• Sonuç bulunamadı

ANTEP AMERİKAN HASTANESİ (AZARİAH SMİTH MEMORİAL HOSPİTAL) MEMORİAL HOSPİTAL)

MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

2.5. ANTEP AMERİKAN HASTANESİ (AZARİAH SMİTH MEMORİAL HOSPİTAL) MEMORİAL HOSPİTAL)

Misyoner faaliyetleri içinde sağlık hizmetleri önemli bir yere sahipti. Bu sayede misyonerler; kiliseleri, okulları ve matbaasıyla oldukça yaygınlaşan çalışmalarına, Anadolu’da zaten yetersiz olan sağlık hizmetleri dolayısıyla, hem halk hem de yönetim nazarında sempati kazanmayı amaçlıyorlardı. İlk bakışta bu hedeflerine ulaştıkları da söylenebilir çünkü Antepli kimi varlıklı Müslümanlar da koleje olduğu gibi, 1878 yılında hizmet vermeye başlayan hastaneye de gerek kuruluşu sırasında gerekse de daha sonraki kimi bakımları için çeşitli maddî yardımlarda bulunmuşlardı343. Buna rağmen Antep ahalisinin çoğunluğu, Amerikan kolejine olduğu gibi, Amerikan hastanesine de ilk zamanlar pek rağbet etmemişti.

Hastane daha çok Ermenilere ve şehrin bir takım varlıklı ailelerine hizmet verdi.

Ancak kurulduğu tarihten itibaren aktif olarak faaliyete başlayan Amerikan Hastanesinde, Başhekim Dr. Fred D. Shepard ve eşi Dr. Fanny Shepard gibi bazı doktorlar, halkın yerel ağzı ile Türkçe konuşabilecek kadar Türkçe öğrenmiş ve halkla kaynaşmışlardı. Özellikle bu iki doktor insanlarla çok iyi iletişim kurarak şehirde kendilerini sevdirmeyi ve bu sayede de Müslüman ahalinin ilgisini hastaneye çekmeyi başardılar. Aslında halkın hastaneye giderek artan ilgisi büyük oranda zorunluluktan kaynaklanıyordu. Antep’te bir tane Belediye Tabibi haricinde (eğer o da bulunursa!) Müslüman doktor bulunmuyordu. Türkler tarafından ilk hastane de ancak 1897 yılında inşa edilebilmişti. “Mavi Hastane” olarak bilinen bu hastaneden sonra bir de “Sarı Hastane” diye adlandırılan “Nîsâiyye (Kadın Hastalıkları) Hastanesi” yapıldı. Ancak bu hastanelerin de doktorları Ermenilerden oluşuyordu ve Amerikan Hastanesi kadar da donanımlı değildiler344. Zamanla şehirde başta eczacılık olmak üzere, sağlıkla ilgili hemen bütün iş kolları da Amerikalı misyonerler dışında Ermenilere geçmeye başladı. Doktorlar zaten ya Amerikalı ya Ermeni idi.

343 Baytop, a.g.e., s. 25.

344 Mecit Barlas, “Gaziantep’in Son Yüz Yıllık Sağlık Durumu (I)”, Gaziantep’i Tanıtıyoruz, Sayı:

4, Ağustos 1962, s.11.

İşgaller başladığında şehirdeki eczacıların da neredeyse tamamı Ermenilerden oluşmaktaydı345. Aynı durum ebeler için de geçerliydi346.

Ermeni olaylarının başlamasıyla birlikte Müslümanların hastaneye ilgisi yeniden azalmaya başladı. İnsanlar artık “eğer bu hastanenin maksadı insanlara hizmet ise bunun için önce kendi vatanlarına ve kendi insanlarına hizmet vermelerinin daha akıllıca olacağını, bu insanların dünyanın bir ucundan buraya sadece hizmet maksadıyla gelmiş olamayacaklarını” düşünmeye başlamışlardı.

