• Sonuç bulunamadı

BEŞİNCİ BÖLÜM 5 BULGULAR VE DEĞERLENDİRME

5.2. Kadınların Sosyo-Ekonomik Özellikler

5.2.4. Araba Sahipliği Durumu

Araba sahibi olmak ilk önceleri Amerikan tarzı olarak kabul edilirken, bugün tüm dünyada hızla yayılmakta ve tüm dünyanın tarzı olmaktadır. Bu nedenle dünyada araba üretimi artan bir hızla devam etmektedir (Taşçı,1996:1294-1295). Araba, insanların boş zaman etkinliğinde diğer teknolojik gelişmelerden daha fazla etkili görülmektedir. Çünkü uzak mesafelere gidilmesi, parklara, piknik alanlarına, kamp yerlerine, tatil bölgelerine gitme imkanları araba sahipliği ile daha da mümkün hale gelirken; bu gibi yerlere olan talep de giderek artış göstermiştir (Tezcan,1982:53). Günümüzde sosyo- ekonomik göstergelerin başında sahip olunan araba gelmektedir. Araba bir çok birey için statüsünü sergileyen bir araç konumundadır. Arabanın bireye statü dışında sağladığı başka yararları da söz konusudur.

Örneğin, araba bireye sadece ulaşım aracı olarak değil aynı zamanda bir pedala dokunmakla harekete geçtiğinden, yol şartları uygunsa istenen hıza ulaştırıldığından modern hayatta pek çok gücü elinden alınmış ve sınırları çizilmiş bireye ayrı bir tatmin sağlamaktadır. Arabanın marka ve modeli de bireye toplumsal prestiji açısından başka herhangi bir endüstriyel ürünün sağlayamayacağı kadar prestij sağladığı bir gerçektir. Tüm bunlar arasında en önemlisi arabanın kapının önünde durarak, istenildiği zaman çekip gitme imkanını hazırda tutmasıdır, demek yanlış olmaz. Araba başka bir araçla sahip olunamayacak bir imkan sunmakta bireyi özgürleştirici bir fonksiyon üstlenmektedir. Kuşatılmış pozisyondaki bireye gerektiğinde kaçabileceği düşüncesi aşılayarak onun dayanma gücünü arttırmaktadır (Taşçı, 1996:1294-1295).

Tablo 13: Araba Sahipliği Durumlarının Dağılımı

Araba Sahipliği Durumu Sayı %

Arabamız yok 250 65.3

Kendi arabam var 5 1.3

Eşimin arabası var 114 29.8

İkimizin de arabası var 9 2.3

Eşimin arabasını kullanıyorum 3 .8

Diğer 2 .5

Toplam 383 100,0

Tablo 13’te arabamız yok diyenler % 65 ile en yüksek oranda görülmektedir. Eşimin arabası var diyenler % 29.8; ikimizin de arabası var diyenler % 2; kendi arabam var % 1.3; eşimin arabasını kullanıyorum diyen 3 kişi ve diğer seçeneğini işaretleyen 2 kişi ise beraber yaşadıkları çocuklarının arabası olduğunu belirtmişlerdir. Elde edilen bulgular Uslu’nun araştırma sonuçlarıyla (2000) büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. İstanbul ilinden elde edilen bulgularda araba sahibi olmayanlar % 66.6 oranında iken Elazığ ilinden elde edilen sonuçlar % 65.3 tür. Sonuçlar gelir durumu gösteren tablo 11 bağlamında değerlendirildiğinde makul bir sonuç olarak değerlendirilebilir.

Bu araştırma açısından özellikle kadınların araba sahibi olup olmadığını belirlemenin, onların gündelik yaşamları hakkında (alışveriş ve tüketim davranışları, boş zaman etkinlikleri, sosyal ilişkiler vb.) anlamlı bulgular verebileceği düşünülmüştür. Çünkü yukarıda ifade edildiği gibi araba sahibi olmak bireye aynı zamanda istediği anda çekip gitme özgürlüğünü vermektedir. Dolayısıyla böyle bir imkana sahip olan kadının yaşam tarzı, arabanın ona sağladığı kolaylıklar sayesinde bu imkana sahip olmayan hem cinslerinden farklılık gösterebilir. Böylelikle kadın, araba sayesinde istediği zaman alış-veriş yapma, gezme, uzak yerlere gitme, farklı etkinliklerde bulunma gibi farklı seçeneklerden seçim yapma şansına kavuşmuş olur.

