• Sonuç bulunamadı

Antik Nora Viranşehir (Helvadere Kasabası): Helvadere Kasabası, Aksaray’ın 30 km

ESME SAYILARINA GÖRE RÜZGAR GÜLÜ

BİTKİ TÜRLERİ TÜRKÇE İSİMLERİ RED-DATA

G.1. Yörenin Turistik Değerleri :

8- Antik Nora Viranşehir (Helvadere Kasabası): Helvadere Kasabası, Aksaray’ın 30 km

güneyinde Hasandağının eteğinde kurulmuştur. Bugünkü Nora Viranşehir’in kuzeyine düşmektedir Nora, Helenistik devrinden itibaren iskan görmüş stratejik mevkide önemli bir askeri merkezdir.Şehir, daha sonra Roma, Bizans devirlerinde de bu önemini korumuştur.

Bugün, birçok kilise, kale ve tarihi yapılar görmekteyiz. Ayakta kalan yapılar genellikle

154

Bizans devrine aittir. Bu kiliseler kısmen tahrip olmuşsa da çeşitli freskler halen göze çarpmaktadır

9- Yeşilova (Acemhöyük) : Yeşilova Aksaray’ın 18 km. kuzeybatısındadır. Kasaba, adını burada bulunan höyükden, höyük ise, Yavuz Sultan Selimin Çaldıran seferinden sonra, Azerbaycan’dan getirdiği aileleri buraya iskan etmesinden sonra, halkına acem denilmesinden Acemhöyük ismini almıştır.

Höyük, MÖ.3000’de iskan görmüş, en parlak devrini MÖ.2000-1750 yıllarında yaşamıştır.

Şehrin o zamanki ismi kesin olarak bilinmemekle beraber,yerli ve yabancı bilim adamları tarafından BURUŞHANDA olduğu sanılmaktadır.

Höyük, 1962 yılından beri Önasya Arkeoloji Profesörlerinden Prof. Nimet ÖZGÜÇ tarafından sistemli bir şekilde kazılmaktadır.

Kazılar neticesinde Asur ticaret kolonileri devrine ait büyük bir saray ve deposu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca gaga ağızlı testiler, mühürler, seramikler bulunmuştur. Höyükten çıkan eserlerin bir kısmı Ankara Anadolu Medeniyetleri müzesinde, Aksaray Müzesinde ve Niğde müzesinde sergilenmektedir.

10- Aşıklıhöyük: Aşıklı Höyük Kızılkaya Köyü’nde, köyün 1km. kadar güneyinde Melendiz Irmağı kıyısında yer almaktadır. Aksaray’ın 25 km güneydoğusundadır. Burada l989 yılından beri Prof. Dr. Ufuk Esin başkanlığında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üyeleri, öğrencileri tarafından arkeolojik kurtarma kazıları yapılmaktadır. Çünkü Mamasın Baraj gölünün su seviyesi yükseltildiğinde Aşıklı Höyüğün kısmen batı ve kuzey yamaçları su altında kalacaktır.

Aksaray Kapadokya’ sında volkanik tüflü bir arazi içinde yer alan Aşıklı’da ilk yerleşmeler M.Ö. 8 binyılda (günümüzden on bin yıl önce) başlamıştır. Aşıklı Höyük Anadolu ve Yakındoğu’da Keramik Neolitik dönem’e ait en eski “ilk köy yerleşimlerini”

sergileyen en önemli ören yerlerinden biridir. Burada bulunan kültürün benzeri ise henüz bulunamamıştır.

Aşıklı orta büyüklükte bir höyüktür. Höyükte yukarıdan aşağıya, 2. kültür tabakası ve ona ait alt evrelerdeki köy yerleşmeleri gün ışığına çıkarılmış, yaşayan insanlar konutlarını kerpiçten yapmışlardır. Konutlar genelde dar geçitlerle birbirlerinden ayrılan mahallelerden oluşmaktadır. Bazı konutlar tek,bazıları da 2-3 odalıdır. Odalardan birbirine geçilmesini sağlayan kapı aralıkları vardır. Ancak konutlardan geçit ve avlulara çıkışı sağlayan kapılar

yoktur. Konutlara damdan taşınabilir bir merdiven yardımıyla girilmektedir. Konutlar dörtgen kare,yamuk planlıdır. Bazen bir duvarları dışbükeydir.

