• Sonuç bulunamadı

Anayasaya Göre Kamu Görevlisi Kavramı

KAMU GÖREVLİSİ VE SENDİKA KAVRAMI

A. Yasal Düzenlemelerde Kamu Görevlisi Kavramı

1. Anayasaya Göre Kamu Görevlisi Kavramı

1982 Anayasasının “Cumhuriyetin Temel Organları” başlıklı 3’üncü kısmının,

“Yürütme” adlı 2’inci bölümünde ele alınan idarenin görevlileri “Kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler” başlığı altında 128-129’uncu maddeler arasında düzenlenmektedir. 128’inci maddeye göre, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” (f. 1). Benzer bir düzenleme 1961 Anayasasında da mevcuttu55. 1961 Anayasasında sadece “memurlar” ifadesi kullanılırken; 1982 Anayasasında kapsam daha geniş tutulmuş ve “memurlar ve diğer kamu görevlileri”

ifadesi tercih edilmiştir56. Ancak 1961 Anayasasının başka bir maddesinde

“memurlar ve kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri mensupları” ifadesinin kullanıldığı da görülmektedir (m. 118/1). Görüldüğü üzere Anayasadaki düzenlemeler doğrudan kamu görevlisi veya memur kavramlarının tanımını vermemektedir. İlgili maddelerde bu kişiler tarafından yapılması gereken görevler belirtilmektedir57.

52 Kamu görevlileriyle ilgili temel kanuni düzenlemeler ve tam metinlerine ulaşmak için bkz.

(Erişim) http://www.dpb.gov.tr/tr-tr/mevzuat/kamu-personel-mevzuati/kanunlar, 4 Mayıs 2018.

53 4.11.1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu.

54 Danıştay 8. Dairesi, E.N. 2002/5557, K.N. 2003/561, K.T. 4.2.2003.

55 “Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin, genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar eliyle görülür” (m.

117/1).

56 Diğer (öteki, öbür) kamu görevlileri kavramı, 1961 Anayasasında yer almayan ve kamu personel yönetimine 1982 Anayasası ile giren bir kavramdır. Ancak madde gerekçesinde diğer kamu görevlileri konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Giritli v.d., s. 663.

57 Akyılmaz, Sezginer Kaya, s. 646; Atay, s. 850-853; Çağlayan, 2017, s. 498; Derdiman, s. 369;

Giritli v.d., s. 663; Gözübüyük ve Tan, s. 801; Günday, s. 581; Zabunoğlu, s. 621.

16 Anayasa’nın 128 ve 129’uncu maddelerinin kamu görevlileriyle ilgili temel düzenlemeler olduğu söylenebilir. Her iki maddede de “memurlar ve diğer kamu görevlileri” ifadesi kullanılmaktadır. Ancak bu maddelerde kullanılan kamu görevlisi kavramı Anayasanın farklı maddelerinde farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Bu ifadeyi karşılamak amacıyla kullanılan kavram veya terimlerden bazıları şöyledir:

“Devlet memuru” (m. 33/6), “kamu görev ve hizmetinde bulunanlar” (m. 39), “resmi görevliler” (m. 40), “kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri”

(m. 68/5), “yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri” (m. 68/5), “kamu hizmetine girenler” (m. 71), “kamu hizmeti görevlileri”

(m. 121/2), “memurlar ve diğer kamu görevlileri” (m. 128, 129), “kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse” (m. 137/1)58. Anılan bu kavramların tanımı ve içeriği yanında, birbirlerinden farklı olup olmadıkları hususunda Anayasada herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Belirtmek isteriz ki Anayasadaki bu ifadelerin hepsi geniş anlamda kamu görevlilerine dahil edilebilir. Ancak 1982 Anayasası’nın ilk halinde de var olan, yapılan birçok Anayasa değişikliği ile daha fazla artan kavram kargaşası kamu görevlilerinin ifadesinde de mevcuttur59.

