• Sonuç bulunamadı

V. ARAġTIRMANIN TEMEL KAYNAKLARI

1.4. ĠMAM ġÂFĠÎ‟NĠN USÛL ANLAYIġI

1.4.6. Amel-i Ehl-i Medîne

ġâfiî‟ye göre icmâ, Ġslam beldelerinin neresinde olursa olsun aynı asırda yaĢayan Ġslam ulemasının tamamının bir meselenin hükmünde ittifak etmeleriyle gerçekleĢir. Sadece belli bir bölgedeki ulemanın ittifakını icmâın husûlü için yeterli görmez. Bu bölgenin Medine veya baĢka bir yer olması sonucu değiĢtirmez. Bu nedenle Medine ulemasının / ehlinin bir Ģeyin hükmü üzerine birleĢip onunla amel etmelerinin tek baĢına bağlayıcı bir değeri yoktur. ġâfiî, bu düĢüncesi nedeniyle, Medine ehlinin ittifakını/icmâını kabul eden ve bu ittifakı amelî tevatür/çoğunluğun nakli olarak telakki ettiği için de haber-i vâhide tercih eden Hocası Ġmam Mâlik‟e karĢı çıkmıĢ ve bu anlayıĢı çeĢitli açılardan sakıncalı bularak kıyasıya eleĢtirmiĢtir. Zira ona göre, ağırlıklı biçimde sahabe, tabiin ve tebeu't-tabiin kavil ve uygulamalarından oluĢan bu delilin hüccet olarak kabul edilmesi Medine ehlinin ameliyle çeliĢen, haber-i vâhid kabilinden olan sahih hadisleri tasfiye etme sonucunu doğurma endiĢesi var. Nitekim ġâfiî el-Ümm‟de Medine dıĢındaki Ġslam beldelerinden herhangi birisinin ittifakını değil, sadece Medine ehlinin ittifakını hüccet olarak gördüklerini söyleyenlere karĢı Ģu değerlendirmede bulunur:

183 Bkz. ġâfiî, el-Ümm, Ġbtâlu‟l-Ġstihsân, IX, 73; Aybakan, “ġâfiî”, DĠA, XXXVIII, 229. 184 Bkz. ġâfiî, er-Risâle, s.504-508.

89

“ …Bu hadisleri iptal edenlerin yoludur. Onlar mutlak surette insanların icmâını alıyoruz, diyorlar. Siz ise bir beldenin icmâını iddia ediyorsunuz. Onlar sizin lisanınızla ihtilaf ediyorlar. Onlara yapılan itiraz sizin için de geçerlidir. Sizin için böyle konuĢmaktansa susmak daha evladır. Çünkü bu, baĢıboĢ olarak ortaya atılmıĢ bir söz olup bilgiye dayanmaz. Bunun aslını sorup soruĢturursanız kabule Ģayan hiçbir netice elde edemezseniz.”185

ġâfiî, aynı eserin bir baĢka yerinde ise Medine ehlinin ittifakının bulunduğu iddia edilen meselelerin önemli bir bölümünde baĢkalarının ihtilafının olduğunu ispat eder ve netice olarak Ģu değerlendirmede bulunur:

“Size açıkladık ve gösterdik ki, Medine ehlinin veya baĢka beldelerdeki halkların ittifakını icmâ olarak nitelemek caiz değildir. Ġcmâ bulunduğunu iddia ettiklerinizde ihtilaf vardır. Ġcmâ ve ittifak vardır, dediğiniz Ģeylerin çoğunda ihtilaf edilmiĢtir.”186

ġâfiî bu konudaki muhalefetin dozunu biraz daha artırarak Ġmam Mâlik‟in talebe ve taraftarlarına Ģu eleĢtiriyi getirmektedir:

“Biri sizin Medine ehlini bir tarafa bırakıp muhalefette herkesten daha ileri gittiğinizi söylese cevap veremezsiniz. Sonra bu ihtilafta (Medine ehline muhalefette) baĢkalarından daha fazla sizin aleyhinize delil vardır. Çünkü sizler Medine ehlinin ilmiyle amel ettiğinizi ve baĢkalarını bırakıp onlara tabi olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Sonra da kalkıp sizin gibi Medine ehline tabi olmayanlardan daha fazla Medine ehline muhalefet ediyorsunuz. Eğer bu husus size kapalı kalıyorsa, gaflet içinde olduğunuzu gösterir.”187

