• Sonuç bulunamadı

A. Yasallık İlkesi

1. Anayasal Sınırlamalar

Anayasa, devlet içindeki yasal kuralların en zirvesindedir. Norm hiyerarşisinin en tepe noktasındadır. Anayasal kurallar, en üst kurallar sayılmaktadır. Devletin tüm yetkilerinin anayasal kurallar çerçevesinde olması gerekmektedir.

Anayasa, devletin yetkilerini düzenlemekte, her bir gücün görevini, hakkını ve yetkisini belirlemektedir. Yasal sıralama ilkesine göre yasama ya da yürütme gücü tarafından çıkarılan yasal kurallar, anayasal kurallara aykırı olamaz.403

İdari güç ve idari kolluk işlemlerine anayasal sınırlama getirilmektedir. İdari kolluğun bu sınırlara bağlı kalması ve onları aşmaması gerekmektedir. Bu sınırlamaların amacı, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini korumaktır.404 Tarihsel süreçle birlikte yürütme gücünün rolüne ve işlemlerine de birtakım sınırlamalar getirilmiştir. Önceleri yürütme gücü devlet içindeki en üst siyasi güç olarak kabul edildiğinden yürütme gücünün kararlarının dokunulmazlığı ve itiraz edilemezliği bulunmaktaydı. Bu tarz işlemlere egemenlik işlemleri denilmektedir. Pek çok anayasa ve kanunda da bunun ifadesi vardır. Nitekim 160 sayılı 1979 tarihli IYGK’da şu ifade yer almaktadır: “Yargı egemenlik işlemleri ile ilgili hiçbir işe bakmaz”.405 Aynı şekilde MŞDK’nin İkinci Değişiklik Kanununda; “İdari Yargı Mahkemesi şunlarla ilgili itirazlara bakmakla yetkili değildir: a- Egemenlik

402

ŞEYMÎ Abdulhafîz, a.g.e, s. 277; HÂŞİM Abdurraûf, age, s. 178.

403

ÂNÎ Vesâm Sabbâr, el-Kadâü’l-İdârî, Daru’l- Senhûrî, Bağdat, 2015, s. 12.

404

MÜSLÜMÂNÎ Muhammed Ahmed İbrahim, el-Vesît fî Şerhi’l-Kânûni’l-İdârî, Daru’l-el-Fikrü’l- Câmi’î, İskenderiye, 2016, s. 256.

405

işlemleri. Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan kararname ve kararlar egemenlik işlemleri sayılmaktadır”.406 Lakin bu konuyla ilgili yasal gelişim, yürütme gücünün tüm işlerinin denetime tabi olmasına ve idari kararlara itiraz edilebilmesine yol açmıştır. 2005 tarihli IA da da benzer kararlar kabul edilmiştir.407

2005 tarihli IA, idarenin, yetkilerin temel hak ve özgürlüklere saygı göstermesini zorunlu kılmıştır. Ayrıca, devletin bireyler için tüm araçlarla kendini ifade etme özgürlüğünü yüklendiği ifade edilmiştir. Ayrıca basın, yayın, reklam, gazete ve barışçıl gösteri özgürlüğünün olduğunu ve bunların kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir.408 Dolayısıyla IA’ya göre; idare tarafından idari kolluk ile ilgili kararlar çıkarılırken bazı sınırlar çerçevesinde hareket etmeli, temel hak ve özgürlüklere bağlı kalmalıdır. Hatta ifade özgürlüğü, gazete özgürlüğü, toplanma ve gösteri yapma özgürlüğünü ihlal eden bir idari kolluk kararı çıkarmamalıdır. Bahsi geçen özgürlüklerin de kamu düzeni ve ahlakına aykırı olmaması şarttır.

Diğer taraftan yürürlükte olan IA’da şu ifadeler yer almaktadır: “Emniyet ve Milli İstihbarat Teşkilatlarının çalışmaları, görev ve yetkileri yasayla düzenlenir. Bu kurumlar insan haklarına saygılı bir şekilde görevlerini yürütürler ve Millet Meclisi’nin denetimine tabidirler”.409 Bu, idari kolluğun yetkilerine getirilen önemli bir anayasal sınırlama sayılmaktadır. Anayasa; emniyetin çalışmaları, görevleri ve yetkilerini sınırlandırmaktadır. Bu da temel hak ve özgürlükleri korumak içindir. Bu ise yasama gücü üzerinde önemli bir sınırlamadır. Yani, idarenin temel hak ve özgürlükleri sınırlandırıcı işlemlerde bulunmasının önüne geçilmiştir.

Anayasada geçen tüm kurallar idare için bağlayıcıdır. İdare, idari kolluk ile ilgili karar çıkaracağında anayasal metinlere aykırı davranmaz. TA da bu yöntemi benimsemiştir. İdarenin temel hak ve özgürlüklere saygı göstermesini zorunlu

406

106 Sayılı 1989 Tarihli Kanun Meclis Şura’l- devle el-İraki, m. 7/beş.

407

2005 Tarihli IA’nın 100. maddesi şunu ifade etmiştir: “Yasalarda bir işe veya idari karara itiraz etme imkanını ortadan kaldıran hükme yer verilemez”.