Memurlar ve diğer kamu görevlisi kavramı ile kimlerin kastedildiği Anayasanın lafzından çıkarılamamaktadır60. Ancak anlaşılan o ki: Anayasa koyucu memur dışındaki “diğer kamu görevlisi” olarak nitelendirdiği kişileri de güvence altına almak istemiş ve onları da aynı genel esaslara tabi tutmuştur61.

Anayasada Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği belirtilmektedir (m. 128). Diğer kamu görevlileri ifadesiyle anlatılmak

58 Çağlayan, 2017, s. 497.

59 1982 Anayasasında yer alan Türkçe hataları hakkında bkz. Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, Anayasanın Dili Sempozyumu, 24 Nisan 2012 Ankara, Ankara Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Ankara, 2012.

60 129’uncu maddede düzenlenen güvenceler sadece memurlar için değil diğer kamu görevlileri için de öngörülmüştür.

61 Diğer kamu görevlilerinden ne anlaşılması gerektiği Anayasada ayrıca düzenlenmemektedir.

Anayasada sadece memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yapacağı (yapması gereken) görevleri belirtilmektedir (m. 128). Bu konuda ayrıca bkz. Akyılmaz, Sezginer, Kaya, s. 646-647; Atay, s.

850-853; Çağlayan, 2017, s. 501-503; Derdiman, s. 369; Giritli v.d., s. 663-664; Gözübüyük ve Tan, s. 795-796; Günday, s. 581-586; Sancakdar, s. 374; Yayla, s. 273-274; Zabunoğlu, s. 619-622.

17 isteneni belirlemeden önce maddede geçen ifadelerden “genel idare esasları” ve “aslî ve sürekli görev” ile ne anlatılmak istendiğinin belirlenmesinde fayda görmekteyiz.

a) Genel İdare Esasları

Genel idare esasları kavramından anlaşılması gereken, kamu hukuku rejimi ve kamusal yönetim usulleridir. Kamu hukuku rejimi ve kamusal yönetim usulleri ise, kamu gücü kullanılarak tek taraflı idarî işlemler tesis etmek ve idarî kararlar almaktır62. Genel idare esasları, sadece “Devlet idaresi” veya “merkezi idare”

terimleri ile de anlatılan idarenin bağlı olduğu kuralları ve usulleri anlatmamakta;

özel kesimde uygulanan kural ve usullerin karşıt kavramı olarak da anlatılmaktadır63. Ancak esas itibariyle özel hukuk rejimine ve özel yönetim usullerine tabi olan kamu iktisadi teşebbüsleri tarafından yürütülen, daha ziyade iktisadi, ticari ve sınai kamu hizmetlerinde de belirli ölçüde genel idare esasları uygulanmaktadır. Bu tür kamu hizmetleri özel hukuk rejimine ve özel yönetim usullerine tabi olsa da bunların planlanması, düzenlenmesi ve yürütülmesi daha ziyade kamu gücüne dayalı idarî işlemler ve kararlarla olmaktadır64. Yani genel idare esasları esasen kamusal yönetim şeklini anlatmak için kullanılmaktadır. Bu bakımdan hizmetlerin Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve kamu tüzel kişileri tarafından yerine getirileceğinin belirtilmesi de bu yönetim şeklinin tüm kamu kesimi için geçerli olduğunu göstermektedir65.

Başka bir kaynakta da genel idare esaslarından anlaşılması gerekenin, Anayasanın 5’inci maddesinde belirtilen “Devletin temel amaçlarıyla ve görevleriyle” sonraki (123-137) maddeleri arasında gösterilen yükümlülükler yerine getirilirken göz önünde tutulan, yürütülen esaslar olduğu söylenmektedir66. Buna göre genel idare esasları, idareye, işlevini (görevlerini) yerine getirmek amacıyla ve

62 Günday, s. 582.

63 Gözübüyük/Tan, s. 801.

64 Günday, s. 582.

65 Danıştay, kamu hizmetinin idarenin doğrudan veya yakın gözetim ve sorumluluğu altında kamusal yetki ve usuller kullanarak yürüttüğü faaliyetler olduğunu belirttikten sonra bu hizmetlerin Anayasa’nın 128’inci maddesinde belirtildiği gibi genel idare esaslarına göre yürütülen faaliyetler olduğunu ifade etmektedir. Danıştay 1. Dairesi, E.N. 2000/29, K.N.