Genelde tabanları ve duvarları çamurla sıvalıdır. Birçoğunda çakıl taşı döşeli,üstleri kerpiç sıvalı ocak yerleri vardır. Ayrıca çöplerini belirli geniş alanlara atmışlar,sonra da bunları yakmışlardır. Yerleşme belirli adeta kentsel bir dokuyu anımsatan bir düzende planlanmıştır. Güneyde geniş çakıllı bir yol yerleşmeyi ikiye ayırır. Çakıllı yolun güneybatısında tabanları ve duvarları aşıboyalı bir tapınak ve müştemilatı ile sundurmalı büyük bir bina yer alır. Sundurmalı binanın kuzey duvarı en eski “sandık duvar” sisteminde yapılmıştır. Doğuda ise yerleşmeyi sınırlayan kıvrımlı,taştan,anıtsal bir çevre duvarının bir kısmı gün ışığına çıkarılmıştır. Çevre duvarına da çakıllı bir yoldan gelinmektedir. Köye giriş buradan olmalıdır.

Çevre duvarının iç kısmındaki konutlar ise genelde taş temellidir. Bazılarının duvarları ise taşla kerpiçin birlikte örülmesi ile yapılmıştır. Aşıklı insanları günümüzden on bin yıl önce, zaman zaman ölülerini konutlarının altına açtıkları çukurlara gömmüşlerdir.

Aşıklı’da yaşayan insanlar ilk kez burada çeşitli buğday, arpa ve mercimekgillerin tarımını yapmışlardır. Ancak en yoğun uğraşları avcılıktır. O zamanlar Melendiz Vadisinde bulunan yabani koyun, keçi, domuz, sığır, geyik, tavşan, kuş gibi hayvanları yoğun bir şekilde avlamışlar, bunların etini yemişler, derisinden ve kemiğinden yararlanmışlardır.

Obsidien denen doğal camdan, hayvan kemiğinden ve taştan aletlerin çoğu bu insanların deri işlediklerini, bu hayvanları avladıklarını göstermektedir.

Aletlerin çoğu obsidienden yapılmıştır. Obsidieni Kömürcü, Nenezi, Kayırlı gibi çevredeki volkanik patlamalarla oluşan yataklardan getirerek aletlerini yapmışlardır. En çok bulunan aletler obsidienden kazıyıcılar,rendeler ve kemikten delicilerdir. En eski beyin ameliyatı (trepenation) Aşıklı’da genç bir kadın kafatasında saptanmıştır. Ayrıca bir başka kadın çene kemiğinde de ilk otopsi izleri bulunmuştur. Bazı iskeletlerin boyunlarında rastlanan kolye boncukları arasında doğal,tavlanmış bakırdan yapılmış olanlar vardır. Bu Aşıklı’da yaşayanların bu kadar eski bir zamanda bakırı işlemeyi bildiğini göstermesi yönünden önemlidir.

11- Darphane: Haç planlı,iki katlı yapıdır. Anadolu Selçuklu darphanelerinden bilinen iki örneklerinden biridir. Anadolu Selçuklularında bu plana hiç bir yerde rastlanmamıştır. Eserin Darphane olduğunu gösterir özelliklerinden biri giriş eyvanının karşısında yer alan iki katlı mekanın bulunmasıdır. Bu mekanın alt katı incelendiği zaman burada para basmağa mahsus yerlerin bulunduğu ve dışarıya açılan hiçbir mekanın bulunmadığı görülür. Ayrıca basılmaya

156

hazır sikkelerin ve basılmış sikkelerin bulunması, bu durumu doğrulamaktadır. Para basılan odanın üzerindeki odalar,burayı bekleyen nöbetçilere ait odalardır ve nöbet mahalleri bulunmaktadır. Ana kubbenin doğu ve batısında ikişer oda yer almakta ve bunların para basan kişilere ait olduğu anlaşılmaktadır.

12- Ilısu Kasabası : Güzelyurt ilçesine bağlı olan kasaba Ihlara’nın 4 Km doğusunda olup, Ihlara Vadisi’nin devamı olan bir vadi içerisinde yer almaktadır. Cilt hastalıkları, bilhassa mantar Hastalığına iyi gelen şifalı suyu ile meşhurdur. Ayrıca çeşitli kaya oyma yerleşim yeri ve birçok kilise bulunmaktadır.