Bir arabaya sahip olmanın getireceği avantajları karşısında hemen her bireyin araba sahibi olma arzusu vardır. Ancak Türkiye şartlarında araba fiyatlarının son derece yüksek olması, nüfusun önemli bir bölümünün alt gelir grubunda yer alması gibi ekonomik içerikli göstergeler, bir çok kişi için araba sahibi olmanın hayal olmaktan öteye geçemediğini göstermektedir.

5.2.5. Evlerde Bulunan Elektrikli Araçlar

Gelişen teknolojinin ev aletleri ile aileye sağladığı kolaylıklar, evdeki işlerin paylaşılması sorununa da çözüm olmaktadır. Türkiye’de kentlerde kadının ev içindeki konumunu belirlemede kadının kamusal alanda çalışmasının yanı sıra çekirdek aile yapısının ve teknolojik ürünlerin rolü önemlidir. Teknoloji ile işbölümünün yumuşamasının yanı sıra karşıt cinsler arasındaki iletişimin gelişmesi de olumlu yönde gelişmiştir (Kıray, 1984: 76). Çünkü kadın rollerinin gereği olarak görülen bu tip işler, artık bir düğmeye indirgendiğinden, cinsel rol keskinliği önemini kaybetmektedir. Rollerin sorgulanması ve yeniden tanımının yapılması ile ev içi rollerde ve işbölümünde bir farklılaşma söz konusudur. Teknolojik ev ürünleri geleneksel kadın görevlerini büyük ölçüde değişime uğratmıştır. Bu kadınların görevlerinin tümüyle kalktığı anlamına gelmemelidir. Bu ürünler önemli bir zaman tasarrufu sağladığından kadınların başka işlere ayıracağı zamanı da arttırmaktadır (Birgül, 1999: 73).

Ancak bu gelişmelere paralel olarak kadının ev işlerinde ve çocuk bakımında yükü azalmamıştır. Çünkü bu defa da farklı görevler kadını beklemektedir. Çocuklarla daha fazla ilgilenme, alış-veriş, çeşitli sosyal faaliyetlere dahil olma, özel günler (altın, para vs.) gibi… Hayatın kolaylaştığını söylemekle beraber unutulmamalıdır ki çamaşırın bulaşığın makinelere belirli bir düzen içinde yerleştirilmesi, makinelerin deterjanı, tuzu, parlatıcısı, yumuşatıcısı vs.nin ayarlanması, uygun programların seçilmesi, işlem bittikten sonra çamaşırların ütülenip yerlerine yerleştirilmesi, bulaşıkların dizilmesi ve bu işlerin zamanlamasının yapılması hep kadının sorumluluk alanına girmektedir. Kısacası kadın şimdi de hayatının her alanına giren teknolojiden kaçamayacağı için teknolojinin dilini öğrenmek zorunda kaldığı bir süreci yaşamaktadır.

Herbert Marcuse, “insanlar, sahip oldukları mallarla kendi değerlerini anlarlar; yani sahip oldukları otomobil, müzik seti, ev tipi, mutfak eşyaları aracılığıyla ruhlarını, benliklerini, keşfederler. Bireyi topluma bağlayan mekanizma değişmiştir. Ve sosyal kontrol yarattığı yeni ihtiyaçlara demir atmıştır” (Storey, 2000: 137) diyerek, bu durumu tüketim ideolojisi ile açıklamakta ve ihtiyaç duyulan nesnelerin aslında sahte olduğunu ve bunların sosyal kontrol şekli olarak işlevselleştirildiğini savunmaktadır. Bu yardımcı araç-gereçlerin kadınların işlerini kolaylaştırdığı ve onlara fazladan zaman kazandırdığı açıktır. Ancak modern hayatın bir getirisi olarak farklı tüketim biçimleri, sosyal ilişkiler bu artan zamanı doldurmaktadır. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak

yaygınlaşan bu araçların arkasında kapitalist sistemin kadınların hayatını kolaylaştırmak düşüncesinden ziyade onların arta kalan zamanlarında farklı tüketim biçimlerine yönlendirerek daha fazla tüketime itmek zihniyeti hakimdir. Tablo 14 ailelerin sahip oldukları elektrikli ev aletlerinin dağılımını göstermektedir.

