• Sonuç bulunamadı

Anahtar Kelimeler: İlkokul programı, tarih öğretimi, millî şahsiyet, tarih

Belgede TEBLİĞLER KİTABI (sayfa 93-96)

şuuru

1. Giriş

Her toplum, ihtiyaç duyduğu ve idealize ettiği değerlerle mücehhez bir fert modeli oluşturur ve eğitim kurumları vasıtasıyla fertlerini bu modele uygun bir şekilde yetiştirmeyi amaçlar. Toplumların ihtiyaçlarının bir kısmı, idrak edilen dönemin şartları mûcibince ortaya çıkmaktadır. Fakat ihtiyaçların bir diğer kısmı ve özellikle idealize edilen hususiyetler ki bunlar kültürel değerler olarak da tavsif edilebilir, söz konusu toplumun tarihî tecrübeleri neticesinde belirginleşir ve olgunlaşır. Bu noktada hem değerlerin kaynağını, toplumdaki önemini ve fonksiyonunu ve hem de değerlerin bizatihi kendini öğretmek için tarihe müracaat etmek gerekmektedir.

Eğitim, bir fert ve daha geniş seviyede bir toplumun inşa süreci ise, tarih, bu sürecin en etkin derslerinden biri konumundadır. Kaynaklara dayalı olarak kimin, neyi, niçin, ne zaman, nerede ve nasıl yaptığına ilişkin bilgi veren tarih, Köstüklü’nün de ifade ettiği gibi “bir milletin hafızasıdır” (1998, s.11).

Fakat tarih, sadece belirli bir zamanda ve mekânda meydana gelmiş ve olmuş-bitmiş hadiseler toplamı olarak düşünülemez. Zira ele alınan toplumun karakteristik yapısının anahtarı tarihte gizlidir. Dolayısıyla toplumsal varoluşun kaynağını dil, din ve coğrafya teşkil etmekte ise bunların izi de tarihte sürülmektedir. Bu çerçeveden yaklaşıldığında tarih, “dünyayı kolektif tercüme etme zemini olarak millet tahayyülünde kendi kimliğini keşfetmesine, hayatına aşkın bir amaç katmasına, belli bir yerde durarak dünyayı kavramasına ve içinde kendini bir yere konumlandırmasına” imkân sağlayan millî kültürün söz konusu mahiyeti gereğince ana dille birlikte araştırılmak ve öğretilmek ihtiyacı ve hatta mecburiyeti bulunan bir alan olarak kabul edilmiştir (Bostancı, 1999, s.70). Nitekim millî tarihin öğretimine, Avrupa’da millî devlet anlayışının ortaya konduğu 18.yüzyıldan itibaren ağırlık verilmiş ve tarih öğretimi, millî tarih yazıcılığı ile de desteklenmiştir. Bu suretle, millî devlet yapısının bekâsını temin etmede önemli bir unsur olarak görülen millî şahsiyetin fertlerde gelişmesi ve tekâmül etmesi sağlanmış olunmaktadır ki Florescano da tarihin amacının kolektif kimliği (burada belirtildiği haliyle millî şahsiyeti) biçimlendirmek olduğunu ifade etmektedir (2001, s.61).

Tabiî bu durum aynı zamanda, yine fertlerde, teşekkül etmiş bir millî tarih şuurunun varlığını gerekli kılmaktadır. Zira Ülken’in tarifiyle “bugünkü varlığımızın köklerini belirten ve içtimaî şahsiyetimizin kadrolarını çizen” millî tarih şuuru, millî şahsiyetle doğrudan irtibatlıdır (1976, s.237). “Tarih olaylarını mânâlı bir bütün içindeki parçalar halinde” görerek “tarihin akışı hakkında belli bir görüş sahibi olmak” şeklinde tanımlanabilecek olan tarih şuuru, bir milletin tarihi söz konusu olduğunda artık ‘millî tarih şuuru’ terimiyle ifade edilmektedir (Güngör, 1986, s.75). Millî tarih şuuruna sahip fertler, millî tarihte cereyan etmiş hadiseleri, birbiriyle bağlantılı olarak ele almayı, bu hadiseler arasındaki benzerlik ve farklılıkları tespit etmek suretiyle, hadiselerin sebep, gelişme ve sonuçlarında etkili olan bilgi, duygu, düşünce ve davranışları kavramsallaştırarak belirli ilkelere ve hatta mutlak olmasa da belirli genellemelere ulaşmayı, tarihi, geçmiş, bugün ve gelecek bütünlüğü içinde düşünmeyi gerçekleştirebilecek zihnî ve kalbî olgunluğa ulaşırlar. Fert, böylece, tarih içinde insanlar, milletler ve devletlerarasındaki ilişkilere yön veren prensipleri, insan, millet ve devlet hayatının işleyişinde hâkim olan bilgi ve düşüncelerin esaslarını tespit ederek ferdî ve millî bir istikâmet belirleme seviyesine erişebilir.