Gülaaç İlçesinde Bulunan Tarihi Eserler : Aşıklı Höyük

Bekar Sultan Türbesi Kara Abdal Türbesi

Ortaköy İlçesinde Bulunan Tarihi Eserler : Ersele Yer Altı Şehri

Yunus Emre Tepesi

Karayer Höyük (Bozkır Köyü) Boğazdüz Yerleşimi

Çiftevi Höyük

Sulu Höyük (Sarıkaraman Kasabası) Eskil İlçesinde Bulunan Tarihi Eserler :

Kırkadım Yer Altı Şehri

Ağaçören İlçesinde Bulunan Tarihi Eserler : Yağmurhöyüğü

Sarıyahşi İlçesinde Bulunan Tarihi Eserler : Yenitorun Obası Köyünde Bulunan Yer Altı Şehri

158 İpekyolu Üzerindeki Han ve Kervan Saraylar :

a. Öresin Han :

Aksaray-Nevşehir yolu üzerinde Alayhan’a 12 Km Ağzıkarahan’a 6 Km mesafede, Öresin han yapılmıştır. Küçük ölçüde 560 m avlusuz inşa edilmiştir. Olduğundan daha büyük yapıldığı sanılan han, ziyarete gelenler üzerinde esrarlı bir mekan etkisi yapmaktadır.

Ortamdaki pantatifli aydınlık kubbesinde kesişen haçvari iki tonoz, girişte ve arka duvarda birer paralel tonoz olarak, beş nefli değişik bir planı vardır. 1278 tarihli çay hanın planında daha geç bir gelişme gösterir. Cephesi ve portali yıkılmış, kitabesi yok olmuştur. Eldeki kesin bir bilgi olmamasına rağmen, zikredilen bu hanın XII yy sonlarında yapıldığı sanılmaktadır

b. Alayhan :

Aksaray-Nevşehir yolunun 35 Km’sinde, yolun her iki yanında yer alır. Alayhan, Anadolu’da ilk sultan hanı olarak kaşımıza çıkmaktadır. 2. Kılıçarslan tarafından 1156-1192’de Aksaray yakınlarında, kervansaraylar yaptırıldığı sanılmaktadır. Avlusu yıkılmış olan han, sultan hanlarda görülen nişli iç portal, ortasındaki ışık kubbesinde orta tonoz ve iki yanda yedişer dikey tonoz olarak, klasik Selçuklu kervansaraylarının plan ve mimari özelliklerini bir arada toplamaktadır.

İç cephe ve ileri fırlayan portal oldukça iyi durumdadır. Sade ve kuvvetli ifadesiyle bir devre ait olduğunu göstermektedir. Geniş bordürde içiçe iki sekizgenden ibaret geometrik motiflerin, haçvari ve diagonal dörtlü kollarda birbirine bağlanmasından meydana gelen taş süslemeler karakteristiktir.

Anadolu’da ve Selçuklu yapılarında görülen bu süsleme XII. yy sonu ile XIII. yy başında ortaya çıkmıştır.

Dar bordürde ve mukarnaslı nişin etrafını çeviren süs kemerlerinde birbirini kesen yarım sekizgenlerin meydana getirdiği dörtlü düğüm de eski Türk süslemelerinin devamıdır.

Bundan başka portalda mukarnas sıralarının en altında, orta sırada stilize olarak iki gövdeli ve başı cepheden gösterilmiş bir arslan figürü sembolik bir görünüştür. Kılıçarslan’la ilgili bir arma olarak en göze çarpan yere konulmuş olması akla gelen ilk husustur.

Tüm bu hususlar göz önüne getirilince, Alayhan, II. Kılıçarslan’ın son yıllarda 1192’de tamamlanmış ve daha o zaman büyük sultanhanların gelişmiş haliyle klasik öncüsü olarak ortaya çıkmıştır. Alayhanın adı sonradan verilmiş olabilir. Bundan zamanımıza kadar tipteki sultan hanına kadar geçen, çeyrek asır içerisinde yapılan başka sultanhanları kaybolmuştur.

c- Ağzıkarahan (Hoca Mesud Han) :

Aksaray-Nevşehir karayolunun 15 Km’sinde bulunan han Osmanlı kaynaklarında Hoca Mesud Hanı olarak geçmektedir.

Han miladi 1231 tarihinde Alaaddin Keykubat tarafından başlatılmış 1239 tarihinde Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından tamamlanmıştır. Hanın portalinde Selçuklu devri mimarisinin bütün süslerini ve hususiyetlerini görürüz.

