılığından bahsedilemez (Hill, 1997: 105). Dror’un (1964) alternatif olarak öne sürdüğü model, “akılcı kavrayış modelinden” farklı olarak idealizm ve gerçekçi yaklaşımın bir sentezini içeren “en iyi örnek oluşturma modelidir”. Bu modelde Dror (1964) akılcı ve akıl-üstü unsurların karar verme sürecinde daha fazla yer alması gerektiğini öngörmektedir. Akıl-üstü unsurlar; sezgi ve feraset, yaratıcı icat ve hayal gücü, beyin fırtınası gibi unsurlar olarak ele alınmıştır. Dror (1964), rasyonel kavrayış

modelinin öngördüğü gibi bilimsel analiz ve veri analizi gibi yöntemlerin tüm politika alternatiflerinin değerlendirilmesinde kullanılması yerine bu yöntemlerin sadece akıl- üstü unsurların yardımıyla seçilen belli başlı politikalar üzerinde uygulanması gerektiğini savunmaktadır. Dror’un (1964) modeli, “artırımcı model” ile “rasyonel kavrayış modeli” arasında yer almaktadır (Hill, 1997: 105).