Görüldüğü üzere aynı zamanda âidiyet duygusunu doğuran ve kuvvetlendiren millî şahsiyet ve millî tarih şuurunu kazanma, ferdî ve millî hayatın devamı ve tekâmülü noktasında oldukça önemli ve hatta hayatî değere sahiptir. Zira kişinin neredeyse bütün davranışlarının nihaî menzili olan kendini gerçekleştirme amacı, ister ferdî ister millî düzeyde olsun, kendi varlığını anlamlandırma sürecinin bir parçasıdır. Kendi varlığını anlamlandırma ise kendini tanımaya, potansiyel varlığını öğrenmeye ve bir yere bağlanma ve âidiyet duygusu hissetmeye bağlı olup geçmiş bilgisine ihtiyaç duyar. Kişi, mezkûr ihtiyacın farkında olsun veya olmasın, geçmiş bilgi ve tecrübelerin zemininde hareket etmektedir ve ayrıca büyük mikyasta öyle de olmak zorundadır.

Küreselleşmenin her geçen gün daha da kendisini hissettirdiğine, sınırların ortadan kalktığına ve hak ve sorumlulukların ülke sınırlarını aştığına dair kanaatlerin arttığı günümüzde, millî şahsiyet kavramının öneminin azaldığı düşünülebilir. Fakat hâlâ millî devlet sınırlarının korunduğu (AB içinde dahi) ve ülkeler arasında millî kimliklerin ve çıkarların korunması maksadıyla siyasî, askerî ve iktisadî mücadelelerin söz konusu olduğu bir dünyada yaşadığımız göz önünde bulundurulduğunda millî şahsiyet kavramının geçerliliğini muhafaza ettiği kolaylıkla söylenebilir (Akdemir, tarihsiz, s. 46;).

Bahsedilen millî şahsiyet ve tarih şuuru kazandırma ile dolaylı olarak vatandaşlık şuurunu benimsetme amaçlarının yanı sıra tarih öğretiminin önemli bir diğer amacı, tarihin bilimsel yapısının kavratılmasıdır. Şöyle ki, tarihin bir bilim dalı oluşundan hareketle, bilimsel düşünme ve araştırma ile değişim-süreklilik, sebep-sonuç, kronoloji, zaman-mekân, benzerlik-farklılık vb. temel kavramları öğrenme ve kaynak/kanıt-belge inceleme tekniklerini kullanma gibi bilgi ve becerileri arttırmak olarak özetlenebilecek amaç grubu, tarihin bilimsel yapısına dair olan amacı oluşturmaktadır.

Tarihin hem millî ve siyasî nitelikli millî âidiyet duygusunu, millî şahsiyet özelliklerini, tarih ve vatandaşlık şuurunu kazandırma hem de bilimsel yapısı ile alakalı bilgi ve becerileri edindirme amaçları bir arada ve biri diğerine tercih edilmeden “denge”li bir şekilde programlarda yer almalıdır (Dilek, 2001, s.32). Söz konusu öğretim amaçlarının gerçekleştirilmesine matuf ilk adım, amaçların mahiyeti ve sınırlarının tespitinden sonra, ilgili muhtevanın belirlenmesidir. Zira muhteva, öğretim programlarının amaç, eğitim

durumu ve değerlendirmeyle birlikte bir diğer temel ögesi olup amaçlara ulaşmada gerekli görülen bilgi ve düşüncelerin belirlendiği ve amaçların kalıba sokularak vücut bulduğu bir unsurdur.

Öğretimde tarih muhtevasından bahsedildiğinde aynı zamanda tarihî hadise ve durumların muhtelif türlerini de zikretmek gerekir şöyle ki, siyasî/askerî tarih, sosyokültürel tarih, biyografi, mahallî/yerel tarih, özel tarih (aile, grup, kurum, köy, şehir vb.), güncel tarih gibi. Bir Tarih dersi veya Sosyal Bilgiler dersi içerisinde tarih konuları ele alınacaksa adı geçen tarih bilgi türlerine, ağırlıkları dersin ve konunun amaçları doğrultusunda değişmekle birlikte, belirli oranda yer verilmelidir. Zira insanın ve dolayısıyla hayatın bütünlüğü dikkate alındığında söz konusu tarihî bilgi türlerinin hepsi, o bütünlüğü temin maksadıyla öğretilmeli-öğrenilmelidir.