Hastanenin resmî doktorları dışında hastanede “serbest çalışan hekimler” adı altında birçok kişi daha görev yapıyordu347 ve bunlar arasında asıl mesleği doktorluk olmayan kişiler de bulunuyordu. Örneğin, bir süre Amerikan Hastanesi’nde çalışan ve sonradan diplomasız olarak doktorluk yaptığı anlaşılan Karakin isimli bir Ermeni’nin çevresindekilere “ben İslamların bellilerinden (tanınmışlarından, önde gelenlerinden) beş yüz neferini telef eyledim, siz ne ettiniz?” dediği söylentisi her tarafa yayılmıştı. Karakin sonradan da üzerinde ele geçirilen Ermeni olaylarına dair evraklar dolayısıyla Amasya’da hapsedilmişti. Ülke genelinde Ermeni olaylarının artmaya başladığı dönemde yaşanan bu olay insanlara Karakin’in söylediklerinin doğru olduğunu, Müslümanların hastanede kastî olarak telef edildiklerini düşündürüyordu. Hastanede diplomasız doktorlar olduğu Antep Belediye Tabibliği tarafından tespit edilip mahallî idareye bildirildiyse de, yerel yetkililer tarafından bu konuda herhangi bir işlem yapılmadı. Bunun üzerine Antep Belediye Tabibi konuyu Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nezâreti’ne bildirerek bu duruma karşı önlem alınmasını istedi348. Yine de bu konuda ciddi bir önlem alınamamış olduğu anlaşılıyor ki, kazada zaman zaman diplomasız doktorluk yapmaya devam edenler oldu. İlerleyen yıllarda Antep’te uzun zaman doktorluk yapan Agopçiyan Efendi’nin de aslında

345 Uğurol Barlas, “Gaziantep’te Eczacılık”, Gaziantep Kültür-Aylık Fikir ve Bilgi Dergisi, Cilt: I, Sayı: 10, Gaziantep 1958, s. 19.

346 Mekâtib-i Askeriye-i Şâhâne Nezâreti’nden Dâhiliye Nezâreti’ne 19 Teşrîn-i Evvel 1318 (1 Kasım 1902) tarihli tezkire; BOA. DH.MKT. nr. 612/76 lef 1.

347 Baytop, a.g.e., s. 23.

348 Ayıntab Belediye Tabibi’nden Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nezâreti’ne 5 Teşrîn-i Sânî 1310 (17.11.1894) tarihli varaka; BOA. DH.MKT. nr. 332/58. Misyonerlerin Ermeni olaylarına etkilerinin ve çeteci Ermenilerin Amerikalılardan aldıkları desteklerin ortaya çıkması üzerine, aynı tarihlerde misyonerlerin kolej ve hastane arasında bir telefon irtibatı sağlanması talepleri de idare tarafından kabul edilmemişti. Dâhiliye Müsteşarı Ahmet Refik Bey tarafından Dâhiliye Nezâreti’ne gönderilen 16 Teşrîn-i Sânî 1310 (28 Kasım 1894) tarihli tahrirat; BOA. Y.PRK.DH. nr. 8/24.

doktor olmadığı ve diplomasız olarak çalıştığı tespit edilmiş ve doktorluktan da men edilmişti349.

“Antepli Shepard” olarak ünlenen Başhekim Dr. Fred Dougles Shepard misyonerliğin gereklerini yerine getirmekten ve Ermeni olaylarını desteklemekten hiç vazgeçmedi. Hastanede yaşanan tüm bu olayları kendisi organize etmekle beraber 1895 Antep isyanının ardından yapılan incelemelerde Amerikan Koleji Müdürü ile birlikte Dr. Shepard ve karısının da isyancılara destek verdikleri anlaşılmıştı. Fakat çeşitli sağlık sorunları, salgın hastalıklar ve kıtlık gibi birçok sıkıntılar karşısında halka çeşitli hizmetler götüren doktor, perde gerisinde gerçekleştirdiklerini örtmeyi başardı ve özellikle idareciler nazarında itibarını korumayı sürdürdü. Özellikle kuraklık ve kıtlık bu dönemde Antep ve yöresinde görülen en ciddi sorunların başında geliyordu350. Dr. Shepard’a Antep ve bölgesinde verdiği üstün sağlık hizmetlerinden dolayı 1909 yılında ‘American Red Cross’ yönetim kurulu tarafından

“Red Cross Medal of Merit” madalyası verildi. Aynı yıl Adana’da yaşanan karışıklıkların ardından bölgeye gönderilen “Osmanlı Yardım Komisyonları”ndan birine de başkanlık yapan Shepard Sultan Mehmet Reşat tarafından “Beşinci Derece Mecidî Nişanı” ile taltif edildi351. Dr. Shepard’ın yardımseverliği(!) sadece Antep ve bölgesi ile de sınırlı değildi. Elbette Anadolu’daki diğer misyonerlerle de irtibatını devam ettiren Shepard, çeşitli sağlık hizmetleri dolayısıyla Anadolu’nun değişik yerlerine sık sık ziyaretlerde bulunuyordu352. Ayrıca Dr. Shepard Antep’te birçok mülk satın alarak iyi bir mal varlığına da sahip olmuştu353.

