• Sonuç bulunamadı

Araştırmanın Yöntem ve Kapsamı

BÖLÜM 2: KUVVETLER AYRILIĞI VE TÜRKİYE’DE YARGI

3.1. Araştırmanın Yöntem ve Kapsamı

Bu çalışmanın yapılış amacını teşkil eden problemlere verilecek cevapların ortaya konulması için yargı seçkinleri olarak ifade edilen seçkin grubunun sisteme ve seçkinlere ilişkin bakış açılarının ortaya konulması gerekmektedir. Bu bakış açısının tespit edilmesinde kullanılabilecek en etkin yol ise nitel yöntemin bir araştırma aracı olarak ön plana çıkan mülakat tekniğidir (Böke, 2011: Glesne, 2012; Güven, 2001). Bundan dolayıdır ki bu çalışmada mülakat tekniği kullanılmıştır. Fakat burada şöyle bir handikapla karşılaşılması da olasıdır. Nitel araştırma yönteminde, araştırmacının, pozitivist karaktere sahip nicel araştırma yöntemini benimseyen çevrelerce sıklıkla dile getirilen “tarafsız olamamak, ölçülebilir veriler ortaya koyamamak ve neticede nesnel, olgusal sonuçlara ulaşamamak” tarzındaki bir takım çıkmazlar ile yüzleşmesi riski vardır. Gerek mülakat sürecinde ve gerekse mülakat sonucunda elde edilen bulguların yorumlanması ve anlamlandırılması sürecinde bu çıkmaz her zaman için araştırmacıyı tehdit etmektedir.

Bu zorlukların farkındalığıyla bu çalışmada yargı seçkinlerinin tespitinden seçkinler ile gerçekleştirilen mülakatlara kadar her aşamada nesnelliğe zarar vermeyecek şekilde titiz bir bakış açısı ve dil kullanılmaya çalışılmıştır. Özellikle mülakatlarda muhataba yöneltilen soruların lafzi olarak bir öznelliğe neden olmaması hususuna özellikle özen gösterilmeye çalışılmıştır.

Sosyal bilimler alanında yorumcu, nitel yöntemlerle çalışmaların popülarite kazanması ve özellikle sosyal bilimler alanında yapılacak araştırmaların fen bilimlerinden daha

farklı bir yaklaşıma gerek duyduğuna yönelik artan eğilim, araştırmacıların da bu yöne doğru kaymasına neden olmuştur (Durkheim, 2012). Sosyal olay ve grupları ortaya çıkaran bilinç ve arka planındaki özün bilinmesi gerekliliği de nitel yöntemi bu alanlarda kullanılan önemli bir araç haline getirmiştir (Husserl, 2003: 80). Tam da bu noktada Türkiye’deki iktidar seçkinleri içindeki önemli bir statü seçkini olarak işlev gören yargı seçkinlerinin diğer seçkin grupları ile olan ilişkilerinin ve kendi yapısının anlaşılmasını sağlamak amacıyla neden nitel yönteme başvurulduğu kendiliğinden cevaplanmış olmaktadır. Yine nitel yöntemin önemli bir tekniği olan derinlemesine mülakat tekniğine başvurulmasının altında yatan sebep de bu gereklilik ile açıklanmaktadır.

Araştırma kapsamında gerçekleştirilmiş olan mülakat için görüşülecek kişilerin tespitinde üç temel ölçüt kullanılmıştır. Öncelikli olarak görüşülecek yargı mensupları için temel kriter 1. Sınıf olmalarıdır. Daha önce de belirtildiği üzere yargı mensuplarını 1. Sınıfa yükselebilmeleri için meslekte belirli bir süre görev yapmış olmaları gerekmektedir. Özellikle yargı mensubu seçkinlerin tespitinde başvurulan ikinci kriter ise Arslan’ın ortaya koymuş olduğu (2010: 67) kararsal analizdir. Kararsal analiz çerçevesinde yargı sisteminin en tepe noktasında yer alan ve nihai mahiyetteki kararları veren yargı mensupları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede özellikle yüksek yargı mercileri olarak tanımlanan mahkeme üyeleri ile görüşme yapılmıştır. Yüksek yargı içerisinde de özellikle türel seçkinlerle yoğun temas halinde olan Anayasa Mahkemesi ve Danıştay üyeleri tercih edilmeye çalışılmıştır. Yine yargı sistemine ve işleyişine derinlemesine vakıf olmaları nedeniyle Yargıtay üyeleriyle de görüşme yapılmıştır. Bu kişiler arasında hem muvazzaflar hem de emekli yüksek yargı mensupları ile görüşülmüştür.