2000/59, K.T. 17.4.2000. Anayasa Mahkemesi de bir kararında Ziraat Bankası’nın “kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadi teşebbüslerinden biri” olduğunu ve bu Banka’ya

“Devlete ilişkin kamu hizmetlerinin yürütülmesi görevi” verilebileceğini ifade etmektedir. E.N.

1988/37, K.N. 1989/36, K.T. 8.9.1989.

66 Giritli v.d., s. 660.

18 kamu gücüne dayalı, idarî, icraî ve tek yanlı eylem ve işlemler yapma imkânı tanıyan bir düzendir67.

Tüm bu açıklamalardan yola çıkarak Anayasadaki ifadesiyle genel idare esaslarından anlaşılması gereken idarenin kamu gücü ayrıcalıklarından faydalanarak işlem ve eylem yapabilmesidir.

b) Aslî ve Sürekli Görev

Kamu hizmetleri kanunla belirlenir ve bu hizmetler sürekli yani devamlı ve düzgün bir şekilde yerine getirilir. Süreklilik zaman bakımından devamlılık ve içeriği ile yoğunluğundaki istikrarı ifade eder68. Bundan dolayı söz konusu hizmeti yerine getiren kamu görevlilerinin sürekli bir şekilde istihdamı gerekir69. Aslî ve sürekli görevlerden anlaşılması gereken ise görevin bir kadroya bağlanmış olmasıdır70. Kadro ile anlatılmak istenen, kamu hizmeti yapan kurumların örgütünü, kamu personelinin örgüt içindeki görevlerini, yetki ve sorumluluklarını ve özlük haklarını gösteren ve düzenleyen bir kavramdır71. Görevin aslî ve sürekli niteliği, o görev için kadro tahsisi ile ortaya çıkmaktadır. Kadro tahsisi bir statü ilişkisini zorunlu kılar72. Statü ilişkisi, kamu görevlisinin durumunun tek taraflı ve önceden belirli olduğunu gösterir73. Yani kamu görevlisi ile idare arasındaki ilişki taraflar arasında akdedilen bir sözleşme ile değil; genel, nesnel ve kişilik dışı olarak kanunla belirlenir74.

Anayasanın 128’inci maddesinde “aslî ve sürekli görev” kavramına diğer kamu görevlilerinin, hatta kamu iktisadi teşebbüslerinin personellerinin de dâhil edilmesi kamu görevlileri arasında büyük bir karışıklığa ve belirsizliğe yol açmıştır. Çünkü takip eden başlıklar altında ayrıca açıklayacağımız üzere idare ile hizmet sözleşmesi akdederek çalışan sözleşmeli personel de Anayasa kapsamında kamu görevlisi olarak kabul edilmektedir. Bu durum kavram karışıklığına yol açmaktadır. Oysa 1961

67 Giritli v.d., s. 683 (dipnot 864).

68 Derdiman, s. 375.

69 Atay, s. 854.

70 Günday, s. 583.

71 Danıştay 11. Dairesi, E.N. 2001/656, K.N. 2003/5447, K.T. 10.12.2003.

72 Akyılmaz, Sezginer ve Kaya, s. 647; Günday, s. 583.

73 Giritli v.d., s. 691-692; Yayla, s. 283.

74 Statüde yasama organı tarafından her zaman kanunlarla tek taraflı değişiklik yapılabilir. Zira Anayasa bu yetkiyi “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir”

hükmüyle (m. 128/2) yasama organına vermektedir. Burada kamu görevlilerinin kazanılmış hakkı olmaz. Akyılmaz, Sezginer ve Kaya, s. 647.

