• Sonuç bulunamadı

2.1.5. Yabancı Dil Öğretiminde Temel Beceriler

2.1.5.2. Anlatmaya Dayalı Beceriler

Dil öğretiminde anlatma becerileri konuşma, yazma ve görsel sunu kavramlarına işaret etmektedir. Anlatma, iletişim sürecinde dilin sahip olduğu iki temel işlevden biridir. Konuşma ve yazma, dille iletişimde bilginin üretilmesi ve aktarılması işlevlerini yerine getirmekten sorumlu olan becerilerdir (Onan, 2013, s.25). Özkırımlı (1994)'nın belirttiği üzere ''Anlatım, bir duygunun ya da düşüncenin, zihinde tasarlanan bir konunun sözle ya da yazıyla bildirilmesidir'' (s.107). Başka bir deyişle anlatım, duygu ve düşünceleri, bir amaç doğrultusunda, dilin kurallarına uygun bir şekilde konuşarak veya yazarak ifade etme işi olarak tanımlanmaktadır. Gerek konuşma gerekse yazma, ikisi de belirli amaçlara bağlıdır. Bu amaçlar şu şekilde belirlenmektedir:

a. Karşıdaki bireye herhangi bir konuda bilgi vermek; b. Karşıdaki bireyi belli bir olay içinde yaşatmak;

c. Herhangi bir durumdan ötürü karşıdaki bireyde bir izlenim yaratmaktır (Yalçın, 2005, s.214).

Hem sözlü hem de yazılı anlatımda verici ve alıcı olmak üzere aynı ögeler söz konusudur. Ancak konuşmada vericiye konuşmacı ve alıcıya dinleyici, yazmada ise vericiye yazar ve alıcıya okuyucu denmektedir (Özkırımlı, 1994, s.107-108).

2.1.5.2.1. Konuşma Becerisi

Konuşma, düşünceleri söz, jest ve mimiklerle anlatabilme yeteneğidir. Diğer bir deyişle konuşma, sesli bir düşünmedir (Toman, 2009, s.35). Konuşma, bir kişinin bir başka kişiye

44

veya bir dinleyici topluluğu karşısında söylediği sözlerdir; bir insanın başka bir insana veya topluluğa duygu ve düşüncelerini sözle anlatmasıdır; duygu ve düşünceleri, görüp yaşadıklarını karşıdakilere sözle iletme işidir şeklinde tanımlanmaktadır (Önen, 2004, s.27). Temizyürek vd. (2014)'ne göre ''Konuşma, birçok organın birlikte çalışmasıyla ortaya çıkan karmaşık bir beceridir. Konuşma organlarının en az birinde var olan bir arıza konuşmanın sağlıklı yürütülmesini engeller. Hatta konuşma organlarının yanlış kullanılması da konuşmayı olumsuz etkiler. Mesela ünsüzler çıkarılırken dilin yanlış yere temasıyla bu sesler sağlıklı çıkmaz'' (s.47). Konuşma, olur olmaz şekilde lâf üretmek, kelime ve cümleleri kurallara uymadan arka arkaya sıralamak, yerli yersiz sesler çıkarmak ve haykırmaktan ibaret değildir. Konuşma, sesin bükümlü olması, vurgu ve tonlamaya dikkat edilerek çıkarılması ve nefes kontrolü gibi etkenlerin yardımıyla oluşan bir beceridir (Toman, 2009, s.34).

Demirel (2014)'in belirttiği üzere ''Yabancı dil öğretiminde genel amaçlardan biri, belki de en önemlisi öğrenicilerin öğrendikleri dili anlaşılır bir şekilde konuşabilmesidir'' (s.102). Yabancı dil öğrenicisinin, gerek üniversitelerin dil bölümlerinde gerekse özel dil kurslarında, asıl amacı öğrenmek istediği yabancı dilde konuşanlarla iletişim kurabilmek için bu dilde konuşma yeteneğini elde etmesi gerekmektedir. Bunun için yabancı dil öğrenicisi her zaman konuşma becerisini geliştirecek etkinlikler yapmaktadır (Barın, 1997, s.57). Bu etkinlikler, dinleme ve okuma gibi diğer becerilerle ilişkili olmaktadır. Örneğin, diyalog kurma, film izlemek ve filmin konusu hakkında tartışma, soru sorma, kitap okumak ve kitabın konusu hakkında tartışma vs.