Yargı mensubu olmamakla birlikte birer yargı seçkini olarak kabul edilen savunma olarak tabir edebileceğimiz avukatlar arasında kimlerle görüşüleceğinin tespitinde ise ünsel analize (Arslan, 2010: 68) başvurulmuştur. Bu çerçevede kamu oyunda daha fazla görünürlüğü olan, adından daha sık bahsedilen ve belirli avukatlık örgütlerinin başında yer alan kişiler ile görüşülmüştür.

Görüşülen kişilerin tespitinde üzerinde hassasiyetle durulan noktalardan birisi de ideolojik olarak çeşitliliğin sağlanması olmuştur. Bu çerçevede görüşmelerde öncelikli

olarak kamu oyunda ideolojik duruşu belli olan yargı seçkinlerinden başlanılmıştır. Bunlar üzerinden elde edilen çeşitlikten hareketle, yine bu kişilerin verdiği referanslarla ideolojik bir çeşitlilik sağlanmaya çalışılmıştır. Özellikle araştırma bulgularının incelendiği kısımdaki ideolojik tanımlama sorularında bu çeşitlilik net bir biçimde görülecektir.

Tüm bu hassasiyetler ve kriterler göz önünde bulundurulmak suretiyle toplam on altı yargı seçkini ile görüşme yapılmıştır. Bunlardan ikisi müstafi ikisi emekli olmak suretiyle on ikisi yargı mensubudur. Geriye kalan dördü ise savunma olarak ifade edebileceğimiz avukatlardan oluşmaktadır. Yargı mensuplarından altısı savcı, sekizi ise yargıç statüsündedir.

Araştırma sorularına gelinecek olursa; araştırma yarı yapılandırılmış bir mülakattır. Bu araştırmada görüşülen kişilere toplam on beş soru yöneltilmiştir. Verilen cevaplara göre ve görüşmenin akışına göre soru sayısı, karşılaştırmaya mani olmayacak şekilde arttırılmıştır. Sorular dört ana tema ekseninde düzenlenmiş olup araştırma bulguları da bu tematik yaklaşıma göre değerlendirilecektir. Bu dört tema;

Türk yargı seçkinlerinin sosyo-ekonomik kökenleri ve hali hazırdaki durumları, Türk yargı seçkinlerinin yargı sistemi ve yargı seçkinlerine bakışları,

Türk yargı seçkinlerinin siyasal sisteme ve siyasal seçkinlere ilişkin görüşleri Türk yargı seçkinlerinin kuvvetler ayrılığına bakışları

şeklinde kategorize edilmiştir. Türk yargı seçkinlerinin sosyo-ekonomik kökenlerinin tespitine yönelik olarak kendi içinde dört alt soru başlığı içeren bir soru yöneltilmiştir. Yargı seçkinlerinin yargı sistemi ve yargı seçkinlerine bakışlarının tespiti için ise toplam altı soru yöneltilmiştir. Türk yargı seçkinlerinin siyasal sisteme ve siyasal seçkinlere ilişkin görüşlerini tespit etmek amacıyla da görüşülenlere üç soru yöneltilmiştir. Son olarak Türk yargı seçkinlerinin kuvvetler ayrılığına ilişkin görüşlerini tespit etmek için ise beş soru sorulmuştur. Araştırma bulgularının ortaya konulduğu kısım bu dört tema üzerinden başlıklandırılacaktır.

Araştırma sürecinde mülakat tekniğinin avantajları çalışmanın zenginliği açısından büyük katkı sağlamış olmakla birlikte, siyasal konjonktür nedeniyle görüşmelerin gerçekleştirilmesinde büyük zorluklarla karşılaşılmıştır. Özellikle muvazzaf yargı seçkinleri ile yapılan görüşmelerde, muhatapların kimliklerinin açıklanmasını istememeleri önemli zorluklara neden olmuştur. Her şeyden önce görüşmelerde ses kaydı alınamaması ve görüşme esnasında detaylı notlar almanın güçlüğü büyük bir zorluk teşkil etmiştir. Yine muhatapların talepleri üzerine yargı mercilerinden bahsedilemeyecek olması da analizlerde önemli zorluklara neden olacaktır.

Değinilen zorluklar mülakatlara başlanırken tasarlanan planda bir takım değişikliklere neden olmuştur. Özellikle yargı seçkinlerinin görev yaptıkları kurumlar bazında yapılacak değerlendirmelere yukarıda zikredilen sınırlamalardan dolayı yer verilememiştir. Her şeye rağmen bilimsel etik kuralları gereği görüşmenin mahremiyetine sadık kalınacağından kimlik ifşa edici hiçbir ifade kullanılmamıştır.