19 Anayasasında sadece “genel idare esaslarına göre yürütülen kamu hizmetlerinde”

yani klasik kamu idare ve kurumlarında kamusal yönetim usulleri gereği gerçekleştirilen, esas işlevlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerde çalışan personelin tamamı memur olarak düzenlenmişti (m. 117)75.

c) Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri

Anayasadaki “memurlar ve diğer kamu görevlileri” ifadesini “memur” ve

“diğer kamu görevlisi” olarak ikiye ayırarak incelemekte fayda görmekteyiz. Memur konusunda herhangi bir karışıklık yoktur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda memur tanımı yapılmaktadır. Buna göre, “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler” memur sayılmaktadır (m.

4/A). Buradaki anlamıyla memur, dar anlamda kamu görevlisidir. Eski tarihli yasal düzenlemelerde de memur ve kamu görevlisi kavramlarının eş anlamlı olarak kullanıldıkları görülmektedir. Örneğin, 4.6.1928 tarih ve 1322 sayılı Kanunların ve Nizamnamelerin Sureti Neşir ve İlanı ve Meriyet Tarihi Hakkında Kanun’daki

“Tasdiki aliye iktiran eden memuriyet kararnameleri” (m. 1-C) deyimi ile ilgili olarak Danıştay, “1322 sayılı Kanun 1928 yılında yürürlüğe konulmuş olup, sosyo-ekonomik alanda meydana gelen değişimlerle birlikte gelişen hukukumuzdaki istihdam şekilleri göz önünde bulundurulduğunda, anılan kanundaki “memuriyet”

sözcüğünün “kamu görevlilerini” de kapsadığını kabul etmek gerektiği açıktır”

demektedir76.

Memur kavramı takip eden başlık altında 657 sayılı Kanuna göre ayrıca ele alınacaktır. Üzerinde durmak istediğimiz ve doktrinde tartışmalı olan husus, Anayasada yer alan “diğer kamu görevlileri” ifadesinden tam olarak ne anlaşılması gerektiğidir. Zira diğer kamu görevlilerinin kimler olduğu konusunda herhangi bir yasal düzenleme yoktur77. Bir görüşe göre, memurlar dışındaki tüm kamu görevlileri, yani geniş anlamda kamu görevlileri diğer kamu görevlilerini oluşturur78. Başka bir

75 Lütfi Duran, “Anayasa Mahkemesine Göre Türkiye’nin Hukuk Düzeni”, Amme İdaresi Dergisi, c. 19, S. 2, Ankara, 1986, s. 18.

76 Çağlayan, 2017, s. 502.

77 Gözübüyük ve Tan, s. 800.

78 2.12.1999 tarih ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, memurlar yanında TBMM Genel Sekreteri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri gibi kamu görevlilerini de kapsamına almaktadır (m. 2/1 ve

20 görüşe göre ise, diğer kamu görevlileri ile memurlar arasında fark yoktur ve diğer kamu görevlileri de memurlarla aynı görevi yerine getirmektedir79. Askeri personel, akademik personel, hâkim ve savcılar gibi bazı meslek gruplarının devlet memuru olduğuna şüphe yoktur80. Ancak bu gibi meslek gruplarının 657 sayılı Kanun haricinde tabi oldukları özel kanunları da vardır. Doktrinde, söz konusu kamu görevlilerine özel kanunlarla ayrı statü tanınmış olmasının onları “diğer kamu görevlileri” yaptığını savunan çoğunluk bir görüş vardır81.