Konuşma becerisinin kazanılması için dilin kurallarını yani dil bilgisini ve telaffuzu iyi bilmek gerekmektedir. Bunun yanında iletişim kurmada sözel olmayan davranışlar da önemlidir. Yani konuşma becerisini kazanan öğrenicinin sadece dilin kurallarını ve sözcüklerin doğru telaffuzunu bilmesi olmamakta; sözel olmayan kimi davranışları da bilmesi gerekmektedir (Demirel'den aktaran Göçer, 2015, s.24). Dil bilgisi kurallarına hâkim olma, kelime hazinesi, konuyla ilgili yeterli bilgiye sahip olma, doğru vurgu ve tonlama, doğru telaffuz, konuşma hızı gibi etkenler konuşmanın başarısını etkilemektedir.

45

Çoğu zaman bir dili bilmek, o dili konuşmak anlamına gelmektedir. Ancak dünyanın dört tarafında milyonlarca insan günlük gereksinimlerini konuşarak giderdikleri hâlde okuma ve yazma bilmemektedir (Taşer'den aktaran Barın, 1997, s.52). Aslında bir dili bilmek, o dilin temel dört becerisine hâkim olmak demektedir. Herhangi bir becerideki eksiklik, iletişimin sağlıklı bir şekilde kurulmasını engellemektedir. Bundan anlaşıldığına göre düşüncelerini konuşarak ifade edemeyen bir öğrenicinin düşüncelerini yazarak ifade etmesi güçtür. Dolayısıyla beklenen yazma başarısına erişebilmek için konuşma becerisinin geliştirilmesi gerekmektedir.

2.1.5.2.2. Yazma Becerisi

Yazma veya yazılı anlatım; zihinde yapılandırılmış duygu, düşünce ve bilgilerin düzenlenerek anlamlı bir yapı oluşturan birtakım sembollerle kâğıda dökülmesi anlamına gelmektedir.Yazma; daha doğal bir süreçle edinilen dinleme ve konuşmadan sonra, belli bir eğitimle okuma becerisiyle birlikte öğrenilen bir dil becerisidir (Yılmaz, 2014, s.109). Fakat yabancı dil öğretiminde yazma becerisi, dinleme, konuşma ve okuma becerileriyle beraber öğrenilmektedir.

Anlatma becerilerinden biri olan yazma becerisi, düşünceleri yazarak ifade etmektir. Yazma becerisi, dil öğretiminin ilk aşamasından itibaren üzerinde durulması gereken bir beceridir. Diğer dil becerilerinde olduğu gibi yazma becerisinin gelişmesi, öbür becerilerin gelişmesine bağlıdır. Dinleme, konuşma veya okuma becerisi gelişmemiş öğrenici için doğru yazma becerisi söz konusu değildir. Çünkü anlama becerilerinde zorlanan öğrenici, anlatma becerilerinde de zorlanmaktadır. Bunun yanında sözlü anlatımda zorluk çeken öğrenicinin yazılı anlatımda zorlanması kaçınılmaz bir durumdur. Bundan anlaşıdığına göre yazma becerisi, temel dil becerilerinin son aşamasını oluşturarak bu becerilerin gelişmesinin sonucu olarak görülmektedir. Ancak dil öğretimi süreci, dilin konuşulduğu ülke dışında gerçekleştiğinde, ana dillilerle sürekli pratik yapılmadığından dolayı öğrenicinin yazma becerisinin konuşma becerisinden daha gelişmiş olabildiği görülmektedir.

46

Yazma bireysel bir etkinlik olmasının yanı sıra etkileşimsel, sosyal boyutları olan ve kültür değerlerini içeren bir etkinlik sayılmaktadır. Bu karmaşık süreç ile ilgili kuralları öngörmek veya belli yetenekleri şart koşmak mümkün değildir (Yaylı ve Bayyurt, 2009, s.71). Yazma, sadece ev ödevleri ile yetinilmeyerek hem sınıf-içi hem de sınıf-dışı çok fazla pratik ve uygulama ile geliştirilmesi gereken bir beceridir.