Yukarıda yer verdiğimiz bu alıntılardan anlaĢılacağı üzere, ġâfiî, Medine ehlinin amelini hüccet olarak görenlere karĢı son derece müteĢeddid bir tavır sergilemektedir. Ancak ġâfiî‟nin bu tavrı onun Medine ehlinin ameline hiçbir değer atfetmediği anlamına gelmemelidir. Zira ġâfiî, “Ġhtilâfu Mâlik ve‟Ģ-ġâfiî” adlı eserinde Medine ehlinin /ulemasının ittifakının önemi hakkında Ģu önemli tespitte bulunmaktadır:

“Medine ehlinden hiç kimsenin muhalefet etmediği konular dıĢında asla icmâ iddiasında bulunmayın. Çünkü bir konuda Medine ehlinin tamamının ittifak etmesi, diğer Ģehirlerdeki ilim

185

ġâfiî, el-Ümm, Ġhtilâfu Mâlik ve‟Ģ-ġâfiî, VIII, 750, 751.

186 ġâfiî, el-Ümm, Ġhtilâfu Mâlik ve‟Ģ-ġâfiî, VIII, 771. 187 ġâfiî, el-Ümm, Ġhtilâfu Mâlik ve‟Ģ-ġâfiî, VIII, 571.

90

erbabının da ittifak ettikleri anlamına gelir. Zira diğer beldelerin Medine ehline muhalefet etmeleri ancak Medine ehlinin kendi aralarında ihtilaf etmeleri durumunda söz konusudur.” 188

Fahruddin er-Râzî de “Menâkibu‟l-Ġmâm eĢ-ġâfiî” adlı eserinde benzer ifadelere yer vermektedir. Râzî, ġâfiî‟nin konuyla ilgili sözlerini Ġmam Beyhakî aracılığıyla aktarmaktadır. Beyhakî, Yûnus b. Abdu‟l-A‟la‟dan Ģunu rivayet etmektedir:

“Bir gün bir konuda ġâfiî‟yle münazarada bulundum. ġâfiî dedi ki:

Allah‟a and olsun ki, sana sadece öğüt olsun diye söylüyorum, Medine ehlini bir Ģey/amel üzere buldun mu o Ģeyin hak olduğu konusunda kalbine asla Ģek ve Ģüphe düĢmesin. Bir Ģey sana ulaĢırsa, o ne kadar kuvvetli olursa olsun, Medine ehlinde velev ki zayıf olsun, onun bir aslını, esasını bulmadığın takdirde, ona önem verme, aldırıĢ etme, bak!”.189

Ebû Zehra, ġâfiî‟nin bu sözlerine yer verdikten sonra Ģu değerlendirmeyi yapmaktadır:

“Böyle bir rivayet Ġmam ġâfiî‟ye nispet edilmektedir. Ancak bu rivayet Ġmam ġâfiî‟den yukarıda naklettiklerimize aykırı düĢmektedir. Bu yüzden bu sözlerin ġâfiî‟ye nispeti konusunda iki ihtimalden birini kabul etmek kaçınılmazdır: ya bu rivayetin ġâfiî‟ye nispeti doğru değildir; çünkü bu sözler onun meĢhur olan usûlüne, sözlerine ve kitaplarındaki bilgilere uygun düĢmüyor. Bu yüzden ġâfiî‟ye nispeti su götürür ve sıhhati çürüktür. Ya da bu sözleri, Ġmam Mâlik‟e talebelik yaptığı günlerde söylemiĢ, sonra bu görüĢünden vaz geçmiĢtir. Kitaplarındaki, Medine ehlinin ameline dair sözlerini dikkate aldığımızda bu son ihtimal, takdire Ģayan ve esas alınmaya daha layıktır. Çünkü Ġmam