Bizim de katıldığımız görüşe göre, diğer kamu görevlileri sözleşmeli personeldir82. Çünkü 657 sayılı Kanunun 3/1’inci maddesinde sayılan kamu görevlilerinin (hakîm, savcı, akademik personel, askeri personel vs.) yaptıkları hizmet ve statüleri bakımından memur olduklarına şüphe yoktur. Bunların diğer memurlardan tek farkları, mesleklerinin özgünlüğüne göre farklı kanuni düzenlemelere tabiî olmalarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasanın 128’inci maddesinde geçen diğer kamu görevlileri teriminden “memurlar ve işçiler dışında kamu hizmetinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerde yönetime kamu hukuku ilişkisiyle bağlı olarak çalışanlar”ın anlaşılması gerektiğini belirtmektedir83. Mahkeme başka bir kararında ise, kamu iktisadi teşebbüsleri ve çalışanları ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı 233 sayılı KHK’nin84 42’inci maddesinin85 iptali için

3). Bu görüşü savunanlardan Gülmez, diğer kamu görevlilerinden anlaşılması gerekenin; devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinde çalışan memurlar dışındaki kamu görevlileri olduğunu ifade etmektedir. Mesut Gülmez, “Sözleşmeli Personel, Anayasa ve Uluslararası Kurallar”, Amme İdaresi Dergisi, c. 21, S. 4, 1988, s. 26-27.

79 Sait Güran, “Anayasanın 128 ve 129’uncu Maddeleri Yönünden Kamu Görevlileri ile Bakanların Durumu”, Amme İdaresi Dergisi, c. 17, S. 3, 1984, s. 28-35.

80 Çağlayan, 2017, s. 502.

81 Atay, s. 853; Cihan Kanlıgöz, “1982 Anayasasına Göre Kamu Görevlisi Kavramının Anlam ve Kapsamı”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, c. 43, S. 1, 1993, s. 188-189;

Gözübüyük ve Tan, s. 800; Günday, s. 585; Sancakdar, s. 371-372; Yayla, s. 274. Akyılmaz, Sezginer ve Kaya ise bu gruptaki kamu görevlileri ile beraber sözleşmeli personeli de diğer kamu görevlilerinden saymaktadır. Akyılmaz, Sezginer ve Kaya, s. 648. Anayasa Mahkemesi de 1961 Anayasası döneminde verdiği bir kararında hakimleri kamu görevlisi saymakla birlikte, memur olarak kabul etmemiştir. AYM, E.N. 1968/44, K.N. 1969/68, K.T. 27.11.1969.

82 Çağlayan, 2017, s. 502; Giritli v.d., s. 668-670; Muharrem Özen ve Önder Tozman, “Türk Ceza Hukukunda Kamu Görevlisi Kavramı”, Amme İdaresi Dergisi, c.42, S. 4, Ankara, 2009, s. 30;

Zabunoğlu, s. 626.

83 AYM, E.N. 1987/16, K.N. 1988/8, K.T. 19.4.1988.

84 RG. 18.6.1984, S. 18435M.

85 “1) Teşebbüslerde ve bağlı ortaklıklarda hizmetler sözleşmeli personel ve işçiler eliyle yürütülür. 2) Sözleşmeli personel, bir hizmet sözleşmesi ile çalışan ve işçi statüsünde olmayan personeldir. Sözleşmeli personel toplu iş sözleşmeleri kapsamına alınamaz ve bunlara toplu iş sözleşmeleriyle veya toplu iş sözleşmeleri emsal alınarak hiçbir ayni veya nakdi menfaat sağlanamaz. 3) İşçiler bu Kanun Hükmünde Kararnameye tabi değildir. 4) Sözleşmeli personel, işin niteliğine göre yılın veya günün belirli sürelerini kapsamak üzere kısmi zamanlı da istihdam edilebilir.”

21 açılan davada, hizmet sözleşmesiyle çalışan sözleşmeli personelin Anayasanın 128’inci maddesinde geçen “diğer kamu görevlileri” kapsamında değerlendirilemeyeceğine hükmetmiştir86. Mahkeme gerekçe olarak, hizmet sözleşmesiyle istihdam edilenlerin taraflar arasında eşitlik ilkesi prensibine uygun olarak çalıştırılmalarına rağmen, Anayasanın 128’inci maddesindeki diğer kamu görevlileri kapsamındaki kişilerin Devletin daha güçlü yetkilere sahip olduğu (yani Devletin çalışandan üstün konumda olduğu) bir istihdam ilişkisine bağlı kişiler olarak algılanması gerektiğini belirtmektedir. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi’nin çok yakın iki tarihli kararında uyuşmazlık vardır. Bu durum konunun ne kadar yoruma açık olduğunun bir göstergesidir.