Tablo 14: Evlerde Bulunan Elektrikli Araçların Dağılımı

Evde Bulunan Elektrikli Aletler Sayı %

Çamaşır makinesi 375 97.9 Bulaşık makinesi 145 37.8 Temizlik robotu 43 11.2 Bilgisayar 80 20.8 VCD 150 39.1 Kamera 34 8.8 Ev sineması 11 2.8

Not: Bu soruda birden fazla seçenek işaretlenmiştir.

Tabloya göre 375 kişi otomatik çamaşır makinesine; 145 kişi bulaşık makinesine; 43 kişi temizlik robotuna; 80 kişi bilgisayara; 150 kişi VCD’ye; 34 kişi kameraya; 11 kişi ev sinemasına sahiptir. Teknolojik gelişmelerin yansıması evde kullanılan araçlarda görülmektedir.

Kadınların yarıdan fazlasının alt gelir grubunda yer almasına rağmen otomatik çamaşır makinesinin sadece 8 evde olmadığı görülmüştür. Eskiden dere kenarlarında çeşme başlarında büyük bir zahmetle yıkanan çamaşırlar, evlere suyun gelmesi, deterjan kullanımının yaygınlaşması ve çamaşır makinelerinin hayata girmesi ile artık başlı başına bir iş olmaktan çıkmıştır. Bugün evinde çamaşır makinesi olmayan çok az aile kalmıştır. Otomatik makineler (çamaşır, bulaşık) artık lüks bir eşya olmanın ötesinde evin olmazsa olmazı bir eşya hükmündedir (Özbay, 1990: 139-140). Makinenin olmadığı evler ise genelde göçle yakın zamanda hazırlıksız bir şekilde gelen bireylere aittir. Bu insanların yaşam koşulları, kültürel ortamları, bu ürünlere ulaşmanın onlar için imkansız değilse bile zor olarak algılanmasına neden olmaktadır. Ancak kent yaşamının kısa sürede bu düşünceyi değiştirebileceği söylenebilir.

Tabloda ikinci sırada en çok kullanılan ürünün VCD olduğu görülmektedir. Şaşırtıcı olan bu aracın, alt gelir grubundaki ailelerde yoğun olarak bulunmasıdır. Görüşmeler esnasında inanılmaz yoksulluklarına rağmen VCD’ye sahip olduğunu söyleyen kadınlara inanmakta zorluk çekildiğinden, bazen bir bahaneyle bizzat araç kontrol edilerek, ifadelerin doğruluğu teyit edilmiştir. Kadınlar görüşmelerde, ailece tek eğlenceleri olan televizyona düşkünlüklerini vurgulamış ve izleyemedikleri filmleri

izlemek için VCD aldıklarını hatta sıklıkla da kullandıklarını belirtmişlerdir. Elbette burada şaşırtıcı olan VCD’nin onların alamayacağı kadar pahalı oluşu değildir. Nitekim elektrikli araçlarda rekabet ve gelişen teknoloji doğrultusunda fiyatlar son yıllarda giderek makul seviyelere inmiştir. Ancak düşük gelire sahip olan, yardımlarla yaşayan bu insanların zaruri olmayan ve bir anlamda yirmi dört saat kesintisiz yayın yapan sayısız kanalın varlığına rağmen bu araca ihtiyaç duymaları yine de düşündürücüdür. Kadınlar, bunun nedeni olarak yaşadıkları ekonomik sıkıntıları, ailevi problemleri, televizyon ve VCD gibi eğlenceye yönelik araçları yoğun bir şekilde kullanarak unutmaya çabaladıklarını ifade etmişlerdir. Yine şaşırtıcı olan ise yoksul oldukları halde para verip CD almayı en tabi hakları olarak görmeleridir.

Bu bağlamda sosyo-ekonomik durumun tespiti için otomatik çamaşır makinesinin,VCD’nin ve kısmen bulaşık makinesinin sadece bir sınıfa özgü, belirleyici bir rolünün olmadığı anlaşılmıştır. Oldukça pahalı bir donanıma sahip olan ev sinemasının ancak ekonomik olarak üst kesimdeki ailelerde bulunmasının sosyo- ekonomik düzeyi saptamada en belirleyici araç olduğu; bunun yanı sıra kamera, tam fonksiyonlu temizlik robotları ve bunlar kadar olmasa bile kısmen bilgisayarın – ailelerin çocuklarının geleceği adına bilgisayar almaya istekli oldukları gözlendi- sınıf farklılıklarını daha ayırt edici bir özelliğe sahip olduğu söylenebilir. Bununla birlikte elekrikli araçların hepsine birden sahip olanların 4 kişi olduğu belirlenmiştir.