349 Dâhiliye Nezâreti’nden Halep Vilayeti’ne 10 Kânûn-ı Evvel 1318 (23.12.1902) tarihli tahrirat;

BOA. DH.İD. nr. 7-1/1.

350 Antep’te 1909-1910 yılı kışı çok daha sert geçmiş ve kazada yine ciddi bir kuraklık ve kıtlık tehlikesi baş göstermişti. Çaresiz ahali arasında kıtlıktan dolayı çocuklarını satmayı düşünenler dahi çıkmaya başlamıştı. Konuyla ilgili Dr. Shepard’ın İstanbul’daki Amerikan misyonuna çektiği 31 Ocak 1910 tarihli telgrafı üzerine, Amerikan misyonu, Dâhiliye Nezâreti ve Halep Vilayeti arasında 1910 yılı Şubat ayı içinde yapılan yazışmalar; BOA. DH.MUİ. nr. 2-5/20.

351 Baytop, a.g.e., s. 45-47; Riggs, a.g.e., s. 82-83.

352 Stina Katchadourian, The Letters of Theresa Huntington Ziegler, Missionary to Turkey, 1898-1905, Princeton 1999, s. 250.

353 Dr. Shepard’ın çok önceden satın aldığı bir yerle ilgili yaşanan problemlere dair vekili tarafından Dâhiliye Nezâreti’ne yollanan 18 Şubat 1325 (3 Mart 1910) tarihli telgraf ve konuyla ilgili diğer yazışmalar; BOA. DH.MUİ. nr. 73-2/23.

1915 yılında Ermenilerin yeni iskân bölgelerine sevkleri sırasında da Dr.

Shepard, önce Halep’teki yetkililerle temasa geçip, sonra da İstanbul’a gidip çeşitli temaslarda bulunarak Antep Ermenilerinin sevkine mani olmaya çalıştı. Ancak kendisi henüz İstanbul’dayken, önce Gregoryen sonra da Katolik ve Protestan Ermenilerden bazılarının sevkine başlanmıştı354. Dr. Shepard İstanbul’dan döndükten sonra 1915 yılı Aralık ayı içinde Antep’te öldü ve Amerikan Hastanesi’nin arka bahçesine defnedildi355.

Shepardların Alice ve Fleransa isimli iki kız, Lorrin A. isimli bir de erkek olmak üzere üç çocukları vardı. Kızlarından Alice, yine ünlü misyoner Elias Riggs’in oğlu ve Harput Amerikan Koleji Müdürü Ernest Riggs ile evlendi. Ernest Riggs de Ermeni olaylarına karıştığı için 1915 yılında devlet tarafından sınır dışı edilmişti356. Anadolu’da faaliyette bulunan önde gelen misyonerler birbirlerine kız alıp vererek akrabalıklar kurmuşlardı. Antep Amerikan Koleji’nin kurucusu Tillman C.

Trowbridge de Riggs’lerin damadıydı. Herhalde misyonerler bu sayede faaliyetlerini daha aktif hale getirmeyi umuyorlardı. Shepard’ın diğer kızı Fleransa annesiyle birlikte Antep’te Ermeni kadınlarına yaptırılan kimi el işlemelerini endüstriyel hale getirebilmek için uğraşmaktaydı. 1890 yılında doğan oğlu Lorrin A. Shepard da 1908 yılında tıp öğrenimi görmek için Amerika’ya gitti ve 1919 yılında tekrar Antep’e dönerek Amerikan Hastanesinde göreve başladı. Ermeni yanlısı kişiliğiyle tanınan Lorrin A. Shepard babasının başhekimlik görevini de devraldı ve Milli Mücadele boyunca işgalci güçlerin sağlık hizmetlerini karşıladığı gibi Ermeni azınlığı da her konuda desteklemeye devam etti357.

1910 yılını takip eden yıllarda, hastanede yapılan toplam 42.693 tıbbî müdahaleden 462’si büyük ameliyat, 131’i göz, 67 mide ve 63’ü kemik ameliyatıdır.

Bu ameliyatlardan 9 tanesi ölümle neticelenmiştir. Yapılan bu 42.693 müdahalenin sadece 185’i Türklere yapılmıştır358.