Anayasada sadece “memurlar ve diğer kamu görevlileri” şeklinde ayrım yapılmakla yetinilmemiştir. 129’uncu maddede “memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensupları” ifadesiyle (f. 2) farklı bir kategori daha oluşturulmak istendiği düşünülebilir. Ancak Yayla’ya göre Anayasanın bu düzenlemesi disiplin cezalarında savunma hakkıyla ilgili bir düzenlemedir. Bu “dar” hükümden genelleme yapmak çok doğru olmaz. Ancak, yine Anayasanın, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını “kamu tüzel kişisi” saydığı ve Devletin bu kuruluşlar üzerinde idarî ve malî denetim yapabileceği (m. 135/5) de unutulmamalıdır87.

86 AYM, E.N. 1988/5, K.N. 1988/55, K.T. 22.12.1988. Mahkeme bu tespitinin gerekçesinde şu ifadelere yer vermiştir: “Söz konusu KHK’lerin getirdiği sözleşmeli personelin “diğer kamu görevlileri” kapsamında sayılabileceğine ilişkin bir yorumu, Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen ve memurlara olduğu kadar, diğer kamu görevlileri için de uygulanması zorunlu “atama” koşuluyla bağdaştırma olanağı yoktur. Çünkü, atama gerek öğretide, gerek yargısal içtihatlarda birbiriyle uyumlu ve tutarlı biçimde bir “şart işlem” olarak nitelendirilmektedir. Şart işlemlerin temel karakteristiğini, objektif hukuktan gelen bir güç ve yetkinin kullanılması oluşturmaktadır. İşlemin konusunu, objektif hukuk kuralları düzenlediği için tarafların iradesinin belirleme yetkisi yoktur. Atama işleminde memur ya da diğer kamu görevlilerinin rolü, karşılıklı hak ve yükümlülüklerin, yetki ve sorumlulukların kural işlemlerle önceden saptandığı, varolan ve doğmuş bir statüye intisap etmekten ibarettir. Örneğin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre memur olmak isteyen birey ya da bireyler, bu Yasadaki memurluğa giriş koşullarının ya da öteki kuralların dışında, kendileri için farklı uygulamalar yapılmasını ileri süremezler. Sözleşmeli personel istihdamında ise “akdî” bir durum söz konusudur ve atamadan tamamen başkadır. Genelde sözleşmenin tarafları arasında özgür ve karşılıklı irade uyumu esastır. Sözleşme bireyin hak ve yetkilerini, çalışacağı kurumla olan ilişkilerini gösterecek ve yönetecek bir takım hükümleri de içerir. Böylece taraflar için yeni hukuksal durumlar yaratır. Şu halde, kamu iktisadî teşebbüslerinde çalıştırılan ve KHK’de bir hizmet sözleşmesine tâbi olduğu belirlenen sözleşmeli personelin, Anayasa'nın 128. maddesinde yer alan ve atamaya tâbi “diğer kamu görevlileri” kapsamına dahil edilmelerinde anayasal olanak yoktur.”

87 Yayla, s. 274 (dipnot 572).

22 Son olarak belirtmek istediğimiz bir husus ise; sendika kurma hakkı konusunda Anayasanın “işçi niteliği taşımayan kamu görevlileri” ifadesini (m. 51/5) kullanmasıdır. Bu düzenleme aslî kurucu iktidarın kamu hizmetinde yer alan işçileri ayrı kategoride değerlendirdiğini göstermektedir88. Takip eden başlık altında açıklayacağımız üzere, kamuda çalışan işçiler için Kamu Hukuku kuralları değil İş Hukuku kuralları tatbik edilir. Sendikal haklar bakımından da kamuda istihdam edilen işçiler ile özel sektörde çalışan işçiler arasında hiçbir fark yoktur.