188

ġâfiî,el -Ümm, Ġhtilâfu Mâlik ve‟Ģ-ġâfiî, VII, 552. ġâfiî‟nin, Medine ehlinin amelini hüccet olarak görenlere karĢı gösterdiği sert tepkiye rağmen böyle bir değerlendirmede bulunması, Medine ehlinin ittifakını/amelini icmâolarak görmese de bu ameli önemsediği, takdir ve hürmetle karĢıladığı Ģeklinde değerlendirilebildiği gibi, Ebû Zehra‟nın gündeme getirdiği Ģu ihtimaller muvacehesinde de değerlendirilebilir: “ġâfiî bu hükmünde neye dayanıyor? Bunu istikradan mı alıyor? Yoksa Medinelilerin, bütün ulemanın ittifak ettikleri bir Ģeyde ittifak ettiklerini mi gördü? Yoksa içtihadi bir konuda Medine ehli, sadece bütün akılların birleĢtikleri, anlayıĢların ayrılığa düĢmedikleri hususta ittifak edeceklerini mi düĢündü? Ya da Medine ehli/uleması bir konuda ittifak ederlerse diğer beldelerin fakihleri onlara muhalefet etmek ve onların sözlerinden baĢka bir söz söylemekten çekindiklerini mi düĢünüyor? ġâfiî bu hükmün gerekçesini açıklamıyor. Belki de yukarıdaki ihtimallerin tamamını dikkate almıĢtır. ġâfiî‟nin bu hususta dayanağı ne olursa olsun, Medine ehlinin görüĢlerinin/ittifaklarının baĢkalarıyla birleĢtikleri konular sınırlıdır.” (Ebû Zehra, eĢ-ġâfiî, s.275.)

189 Bkz. Râzî, Menâkib, s.56; Muhammed Abdurrahmân Ebû Hâtem er-Râzî, Âdâbu‟Ģ-ġâfiî ve Menâkibuhû, Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, Beyrut 2003, s.150.

91

ġâfiî, gerek usûle gerekse fürua dair olsun, daima görüĢlerini gözden geçirir, ayıklar ve mükemmel hâle getirmeye çalıĢırdı.”190

Son olarak er-Risâle‟de ġâfiî‟nin Medine ehlinin ameline bakıĢını yansıtan Ģu değerlendirmeyle konumuzu hitama erdirelim:

“ Ben de (muhatabıma), birisi sana: O (Ġmam Mâlik) sadece bizdeki uygulama böyledir demiyor; aynı zamanda Medine‟de bu konu üzerinde icmâ edilmiĢtir, diyor dese nasıl karĢılarsın? dedim. Muhatabım Ģöyle devam etti: Medine‟de üzerinde icmâ edilen Ģey, münferit rivayetlerden daha kuvvetli değil mi? Böyle değilse o, bize nasıl münferit rivayetlerden daha zayıf olan bir Ģeyi nakletme zahmetine katlanıp, icmâ ile kabul edilen daha kuvvetli ve bağlayıcı olan Ģeyi rivayet etmekten kaçınır? Bunun üzerine biz de Ģöyle dedik: Birisi sana, farz edelim ki rivayet az ve icmâ da nakledilemeyecek kadar çok olduğu için bu böyledir; sen de aynı Ģeyi yapıyor ve “bu, üzerinde icmâ edilmiĢ bir Ģeydir.” diyorsun dese ne cevap verirsin? Muhatabım Ģu cevabı verdi: Ben ve herhangi bir ilim adamı,” bu konuda icmâ edilmiĢtir” der isek, karĢılaĢtığın her âlim, mutlaka sana aynı Ģeyi söyler ve onu öncekilerden böylece nakleder. Mesela, öğle namazının farzı dört rek‟attır, içki yasaklanmıĢtır vb. gibi. Bazen birinin “bu icmâ ile kabul edilmiĢtir.” dediği bir konuda Medineli âlimlerin çoğunun ona muhalif olduğunu görüyorum. Bazen de üzerinde icmâ edildiği söylenen bir konuda Ġslam beldelerindeki âlimlerin çoğunun muhalefet ettiğini biliyorum.”191