354 Riggs, a.g.e., s. 123-125. Bu konuda IV. Bölümde daha geniş bilgi verilecektir.

355 Barlas, a.g.e., s. 39.

356 Erdal Açıkses, Amerikalıların Harput’taki Misyonerlik Faaliyetleri, Ankara 2003, s. 160-162.

357 Baytop, a.g.e., s. 53.

358 Barlas, a.g.e., s. 32-33.

1915’te kolejle beraber Türkler tarafından devralınan, ancak işgaller başlayınca tekrar Amerikalıların eline geçen ve işgal güçlerine hizmet eden hastanede, işgaller boyunca hiçbir Türk tedavi edilmemiştir. Amerikan Koleji ve Amerikan Hastanesi ile birlikte şehirdeki tüm Ermeni doktorlar da Fransızların hizmetine girmişlerdir359. Antep Fransız İşgal Kuvvetleri Kumandanlarından Kurmay Yarbay Abadi, anılarında Amerikan Hastanesini şükranla anar: “1920’den 1921’e kadar yaralı düşen askerlerimizin hayatı bu mükemmel müessesenin varlığı ve memurlarının fedakârlığı sayesinde kurtarıldı.”360

Bütün bunlara rağmen hastane Cumhuriyet döneminde de varlığını sürdürdü.

1923-1950 yılları arasında yasaların yalnızca Türklerin doktorluk yapmasına izin vermesine karşılık hastane çalışmaya devam etti, 1927 yılında da Amerikalı doktorlar şehirde çalışma izni almayı başardılar. 1934 yılında yeni sağlık yasasının çıkarılmasıyla Adana ve Talas’taki Amerikan Hastaneleri kapatılarak doktorları Antep Amerikan Hastanesinde görevlendirildi, hastanenin başhekimliğine bir Türk doktor getirilerek Amerikalı doktorlar hastanedeki çalışmalarını sürdürdüler361. Türkiye’deki faaliyetlerine 19. yüzyılın başlarında başlamış olan ABCFM, çalışmalarına Cumhuriyet döneminde de 1968 yılında kurulan Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV) aracılığıyla devam etti. Aynı tarihten itibaren Antep Amerikan Hastanesi de bu vakfa bağlandı. Hastane bugün de, tüm görevlileri Türk olmakla beraber, aynı vakfa bağlı olarak çalışmaya devam ediyor362.

359 Mecit Barlas, “Gaziantep’in Son Yüz Yıllık Sağlık Durumu (II)”, Gaziantep’i Tanıtıyoruz, Sayı:

5, Eylül 1962, s. 8; Sahir Üzel, Gaziantep Yollarında Kahramanların İzinde, (Yayına Hazırlayan:

Orhan Topçuoğlu), Ankara 1987, s. 25.

360 Abadi, a.g.e., s. 24.

361 Üftade Çukurova, “Gaziantep Kentinde Sosyal Yapı (1856-1950)”, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1999, s. 90.

362 Serpil Yılmaz, “The Ramazan Festival”, Milliyet, 5 Kasım 2002. ABCFM’nin mirasçısı bir vakıf olan SEV aracılığıyla Amerikan Protestan misyonerleri Cumhuriyet döneminde de Antep’te faaliyette bulunmaya devam ettiler. 1990’lı yıllarda ODTÜ Mühendislik Fakültesi’nin Gaziantep Kampüsü’nde Öğretim Görevlisi olan Amerikalı Richard Allen Showalter’in öncüleri arasında olduğu bir grup tarafından “Gaziantep İsa Mesih Sevgi Topluluğu ve Kilisesi” adıyla yeni bir topluluk oluşturuldu.

Topluluk İstanbul’daki Bağımsız Protestan Kiliseler Birliği ile de işbirliği içindeydi. Showalter daha sonra şehirde misyonerlik yaptığı için sınır dışı edildi. Showalter Antep’teki faaliyetleri sırasında, bu topluluk kurulmadan önce de evinde “Eğitim Çalışmaları” adıyla çeşitli misyonerlik faaliyetlerinde bulunmuş, bu çalışmaları sırasında da 1985 yılında Muharrem G. isimli bir üniversite öğrencisinin Hristiyanlığa geçmesini sağlamıştı. Bu konu o sırada ülke genelinde de gündeme gelmiş ve dönemin basınında da tartışılmıştı. Ali Rıza Bayzan, Küresel Vaftiz, İstanbul 2007, s. 128-129, 165-166.