408

2005 Tarihli IA, m. 38.

409

kılmıştır. 1982 tarihli TA’nın 13. maddesinin 1. fıkrası, hak ve özgürlüklerin bu maddede belirtilen sebeplere bağlı olarak kanunla sınırlanabileceğini açıklamıştır. 410 TA’nın 13. maddesine göre: “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, anayasanın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz”. Görüleceği üzere anayasada, temel hak ve özgürlükleri sınırlandırabilen birtakım sebepler belirtilmiştir. Zira özgürlükler sadece bu sebeplere göre sınırlandırılabilmektedir. Başka bir ifade ile anayasa, idari kolluk yetkisinin üzerinde yasal sınırlamaların yani kanun koyucunun koyduğu sınırların olabileceğini ifade etmiştir. Ancak yasama gücü bu sınırlamaları koyarken sınırsız değildir. Anayasanın belirlediği sınırlarla sınırlandırılması gerekmektedir.411 Ayrıca TA’nın temel hak ve özgürlükleri durduran birtakım durumları belirlediği görülmektedir. Bu tip durumlar da, örneğin savaş, olağanüstü hal ve sıkıyönetim durumlarıdır.412 Kısaca idari kolluk makamları, idari kolluk yetkilerini kullanırken temel hak ve özgürlüklere müdahale edememektedirler. TA’nın 13. ve 15. maddelerinde belirlenen sınırların dışına çıkmamaları gerekmektedir.413

TA, temel hak ve özgürlükler için idarenin geçemediği birtakım sınırlar koymuştur. Bu haklar idari kolluk yetkilerini kullanmakla sınırlandırılamaz. Yani bunlar idarenin müdahalesine kapalıdır. Her ne kadar güvenlik ve kamu düzenini korumak gibi birtakım sebeplere istinaden ve yasalar gereği hak ve özgürlükler sınırlandırılabilse de idare, bu yasaları ve dolayısıyla idari kolluk yetkilerini kullanamaz. Bu yetki yargı organına bırakılmıştır.414 Bu durum, TA’nın 20, 21 ve 22. maddelerinde geçmektedir. Nitekim 22. maddeye göre: “Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkanlarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına

410

GÜNDAY Metin, İdare Hukuku, age, b. 10, s. 310.

411

TAN Turgut, İdare Hukuku, Turhan Kitapevi, Ankara, 2015, s. 432.

412

GÖZÜBÜYÜK Şeref– TAN Turgut, İdare Hukuku, b. 4, Turhan Kitapevi, Ankara, 2006, s.770.

413

AKGÜL Aydın, age, s. 117.

414

bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça, yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça, haberleşme engellenmez ve gizliliğine dokunulmaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar. İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir”.

Bu metnin bir benzeri TA’nın 33. maddesinde de görülmektedir. Nitekim o maddede şu ifadeler yer almaktadır: “Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir, ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar”.

İdari güç, idari kolluk işlemlerini çıkardığı zaman anayasanın getirdiği sınırları aşamaz. İdare, bu sınırlara aykırı olarak hareket ettiğinde anayasal hükümlere de aykırı olarak hareket etmiş olmaktadır. Anayasal denetim temel hak ve özgürlükleri üstlenen önemli araçlardan biridir.415 Genelde anayasal denetim görevini, anayasanın belirlediği bir yargı birimi üstlenmektedir. 1982 tarihli TA, anayasal denetim görevini Anayasa Mahkemesi’ne vermiştir. Zira bu konu anayasa metninde şöyle geçmektedir: “Anayasa Mahkemesi; kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar”.416 Öte yandan 2005 tarihli IA’nın, 92. maddesine göre bu görev FYM’ye verilmiştir. FYM’nin yetkileri şu şekilde belirtilmiştir: “Federal Mahkeme şu yetkileri kullanır:

415

EBÜ’L-HAYR Adil, age, s. 206.

416

1- Yürürlükte bulunan yasa ve yönetmenliklerin anayasaya uygunluğunu denetler”.417

Irak’ta, FYM yasa ve tüzüklerin anayasaya uygunluğunu denetlemekle yetkilidir. Yürütme gücünün çıkardığı idari kolluğun düzenleyici kararlarının anayasa hükümlerine uygun olması gerekmektedir. Bu kararlar, anayasa kurallarına aykırı olduğu zaman anayasal yargı tarafından iptal edilmektedirler. Anayasal yargı ve anayasal denetim, idari kolluk makamlarını sınırlandırmada önemli bir işleve sahiptir. İdare, anayasal ve yasal kurallara aykırı davranışta bulunmamak, yasal sıralama kuralına riayet etmek durumundadır. Ancak anayasalar, devlette meydana gelen olağanüstü durumlarda idarenin yetkilerini genişletme yetkisine sahiptir. Ancak böyle bir durumda idare, yetkisini genişleten anayasa metninin dışına çıkamaz ve hazırlanan anayasa metni çerçevesinde hareket etmek zorundadır.