Eskiden kitap kopya edenlere (ağzıkara) derlerdi. Hattatlar yazdıkları yanlış kelimeleri parmaklarını ağızlarına götürerek yalamak süratiyle yanlışlıklarını düzelttikleri için ağızları daima kara olurdu. Büyük Türk Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa hattatların ayaklanması sonucunda şehit edilmiştir. Tarih onun ölümünü hazırlayanları ağzıkaralar, karaağızlılar şeklinde nitelendirmektedir. Bu köyün yeni olan adını bir istinsahcı (kopyacı)’dan aldığını zannediyoruz.

Ağzıkarahan kervansarayı, hamamı, imareti, yazlık ve kışlık yerleri, çeşmeleri, gözetleme kulesi ile tam teşekküllü bir kervansaraydır. Bu kervansaray aynı zamanda müstahkem bir askeri konak ve sığınaktır. Duvarın üstünde dört tarafında kale burçlarındaki gibi dendanlar vardır. Hacı Alı Paşa Aksaray’daki köprülerden birini tamir ederken ve yenilerken taşlarını bu hanın üstündeki dendanlardan söktürmüştür.

d- Sultanhanı :

Aksaray’ın 42 Km batısında, Sultanhanı kasabasında bulunan Kervansaray 1229’da 1.Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. 1278’de Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından genişletilmiştir. Dıştan yazlık ve kışlık bölümlerin boyu 116.90m’dir. yazlık kısmının eni ise 49.35m, boyu 61.75m’dir. kışlık kısmının eni ise 32.90m boyu 55.15m’dir. Yazlık ve kışlık kısmının toplamı 4866 mP2P’yi bulmaktadır.

Yazlık kısmının geometrik şekillerle süslenmiş muhteşem bir portali vardır. Han içinde bulunan tüm yapı özellikleri itibariyle Sivas’taki Gök Medreseye benzemektedir. Sivri kemerin hemen altında (Elminnetül Lillah) “Kudret Allahındır” duası yazılıdır.

Kervansarayın ilk kitabesinde mukarnaslı dış portal nişini çeviren süs kemerinin iki tarafında altıgen madalyonlar içinde sağda ve solda yer almaktadır.

160

Uzun bir dehlizden geçtikten sonra avluya varılır. Burada arabalara mahsus revak şeklinde yerler, sol tarafında ise kemerli e yolculara mahsusu odalar, salonlar, iki hamam ve ambarlar vardır.

Avlunun ortasında Sasani ateşgedelerinde olduğu gibi dört kemer üzerine dayanmış bir mescit bulunmaktadır. Bu mescit Selçuklu süsleme sanatının en güzel örneğini sergilemektedir. Yazlık kısmın sonunda, batı duvarında tezyinat bakımından sahan diğerlerinden daha büyük ve geniştir. Tam ortadaki yerin yukarısı pandantiflerle sekiz kenarlı kasnağa oturan bir kenarlı kasnağa oturan bir kubbe ile örtülmüştür. İçeriyi kubbe feneri ile duvarının sağına ve soluna dörder dipteki duvarda ise, üç olmak üzere yukarılara açılmış mazgal biçiminde iki pencere aydınlatmaktadır. Bunlardan başka ışık ve hava alacak yeri yoktur.

Çok sağlam durumda iç portal, daha kuvvetli rölyefler halinde geometrik yıldız geçmeler ve rozetlerle işlenmiştir. Karatayhanın iç portali bunu örnek alarak aynen tekrarlamıştır. Bu iki portalin Alaaddin Keykubat zamanında, hol kısımlarıyla birlikte tamamladığına bir işarettir. Mukarnaslı tromplar üzerine oturan kubbe, süslemeleriyle holdeki sade taş minareyi canlandırır. Kubbenin külahı yıkılmıştır.

Aksaray Köprüleri :

Aksaray’ın idari sınırları içinde Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular devirlerine kadar bir çok köprünün bulunduğunu kalıntılardan anlamaktayız. Bu köprüler eskiden yollar terk edildikten sonra, yakın köylerin taş ocağı haline gelmiş, taşları köylüler tarafından sökülerek çeşitli yerlerde kullanılmıştır. Aksaray içinden geçen uluırmak üzerinde başlıca dört köprü bulunmaktadır.