Günümüz dünyasındaki devletlerarası düzen, tarihî süreçte meydana gelen siyasî/askerî olguların şekillendirdiği bir yapıdır. Bu yapıya bütün devlet ve dolayısıyla insanların tâbi olduğu düşünüldüğünde bu yapının nasıl teşekkül ettiğini kavrayabilmek için siyasî/askerî tarih bilgisine sahip olmak gerekmektedir. İnsan, sosyal bir varlık olup sosyal bir hayat yaşamakta ve hayatın bu mânâda birçok boyutu ile ilgilenmektedir. Haddizâtında siyasî/askerî hadiselerle etkilense de daha ziyade sosyal hayat ve onun dil, din, sanat, mimari, ekonomi, bilim vb. unsurları diğer tarih bilgi türlerini kuvvetli bir biçimde etkilemektedir. Yine mahallî tarih, ferdin yaşadığı çevreyi öğrenerek oradan başlayan bir âidiyet ve vatan şuuru gelişimini temini noktasında büyük katkılar sağlayacaktır. Özellikle yakın çevreden hareket edildiğinde daha kolay öğrenen ilkokul öğrencileri için bu konuların öğretilmesi elzemdir. Kendine bir numûne aradığı çocukluk ve gençlik yıllarında, geçmişte muhtelif alanlarda başarı göstermiş tarihî şahsiyetlerin biyografilerinin öğretimi, ferdi, tabiî bir şekilde milletin idealize ettiği insan modelini benimseye sevk eden bir etkiye sahiptir. Ferdin yaşadığı ânın veya ona en yakın dönemlerin tarih bilgisi, hadisenin etkisinin henüz idrak edilmekte oluşu sebebiyle, hem ilgi çekici ve hem de öğrenilmesi gerekli bir alanı oluşturur. Bir diğer tarih bilgi türü ise özel tarih olup, sıradanın veya sıra dışı ve fevkalâde olanın bilgisi sayesinde genelin içinde özele ve bununla birlikte özelden genele ulaşmanın yolunu açması itibariyle kayda değer bir bilgi özelliği taşımaktadır.

Muhtevanın mezkûr hususiyetler açısından ele alınarak 1924 İlk Mektep (İlkokul)1 Tarih ve 2017 Taslak Sosyal Bilgiler programlarında yer alan tarih konularının mukayeseli incelendiği bu çalışmada aşağıdaki suallere cevap aranmıştır:

1.İncelenen programların muhtevası, ders konularının amaçlarını gerçekleştirebilecek bilgiyi içermekte midir?

2.İncelenen programlarda hangi tarihî dönemlere âit konulara yer verilmiştir? 3.İncelenen programlarda hangi unsurların tarihine yer verilmiştir?

4.İncelenen programlarda hangi tarihî bilgi türüne yer verilmiştir?

5.İncelenen programların, ele alınan hususlar açısından benzerlik ve farklılıkları nelerdir?

Cumhuriyet döneminin ilk ilkokul programı olan 1924 programındaki Tarih dersi ile araştırmanın yapıldığı vakit itibariyle son program olan 2017 Taslak Sosyal Bilgiler programında yer alan tarih konularının ilgili sınıflardaki muhtevasının, mukayeseli olarak incelenmesi suretiyle, yıllar arasında kaydedilen değişiklik ve süreklilik gösteren hususiyetleri tespit etmek imkânı bulunacaktır.

Nitel araştırma tekniklerinden doküman inceleme tekniğinin kullanıldığı çalışmada 1924 İlkokul Tarih ve 2017 Taslak Sosyal Bilgiler programları tetkik edilmiştir. Araştırmada, 1924 programının 4. ve 5.sınıfta okutulması sebebiyle 2017’de uygulanan 4+4+4 sistemine rağmen 4.sınıfla birlikte 5.sınıf da inceleme kapsamına dâhil edilmiştir. Programlar, kronolojik sıra ile ele alınmış ve tespit edilen tarih konuları, sınıf seviyelerine âit tablolar vasıtasıyla sunulmuştur.

2. 1924 İlkokul Tarih Programı ve 2017 Taslak Sosyal Bilgiler Programında Yer Alan

Belgede TEBLİĞLER KİTABI (sayfa 93-96)